İskender Pala; Antik dönem ile 12 Eylül askeri darbe öncesi dönemde yaşanan iki hikâyeyi ayna simetrisi şeklinde kitaba yansıtmış. Karun ve Anarşist kitabının kültürel mirasa yönelik vurguları ise dikkate değer. Toplumun değer yargılarını sorgulayacak ve biraz olsun antik dönem hakkında merak uyandıracak bir yapıt olarak özellikle tarih meraklılarının severek okuyacağını düşünüyorum.
Karun ve Anarşist kitabının ilk bölümleri Antik Lidya isimleri ile yazıldığından, anlaşılmayabileceğini düşünerek kısa bir tarihi bilgi vermenin ve küçük bir isimler sözlüğü yaparak başlamanın, kitabın anlaşılmasını kolaylaştıracağını düşündüm.
Tarihi Bilgi;
Lidya Krallığı; Gediz (Hermos)ve Küçük Menderes(Kaistos) ırmakları arasındaki vadide kurulmuş bir uygarlıktır. (Şu anki Manisa ve Uşak illeri sınırları içerisinde kalan bölge) Zamanla gücünü arttırmış ve sınırları batıda Kızılırmağa kadar genişlemiştir.
M.Ö. 560-546 yıllarında hüküm süren kral Kroisos (Krezüs) dönemi; Lidya krallığının altın çağı olarak bilinir. Mermnand Hanedanlığının son kralı olmuştur. Lidya krallığı varlıklı bir döneme kavuşmuş, bölgede çıkan altın sayesinde madencilik ve maden işleyiciliği gelişmiştir. Krezüs’e doğu halkının KARUN lakabını takmasının sebebi bu zenginlik ve refahtır. (Karun Krezüsten 500 yıl kadar önce yaşamış İsrail oğullarından Hz. Musa’nın akrabası olup, zenginliği ve kibirli kişiliği nedeniyle Hz. Musa’ya karşı ayaklanan, Kuranda da adı geçen kişidir. Bu nedenle ikisi birbirine karıştırılmamalıdır.) Başkent Sard (Manisa Salihli yakınlarındaki Lidya antik kenti) olup, bu dönemde Frigler, Kimmerler tarafından yıkılmış ve Medler ile Kızılırmak sınır olacak şekilde barış imzalanmıştır. Batıda Yunan şehir devletleri üzerinde üstünlük sağlanmış, ticari ilişkiler geliştirilmiştir.
Güneydoğuda PERSLER(İran) dönemin en büyük gücü durumundadır ve batıya doğru ilerlemektedirler. Bahsedilen dönemde Preslerin Med krallığını yenmesi, halk arasında büyük paniğe neden olmuştur. Bunun anlamı; Presler artık Lidya kapılarına dayanmıştır…
İsimler;
Krezüs: Mermnand Hanedanlığının (IV. sülale)son kralı, (Aslan Kral) Karun
Karuna: Krezüs’ün karısı
Sardansis: Krezüs’ün en önemli veziri, devlet otoritesinde önemli bir yere sahip.
Nakata: Krezüs’ün en güvendiği adamlarından biri, Hassa kuvvetlerinin başkomutanı. Sektörün kontrolü kendisine aitti.
Sektör: Altın işleyiciliği yapılan yer.
Mehte: Frigya hanedanlığından. Ülkesini terk ederek, Lidyaya göç etmek zorunda kalmış, Sektör çalışanı.
Kufu: Karialı sektör çalışanı
Halludas: Musevi kökenli, resim yeteneği olan sektör çalışanı.
Keyhüsrev (Kyros) :Pers Kralı
Namirek Usta: Sektörde altın nakış atölyesinin ustası. Edesa’nın annesi.
Edesa: Güzelliği ve güzel sesi ile herkesi büyüleyen, Namirek Usta’nın güzel kızı.
Medleri yenilgiye uğratan Pers Kralı Kyros’un (Keyhüsrev) ünü her yeri sarmıştır. Lidya kralı Krezüs ne yapması gerektiği konusunda kâhinlerden bilgi almak ister ancak hangisinin doğru söylediğini nereden bilecektir? Bu karmaşık durumu Karuna’nın parlak fikri ile çözüme kavuştururlar. Kraliçe Karuna bütün kâhinlere haber salınmasını ve altı ay, altı saat sonra kral Krezüs’ün o anda ne yaptığını bilen kâhinin savaş hakkındaki görüşlerinin esas alınmasının doğru olacağını söyler. Keyhüsrev ile karışlaşmalarının sonucunu bu şekilde öğrenebilecektir.
Atinalı Salon’un Ziyareti;
Krallığına Preslerin yaklaştığını haber alan Krezüs belli etmemeye çalışsa da, krallığını koruma altına almak için arayışlar içerisindedir. Krallığının sonsuza kadar sürmesi için ne yapması gerektiğini bilge Solon’a sorar. Solon kültürlerin, maddi gücünün er ya da geç bir gün son bulabileceğini ancak CULTURA sının zengin olması halinde varlığını sonsuza kadar yaşatabileceğini, hükümdarlıkların geçici ancak kültürlerin kalıcı olduğundan bahseder. Krezüs bu anlatılanları saçmalık olarak değerlendirerek güler. Ne yani koskoca bir hükümdarlığı, sanat, resim, edebiyat mı kurtaracaktır? Sinirlenen kral Solon’u derhal ülkesinden kovar…
***
Kış geçip, havalar ısınmaya başladığında haber salınan kâhinlerden sadece Delphoi deki kâhin altıncı ayın altıncı saatinde olanları bilmiştir. Krezüs bu kâhinin dediklerinin doğru çıkacağına inanır.
Dephoideki bu tapınağa sunulmak üzere adaklarla birlikte; yeni basılan sikkeler, Nakata, Kufu, Halludas, Namirek Usta ve Edesa yola çıkarlar, tapınağa vardıklarında adaklar sunulur. Krezüs ün mektubu Kâhine iletilir ve Keyküsrev ile karşılaşmasının olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağını sorulur. Hemen bir koyun kurban edilerek ciğerine bakılır ve Kâhine Pythas; Krezüsü’ün Keyhüsrevi alt edeceğini söyler. Halk; bu haberi büyük bir sevinçle karşılar. Adak gemisi dönüş yolculuğuna geçer. Yolculuk sırasında güvenilirliğinden dolayı Halludas’a komutanlardan biri, kayısı büyüklüğünde altın hediye eder. Gemide Kufu, Nakatanın yanından bir an olsun ayrılmaz. Belli ki Kufu sarayın gücünden yararlanarak yükselmek istemektedir. Bunun içinde vezir Nakata ile arasını iyi tutmaktadır.
Krezüs haberi alır almaz savaş hazırlıklarına başlar, ülkenin dört bir yanından askerler getirtir. Sektörde de hummalı bir çalışma başlar yeni paralar için yeni tasarımlar yapılmaya başlanır. Mehte, Kufu ve Halludas çalışmalarına tüm hızıyla devam eder, Halludas Aslan kralı tasvir eden çok güzel bir çalışma yapar. Namirek ustanın kızı Edesa’nın çizimlerine de diyecek yoktur. Çok yetenekli ve güzel olan bu genç kız sektörde herkesin dilindedir. Üç arkadaşın da içten içe hayran olduğu bu genç kız, kendisine olan bu ilginin farkındadır, fakat üçü arasında ne kendisi ne de annesi tam bir karara varamazlar. Edesa üçü ile de farklı zamanlarda görüşerek, kendisini gerçekten hak eden ile evleneceğini açıklar.
Savaşın başladığı cephelerin birinde, Krezüsün en sevdiği komutanı Sardansis ölür ve mezarı gizlilik içerisin de yapılarak kendisinin gömülmesi sağlanır. (O dönemde cesetle birlikte, diğer dünyada kullanması için ölünün günlük eşyaları mezarın içerisine konmaktaydı. Bu nedenle özellikle asillerin mezarları hırsızlar tarafından yağmalanmaması açısından, gömülme işlemi büyük bir gizlilik içerisinde yürütülmekteydi.) Sardansis’in gömülmesi işlemlerinde, Komutan Nakata önderliğinde, Mehte, Kufu ve Halludas görevlendirilir. Gömülme işlemi bitip dönüşe geçtiklerinde Kufu, Mehteye mezar eşyalarından bahsederek yerinin sadece kendileri tarafından bildiğini ve tekrar gelip istediklerini kadarını bir gün alabilecekleri şeklinde bir espri yapar. Kulaklarına inanamayan Mehte asla böyle bir şeyin olmaması gerektiğini arkadaşına söyler. Kufu bir tuzak kurarak Mehteyi çalılıklara doğru çeker ve Halludası bulması için ormana yollar, Halludas, Mehte’nin cansız bedeni ile karşılaşır. Kufu; Katil! Katil! Diye bağırmaktadır. Komutan Nakata olay yerine gelir…
AYNA
12 Eylül öncesiydi. Bir resim atölyesinde; Ethem, Sadullah, Ufuk ve Asude sanatsal çalışmalar yaparak belki de ülkelerinin geleceği olacaklardı. Sadullah; resim yeteneğinin yanı sıra arkeolojiye, Asumanın güzel sesi ile müziğe ve Ufuğun tiyatroya olan merakı dikkatleri çekmekteydi.
Ethem ve Ufuk devrimci gençlerdi. İdeolojileri uğruna bir gece gittikleri askeri kışlanın mühimmat deposunda para dolu bir çanta ile karşılaşırlar. Ufuk çantayı alır ve kaçmaya başlarlar. Planda bu olmamasına rağmen Ufuğun bu tavrı Ethem’e çok dokunur. Devrimcinin para ile ne işi olur? Sadece birkaç yazı ve mesaj verecekleri yerde bu hırsızlık olayı neyin nesi demeye kalmadan, Ufuğun tabancasından çıkan kurşunlarla, Ethem’in cansız bedeni askeri kışlanın bahçesinde öylece uzanmaktadır artık… Yapmak zorundaydım der Ufuk, Asude için bunu yapmak zorundaydım…
Ertesi gün atölyede perişan edici bir acı vardır. Ethemin yokluğu atölyeye kor gibi düşmüştür özelliklede Asudenin yüreğine… Genç kız sevdiği gencin acısıyla yanıp kavrulmaktadır.
Sadullah dini inancı yüksek olan bir gençtir. O bayram sabahı da namaz için Camiye geçtiğinde. Camiyi dolduran kalabalığın arasında bir el hisseder. “Sadullah sen misin? Hakkında şikâyet var.” Sesi ile irkilir. Olanlara bir anlam veremeyen Sadullah arkadaşının öldürülmesi ile suçlandığını anlar. Ethemin öldürülmesine neden olan silahın üzerinde, Sadullahın parmak izlerine rastlanmıştır. Atakan komiser aleyhine oluşan suçları açıkladığında Sadullah olanların bir şaka olduğunu zanneder. En sevdiği arkadaşının ölümünü henüz kabullenememişken bu cinayet suçu ile afallar. Atakan komiser delillerin, su götürmeyecek nitelikte cinayet suçlusu olarak kendisini gösterdiğini açıklar. Sadullah için hapishane günleri böyle başlar. Aradan yıllar geçer kendisini ziyarete hiç kimse gelmez. Ne Ufuk ne Asude… Asudeye suçsuzluğunu öylesine haykırmak ister ancak adeta herkes tarafından bu mahpushane damında terk edilmiştir.
Hapishaneye Mehmet adında bir tiyatrocunun gelmesi ile günleri güzelleşmeye başlar. Mehmet iyi bir tiyatrocudur. Birbirleri ile yaptıkları bir sohbet sırasında. Ufuk ve Asudenin sahibi olduğu bir tiyatro sahnesinden atıldığını ve bir silahta parmak izinin bulunması sonucu hapishanede olduğundan bahseder. Her şeyin sorumlusu olan aynı silah yine Ufuk tarafından iftira aracı olarak kullanılmıştır. Hapishane müdürünün olmadığı bir gün, silahın balistik raporunun incelenmesini isterler. Bunu sonradan haber alan müdür Sadullaha işkenceler yaparak ellerini taş ile ezer…
****
Halludas’ın katil ilan edilmesinin ardından. Savaş kapıya dayanmıştır. Pers askerleri şehrin içlerine kadar ilerlemiş ve Krezüs ve ailesini ele geçirmiştir.
Krezüs odunlardan oluşan bir platform üzerinde oturtulmuştur. SOLON! SOLON! Diye bağırır. Arık onu ne altınları nede Büyük krallığı kurtaracaktır. Solon’un”Bir ülkeyi ancak kendi kültürel mirası ile ayakta kalacaktır.” Söylemini anlamıştır artık.
Halludas, Edesayı korkunç kalabalıktan çıkarmak ister. O sırada Nakata, atlarla gelir. Atları alıp, Sandansis’in Tümlüsü’nün olduğu bölgeye kaçmasını söyler. Edesa ve Halludas oraya ilerler ve Pers tehlikesinden biraz olsun uzaklaşırlar. Burada Edesa, Halludas’a gerçekten katilin o, olup olmadığını sorar. Halludas masumiyetini ispatlarcasına olanları anlatır. Ona olan aşkını ilan eder ve evlenme teklif eder. İki genç çok mutludur ancak orada bulunmalarının nedeni Kufu’nun kurduğu tuzaktır. Nakata ve Kufu gençleri kıskıvrak yakalar. Kufu Edesayı kaçırır. Nakata Halludası öldürmek üzereyken Nakatayı vurur. Nakata; Namirek Ustaya kendisini çok sevdiğini neden böyle bir şey yaptığını sorar. Namirek usta kendisini yıllar önce yüz üstü bırak gittiğini bir alçak olduğunu söyler. Edesanın Nakata’nın kızı olduğunu itiraf eder. Hemen askerlere emir veren Nakata, Kufu’nun elinden, Edesayı almaları için askerleri yollar.
****
Sadullah suçsuzluğunun ispatlanması ile birlikte serbest bırakılır. Kaybettiği yıllarının ardından en büyük tesellisi Amerika’dan geri getirtilen Karun’un hazinesidir. Müzede hazinelerin resimlerini çizdiği sırada Nermin Hanım gelir. Kendisi ile ne kadar görüşmek istediğini duymuştur sanki. Tüm olanlardan bahsederler. Ufuğun yaptığı hain planlar ve komiser Atakan’ın işin içinde olduğunu anlatır. Üstelik bu aşağılık adam Asudenin babasıdır. Nermin Hanım ve Sadullah vedalaşırlar.
Sadullahın bir haber manşeti dikkatini çeker.”Pol-Der” üyesi Komiser Atakan İntihar etti!
Karun ve Anarşist Konusu
Tarihi harmanlayarak mükemmel romanlar sunan İskender Pala Karun ve Anarşist ile birlikte geçmiş ile günümüz arasında geçen mükemmel bir esere imza atıyor.
Karun ve Anarşist kitabı ile İskender Pala okurları ilk olarak geçmişe götürüyor ve bir zamanların Lidya’sında bir maceraya sürüklüyor. Aslan Kral olarak bilinen Karun’un hikayesini okurlara sunan İskender Pala, onun Keyhüsrev ile olan mücadelesini ele alıyor.
Diğer taraftan İskender Pala okurları Türkiye’ye getiriyor ve darbe ile karmaşaya sürüklenen halkın içinden farklı bir hikayeyi okurlarına sunuyor. Tarihten günümüze kadar yaşananlardaki benzerlikler ve aşkın tarihi nasıl değiştirdiğini mükemmel bir şekilde ele alıyor.
Karun ve Anarşist Soruları ve Cevapları
Karun ve Anarşist kimin eseri?
İskender Pala
Karun ve Anarşist türü nedir?
Yerli Romanlar, Tarihi, Din / Tasavvuf
Karun ve Anarşist kaç sayfa?
320
Karun ve Anarşist Yorumları
iskender pala çok güzel yazıyor abi ya bayılıyorum bu adamın kitaplarına
27-01-2017 18:58
bir zamanların lidya’sında bir maceraya sürüklüyor.
31-01-2017 23:12
çok güzelbirkitap
02-02-2017 11:25
çok güzel birkitap okuduğum en güzel kitaplardan biri
02-03-2017 21:43
okuduğum en berbat hikaye
06-03-2017 12:37
kitapda anlatılan olaylar mükemmel
19-03-2017 22:56
kitabın konusu çok güzel kitabın özetini yazan ebru hanım bu kitabı bence çok güzel anlatmış ellerine sağlık
30-03-2017 09:02
iskender pala'nın diğer kitapları gibi bu kitabıda mükemmel olmuş. severek ve bir nefeste okuduğum enfes bir kitap. inanın şu an bu kitap sayesinde antik çağ'a olan merakım bin kat arttı iskender pala iyi ki varsın ve iyi ki senin kitaplarını okuyup gönül dünyamı aydınlatmışım. turgut arvas
07-05-2017 11:34
kitaplarınız kelimelerle anlatılmayacakbkadar güzel
22-05-2017 13:38
iskender pala severek okuduğum değerli bir üstat. karun ve anarşist kitabında da ciddi bir emek var. ancak edebi romancılıkdan uzaklaşıp, okuru rahatsız edecek ölçüde, bir siyasetci edasiyla birleştirici söylemler ile ve sık sık tekrara geçmesi ile siyaset kokmuş ve kitabın hak ettiği değere gölge düşürmüş...
01-09-2017 01:16
isimler de aynanin yansıması gibi.. ethem mehte, edusa-asude... kufu-ufuk... keriman-namirek. .nakata-atakan...
04-12-2017 21:07
okumaktan inanılmaz mutlu olduğum, okumaya ara verdiğim zamanlarda aklımın onda kaldığı ve aşık olduğum kitap. büyük yazarsın iskender pala. teşekkür ederim yazdığın tüm kitaplar için.
04-05-2018 12:13
hayat bir ayna geçmiştede gelecektede roller aynı oyuncular değişiyor yalnızca bazen kazanan bazense hezimete uğrayan tarihin sayfalarına yer bırakan.. muhteşem bir eser tarihe kazınmış bir tarih aynası teşekkürler iskender pala ülkem adına gurur ve onur duyuyorum sizin gibi bir yazara. sahip olarak
22-08-2018 01:44
buradaki karun ve anarşist kitap analizi mükemmel olmuş kim yazdı ise helal olsun uzun uzun detaylı çok güzel anlatmış çok beğendim
14-01-2020 20:23
karunun hikayesini kısaca anlatır mısınız öğretmen sadece onun hikayesini istiyor
21-03-2022 17:47
pdf yok mu verdiğiniz paranın karşılığını veriyor mu
15-11-2022 14:51
okumak istediğim kitap ama pahalı nettede bulamadım