1922’de İkdam gazetesinde tefrika edilerek yayımlanan Kaynanam Nasıl Kudurdu, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın aile arasındaki çekişmeleri, toplumsal ahlakın ikiyüzlülüğünü, batıl inancın günlük hayattaki yerini mizahla kurgulayarak verdiği önemli bir eserdir.
Makbule Hanım henüz 17 yaşındayken yaşı geçkin bir adamla evlenmiş fakat kendisine oldukça muhabbet besleyen kocası Harun Efendi kısa sürede geride bir hayli mal bırakarak bu dünyadan göçüp gitmiştir. Bu taze, zengin dula kısa sürede pek çok talip çıktıysa da bu teklifler, rahmetli kocasının kardeşi tarafından yeğenlerinin üvey baba elinde ezileceği düşüncesiyle engellenmiştir. Kayınbiraderi hakkı rahmetine kavuştuğunda ise Makbule Hanımın yaşı çoktan kemale ermiştir. Ancak o, bu durumu kabullenememiş ve elle beşini geçtiği halde halen evlilik hayalleriyle yaşamaktadır. Gerek giyimi, kuşamı gerek tavırlarıyla kısa sürede herkesin diline düşen bu kadının gözüne kestirdiği 26 yaşındaki Avukat Devranzade Vassaf’la münasebeti önceki gözdesi Tahir Beyden daha ciddi gözükmektedir. Kızı Vehibe ve on yıllık damadı Osman Zihni parasızlığın getirdiği çaresizlik nedeniyle elleri kolları bağlanmış, konaktan dışarıya taşan dedikoduları göğüslemeye çalışmaktadır. Hiçbir işte dikiş tutturamayan, geçmişi karanlık birtakım kişilerle düşüp kalkmış, keyif verici maddelere meraklı 25 yaşındaki Ali Harun ise başlarda annesinin bu durumuna sessiz kalmış gibi gözükse de asil, tanınmış bir ailenin kızı olan Dürdane’ye âşık olup onunla evlenmek isteyince kendine çeki düzen verecek olmasının yanı sıra annesine de artık dur demesi gerektiğine karar verir. Makbule Hanım bu zaafına son vermeyerek izdivacına engel olursa anne katili olmaya bile hazırdır. Çok geçmeden de ilk denemesini gerçekleştirir. Bir akşam annesinin aşığıyla baş başa kilitli kapılar ardında alem yaptığını öğrenip kafası dumanlı bir halde silahını ateşlese de olay Osman Zihni Beyin müdahalesiyle kazasız atlatılır. Zihni Beyin kardeşi Osman Semih’in yardımıyla da Vassaf yaka paça evden dışarı atılır. Yaşanan bu arbede Makbule Hanımın aldığı kararı değiştirmez. Her ne olursa olsun genç aşığıyla evlenip malını mülkünü onunla yiyecek ve geri kalan herkesi evden atacaktır. Vehibe Hanım ve Osman Zihni Bey belki bir çaresi olur umuduyla Fatih’teki Hoca Kadir Efendiye büyüler yaptırsa da bu eylem, doğru dürüst para görmeyen cüzdanlarının daha da hafiflemesinden başka bir işe yaramaz. Konaktaki sayılı günlerinin bitmesine yakın bir akşam Ali Harun benzi sararmış, gözbebekleri genişlemiş halde iki kişinin desteğiyle eve getirilir ve arkadaşı Doktor Cafer Rüknettin’i isteyerek kendinden geçer. Doktor yaptığı tetkikler sonucu nöbetlerle, halüsinasyonlarla boğuşan hastasının ecelinin yakın olduğunu ifade ederek Makbule Hanımı oğlunu son kez görmesi ve yüzüne karşı hakkını helal ettiğini söylemesi hususunda ikna eder. Ana oğulun son kucaklaşmasına şahit olanlar içinde bulundukları duygusallıktan Makbule Hanımın çığlıklarıyla sıyrılır. Gerdanından ısırılmakta olan anne, dişleri arasından kanlar sızan oğlundan güçbela uzaklaştırılmıştır. Adeta mucizeymişçesine bu ısırıktan sonra kısa bir süre sonra ayağa kalkan Ali Harun, annesinin dozu gittikçe artan sefahatine tepki vermez olmuştur. Bu esrarengiz tavrın nedeni Makbule Hanım ile Devranzade Vassaf’ın nikah arifesinde ortaya çıkar. Ali Harun kuduz bir köpek tarafından ısırılmıştır ve bu dünyadan ayrılırken yanında annesini de götürecektir. Duyduklarıyla dehşete düşen ev halkı tek tek odalarına kapanırken Vassaf da ortalıktan kaybolur. Ali Harun o akşamdan kısa bir süre sonra nörolojik semptomlar göstermeye başlar. Makbule Hanım ise vuslata eremeden öleceğini anlayarak yanında aşığını götürmeye karar verir ve genç sevgisinin Galata’daki yazıhanesine giderek onu yanağından ısırır. Olay polise intikal edince kudurmaktan korkan Vassaf, müstakbel zevcesi hakkındaki gerçek düşüncelerini itiraf eder. Doktor Cafer de tüm bunların gerçeği ortaya çıkarmak için hazırlanmış bir oyun olduğunu açıklayarak tüm yüreklere su serper. Makbule Hanım bu olaydan kısa bir süre sonra elli yaşında bir adamla nikah masasına oturtulur ancak oğlunun Dürdane’yle olan evliliğini de kıskanmadan edemez.