Kitap Molla Kasım'ın Yunus Emre'nin şiirlerini bulup onu aramaya başlamasıyla başlıyor. Daha sonra Molla Kasım Yunus Emre'nin hayat hikayesini yazmak ister. Yunus Emre başta kabul etmese de sonradan razı olur. Ve hikaye Yunus Emre'nin gözünden anlatılmaya başlar.
İlk olarak Yunus Emre'nin oğlunu tekrar bulduğu zamana gidiyoruz. Ama oğlu yıllarca yanında olmayan babasına kin gütmektedir. Ve Allah'a karşı isyandadır. Fakat zamanla o da bu hatasından dönecektir.
Hikayede bir sonraki durağımız Ucasar'dır. Bu yıllar öncesidir. Evlerine bir ateş düşmesiyle başlar. Köyleri Çekikgöz saldırıları yüzünden harap haldedir. Yunus eşi Sitare'yi ve küçük oğlu İsmail'i korumak için ahırın altındaki mahzene saklar. Kendisi büyük oğulları İbrahim'in yarasını tedavi ettirebilmek için Satı Nine'nin evine koşmaktadır ama iki Çekikgöz'ün ona saldırısı yüzünden bayılmıştır ve oğlu İbrahim orda vefat etmiştir.
Ucasar halkı köylerinin harap olması üzerine Sarıcaköy'e gelir. Yunus oğlunu toprağa vermenin acısını yaşamaktadır. Ama eşi Sitare daha çok acı çekmektedir. Hiçbir şeye tepki vermemektedir. Ama herkes umutsuzluk içerisindeyken Sitare'nin bağırından kopan bir ağıt hem herkesi sevindirmiş hem de onu eski haline geri dönmüştür.
Kuraklık yüzünden köylü iyice yoksullaşmış ve kimsenin elinde avucunda bir şey kalmamıştır. Kış kapıdadır ve insanların kalacak yerleri yoktur. Sonunda tek göz de olsa herkese kalacak bir yer yapmışlardır.
Çekikgöz tehlikesi yine kendini göstermiştir. Köylüler korunmak için etrafa gözcüler koyup tuzaklar kurmuşlardı. Tuzaklar işe yaramıştır Çekikgözün yarısı ölmüştü ama köylülerden de ölenler vardı ve köy harap haldeydi.
Yunus, Aslanlı Hünkâr'ın onu daveti üzerine köyden ayrıldı. Aynı zamanda köy için bir az buğday isteyebileceğini düşünüyordu. Aslanlı Hünkâr'ın karşısına çıktığında ona köyünün durumunu anlatır ve buğday ister. Aslanlı Hünkâr ona nefes vermeyi teklif etmektedir. Ama kendisi istemez ve buğdaylarla birlikte köyüne döner. Geri döndüğünde köyünü yanmış olarak bulur. Sitare'nin ölü bedeniyle karşılaşır. Ama oğlu İsmail hayattadır. Başına gelenlerin nefessiz yola çıktığı için olduğunu düşünür. Aslanlı Hünkârın yanına gittiğinde onu geri çevirirler ve Tapduk Emre'yi varmasını söylerler.
Yunus, Tapduk yollarında Sitare'nin yıldızlı heybesiyle yol alırken Sarıcaköy'den aldığı haberle yıkılır. Köy yakılmıştır ve oğlu İsmail'in yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordur. Bu haberle Tapduk yolundan dönüp oğlunu aramaya başlar.
İsmail köle olarak satılmıştır. Onu alan kişi yani Arn Usta bir cellattır. Ve İsmail'in yeni adı artık Samuel'dir. İsmail babasının onu kurtaracağına dair hâlâ umutları vardır.
Bu sırada Yunus oğlunu aramaktadır. Gittiği her yerde kendine benzer bir oğlan çocuğu aradığını söylemektedir. Onu bulamamış ama en azından yaşadığını öğrenmiştir. Bir gün bir handa konaklarken iki Alamut fedaisiyle yolu kesişir. Bunlar ona yardım etmeyi kabul ederler. Onlarla birlikte oradan oraya oğlunu arar. Bir yıl olmuştur ama hâlâ oğlunu bulamamıştır. Feadilerle helalleşirler. Ve yollarını ayırırlar.
Yunus rüyasında Taptuk Emre'nin onu çağırmasından dolayı Sitare'nin hayali ile tekrar Taptuk yollarına düşer. Taptuk Emre'nin yanına vardığında Taptuk Emre bir Çekikgözü onun rehberi etmiştir. Yunus'un baştaki kini sonradan sönmüştür.
Yunus her gün dergaha dağdan odun getirmektedir. Ama o Od için gitmektedir yani ateş için. Her gün kendiyle konuşup kendini dinlemektedir. Aynı zamanda dergahta okuma yazma ve ilim öğrenmiştir.
Samuel yani İsmail artık Arn ustayı bir baba görmektedir. Birçok işkence aletini öğrenmiş ve kendi de yeni işgence aletleri üretmiştir.
Yunus artık dergaha odun değil su taşımaktadır. Bu daha da zordur. Sırtı yara dökmüştür. Bu sırada dergahta Yunus'un Taptuk Emre'nin kızına tutulduğuyla ilgili dedikodular çıkar Yunus buna dayanamaz ve dergahtan ayrılır.
Bir başına yollarda ilerlerken Abdallarla karşılaşır ve onlara katılır. Abdallar her akşam dua ettiklerinde sofra yemeklerle dolmaktadır. Yunus buna hayret etmektedir. Bir gün bunu Yunus'un da yapmasını isterler. Yunus ne yapacağını şaşırmış halde dua etmeye başlar. Bu sefer şaşırma sırası Abdallardadır. Çünkü 4 sofralık yemek ortaya çıkmıştır. Yunus onlara onların kim adına dua ettiklerini sorar. Onlar da dergaha her gün odun taşıyan Yunus adına dediklerinde Yunus dergahtan ayrıldığına pişman olur. Tekrar yollara düşer.
Dergahtaki arkadaşları onu taşa tutmaktadır. Ama o orda kalmaya niyetlidir. Daha sonra tekrardan dergaha kabul edilir.
Bu arada Samuel bir Alamut fedaisini konuşturmaya çalışmaktadır ama ne olduğunu anlamadan bayılmıştır gözlerini açtığını bir atın üzerindedir ve elleri bağlıdır. İki Alamut fedaisi onu kaçırmıştır. Ve onu babasının dediği yere Aslanlı Hünkâr'ın oraya götürmektedirler.
Yıllar geçmiş Yunus artık pişmiştir. Bir ipte iki cambaz oynayamayağı için Taptuk onu salmıştır. Sonraları başka bir dergahtan yol arkadaşıyla birlikte yollara düşer.
Samuel bir gün kurtardığı çocuklarla birlikte bir çete kurar ve bu yollar geçinirler. İnsanlara korku salmaktadırlar.
Ve bir gün gelir bir çeşme başında babasıyla yolları kesişir. Ama Samuel yani İsmail onu Alamutlu sanır ve aralarında bir muhabere başlar. Sonrasında arkadaşı Cuci ona onun kendisine benzediğini ve onun babası olduğunu söyler. İsmail başta kabullenmez ama sonrasında aralarındaki buzlar erir. O ve çetesi Yunus'un ilk müritleri olur.
İnsanın kalbine âdeta Od düşüren bir romandı. Kendini bilmenin ve O'na ulaşmanın romanıydı. Sindirerek okunması gereken harika bir romandı.
OD Konusu
Yerli Edebiyat ustalarından Prof. Dr. İskender Pala’nın kaleme aldığı roman kitabı OD en çok satan kitaplar arasında ilk sırada yerine alıyor.
Roman kitapları ile ünlü yazar İskender Pala bu sefer romanında Yunus Emre’yi anlatıyor. Türk tarihinin en sevilen isimlerinden biri olan ünlü şair Yunur Emre, İskender Pala’nın kaleminden kitapsever ile yeniden buluşur.
OD Soruları ve Cevapları
OD kimin eseri?
İskender Pala
OD türü nedir?
Yerli Romanlar
OD kaç sayfa?
361
OD Yorumları
ya ben internetten sanıl bulacam özetini
15-02-2012 16:52
çok güzel bir tasavvuf kitabı, özellikle Yunus Emre'nin hayatını merak edenler için mükemmel olduğunu düşünüyorum.
22-02-2012 17:41
kitapta sayfa sayısı 359 ayrıca 1. basım 2011 ise kitapta neden burda yayınlandığı yıl yazıyor
13-03-2012 08:56
kitap hakikaten tasavvufi bir yeniliktir . İsder Bey'e teşekkürler ...BAHARGÜL ATAŞ
18-03-2012 03:32
harbiden güzel kitapmış
29-03-2012 14:13
okuyucusuna ve anlayana göre mükemmel
29-03-2012 14:15
yazana da yayımlayana da teşekkür eder başarılarının devamını dilerim.....
03-05-2012 17:20
adam akıllı bir özet yok mu yaaaaaaaa....
15-05-2012 13:16
aşkı sevgiyi anlayabilmek isteyen bence od kitabını okusun
23-10-2012 18:40
ya bana adam akıllı özet lazım
11-12-2012 17:48
KİTABIN ÖZETİNİ İSTİYORUZZZZZZZZZZ
01-01-2013 17:11
güzel bir kitaba benziyor galiba
09-05-2013 20:14
özet isteyip duruyorsunuz oturun kendiniz yazin özeti tabi tembelligi sevmiyorsaniz
09-05-2013 20:15
Başta çok sıkılmıştım ama 70 inci sayfadan sonra bırakamadım.. olağanüstü güzeldi yüreğine sağlık İskender Pala....
10-08-2013 06:41
çoooook güzel bir kitap herkese tavsiye ederim İskender pala ya da bu kitabı yazdığı içinde çook teşekkür ederiz
Arkadaşlar kitabın özeti saçma olur.Olaylar bir birine çok bağlı olduğu için özet olmuyor.
18-03-2014 20:36
Bu kitaba bayildimmm! Hayatimda okudugum en güzel kitap! Iskender Pala dan ala yazar bilmiyorum. Kitapta Yunus Emrenin hayati anlatilmis. Mogol istilasi zamaninda yasayan yunus emre nasil dervis olmus sanlatiliyor. Tabi arada gecen manevi detaylar insani hayrette birakiyor. Tam bir Ask kitabi aslinda. Ilahi aska hasret duyanlar bu kitabi kesinlikle okumalilar. Özet olarak bunlari söyleyebilirim.