Kitap Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın hurafelerin toplumdaki etkisini, batılılaşma çabasını anlatıyor. Her zaman mizahıyla ön plana çıkan yazar bu kitabında da toplumsal konuları mizahı ve eleştirisiyle ustaca kaleme almış. Ben okurken keyif aldım. İçerisinde çok fazla eksi Türkçe kelimeler olsa da anlam derinliği öyle yoğun ki okurken zorlanmıyorsunuz. Heyecanlı ve sürükleyici bir konusu vardı. Zaman zaman asıl anlatılmak istenenle çelişse de bir kez daha okumak için kitaplığımdaki yerini alacak.
Özet
Hikaye Sadi ve Feyzi adlı iki gencin kasabadaki olan esrarengiz olaylar hakkında konuşması ile başlıyor. Onlara ve diğer herkese göre Doktor Ferhat ve arkadaşı Tayfur geceleri mezarlığa gidiyor. Kimse onların orada ne yaptığını bilmez fakat kulaktan kulağa onların mezarlıkları açtığı konuşulur. Feyzi bunu anlattığında Sadi inanmaz ve gözüyle görmek ister. Feyzi de arkadaşı Nihat ile birlikte onları takip ettiğini Sadi’nin de gelebileceğini söyler. Doktor Ferhat ve Tayfur’un mezarlığa gittikleri bir vakit üç arkadaş bunları takip eder ve mezarların arkasından çıkan bir kuru kafa görürler. Kahkaha atıyor ışıl ışıl parlıyordur. Hepsi korkarken Tayfur bayılır. Üç arkadaş onlara görünmeden korkuyla evlerine döner. Ertesi gün tüm halk Doktor Ferhat ve Tayfur’un çarpıldığını anlatır. İşin aslını öğrenmek isteyen Sadi arkadaşlarını da ikna ederek Tayfur’un konağının yolunu tutar. Orada o gece kimsenin çarpılmadığını Tayfur’un bayıldığını Doktor Ferhat’ın ise Tayfur’u taşımak isterken düşüp kolunu bacağını kırdığı anlaşılır. Nihayet mezarlıkta ne aradıkları sorulur ve Tayfur onlara işin aslını anlatır. Yurt dışında bulunduğu bir ziyarette bir iskeletin elinde kum saati ile kulübenin içinde durduğunu görür. Merak eder ve öğrenir. Onun evindeki ahlaksızlıkları kötü şeyleri koruduğu söylenir. Tayfur bundan çok hoşlanır ve iskeleti tamamlamak için mezar mezar gezerek kemik toplar. İşin doğrusunu öğrenen Sadi ve arkadaşları o gece orada olan ve kahkaha atan kuru kafaları sorar. Tayfur iyileşir iyileşmez işin aslını öğreneceğini söyler ve onları da hakikati öğrenmeye davet eder. Sadi böyle şeylere inanmadığı için kabul eder fakat Feyzi fazlasıyla korkan ve inanan birisidir. Tüm bu araştırma boyunca arkadaşlarına ikazlarda bulunur. Ölüleri kızdırmamalarını söyler. Tayfur ile hep çatışma halindedirler.
Mezarlığa her gittiklerinde farklı bir olayla karşılaşırlar. Kuru kafalar, yaşlı insanlar, kahkaha ağlama sesleri… Bundan fazlasıyla sıkılmış olan Tayfur gördükleri garip karartının peşinden gider ve ateş eder. Hepsi birlikte ateş edilen yere koşarlar ve gördükleri şeyin aslında üzeri işlemeli bir masa örtüsüyle kapanmış olan keçi olduğunu anlarlar. Artık emindirler bunu onlara biri yapıyordur. Araştırmaları artarak devam eder. Yakındaki bir eve giderek orada yaşayan yaşlı kadına bir şey bilip bilmediği sorulur. Kadın onlara yakınlardaki Gece Safha’nın evine giren karartılar gördüğünü ve kapılarının önünde de kuru kafa bulduklarını bildiğini söyledi. Ayrıca o evde Didon Paşa’nın kızının da yaşadığını da öğrenirler. Kadının söylediğine göre genç kadın fazla açık giyinen çok fazla erkek arkadaşı olan biriydi. Tayfur Gece Safha’nın evine giderek gerçekleri sormaya kararlıdır. Diğerleri beklerken o gider ve Gece Safha’nın Didon Paşa’nın kızı Banu’nun dadısı olduğunu anlar. Banu’yu görür fakat ondan çok etkilenir. Masa örtüsünün Banu’ya ait olduğunu ancak çalındığını öğrenir fakat inanmaz. Ona neden geceleri iskelet topladığını anlatır. Genç kadın heyecanla tamamladığında gelip görmek istediğini söyler. Tayfur arkadaşlarının yanına dönerken Banu’nun yaptığından emindir fakat ona aşık olmuştur. Arkadaşlarına gelişigüzel cevaplar verip evine döner. Bir kez daha ziyarette bulunduğu sırada Banu evde yoktur ve Tayfur bahçede olan kuru kafaları görmek ister. Dadı ona gösterir. Tayfur dadının olmadığı bir vakitte etrafı inceler ve Banu’nun fotoğrafının olduğu kartpostalı bulur. Onu yanına alarak eve döner. Fakat fotoğrafı Tayfur’un evinde yaşayan ve Tayfur’a aşık olan Nasır’a bulur. Tayfur Nasıra ile evleneceğine söz vermiştir fakat tutamaz ve Banu’yu sevdiğini söyler. Ancak Banu’nun hayatında biri daha vardır. Cevri..
Cevri genç kızın aşığıdır. Banu Tayfur’un kendisine olan ilgisini fark eder ve ondan yararlanmak için plan yapar. Tayfur’un evine Cevri ile birlikte iskeleti görmek için gelir. Nasıra ise iskelet ile konuştuğunu iddia eder. Konaktaki herkes onun deli olduğunu söyler fakat söylediği her şey bir bir gerçek oluyordur. Banu sonunda Tayfur’un karısı olur Cevri’yi de sütkardeşi olarak tanıtarak yanına alır. Fakat işler planlandığı gibi gitmez ve Tayfur ikisi arasında bir şeyler olduğundan şüphelenir. Açığa çıktığında Banu’nun gideceğinden korkar ve ses etmez. Bir gece Nasıra Tayfur’un odasına gelir ve iskeletin yani onun hazretlerinin intikam alacağını evdeki ahlaksızlıkların cezasını vereceğini söyler. Tayfur inanmasa da bir gün hasta yatağında Doktor Ferhat’ın muayenesi sırasında evde gürültü kopar. Salonda Banu ölmüş, iskelet parçalanmış, Cevri ise gördükleri karşısında delirmiştir. Orada olan bir diğer kişi Nasıra’nın anlattığına göre ise Banu ve Cevri salonda yakınlaştığı sırada iskelet üstlerine yürüyüp Banu’yu boğmuştur. Yaşanan bu olay kimsenin akıl sır erdiremediği bir olay olarak kalır.
ödev vardı yine siteniz yardıma hazır allah sizden razı olsun tüm özet ödevlerini sizden yapıyorum
18-10-2021 20:34
gülpınarın böyle bir eseri olduğunu bilmiyordum okuduktan sonra neden bilmediğimi gördüm en kötü kitaplarından bir tanesi sanırım o yüzden fazla bilinmiyor