Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:Dibs in Search of SelfÇeviren:Misli Baydoğan
Puan Tablosu
Arka Kapak Bilgisi
Benliğini Arayan Çocuk Özet
Dibs, henüz altı yaşında olan ve çevresiyle iletişim kurmaktan kaçınan kimi zaman hiçbir şey anlamıyormuş gibi davranan kimi zaman ise üstün zekalı gibi davranan tuhaf olarak nitelendirilen bir çocuktur. Gittiği anaokulundaki öğretmenler yazara ulaşmış ve Dibs konusunda yardım istemiştir. Öğretmenleri Dibs’in potansiyeline güvenmekte ve onun için bir şeyler yapılabileceğine inanmaktadır. Dibs, sınıfta da arkadaşlarıyla iletişim kurmayı reddetmekte, iletişim kurmayı deneyen arkadaşlarına karşı saldırgan davranışlar sergilemekte ve sınıf etkinliklerine katılmak konusunda katı bir tutum sergilemektedir. Dibs’in ailesi ise Dibs’i okula alıp bırakmak dışında Dibs ile hiçbir konuda iletişime geçmemektedir. Yazar, anneyle iletişime geçtiğinde anne umutsuz bir tutum sergilemiş ve oğlunun zihinsel geriliği olduğunu kabullendiğini bu süreçte onu alıp bırakmak dışında hiçbir rol almak istemediğini hatta görüşmeye çağrılmak bile istemediğini belirtmiştir. İlk adım olarak önemli olanın Dibs’e ulaşmak olduğunu düşünen yazar ailenin taleplerini kabul etmiştir. Dibs, yazarın işyerine geldiğinde beraber oyun odası adı verilen yere gittiler. Bu odayı her çocuk için özel yapan oradaki yaşantıların içeriğidir. Çocuk burada içindeki sesleri duyabilmek için sessizlik arayışında olabilir veya anlık bir keşif sonucunda çığlık atabilir ve böylelikle belirsizlik, kaygı ve korkularının hapishanesinden kurtulur. Bu odaya kendi dünyasının tüm şekil ve renklerini, hareketlerini getirip baş edebileceği büyüklükte yeniden inşa edebilir. Dibs odaya ilk girdiğinde öylece durdu, etrafa bakındı, oyuncaklara ürkekçe dokundu ama bu çocukta kahkaha ve mutluluğa dair hiçbir iz yoktu. Onun için hayat, sıkıcı bir iş gibiydi.
Dibs için güven çok önemliydi ve hiçbir şey için acele edilmemeliydi. Dünyasıyla baş edebilmesi için güçlenmesi gerekiyordu. Bu güç onun içinden gelmeliydi ve olduğu haliyle baş edebileceğini bizzat deneyimlemesi gerekiyordu. Seanslar ilerledikçe gerek Dibs’in kurduğu oyunlar gerek kendini ifade ediş biçimi gerek de bilgi birikimiyle Dibs herkesten gizlediği bir şeyler olduğunu ortaya koyuyordu. Yazarın karşısında yetenekleri duygusal sorunlarından fazlaca etkilenen, entelektüel olarak hayli donanımlı bir çocuk vardı. Kendisinden beklenenler ile kendisi olma çabası arasında bir çatışma yaşıyordu. Kimi zaman çok yeterliyken kimi zamansa bir bebekti. Seanslar ilerledikçe Dibs’in yazara olan güveni artıyor ve seanslardan aldığı doyum da yükseliyordu. Dibs senanslar sırasında kendini daha çok ortaya koyuyordu hatta bu durum dış dünya için bile geçerliydi. Öğretmenleri Dibs’teki değişimi fark etmişti. Ailesi de fark etmiş olacak ki annesi Dibs ile ilgili görüşmek istediğini söyledi. Kadın, yazarın ofisine geldiğinde oldukça üzgündü ve ağlamaya başladı. Dibs’in plansız bir bebek olduğunu, iş hayatından alıkoyduğunu, eşinin başarılı eşe verdiği önemin annelik sıfatıyla gölgelendiğini ve Dibs’in yaşıtlarından bariz farklılığı sebebiyle kendilerini sosyal ortamdan çekip Dibs’e oyuncak ve eşyalarla dolu bir hapishane inşa ettiklerini anlattı. İlk günden beri Dibs’in zeka geriliği olmadığını biliyordu. Şimdi bunu bir uzmandan duymak için hazırdı, suçluluk duygusunu göğüslemek için hazırdı. Dibs’e asla bir çocuğun ihtiyacı olan sevgiyi vermemişlerdi. Bu Dibs’ten kaynaklanan bir yetersizlik değildi. Onların kişiliklerinin derinliklerinde çocuklarını sevmekten, anlamaktan, kendilerini çocuklarına vermekten alıkoyan bir nedenleri vardı. Yazar, Dibs’in üstün yetenekli olduğunu da vurgulayabilirdi fakat ailenin Dibs’in entelektüel gelişimine önem verip diğer yanları kaçırmasından endişeliydi çünkü Dibs’in ihtiyacı olan bir dengeydi. Ailesi ve Dibs arasındaki iletişim güçleniyordu. Ailesi Dibs’e daha fazla yaklaşıyor, Dibs kendini daha fazla açıyordu. Seansların sonuna doğru nefret ve intikam duyguları bağışlanmayla sonlanmıştı. Karmakarışık duygularını yoklarken, eline diken battıkça bir benlik kavramı geliştirmişti. Nefret edebilir ve sevebilirdi. Ayıplayabilir ve mazur görebilirdi. Duyguların değişebildiğini, dönüşebildiğini ve keskin köşelerini kaybedebildiğini yaşayarak öğrenmişti. Bilgisi arttıkça, yeteneklerini ve duygularını daha yapıcı olarak özgürce kullanabildi.
Yazar Virginia M. Axline, dünyaca ünlü bir oyun terapistidir. Benliğini Arayan Çocuk adlı eserinde Dibs isimli küçük bir erkek çocuğunun oyun odasında geçirdiği süreci, değişimi ve gelişimini bizlere aktarmaktadır. Süreçten kesitler, kendi duygu ve düşüncelerinden eklemeler ile harika bir eser ortaya çıkarmıştır. Çocuklarla uzaktan yakından ilgisi olan herkesin okuması gereken bir eser. Bir çocuğun asıl ihtiyacı nedir? Kurduğumuz kilit altı dünyalar bir çocuğu ne kadar ileri götürebilir? Kendi çaresizlik ve eksikliklerimiz bir çocuğa ne kadar zarar verebilir? Hepsinin cevabı için müthiş bir kaynak.