Cemşir, çok yakışıklı bir delikanlıydı. Babasının da tek oğlu, gözünün bebeğiydi. Hem yakışıklı hem zengin olunca kızlar peşinden ayrılmazdı. Yakın dostu Reşit ile birlikte İstanbul'a gidip, orada gönül eğlemeyi, oraları görmeyi kafasına koymuştu. Bu konuyu babasına açtığında babası bu durumu begenmese de biricik oğlunun isteğini kırmayarak Reşit 'i ardı ardına tembihleyerek, oğlunun başına bir iş gelmeden Çukurova 'ya döneceklerine dair söz alarak İstanbul'a gönderdi. İlk gittiklerinde gören hayran kaldı Cemşir 'e. Erkek güzeli bir yağız delikanlıydı Cemşir. Alamayacağı kız yoktu. Kimi istese gecesine onunla birlikteydi. Ekmek elden su gölden geçiniyordu. Uzun bir süre burada kaldılar. Cemşir 'in dört evliliği oldu. Bu dört evlilikten de bir yığın çocuğu. Çocukların hepsini fabrika 'ya vererek kazandıkları parayı ellerinden almaya başladı. Geçimini işte böyle sağlıyordu. Bir de Çukurova'nın sayılı zenginlerinden Muzaffer Ağa 'ya ırgat buluyor, oradan aldığı komisyonlarla gül gibi geçiniyordu.
Cemşir 'in Çocukları, eşleri umrunda değildi. Bir tek son eşinden olma Hamza vardı ki, aynı kendisinin gençliğiydi. Yakışıklı, güçlü kuvvetli, bir bakanı bir daha dönüp baktıran bir yakışıklılığı vardı. Son karısı da Cemşir kadar güzel olunca ortaya böyle bir çocuk çıkmıştı. Bir de kızı vardı aynı eşinden adı Güllüydü. Güllü son zamanlarda çok dişli birine dönmüştü. Önceden kazandığını getirir babasının eline sayardı. Ancak artık kendine harcıyor babasına da gram para vermiyordu. Bu durum Cemşir 'i rahatsız etse de çok takmıyordu. En yakın dostu Reşit, kendisine bir berber dükkanı açmıştı. O yüzden onun adı da artık berber Reşit 'e çıkmıştı. Günler böyle geçerken bir akşam Hamza'nin arkadaşı aynı zamanda da Ağa Muzzaffer Ağa'nın tek yeğeni olan Zaloğlu Ramazan Cemşirlerle birlikte içmeye geldi. Gece geç vakte kadar birlikte içti, kafayı buldular. Gece geç vakit olunca Cemşir 'in evine geçmeye karar verdiler. Eve geldiklerinde Zaloğlu Ramazan, Güllü 'yü gördü. Abisi Hamza ile didişiyor, sertliğini gösteriyordu. Aşık oldu Güllü 'ye. Gözlerini alamadı üzerinden. Bu bakışlar kaçmadı Berber Reşit 'in gözünden.
Sabaha doğru aldı Zaloğlu Ramazan 'ı ağzını aramak için Berber dükkanına götürdü. Ancak çocuk gık demiyordu. Dayısının o fabrika kızını kendisine alacağından emin degildi çünkü. Araya kimleri soksam diye düşünüyordu. Güllü 'nün fabrika da sevdiği biri vardı. Adı Kemal, birlikte sinemaya gidiyorlar gülüyorlar, eğleniyorlar evlenme hayali kuruyorlardı. Bir gün yine sinemaya gittikleri bir zaman abisi Hamza'nın bir arkadaşı gördü. Tam o sıralarda da Güllü ile Ramazan'ın evlenme meselesi ortaya çıkınca Kemal ile görüşmesini yasakladılar. Ramazan artık dayısını ikna etmiş, başlık parasının yarısını vermiş kızı almış sayılırdı. Güllü bir sabah Kemal'e kaçtı. Ancak babası polise giderek kızını geri aldı Kemal'i de içeri attırdı. O günden sonra Güllü 'ye fabrika'ya gitmesi de yasaklanmıştı. Güllü, kaçtığı günden beri her gün dayak yiyor evlenmeye ikna edilmeye çalışılıyordu. Bir gün yine Cemşir tarafından bağlanmış kırbaçlanırken Kemal içeriye girerek Güllü 'yü kurtarmak istedi. Ancak Hamza, Kemal'i vurdu. Kemal oracıkta öldü. Anası yasta kaldı. Güllü kendinden geçti. Kemal mezara, Hamza ise nefsi müdafaa sayıldığı için 4 yıllık hapse gönderildi. Güllü ise Ramazan ile evlenmeyi sonunda kabul etti. Etti ancak yemin verdi ki Ramazan'a asla eş olmayacağım diye.
Değerlendirme: Orhan Kemal'in güçlü kaleminden Hanımın çiftliği üçlemesinin ilk kitabı olan Vukuat Var Güllü 'nün nasıl bir yerden geldiği, sevdiği adam ile kavuşamaması, ailesinin onu satmak isteği ile yanması gibi çeşitli noktalarla insanı derinden etkiliyor. Sanki Güllü değil de ben kaybettim sevdiğimi, Güllü 'yü değil de beni dövdü Cemşir öylesine derinden hissettim acısını paylaştım onunla. Okunması gereken bir eser.
Yazan: Senanur KARAKUZULU
Hanım'ın Çiftliği Özeti
Cemşir, boyu posu ve güzel yüzüyle Çukurova’da nam salmış bir adamdır. Dört karısından sayısını bilmediği kadar çocuğu vardır. Gençlik yıllarında dostu Berber Reşit ile gezip tozup hayatını yaşar yaşlandığında ise çocuklarının pamuk fabrikalarından aldıkları maaşlara el koyan, kızlarını satıp paralarını yiyen bir adam olur. Çocukları arasında kendi gençliğine en çok benzettiği oğlu Hamza’yı sever. Hamza ve bacısı Güllü’de diğer kardeşleri gibi pamuk tarlasında çalışır fakat Güllü parayı öbür kardeşleri gibi babasına vermez. Asi ve başına buyruk olmakla beraber fabrikada tanıştığı sevgilisi Kemal ile evlenme hayalleri kurar. Fakat Kemal fellahtır yani Arap çocuğudur. Her şeye rağmen Güllü’nün Kemal’den asla vazgeçmeye niyeti yoktur. Günün birinde Hamza babası Cemşir ve amca saydığı Berber Reşit ile içerken Zaloğlu Ramazan’a denk gelirler. Ramazan’ın dayısı büyük bir çiftliği olan yüzlerce işçiye ekmek veren Muzaffer Beydir. Kendisi pek ciddiye alınmasa da dayısından sebep Ramazan’a hürmet gösterirler. Ramazan onlarla içerken Hamza’nın ısrarıyla Güllü’nün anasıyla yaşadığı eve giderler. Ramazan orada Güllü’yü görür ve sevdalanır. Günlerce Güllü’nün aşkıyla yanar tutuşur. Dayısının sıradan bir fabrika işçisiyle yeğenini evlendirmeyeceğini bildiğinden kendince planlar kurar. Dayısının sözüne itimat ettiği kahya Yasin Ağa’yı ikna ettikten sonra dayısını ikna etmek kolay olacaktır bu sebeple önce Yasin ağayı hedef alır. Yasin Ağa’nın dinine olan düşkünlüğünden yararlanır ve Kabak Hafız dedikleri hocaya gidip durumu anlatır. Kabak Hafız rakı ve mezeler karşılığı teklifi kabul edip Yasin Ağa’ya koşar. Sözde rüyasında bir ermişi gördüğünü, o ermişin ona Ramazan ve Cemşir’in kızından olacak çocuğun mesih olacağını söyler. Bunu öyle etkili anlatır ki zaten adamın ağzından çıkan her şeyi ayet sayan Yasin Ağa hemen inanır. Muzaffer Bey’e durum açıldığında Muzaffer Bey önce karşı çıkar. Mustafa Kemal destekçisi olan bey böylelerinin dini kullandığının gayet farkındadır fakat sonrasında Ramazan’a başkasını layık görmediği için Yasin Ağa’ya Cemşir ile anlaşıp kızı almasını ister. Cemşir, Berber Reşit ve Hamza bu duruma çok sevinirken Güllü nuh der peygamber demez. Hatta bir sabah Kemal’e kaçar ancak yaşı küçük olduğu için alınıp tekrar babasına teslim edilir. Günler Güllü’yü ikna ile geçerken Berber Reşit Kemal ortadan kalkmadan kızın evet demeyeceğini anlar. Hamza’yı dolduruşa getirmeye başlar. Hamza bir türlü Kemal’i vurmaya cesaret edemezken Cemşir en sonunda Güllü’yü öldüresiye dövmeye başlar. Daha önceleri Güllü’nün Kemal’a kaçmasında yardım eden Güllü’nün yakın arkadaşı Pakize koşar Kemal’e haber verir. Kemal arkasında gözü yaşlı bekleyen anası ve sevgisine karşılık vermediği Fattum’u bırakır. Güllü olaylar sonucunda evet demek zorunda kalır. Fakat ant içer ne Ramazan’a karılık yapacak ne de Kemal’i unutacaktır.
Değerlendirme
Kitabın birinci cildi olan Vukuat Var, hem karakter analiziyle hem de ortamın anlaşılabilmesi için oldukça detaylı ve uzundu. Karakterler tam bir Çukurova insanı ortam ise döneminin aynısı. Ağa-işçi sınıfsal çatışmalar, hacı hocalar, tek partili dönemin bitmesi ve insanların halkçı, demokrat olarak ikiye ayrılması, makineleşmenin getireceği iş sıkıntısı ve teknolojiye olan nefret gibi net konular işlenirken Güllü karakterinin de ağa ata dedikleri babasına boyun eğmeyip düzene başkaldırmasının diğer herkesçe ne kadar yadırgandığını ve ayıp karşılandığını görüyoruz. Erkeğin ne kadar yüceltilip kadınların eksik etek tabiriyle aşağılandığı hatta kadınların kocalarına olan düşkünlüğünü ifade eden “erkek kadının küçük tanrısıdır” sözü durumun ciddiyetini göstermektedir. Orhan Kemal’in o dönemin Çukurova’sını ustalıkla kaleme aldığını düşünüyorum. Serinin diğer kitaplarını da okuyarak Güllü’nün hikayesini bitirmek istiyorum. Onun gibi inatçı ve asla sindirilemeyen bir kadın karakter okuduğum için de oldukça memnunum.