Çamaşırcının Kızı Küçücük, Orhan Kemal’in 13 öyküsünden oluşan bir kitap. Kitaptaki öykülerin ortak özelliği; mutsuz, yoksul, hayat ile mücadele halinde olan, çaresiz ama bir o kadar da umut dolu olan insanların gündelik hayat hikâyeleri.
Kitap adını da verdiği Küçücük öyküsü ile başlıyor. İstanbul’un unutulmuş, kenara itilmiş semtlerinden birinde teyzesiyle yaşayan ve evin geçimini tek başına sırtlanmış Ayten, mahallenin eli ekmek tutmayan kahve köşelerinde aylak aylak oturan adamı Erol’a âşık olur. Hem de ne aşk, kör kütük denecek cinsten. Erol, tütün fabrikasında çalışan annesiyle yaşar, annesi çalışır o yer, olur olmadık futbol hayalleri peşinde koşar. Ama her konuda olduğu gibi futbolda da beceriksizdir. Erol, Ayten’in kendisine olan aşkını her şekilde kullanmayı çok iyi becerir. Ondan sürekli para ister, her istediğini alır ve evlilik vaadiyle kandırır. Tabii Ayten bunca parayı nasıl kazansın, Pakize Abla’nın eline düşmüştür. Onun koluna girer Beyoğlu sokaklarında zengin adamlara Pakize Abla tarafından satılır. Erol’un bunlardan haberi yoktur fakat dönen dedikodular sayesinde bir müddet sonra öğrenir. Futbolda dikiş tutturamayan Erol bir gün maçta ayağını kırar ve Ayten bunu öğrenerek onun yanına gider. Elindeki tüm parasını Erol’un tedavisi için vermek ister fakat annesi tarafından kapıdan kovulur. Erol da hem annesinin hem çevresinin baskılarından dolayı Ayten’e iyiden iyiye cephe almıştır. Fakat bir gün Erol’un arkadaşı Altındiş ona Ayten’i haraca bağlayıp hayatını bu şekilde geçindirmesini öğütler. Erol’un aklına yatan bu fikir kendini Beyoğlu’nda bulmasını sağlar. Ayten’i bulduktan sonra sokak ortasında onu tekme tokat döver. Fakat Ayten yine de ona kıyamaz. Bu hikâyede Orhan Kemal aşkın çaresizliğini son derece etkili anlatmış. Küçücük, aşkından dolayı kullanılan, istismara uğrayan güncel ve acıklı bir hikâye.
Eski Gardiyan, bir tutuklaya para karşılığı afyon getirirken yakalanan ve görevinden atılan bir cezaevi gardiyanının kısa öyküsü. Şeker hastalığıyla uğraşan, işinden kovulduktan sonra iyiden iyiye geçim sıkıntısı yaşayan bu adam en azından karnım doyar birkaç gün iyi bakılırım umuduyla kendini yaralayıp hastaneye yatırılmanın yollarını arar. Sonunda bir şekilde kendini yaralar ve hastaneye götürülür. Fakat hastanede çekindiği gözlüklü doktorla karşılaşır ve doktor onun tüm hayalini boşa çıkarır.
İki Kız, fabrikada çalıştıkları işlerinden kovulduktan sonra aile baskısıyla, yoksulluktan kötü yola alıştırılmış iki küçük kızın kısacık ama çok acıklı hikâyesini anlatıyor.
Recep, daha on dört yaşında yaşadığı köyde işlediği bir cinayet yüzünden hapse atılan göçmen bir ailenin oğlunun hikâyesi. Koyulduğu koğuşta pek de memnun olmayan Recep, hapishane müdürüne giderek diğerlerinin onu rahatsız ettiğini anlatır ve müdürden iş ister. Onun hikâyesini dinleyen müdür daha sonra onu revire aşçının yanına yamak olarak çalışmaya verir. Gel zaman git zaman çalışkanlığıyla aşçının gözüne giren Recep onunla dost olur. Ondan okuma yazma öğretmesini ister. Hayali okuyup doktor olmak, asker olmak olan umut dolu bir çocuğun yaşam hikâyesini okuyacağınız bu kısa öykü sizi derinden etkileyecek cinsten.
Şahut’la Karısı, evlerinde oturmuş doktor ana-babası olacakları zamanın hayallerini kuran bir karı koca. Hayattan tek istekleri oğullarının doktor olup onlara bakması, onları lüks konaklarda şık kıyafetler içinde yaşatması. Bunu o kadar çok istiyor olacaklar ki oğullarının evinde bir odada kimseye ilişmeden yaşamak hayali bile onlara umut veriyor.
Çamaşırcının Kızı, kitaba adını veren diğer bir hikâye. Neriman çamaşırcı Hacer’in biricik kızıdır. Tek isteği İstanbul’a gidip film artisti olmaktır. Annesi de onun bu isteğini destekler hatta ondan çok daha fazla heveslenir. Zengin olup, konaklarda yaşamak, hizmetçi ve şoför sahibi olmak onların en büyük arzularıdır. Neriman bu heves uğruna genç bir lise talebesinin peşine takılır ve onun türlü vaatlerine inanır. Çevresindeki ablaları her ne kadar onu uyarsa da Neriman bunların kıskançlık olduğunu düşünür ve bu genç talebeye hayali uğruna para yedirmeye başlar. Bu öyküde de yoksulluktan bıkmış, parıltılı hayatlara özenen, bunun hayaliyle yaşayan genç bir kızın hikâyesini okuyacaksınız.
Kötü Kadın, yalnız ve yoksul bir hayat yaşayan, yaşadığı hayatın zorluğunda sıkça ölümü düşünen fakat canına kıymaya cesareti olmayan bir kadının yaşam hikâyesi. Parklarda müşteri bekler, ona bir simit verip karnını doyurana ödeşmek için kendini verir.
Duvarcı Celal, on dokuz yaşındaki Şadiye ve ondan yaşça büyük kocası boyacı Celal’in hikâyesi. Şadiye ne kocasından memnundur ne de yaşadığı hayattan. Celal’den onu boşamasını ya da öldürmesini ister sürekli. Celal onu ne bırakabilir ne de kıyıp öldürebilir çünkü seviyordur. Şadiye sürekli mahallenin ortasında bağıra çağıra Celal’i aşağılar, bir erkeğin zoruna gidebilecek her türlü şeyi söyler, güçsüzlüğünü herkese ilan eder. Etrafta konuşulanlara dayanamayan Celal kendini öldürmeye kalkışır fakat onu da beceremez. Çaresiz ve âşık bir adamın çaresizliğini okuyacaksınız bu hikâyede.
Çöpçü, on yılını bu işe vermiş ve işinden sebepsizce çıkarılmış yaşlı Halo’nun hikâyesi. Geçimini yıllardır çöpçülük yaparak sağlayan Halo, işinden kovulunca çaresiz ortada kalır. Fakat ona alışan ve onu seven mahalleli Halo’yu yalnız bırakmaz ve belediyeye itiraz eder, onun işine dönmesi için uğraşır. Mahallenin onun arkasında durması çöpçüye umut olur ve işine geri döneceği umuduyla beklemeye başlar.
Ve bunların dışında; Ayşe ile Fatma, Dilenci, Sevinç, Mavi Eşarp. Kitabı bitirdikten sonra düşüneceğiniz tek şey hala aynı hikâyelerin günümüzde de yaşanıyor olduğu. Orhan Kemal dönemin toplumsal sorunlarını, geçim sıkıntılarını akıcı bir üslup ile kaleme almış. Kitapta adı geçen herkesin hikâyesine dokunmuş, hepsini dinlemiş, hepsini çok iyi anlamış, önümüze “memleketimden insanı manzaraları” denecek bir kitap çıkarmış. Okurken yer yer duygulandığım, bazen insanlığımı sorguladığım zamanlar oldu. Kendi hayatlarımıza o kadar dalmışız ki zor durumda olanlara kör olmuşuz diye hayıflandım. Kısacası Çamaşırcının Kızı Küçücük; insanlığımızı sorgulatan, içimize işleyen, derinden etkileyen nadide bir Orhan Kemal eseri. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Yazan: Seda Gökçe KAYA
Çamaşırcının Kızı Soruları ve Cevapları
çamaşırcının kızı kimin eseri?
Çamaşırcının Kızı Orhan Kemal'in bir eseridir.
Çamaşırcının Kızı Yorumları
kitabı çok iyi özetlemişsin, kitabı okumadım fakat betimlemelerinle o insanların küçük dünyasına hemen girdiğimi hissettim, ayrıca karakter tahlillerine bayıldım. eline sağlık