Cadı

Cadı - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (5.7)	Editör (9)
Kitapevi (8)	Sosyal Medya

Cadı Özet

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın anlatımı ve olay örgüsü, dili eski Türkçe olmasına rağmen çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Polisiyeyi andıran konusu sizi Cadı kitabının sonuna kadar sarıp sarmalıyor ve merak duygusunu hep canlı tutuyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar Cadı kitabında cadı hikayesi anlatıldıktan sonra döneminin dergilerinden kesitlere de yer verilmiş. Toplum için sanat ya da sanat için sanat gruplaşmasında tartışmalar yer almıştır.

Fikrîye kocasını yeni kaybetmiş, tek çocuğu ile birlikte dayısının yanında yaşamaya başlamış bir kadındır. Yengesi onunla aynı evde yaşamaktan aşırı rahatsız olmaktadır ve onu bir an önce evlendirmeye çalışmaktadır. Fikriye kocasının ölümünden sonra evlenmeyi ne kadar reddetse de yengesi kafasına koymuştur. Kılavuz kadınla görüşerek talip arar ve Necip Nefi Efendi adında 40 yaşlarında bir bey bulurlar. Necip Nefi Efendi ilk karısını yıllar önce kaybetmiştir. Üzerine ise birçok evlilik yapmıştır. Üstelik yaşı geçkin iki tane Çocuğu vardır. Yengesi onun seçme şansı olmadığını, ne derlerse ona razı gelmeleri gerektiğini söyler. Fikriye hiç ses çıkaramaz. Bu kararın ardından eve sürekli kadınlar gelmeye başlar ve bir odaya kapanıp gizli gizli konuşurlar. Fikriye ne olduğunu çok merak eder. Konunun kendiyle alakalı olduğunu bilmektedir. Bir gün annesinin yakın dostu birinin gelmesi ile olaylar açığa kavuşur. Nine yengesinin engellemelerine rağmen gerçeği Fikriye’ye anlatır. Necip Nefi Efendi ilk karısının ölümünün ardından hortladığını ve cadı olduğunu Necip Nefi Efendinin nikah yaptığı tüm kadınları öldürmeye çalıştığını söyler. Yenge bunlara inanmaz ve bu yüzden de Fikriye’ye söylemediğini belirtir. Fikriye için de bu durum inanması inanılası değildir. Ancak nine Necip Nefi Efendinin boşandığı eşlerinden biri ile konuşmaya davet eder. Bunun üzerine Necip Nefi'nin eşi eski eşi olan Şevkiye hanımın evine giderler. Şevkiye hanım boşandıktan sonra yeni bir izdivaç yapmıştır. Kendisi tahsilli birçok dil bilen eğitimli bir kadındır. Yaşadıklarını anlatmaya başlar. Babasının ısrarı ile özellikle kendilerine söylenen cadı hurafelerine inat evlenirler. Şevkiye hanım ile kimse bu konu hakkında konuşmaz ve merhum eş hakkında tek laf edilmez. Ancak çocuklara sürekli yemiş gelmesi dikkatini çeker. Yalıdan hiç kimse bunu yapmamaktadır. Çocuklar bunu cadı annelerinin getirdiğini söyler. Şevkiye Hanım korkmaya başlar ve eski eşinin ölümü hakkında bilgi edinmek ister ancak kimse ağzını açmayınca gördüğünü iddia eder ve böylece bilgi alır. Herkes kadının hortladığından ve aynı surete bürünmüş olarak geldiğinden bahseder. Şevkiye hanım kadının fotoğrafını merak eder. Eşini türlü numaralarla kandırarak fotoğrafını göstermesini ister. Eşi odadan küçük bir sandık getirir ve içinden fotoğrafını çıkarır. Eski eş Binnaz oldukça iri yarı ve sert bakışlı bir kadındır. Necip Nefi Efendi’ye sağlığında çok çektirmiştir ve kendisi üzerine eş getirmesine dayanamayıp tekrar dirilmiştir. Necip Nefi Efendi sandıkta Binnaz’ın mücevherlerinin olmadığını fark eder ve korkuya kapılır. Odaya tekrar gidip kontrol eder. Bu sırada Şevkiye Hanım sandıkta bir mektup bulur. Mektup Binnaz hanıma aittir bana ait olanı bir gün geri getirmek üzere alıyorum yazmıştır. Şevkiye Hanım bu mektubu eşine gösterir ve bu yazının Binnaz hanıma ait olduğu ortaya çıkar. Artık ikisi de korku içinde yaşamaya başlar. Bir gün Necip Nefi Efendi rüyasında eşini gördüğünü söyler ve ailece mezarlığa ziyarete giderler. Mezar kafes gibi kapatılmıştır ve kilitlidir. Necip Nefi Efendi kilidi açar ve içeri girerler. Mezar taşında yazan dörtlüğü fark ederler. Bunun dışarıdan yazılabilmesi mümkün değildir. Ayrıca içeriden yazılabilmesi için kafesi aşmak gerekmektedir. Mezarın yakınlarında çalışan bir adamla konuşurlar. Adam geceleri hortlayan elinde sepeti olan bir hayalet gördüğünü söyler. Ayrıca parası da çalınmıştır ve kimseye derdini anlatamamıştır. Karı-koca iyice korkuya kapılırlar. Yalıya geri dönerler. Artık kendilerine sık sık mektup gelmektedir. Aynı yatakta bile yatmalarını istenmemektedir. Aksi takdirde bedelini ağır ödeyeceklerini önceki eşlerinin başına gelenin geleceğini söyler. Şevkiye Hanım bu tehdide dayanamaz ve bir hal çaresine bakılmasını ister. Necip Nefi Efendi medyumları ve kayınpederini bir gece masa başında toplar. O gece Binnaz Hanım'ın ruhu çağrılır. Binnaz Hanım bu durumdan rahatsız olduğunu dile getirir ama bunları yapanın kendisi olmadığını söyler. Ancak kimin yaptığını sorulduğunda cevap vermez. Şevkiye Hanım'ın babası artık bu duruma inanmaktadır. Şevkiye’nin bu durumun üstesinden gelebileceğini söyler. Hatta ona yardımda edecektir. Şevkiye Hanım ve babası bir plan yaparlar. Şevkiye Hanım bir gün üvey oğlunu pataklar. O gece Binnaz hanımın geleceğine emin bir şekilde nöbet tutarlar. Mangalda kahve pişirip içerlerken gelen ağır haşhaşı kokusu onları baygınlaştırır. O sırada Şevkiye Hanım Binnaz’ı görür. Fotoğraftakiyle aynı yüz aynı kıyafet ve aynı inciler vardır üzerinde. Derhal babasını uyandırır. Adam ateş eder ancak silah boştur. Binnaz Hanım’ın ruhu üstlerine saldırır. Bir süre sonra kendilerini baygın halde bulurlar ve bu yaşadıklarına daha fazla katlanamayarak orayı terk ederler.
Fikrîye ve Emine yengesi artık olanlara inanmaktadır. Bu evlilik kararından dönerler. Necip Nefi Efendi çocuklarını büyütür, evlendirir ama kendini asla evlenemez. Eski yalısını yıktırarak kendine ayrı bir ev tutar. Artık Binnaz da onu rahatsız etmemektedir ancak dedikodulardan dolayı evlenememektedir. Artık yaşlanmış ve yalnızdır. Binnaz’ın gelmesi için türlü yollar ancak gelmez. Bir zaman sonra komşu yalısında oturan beyefendiden mektup gelir. Mektupta validesi ve Binnaz’ın çok yakın olduklarını ve “spiritizm” e üye olduklarını belirtir. Binnaz öldükten sonra derin bir kedere boğulur. Sanat okulu okuyan diğer oğlundan Binnaz’ın fotoğrafına uygun maske yapmasını ister. Validesi kendi yalısından diğer yalıya geçit yapmış ve yalıdakileri korkutmuş. Tehdit mesajları göndermiş. Ne yazık ki kendisi de vefat etmiş. Mektubu yazan kişi Binnaz Hanım’a ait maskeyi ve eşyaları sandıkta bulduğunu söyler ve Necip Nefi Efendi’ye iade eder.

Olay açıklığa kavuşur. Necip Nefi Efendi bunun düzmece olduğunu yedi cihana haykırır. Ancak herkes cadılı olan hikayeye inanmayı seçer.

Yazan: Zeynep Petek

Cadı Soruları ve Cevapları

Cadı Yorumları