İKİ ŞEHRİN HİKÂYESİ: “ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, KARDEŞLİK VEYA ÖLÜM”
“Zamanların en iyisiydi.. En kötüsü de. Akıl çağıydı, budalalık çağı da. İnanç çağıydı aynı zamanda, ama inkâr çağıydı da. Bir taraftan aydınlık, bir taraftan da karanlık bir mevsim yaşanıyordu. Umudun baharıydı, yeisin kışı… Her şeyimiz vardı, ama hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk ama cehenneme de gidiyorduk. Kısaca o çağ bu devre öyle benziyordu ki, sesi en çok çıkan otoriteler iyisiyle kötüsüyle ikisinin mukayesesinin, sadece üstünlük bağlamında yapılmasında ısrar ediyorlardı…”
İşte bu sözlerle başlıyordu Charles Dickens’ın romanı. Kitabı ilk okumaya başladığınızda bu sözlerden etkileniyorsunuz. Sizi etkisi altında bırakıyor. Dilini bilmediğiniz bir şarkıda kendinize yakın duygular hissetmeniz gibi. Ama kitabı bitirip sonundaki karton kapağı kapatıp, gözleriniz hüzünle bir boşluğa daldığında görüyorsunuz ki... Bu sözler, bu kitabın özeti. Bu sözler, bir zamanın acılarının özeti: İhtilâl Fransa’nın öncesi ve kendisi.
‘İki Şehrin Hikayesi’ni 1859 yılında Dickens; “All The Year Round” isimli edebiyat dergisinde yayınlamak üzere yazmıştır. Toplam otuz bir haftada yayınlanmıştır. Sonradan kitap haline getirilen bu değerli eser bugüne kadar iki yüz milyondan fazla satmıştır.
Charles Dickens tüm eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de toplumun sorunlarını ele almıştır. Fransız İhtilâli öncesinde küçük insanların gözünden büyük olaylar anlatılır: Halk açlık ve sefalet içindedir. Aristokratlar ve halk arasındaki çizgi, yine aristokratlar tarafından halka uygulanan vergiler, ezici güç gösterileri, işkenceler, adaletten yoksun idam kararları, sudan sebeplerle yargılamalarla günden güne daha çok derinleşmektedir. Öyle ki artık halk bile yargılamaların sebeplerinden vazgeçmiş, birer leş kargası gibi mahkemelere tüneyerek sonuçlanacak mahkemeden çıkan kan kokusundan zevk alacak noktaya gelmiştir. Ve nihayetinde toplum, süregiden yoksulluktan ve yokluktan bıkmıştır…
Roman yedi sekiz kişinin yaşamından kesitler anlatarak Fransız İhtilâli öncesini ve Fransız İhtilâli yaşanırken ki yılların tarih kitaplarında geçmeyen ayrıntılarına ışık tutar. Ve dönüp bakıyoruz ki bu yedi sekiz kişi, o dönemki toplumu oluşturan sınıfların birer örneği gibidirler.
Bay Marki; toplumu ezilmesi gereken küçük farelere benzeten, acımasız, insani duyguları basitlik olarak gören, vicdansız, onu taşıyan at arabasının altında kalan çocuğu bile at arabasına zarar veren bir engel olarak gören ve bunu haykırarak söylemekten utanmayan kan içici bir aristokrattır. Devrimin bir işareti olarak öldürülmüştür.
Charles Darney; Bay Marki’nin yeğeni olup asla ona benzememektedir. Etik değerleri vardır, insana değer verir. Bir aristokrat olarak halkın belini bükerek yaşamaktansa Londra’ya gidip insanlara yardım ederek, kendi emeğiyle ve onuruyla yaşamayı tercih etmiştir. Fakat ihtilâlle birlikte öfke ve intikamla kör olan halk tarafından Marki ailesinden geldiği gerekçesiyle idama mahkûm edilmiştir.
Dr. Alexandre Manette ve kızı Lucia Manette: Önceleri çok saygıdeğer ve çok başarılı bir doktor olan Bay Manette bir aristokratın yolunu kapatmasın diye duruşma olmadan on sekiz yıl hapse mahkûm edilmiştir. Hapishanede geçirdiği yıllar onu psikolojik olarak çok zedelemiştir. Bayan M. İse çok küçükken böyle bir sebeple yitirdiği babasının öldüğünü bilmektedir. Bayan Manette romanda güzelliği, iyi kalpliliği ve babasına duyduğu büyük sevgi ve hoşgörüyle ön plana çıkmaktadır. Varlıklı bir yaşam sürmüştür. Fransa’da dostlarında saklanan (Defarge’lar) babasını almak üzere çıktığı yolculuktan dönerken Bay Darney’le tanışmıştır ve ihtilâl öncesinde evlenmişlerdir.
Jarvis Lorry; bir İngiliz bankasında çalışan iş adamıdır. Manette’ların dostu olan Bay Lorry sahip olduğu etik değerler, nazik davranışlar, ihtiyatlı konuşmalarıyla örnek bir insan ve sadık bir arkadaştır.
Bay ve Bayan Defarge; Aristokratların zulmüyle ailesinden bir tek kendisi kalan Bayan Defarge, tüm acılarını intikam ve öfkeyle bastırmıştır. Elinde ördüğü örgüye döneminin tüm aristokratlarını intikamını alacağı günün hırsıyla ilmek ilmek işlemiştir. Defarge’lar ihtilâlin öncülerindendir. Yaşadıkları onları son derece katı yürekli yapmıştır. “Barış, özgürlük ve eşitlik” çığlıklarıyla gelen ihtilâlin içinde taşıdığı arızaların temsilidirler. “Ezilen, ezer.”, cümlesinin adeta özeti gibidirler.
Bayan Pross; Lucia’nın hizmetçisidir. Romanda Bayan Pross aracılığıyla dönemin hizmetçilerinin, hizmet ettikleri kişilere duydukları sadakat ve bağlılık çok iyi anlatılmıştır.
Sydney Carton; bana göre romanın en değerli kişisidir. Ailesinin acımasızlığından bıkan Bay Darnay; İngiltere’ye giderken, amcası Marki tarafından görevlendirilen bir ajan tarafından İngiltere mahkemelerinde bir vatan haini olarak yargılanmasını sağlamıştır. Avukat Sydney Carton tarafından çok zekice bir savunmayla ajanın delilleri çürütülmüştür. Bu olaydan sonra Manette’lar ve Bay Darney arasında bir arkadaşlık kurulmuş, Bay Carton Lucia’ya aşık olmuştur. Bay Darnay’in Lucia ile evleneceğini öğrendikten sonra ise oldukça asil bir şekilde geri çekilmiş, Lucia’nın arkadaşı olarak kalmıştır. Kimseye bir zararı dokunmayan, yaşamaktan sıkılmış, amaçsız, hayatı daha katlanır kılabilmek için devamlı içki içen, kendini değersiz hisseden, değer görmek için de pek bir çabası olmayan, her gün kendisiyle hesaplaşarak kendine ıstırap çektiren, geçmişini düşünüp bugünkü haline bakarak kendini acımasızca eleştiren bir avukattır. Kitabın sonlarına doğru, ihtilâl mahkemesinin aldığı kararla idama mahkûm edilen Bay Darney’i kurtarmak için, Lucia’ya olan derin sevgisinden dolayı yaptığı plânla damgasını vurmuştur. Böylece yaşadığından ona verilenden çok daha büyük bir değer göreceğini düşünerek, Bay Darney’in yerine hayatını feda etmiştir.
Charles Dickens’ın bu eserinde de dediği gibi, “…Böylesine nefret ve kana susamışlık o ayak seslerinin kaçınılmaz sonucuydu.”
Tarihi tarih kitaplarından okumaktan sıkılanlar için, bir dönemi anlamaya bir dönemin acılarından ve bir dönemi acıtan şeylerden başlamak için, bir dönemi içten içe yaşayarak anlamak için oldukça değerli bir başyapıt “İki Şehrin Hikayesi”.
“Giyotinin açlığını durdurmak mümkün değildi. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik veya ölüm: bu dördünün içinde ölüm, en bildik olan ve en kolay elde edileniydi.”
İki Şehrin Hikayesi Kitap Özeti
İki Şehrin Hikâyesi ele aldığı konu ve zaman dilimi bakımından oldukça önemli bir eserdir. Bastille hapishanesinin yıkılışı ve Fransız İhtilalını ele alması bakımından bir çağ romanıdır. Ayrıca tüm bu ihtilal sürecinin gölgesinde yaşanan, Bastille tutuklusu Doktor Manette’nin yıllar sonra kavuştuğu güzeller güzeli kızı Lucie ve soylu bir aile olan Edmundo soyundan olan Charles Darnay’in büyük aşkı eserin ana temalarından birisidir. Lucie’ye aık olan yalnızca Darnay değildir, sorumsuzluğu ve kötü huylarıyla tanınan İngiliz avukat Sydney Carton da Lucie’ye tutkulu bir aşk beslemektedir. Öyle ki bu aşk romanın sonunda kendi canı pahasına Lucie’nin mutluluğu için yaptığı fedakârlıkla herkesin kalbinde derin bir iz bırakır.
Roman’ın adından da anlaşılacağı gibi mekân olarak Fransa ve İngiltere seçilmiştir. Romanın başlarda eşit dağıldığını ve iki mekânda da olayların belirli bir paralellik içinde anlatıldığını söylemek mümkündür. Son bölüm ise Fransız İhtilalı sonucunda yaşanan olayları konu aldığından Fransa’da geçmektedir.
Romanı en başından ele aldığımızda Lucie adında annesini ve babasını kaybetmiş bir genç kızın aslında babasının yaşadığını Bastille hapishanesinde 18 yıl tutuklu kaldığını ve şimdi salıverildiğini öğrenmesiyle hikâyemiz başlar. Babasını, babasının tutuklanması ve annesinin vefatından sonra ona sahip çıkan eserde de orta sınıfı temsil eden İngiliz bankacı Bay Lorry ve Sydney Carton ile almaya gider. Doktor Manette, Defergeların şarap dükkânının üst katında hiç durmadan ve 18 yıllık acıları dindirip oyalanmanın bir yolu olarak seçtiği ayakkabı yapma işiyle meşguldür. Vardıklarında manzara hiç iç açıcı değildir, Doktor Manette 18 yıllık esaretin etkisiyle büyük bir hezeyan içerisindedir. Lucie çok sevgili babasını alıp İngiltere’ye getirir. Zaten romanın ortaları da Doktor Manette’nin acılarının ağırlığında işlenmektedir. Lucie babasını büyük bir sevgi ve şefkatle iyileştirir onu adeta hayata döndürür.
Darnay romanda karakterli ve düzgün biri olarak resmedilmiştir. Öyle ki Fransadaki tüm servetinden ve soyundan vazgeçip İngiltere’de yeni bir hayata başlamıştır. Darnay, Lucie ile evlenmek istediğini Doktor’a açıklar ve gerçekte soyunun Edmundolardan geldiğini söyler. Doktor Manette sarsılsa da Lucie için fedakarlık yapar ve Charles’a hiçbir şey belli etmez ve yalnızca soyuyla ilgili Lucie dahil kimseye tek kelime etmezse kızıyla evlenebileceğini söyler. Doktorun isteğini anlamasa da kabul eden Darnay ve Lucie evlenir hatta küçük bir kızlarının olmasıyla mutlulukları katlanır.
Fransız İhtilalinin ateşi Fransa da önüne gelen her şeyi yakıp yıkmakta ve soylu veya değil şüpheli görülen herkesin başını giyotinle kesip sokakları kan nehrine döndürmektedir. İhtilalin başını da şarap dükkânının sahipleri adeta bir ölüm makinesine dönüşen Bay ve Bayan Deferge çekmektedir. Darnay, adil ve şerefli kişiliğinin etkisiyle eski eski hizmetkârı Gabelle’yi idamdan kurtarmak için Fransa’ya döner. Fransa, Darnay’ı hiç de iyi karşılamaz ve onu mülteci olduğu gerekçesiyle giyotine mahkûm eder. Doktor Manette’nin eski bir Bastille hükümlüsü olması halkta saygı uyandırır ve böylece Charles giyotinden kurtulur. Ertesi gün Cahrles’ı tekrar tutuklamaya gelirler. Bu defa şikâyetçi olanlardan birisinin Doktor Manette olduğu ortaya çıkar. Bu durum mahkeme salonunda büyük bir infial yaratsa da doktorun hapishanedeyken yazıp bir duvara saklamış olduğu mektubun okunmasıyla gerçekler ortaya çıkar. Doktorluk yaptığı yıllarda Edmunondo soyundan iki kişinin kendisini alıp götürdüklerini ve biri kılıçla yaraladıkları genç bir adam diğeri de tecavüz edip kocasını öldürdükleri ve babasına inme inerek ölümüne neden oldukları bir kadını tedavi etmesini istediklerini yazmıştır. Bu isteğin iyi niyetten değil kendi kılıçlarına bir köylünün kanı değmesinden duydukları utanç ve yine bir köylünün kendi evlerinde can veriyor olmasından kaynaklanan tiksinti duygusundan kaynaklandığını da yazmıştır. Sonuçta iki hasta da vefat etmiş doktor da susması karşılığı bir kese altınla ödüllendirilmiştir. Doktor ise bu altını kabul etmeyerek şikâyette bulunmuştur. Bunun üzerine doktor tutuklanarak Bastille’e hapsedilmiştir. Mektubun sonunda da Doktor Manette tüm Edmunondo soyundan şikâyetçi olduğunu ve bir gün hepsinin cezasını çekeceğine inandığını eklemiştir.
Doktor bu gerçeğin ortaya çıkması ve biricik kızının istemeden de olsa kocasına zarar verdiğini düşündüğü için eski hezeyanlı günlerine geri dönmüştür. Charles için geri dönüş yoktur artık. O zamanlar daha minicik bir çocuk olmasına ve ailesinin kötülüklerinin farkında varıp soyunu redderek tertemiz yaşamaya devam etmesine rağmen kesin olarak giyotine mahkûm edilmiştir.
Sydney Carton ise hayatı boyunca mutluluğu erişememiş ve kötü bir insan olarak yaşamış olmasının ve de Lucie’ye olan büyük aşkı nedeniyle Charles’ı kurtarmaya karar vermiştir. Hapishanede çalışan gardiyanlardan birinin açığını bulup bir şekilde içeri girmiş ve Darnay’ın kabul etmeyeceğini bildiğinden onu bayıltıp kılığını kıyafetini değiştirip onun yerine geçmiştir. Carton bunun onursuz ve işe yaramaz olarak sürdürdüğü hayatını şerefli bir şekilde sonlandırmanın bir yolu olduğuna inanmakta ve Darnay gibi erdemli, sevgili Lucie’nin aşkına layık olmuş bu adamın yerine giyotinde dahi olsa geçebilmenin onuruna erişmenin huzurunu yaşamaktadır. Öyle ki onun idam sırasında yüzünü görenler adeta bir peygamber gibi aydınlandığını belirtmişlerdir.
Lucie, Doktor Manette, Darnay ve diğer tüm sevdikleri İngiltere’de yeni bir hayat kurup yaşamlarını Carton’a minnet duyarak geçirmiş ve hatta oğullarına Carton’un adını vermişlerdir.
Okumanın ilk başta zor ve olay örgüsünün kişilerin karmaşık olmasından dolayı bırakılma ihtimali yüksek olan bu eserin dünyasına sabredip kendinizi kaptırdığınızda muhteşem bir şölene dönüşüyor.
Doktor Alexandre Manette, 22 Aralık 1757 akşamı yürüyüşe çıktığı esnada St. Evremonde Markisi ve ikizi tarafından silah zoruyla kaçırılarak mekruh bir eve götürülür. Evde, kardeşlerden biri tarafından tecavüze uğramış, ağır psikolojik semptomlar gösteren yirmi yaşlarındaki bir kadın ve ablasının tecavüzcüsüyle yaptığı düello sonucu ölümcül bir yara almış on yedi yaşında bir oğlan vardır. Doktor, iki hastayı da kurtaramaz ve evine döndüğünde şahit olduklarını anlatan bir mektup kaleme alır. Mektubu teslim etmeden önce durumdan haberdar olan St. Evremonde Markisinin karısı, iki-üç yaşlarındaki oğlu Charles ile Doktor’u ziyarete gelerek ölen kardeşlerin en küçüğüne her türlü yardımı yapmak istediğini, aksi takdirde işlenen günah nedeniyle isimlerinin lanetinin oğlunun peşini bırakmayacağını söyler. Doktor Manette, abla-kardeş hakkında hiçbir şey bilmediğinden kendisinden isteneni yerine getirememenin üzüntüsüyle genç kadını teselli eder ve ardından mektubu teslim etmek üzere bakanlığa gider; aynı günün akşamı da hile ile evinden çıkartılarak Bastille Hapishanesi Kuzey Kulesi 105. hücreye kapatılır, on sekiz yıl sonra da herhangi bir sebep belirtilmeden salıverilir. Hapishaneden çıktıktan sonra eski uşağı Ernest Defarge’nin evine sığınan ve dissosiyatif amnezi belirtileri gösteren Doktor, ailesinin bankacısı ve dostu Jarvis Lorry tarafından, doğduğundan haberdar olmadığı kızı Lucie ile kavuşturularak Londra’ya götürülür. Dönüş yolunda tanıştıkları, St. Evremonde Markisinin yeğeni olan Charles Darnay’in İngiltere düşmanı, Amerikan dostu olarak yargılandığı Old Bailey Mahkemesinde sanık lehine ifade vermelerinin ardından beraat edilen Charles Darnay, ailenin yakın çevresine dahil olur. Ailesinin ismini geride bırakarak Fransızca öğretmeni olarak İngiltere’ye yerleşen Bay Darnay kısa bir süre sonra Lucie Manette ile hayatını birleştirir.
Tüm bunlar yaşanırken Fransa için için kaynamaktadır. Ernest Defarge, işlettiği şarap dükkanında karısı Thérèse ile rejimi devirmek isteyenleri etrafında toplamaktadır. Jaques kod adlı pek çok militan uygun bir zamanda gerçekleşecek ihtilal için istihbarat sağlamakta, Bayan Defarge de intikam alınacak kişilerin isimlerini sürekli ördüğü örgüsüne işlemektedir. Darnay çiftinin kızları Lucie altı yaşına geldiğinde ihtilalin fitili yakılır, Bastille’e baskın yapılarak mevcut düzen alaşağı edilir ve Fransız İhtilalinin kanlı sembolü olan giyotin hiç boş durmamacasına çalışır.
1792’de Charles Darnay eski uşağı Théophile Gabelle’nin tutuklandığını haber almasıyla Paris’e geri döner, döner dönmez de eski bir aristokrat olduğu gerekçesiyle La Force Hapishanesine gönderilir. On beş aylık tutukluluk sürecinden sonra ise teslim olması nedeniyle mültecilerin mülklerinin satılmasıyla ilgili yasa uyarınca kendisine yöneltilen suçlamalar ortadan kaldırılır ve ülkeden ayrılmama koşuluyla serbest bırakılır. Tutukluluk süresince Charles Darnay’i hiç yalnız bırakmayan Manette ailesi, Lucie’nin mürebbiyesi Miss Pross ve Bay Lorry’nin mutluluğu çok kısa sürer. Bay Darnay, cumhuriyet düşmanı ve aristokrat olmakla suçlanıp ihbar edilir. Terör Döneminin getirdiği idam dalgasından nasibini alacağından artık emin olan talihsiz adam mahkemede, ihbarın kaynağının Doktor’un yaşadığı müessif olayın failinin babası ve amcası olduğunu anlatan, kayınpederinin yıllar önce hücresinde yazdığı mektup olduğunu öğrenir. Günde 120 kelle uçurma kuralı uyarınca hakkında verilen karar en çok Madam Defarge’yi mutlu eder, böylece ablası ve ağabeyinin intikamı yıllar sonra alınabilecektir. Ancak Manette ailesinin, özellikle on üç yıldır âşık olduğu Lucie’nin bu üzüntüye dayanamayacağını fark eden, İngiltere’deki mahkemede aralarındaki büyük benzerlik dolayısıyla Bay Darnay’in aklanmasına yardımcı olmuş olan Sdyney Carton, Charles Darney’in yerine geçer. Thérèse Defarge de hırsının kurbanı olarak Miss Pross tarafından öldürülür ve aile karışıklıktan yararlanarak İngiltere’ye geri döner.
Dickens’ın “yazdığım en iyi hikâye” diye tanımladığı, edebiyat tarihinin en etkili açılış cümlelerinden birine sahip olduğu kabul edilen, söz konusu dönemde istikrar ve düzenin sembolü olan İngiltere ile kaos ve karmaşanın diyarı Paris’in gölgesinde aşk, özveri, kefaret temalarının etrafında dönen İki Şehrin Hikayesi; tefrika edildiği 1859’dan günümüze en çok okunan kitaplardan biri olmuş, defalarca beyazperdeye aktarılmıştır.
mükemmel bir roman mutlaka okunması gereken bir kitap ödev için okudum ve çok beğendim
24-03-2015 00:39
tam bir klask 10 numara roman
25-03-2015 20:30
kitabın özeti çok güzel olmuş güzel kitap okumaya değer
31-03-2015 20:20
performans ödevim için çok yardımcı oldu teşekkür ederim
09-01-2016 21:45
bence süper bi kitaptı iki şehrin hikayesi yazarı mükemmel bir kitap yazmış yazara teşekkürler
09-02-2016 18:01
çok sıkıcı bir kitap bence iki şehrin hikayesi hangi tarihi olaydan bahsediyor onu söyleyin yeter bana gerisi önemli değil bir de iki şehrin hikayesi konusu lazım çok şey istedim ama kusura bakmayın lazım işte
16-09-2016 17:17
tarih öğrencisiyim hocamız iki şehrin hikayesi özet çalışması istedi ve o yüzden okudum oldukça etkilendiğimi söyleyebilim dönemi anlatan tarih kitaplarında bile bu kadar güzel bilgi içeriği yok okuduğum en güzel romanlardan bir tanesi oldu
05-11-2016 22:06
benim tarih bilgim hic olmadigi icin sıkilarak okudum ve hicbisey anlamadim
08-11-2016 10:34
süper özet olmuş..
02-01-2017 20:53
100 temel serden okuduğum ilk kitap ve çok begendim
27-01-2017 19:07
kitabın ana fikrini söylebilir misiniz okumak için çok kalın kitap başladım ama sıkıcıydı okuyamadım ana fikir ve karakterler lazım
06-11-2018 21:45
kitabın ingilizce özeti de eklenmiş çok teşekkür ederim çok işimi gördünüz
19-11-2018 17:54
konusu çok güzel eğitici kitapları seviyorum size okurken birşeyler katıyorlar uzun kitap olabilir ama okuyun derim
19-02-2019 00:33
benim anlamakta güçlük çektiğim bir eser. yani akıcı değildi. bu yüzden fazla beğenmedim. puanım 3/10👽
bana iki şehrin hikayesi özet kısa ve öz bir şekilde lazım buradaki özet de güzel olmuş ama daha kısası lazım karakterler falan olması gerekiyor konuyu betimlemesi gerekiyormuş öyle özet yazabilir misiniz
10-10-2019 15:38
a tale of two cities özeti eklenmiş ingilizce olarak çok mutlu oldum harikasınız
23-01-2020 21:11
özet ödevi için okudum konusu sıkıcı ama verdiği mesaj güzel sanırım o yüzden beğenilmiş anlatımı da güzel karakterler gerçekçi duyguları okura güzel aktarılmış o açıdan güzel kitap
20-03-2022 23:00
detaylı özet için teşekkür ederim kim yazdı ise üzerinde çalışıp yazmış
22-06-2022 21:32
sınav soruları yok mu
30-10-2022 11:56
özet kısa olabilirdi bizim öğretmen bu kadar uzun istemiyor
26-01-2023 22:13
arkadaşlar kitabın teması nedir diye bir soru var kitap teması ne oluyor
27-04-2023 19:26
tek paragrafta ana fikri yazacak var mı
24-07-2023 17:01
iki farklı özet olması çok iyi olmuş kopyalayan çok olur en azından yarı yarıya şansım var
18-10-2023 19:22
iki değil üç farklı özet var onun yerine karakter özellikleri yada sınav soruları üzerine yazsaydınız çeşitlilik olurdu sayfanız için daha iyi olur
24-01-2024 20:31
sadece 1.bölüm özeti lazım hangisi oluyor
02-05-2024 19:41
kısa özet gerekiyor çok uzun yazıyorsun birde iki tane yazmışsın