İskender Pala divan edebiyatında yükselmiş klasik şiirden ilham alarak bu kitabını yazmıştır. Kitab-ı Aşk eserinde aşkı beşeri ve ilahi boyutlarda incelemiş, kısa yazılarıyla bize aktarmıştır.
"Vermeyen cânın sana bulmaz hayât-ı câvidân
Zinde-ı câvid ona derler ki kurbandır sana" Fuzuli
Burada Fuzuli'nin dizelerinde bize anlatılmak istenen aşkın yolunda can vermenin büyüklüğünü anlatır. Sevilmek umuduyla sevmek beşeriyet, sevmeyi görev bilerek sevmek melekiyettir. Aslında aşk koşulsuz şartsız sevmek onun yolunda can vermektir.
Eskiden günümüze kadar gelen aşklarıyla tanınmış bir çok isim vardır. Leyla, Şirin, Zeliha, Juliet gibi. Aşklarını uzaktan ve gizli yaşamış aşıklardır. Peki yakından yaşayanlar için mi daha zordur yoksa uzaktan yaşayanlar için mi ? Aşklarını yakından yaşayanların, yanı başlarında hissettikleri sevgilileri vardır. Hercai veya tutkulu, vefalı veya ihtiraslı... Şairin yanında olan kadınlar için bir talih kuşu mudur? Değildir. Şairin yanında olmak hem acı hem tatlıdır. Bir yandan şair gibi çılgın birisine tahammül etmek, diğer yandan varlığını tarihe armağan bırakma fırsatı vardır. Beşeri aşkın en tatlı en yakıcı hallerini bize yazılarının bir çoğunda gösteren İskender Pala kitabında bir de Aşk-ı İlahi anlatmıştır.
"Cânıma bir merhabâ sundu ezelde çeşm-i yâr
Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedin" Ahmet Paşa
Bu dizelerde ise Allah dünya da hiçbir şey yokken önce ruhları yaratmıştır. Ruhları bir araya toplayarak: 'Rabbiniz değil miyim ?' diye sorar. Ruhlar ise şüpheniz evet der. Varlığın ilk toplantısında birbirlerine şahit tutuldular. Sonra ete kemiğe büründüler. Bu toplantı ezel günüdür. Ezelde birbirlerinin yanlarında duranlar, yakın olanlar dünyada da bir araya geldiler. Aşkın ve aşığın nasibi ise ezelden beri bellidir. Ahmet Paşa da bu dizelerinde bize ezelden beri vurgun olduğu aşkını asırlar sonra dünyaya geldiğinde bile onun aşkıyla dolu olduğunu anlatır.
En sonunda ise içimizi ısıtacak hikayesiyle Kitab-ı Aşk kitabını bitirir:
Kâni mahlası ile anılan Ebubekir Efendi, o şehir senin, bu kasaba benim, geçtiği yerlerde hatıralar ve dostlar bıraktığı o hareketli yıllarından birinde hayatına artık bir dinginlik, durağanlık ister. Olgun aşkını sunmayı planladığı genç sevgiliyi edinmek için Silistre gördüğü en uygun kasabadır. Onu gördüğünde Tuna'ya gölgesi düşen söğütlerin altında entarisini yıkıyordur. Kumral saçları ve koyu menekşe gözleri ile Ebubekir Efendiye Asur Kralı Sardanapal'ın karısını düşündürür. Kız onu görünce korkar ve eşyalarını toplayıp gitmek ister. Ebubekir Efendi başta ne yapacağını bilemese de kızın yoluna boylu boyunca yatar ve 'ya ezip geçersin ya selamımı alırsın' der. Kız arada ki yaş farkını söyleyerek terslese de bu adam şiir gibi konuşarak onun ilgisini çekmiştir. Kızı yine de takip eder ve Rahip Petraki'nin kızı olduğunu öğrenir. Ebubekir Efendi kızı bir daha göremez. Ancak görmek için her yolu dener. Kilisenin etrafında gezdiği bir gün bir çocuğa rastlar. Babasını ve adını sorar. Rahip Petraki'nin oğludur ve adı Tiryandafil'dir. Bunun üzerine Ebubekir Efendi tüm şiirlerini Tiryandafila ismine yazar. Artık aşkın en yakıcı haline gelen Ebubekir Efendi sonunda kendini kiliseye zincirler ve yanlış olsa da kızı Rahip Petraki'den kızını ister. Ve kızın ayaklarına kırk inci döker. Üç gün zincirli kalma, dört ay aşk dedikodularının ardından Rahip hristiyan ol der ama Ebubekir Efendi kabul etmez. Bu dört ay içinde aşıklar mektuplaşmış Ebubekir Efendi aşkına karşılık bulmuştur. Otuz dokuz mektupla yollanan saç teli ve inciden sonra Rahip kızını Limni'ye yollar. Aradan geçen yıllarda sonra Ebubekir Efendi de Limni'ye gider. İşte o kurak günlerde gelen gemiden inenleri bekleyen Despina Anne, onu görür görmez tanır. Ebubekir Efendi ise o gözleri hayatı boyunca unutmamıştır. O gün yıllar sonra iki aşık birbirine kavuşmuştur.
İskender Pala Kitab-ı Aşk eserinde aşkın günümüzde ki yapaylığını, geçmişteki aşkların daha kutsal olduğunu anladım. Teknoloji çağında yaşadığımız çoğu şey gerçek duyguları barındırmıyor. Kitap bana aşkın aslında olması gerektiği gibi olmadığını gösterdi.
Yazan: Nilay Alakuş
Kitab-ı Aşk Soruları ve Cevapları
Kitab-ı Aşk kimin eseri?
İskender Pala
Kitab-ı Aşk türü nedir?
Deneme, Din / Tasavvuf
Kitab-ı Aşk kaç sayfa?
148
Kitab-ı Aşk Yorumları
klask iskender pala kitabı değil o yüzden biraz hayal kırıklığı oldu genel olarak fena değil
21-02-2017 21:29
farklı bir kitap roman sanıyordum değilmiş
02-03-2017 19:31
çok güzel kitaplar ve beğenerek okuyoruz
iskender pala kitaplarınız cok güzel özellikle od kitabınızı beğeniyorum
10-05-2017 12:48
iskender palanın en güzel kitaplarından bir tanesi kitabı aşk bir kerede okudum hikayesine bayıldım
04-12-2019 15:41
aşkı, aşığı, maşuğu ve bunlar arasındaki ilişkiyi özel bir dil kullanarak anlatıyor yine iskender pala. aşk konusuna manevi gözle bakmamızı sağlarken bir yandan da değişik şeyler öğrenmemizi sağlıyor. aşk kelimesinin “dıştan güzel görünen ama içten bünyeyi kurutan, hırpalayan bir sarmaşık.” anlamına geldiğini öğreniyorsunuz mesela. aşka dair enteresan bir kitap. hoşunuza gitmesiyle ümidiyle…