Erdem Bayazıt’ın yaşadığı dönemin sıkıntıları, acıları, kaygıları ile hayatını güzel kılan pek çok konu ve anıları üzerine aldığı toplu bir şiir kitabıdır Şiirler. Şiirlerde serbest bir üslup kullanılmış, sıra dışı tasvir ve anlatımlarla şiirlerde de etkileyicilik yakalanmıştır. Hemen her konuya ait bir şiirin yer aldığı kitap okuyucu açısından da tekrar tekrar okunmaya müsait bir zenginliği barındırıyor.
Şairin kitapta yer alan ilk şiiri 1966 tarihine aittir. yazılan Okuyucuya ithafen önsöz mahiyetinde bir şiir ile başlangıç yapılmıştır ve bu şiir ise acı bir gerçeği barındırmaktadır. Şair tüm bu şiirler için ömrünü vermiştir, yaşadıklarının tercümanı olmuştur adeta onlar ama okuyucu için okuması çok kısa sürmektedir.
Okuyucuma!
Şiir diye yazdıklarım
İki saatte okunuyor
Bundan daha ucuz ne olabilir
Havadan başka?
Birazdan Gün Doğacak, Karanlık Duvarlar, Risaleler, Gelecek Zaman Risaleleri ve Nida Beyitleri üst başlıkları halinde yazara ait tüm şiirler de bu kitapta toplanmıştır. Hemen her şiirin de şair tarafında ithaf edildiği isim ya da isimler vardır. Nuri Pakdil, M. Akif İnan, Fethi Gemuhluoğlu, Ahmet Yücel, Sait Mutlu, Mehmet Emin Balyan, Sabri Arslan bu isimlerden bir kaçını oluşturmaktadır. Her şiire ait yazıldığı tarih ver yer bilgisi de şiirin altına not düşülmüştür.
Aşk, ölüm, savaş, peygamberler, bazı arkadaşlarla olan anılar, şairin yaşamına ilişkin pek çok hatıra şiirin belli başlı konularını oluşturmaktadır.
İnsana dair bir yakınmanın yer aldığı ilk bölüm şiirlerinden bir tanesinde sitemle karışık bir umut ve heyecanın yer aldığı görülür;
Sen burada dur ey insan
Duy içinde tutuşan ormanı
Ve yakıştırmasını bil üstüne ey ademoğlu
Usta bir makasla biçilen toprağı.
Arkadaşlarına ilişkin hatıralarıyla ilgili bir şiirde onları “önden gidenler” olarak tarif eder ve şu dizelerle anlatır aralarındaki bağı;
Onlar gittiler
Gelen zamandan bir haber gibiydiler.
Ben şimdi bu yanda
İçilmiş bir and için bekleyenim
Kurulmuş saat gibi.
Bir deprem sonrası taze umutlar biriktirmiştir şair, umudunu paylaşır ve umuduna davet eder tüm insanlığı da;
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yeryüzüne değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince.
Bosna da unutulmaz şairin anıları arasında, Bosna’da yaşananlarla ilgili bir acziyet içinde olan insanoğlunun durumu anlatılır ve kişileştirilir Bosna.
Pek çok yerde konusu geçen ölüme ilişkin dizelerden birinde “unutulan” olarak anılır ölüm;
Biz sessiz ve kaygan zaman üstünde
Unutmuş ve aldırmaz görünüyoruz
Gıcırtılı merdivenlerden çıkan ölümü.
Ölümle tanıştıktan sonra anladım
Sadece bir kimlik belgesi olduğunu yaşamanın.
Yalnızlığa bir başka açıdan bakar şair ve “yok gibi yaşamak” olarak nitelendirilen yalnızlık içinde birisine seslenir;
Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin
Katı bir yalnızlık bu bilmelisin
Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum bunu iyi bilmelisin.
Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
İstanbul’un semtleri ve içindeki nesneler de kişiselleştirilmiş olarak can bulur şiirlerde;
Sonra bu güvercinler niye varlar
Bir anıyı yaşatmak için mi
Ölümsüz bir ses mi taşımak için ötelere
Avuç içlerinden camilerin.
Yalnız imkansızlığı mı anlatır bir bulut
Yağmaya hazır bekliyorsa gökyüzünde.
Dünyaya dair şiirinde dünyayı bir şarkı gibi tanımlar. Bir şarkı ki genelde hüzün makamında ve bazen coşkulu. Ve bazen de bir öğle vakti gibi sabit ve sıkıntılı.
Kendisiyle de dertlenen şair kalbine hitaben açar düşüncelerini. Sürekli bir dalgalanışta olan kalbin durulduğu gün de kalbin gerçek yorumu bulacağına inanılır.
Bir yüzün asya ey kalbim bir yüzün Afrika
Öbür yanın Avrupa amerka
Saatler nasıl yorulmazlarsa işlemekten
Sen de yorulmuyorsun ey kalbim büyümekten.
Aşk da geniş yer tutar kitapta. Benzetmelerle insanın içine işleyen tecrübeler yoluyla anlatılır;
Ah oruçlu bir Ağustos vaktinde
Bir kayanın dibinden kaynayan
Soğuk ve berrak sulara
Uzanıp kana kana
Avuç avuç alıp
Yüzümüzde içimizde
Duyduğumuz
Gibi
Aşk.
“bir yalnızlık vaktinde, herkesle birlikte olduğumuz, gene de yalnız olduğumuz” yerlerde bizi bizden alıp götürendir, bir diğer adı yorulmamak olandır aşk.
Hz Peygamber’in hayatından kesitler, sahabelerin dilinden etkileyici anlatımlarla sunulur şiirlerde. Hz Ebubekir’in Peygamberimizin ölümü sırasında takındığı tavır da yine Hz Ebubekir’in dilinden anlatılarak bunlar arasındaki yerini alır;
Hayatında güzeldin
Ölümünde güzelsin
Öldün
Bir daha ölmeyeceksin.
Oldukça kısa olan Nida Beyitleri başlığı altında Hz Peygamber, sevmek, yalnızlık, susmak, aramak ve bunlar arasında en uzunu bulmak olan kavramlar üzerine birkaç dizeden oluşan bir bölüm ile kitap sona erer.