Reşat Nuri Güntekin'in Ateş Gecesi romanında; Kemal ile Afife'nin birbirine olan aşkları, birbirlerine kavuşamamaları usta bir dille anlatılmıştır.
Aydın'dan Milas'a inen posta arabasında beş kişiydiler. İçlerinden biri Milas'a sürgüne gönderilmiştir. Sürgüne gönderilen bu beş kişi değil de; arabanın içinde olması gerekirken on yedi yaşlarında delikanlı arabanın yanında yürüyerek yola devam etmektedir. Yorulana kadar yürür, yorulunca arabacının yanına oturur. Milas'a gelince olanları Kaymakam ve arkadaşları karşılar. Kaymakam bu çocuğun sürgün yediğini düşünemez ve duyunca da çok şaşırır. Bu çocuk, okulundan alınarak Milas'a getirilmiştir. Bu çocuğun adı ise Kemal Murat'tır. Kaymakam onu Rumların olduğu mahallede yaşayan ihtiyar kız Matmazel Varvar'ın yanına kiracı verir. Kemal, abilerinin aksine şakacı ve geveze bir çocuk olduğu için, babası tarafından sürekli ayıplanır. Bu yüzden başta kurtulamayacağından korksa da; özgürlük güzel gelir. Kaymakam, ona bir mühendisin yanında nafia kondüktörlüğü işi bulur. Aynı zamanda neden sürgün edildiği bir sırdır. Bu iki durum; Kemal'i, saygın ve büyük biri olarak göstermektedir. İşin aslı; büyük kardeşi bir şehzadenin saraylısı ile evlendiği içindir, duyulursa itibarı zedelenir.
Kilise mahallesi; kışın çamur, yazın güneş ve toz deryası haline gelen bir meydanın etrafına dizilidir. Gündüzleri; erkekler ve genç kızlar işe, çocuklar ise kilisenin mektebine giderler, mahallede yalnız kadınlar ve ihtiyarlar kalır. Akşam ise; çocuklar meydana dökülür, evlerdeki işler kapı önlerine taşınır, genç kızlar en yeni elbiselerini giyip delikanlılara kur yaparlar. Kemal'in ise kızlara yanaşmaması olgun ve ağırbaşlı bir genç olarak göstermektedir. Bu da kızları daha çok tahrik ederek ona çekmektedir. Vakitsiz eve döndüğü bir vakit Matmazel Varvar, Stematula ile onun çamaşırlarını ütülemektedir. Stematula; mahallenin en serbest ve şamatacı kızıdır. Bir o kadar da mahallenin en güzelidir. Bir akşam dönerken Rina'ya denk gelir. Bu olay üç gece böyle tekrarlar. Sonra Stematula, ne zaman Kemal'in yanında birini görse o kızı Kemal'e kötülemeye başlar. Bu olaylardan bir hafta sonra ateş yortusu gecesidir. Mahalle olduğundan daha kalabalıktır. Rina ise birkaç gündür yoktur. Belki gelir diye o da geceye katılır. Ateşten atlayan kızların arasında biri Kemal'in ilgisini çeker. Diğer kızlara göre çekingen durmaktadır. Kemale onun Yunanistan'dan gelen bir misafir olduğu söylenir. Fakat o günden sonra Stematula gerçeği Kemal'e söyler. Kız doktor Selim Bey'in kardeşidir. İzmir’de bir tüccar ile evlidir.
Bir gün annesi ve babası, önce abisini gidecekken; annesinin denizde rahatsızlığı ile önce Milas'a gelirler. Annesi ve babası Kemal'in yanmış çehresi ve sertleşmiş yanakları ile üzülürler. Doktor Selim Bey ise Kemal'in babasını Girit'ten tanımaktadır. Kemal'in babası, Girit'te Binbaşı iken onlara çok yardımı dokunmuştur. Onları bir akşam yemeğe çağırır. Babası ile Selim Bey konuşurken; annesi ile de Küçük ve Büyük Abla ilgilenmektedir. Kendisini oldukça yalnız hisseder. O gece fark eder ki: Afife'nin evliliğinde yolunda olmayan şeyler vardır. Çocuğu olmasına rağmen yanında değildir. Bir süre sonra annesi ve babası gider. Onlar gidince büyük bir buhrana düşen Kemal, kendini dağlara, tepelere vurur. Kayaların üstünden atlarken düşerek ayağını kırar. Yirmi gün kımıldamadan yatması gerekir. Doktor Selim Bey, onu evine götürerek; Afife'nin gelince kaldığı odaya yerleştirir. Büyük Abla, ona çok iyi bakmaktadır. Kaymakam ise her gün uğrayarak ona kitaplar getirir. Afife, bir gece çıkarak gelir. Küçük Abla Afife de Kemal'e bakmaya başlar. Kemal ise Afife'ye gün geçtikçe ilgi duymaya başlamıştır.
Selim Bey'in, kontrolü sonucu iyi olduğunu söyleyerek kilise mahallesine geri döner. Ama Afife'nin yanından ayrıldığı için anında pişman olur. Kemal, döndükten sonra bir gün evde değilken, Ablalar gelmiştir. Bundan cesaret alarak ertesi gün Selim Bey'in yanına gider ama beklediği ilgiyi onda bulamaz. O gün Büyük Abla ile karşılaşır, Abla onu yemeğe davet eder. O günden sonra çeşitli bahaneler ile evlerine gitmeye başlar.
O senenin sonunda Afife ile kocası arasında bir anlaşma olur. Afife'nin kocası Rıfkı Bey Milas'a gelir. Rıfkı Bey aile ile oldukça iyi anlaşmaktadır. Kemal, Afife gidecek sanıp; kendini öldürme planları yaparken, Rıfkı Bey bir anda geldiği gibi ortadan kaybolur. Bununla beraber o ay gelen misafir ile Kemal daha çok sıkıntıya düşer. Gelen misafir uzaktan bir akraba Kemal Bey'dir. Afife'ye ablası gibi Fofo diye seslenmekte ve onunla şakalaşarak konuşan biridir. Bu kadar yakınlık Kemal'i üzmekte ve başka düşüncelere itmektedir. Kemal'in hali gittikçe kötüleşmektedir. Bir gün Selim Bey'lere giden Kemal, Kemal Bey'in gittiğini öğrenir. Daha da sevindirici olan ise evlenecek olmasıdır. Kemal oldukça rahatlamıştır.
Kaymakam ise Kemal'in bu durumunu anlar. Ailemi düşünüyorum bahanesiyle dertli gezen Kemal Afife'ye aşık olmuştur. Bir gün yakın mahallede bir düğüne gidilir. O düğünde Afife'ye duygularından bahseder. Afife ise onun ablası olduğunu söyleyerek; bu durumu kimsenin duymayacağının sözünü alır. Bu olaydan sonra Kemal, Afife'ye bir iki kere mektupla ulaşmaya çalışır ama karşılık alamaz. Temmuzda Meşrutiyet İnkılabı ile Kemal'in sürgün hayatı biterek Milas'tan ayrılır.
Sürgünden döndükten sonra yurt dışında eğitimini tamamlayıp dönmüştür. Parti ise ona İstanbul'da bir iş vermiştir. Büyük Abi Suriye'de kumandan, Küçük Abi ise Harbiye nezaretinde ehemmiyetli bir mevkidedir. Babası Balkan Muharebesinde kaybetmişlerdir. Annesi ise hastalıklarına rağmen hayata tutunmuş ve hayattadır. Sürgünün üstünden on yıl sonra bir gün, annesini ziyarete gittiğinde misafirleri olduğunu öğrenir. Misafir ise Afife'dir. Afife artık fakirdir. Çünkü kocası, vapur kazasında, Selim Bey ise Balkan Muharebesinde tifodan ölmüştür. Büyük Abla ise hasta yatmaktadır. Büyükanne ölünce de çocuğunu Milas'a yollamışlardır. Büyük evi satarak Milas'tan küçük bir ev alarak orada yaşamaktadırlar. İstanbul’da çocuğunu Kuleli İdadisine bırakmaya gelmiştir. Kemal'in annesi ise Afife'yi bir türlü bırakmamaktadır. O gece Afife ile yürüyüşe çıkan Kemal, Afife'nin de kendisine boş olmadığını öğrenir. Fakat Kemal kendinde o ilgiyi bulamaz. Yine de gidene kadar ona anlayışla yaklaşmayı düşünür. Fakat günler geçtikçe Kemal de Afife'ye bir arzu duymaya başlar.
Bir gün tayyarelerin sesi ile ışıklar kapatılır ve kilere saklanırlar. Kemal ise Afife'yi arar. Onu da oraya götürürken Afife'nin düşme tehlikesi ile göğüs göğüse gelirler. Bu gece aşklarının büyük hedefine ulaşmışlardır.
O gece Afife hazırlanmış, Kemal'in yanına gelir. Kemal başta Afife'nin hep böyle olduğunu düşünse de; aslında kaybetme korkusundan dolayı ilk kez onun için süslendiğini anlar. O geceden sonra sabah Afife, onu yolcu etmeye gelmesini ister. Kemal geleceğini söylese de gitmez. Yıllar geçtikten sonra Kemal'in ailesinden kimse kalmaz. Belki de Afife de çoktan ölmüştür. Yıllar sonra o geceye döndüğünde o tutulmamış vaade ait hasretinde hafif sükun alametleri hisseder.
Reşat Nuri Güntekin aşkı, Ateş Gecesi romanında o zamanın şartlarını, o zamanın dili ve üslubuyla çok güzel işlemiş. Kütüphanelerimiz de olması gereken kitaplardan olan Ateş Gecesi kitabında, sonu beni beklediğim kadar etkilemedi. İçimde bir yerlerde hep Afife ve Kemal'i beklemesi kalacak. Daha farklı ve mutlu bir son olmasını dilerdim. Fakat edebi yönü fazla olan bu kitap dili, üslubu anlatımı ile beni etkiledi ve bana çok şey kattı. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.
Yazan: Nilay Alakuş
Ateş Gecesi Soruları ve Cevapları
Ateş Gecesi kimin eseri?
Reşat Nuri Güntekin
Ateş Gecesi türü nedir?
Yerli Romanlar
Ateş Gecesi kaç sayfa?
326
Ateş Gecesi Yorumları
mükemmel bir roman beğenerek okudum hikayeyi çok güzel ele almış
07-01-2018 10:38
okurken sıkıldım pek akıcı bir hikayesi yok buradaki özet güzel olmuş işime yarar ama kitabı tavsiye etmem
05-11-2018 20:44
allah sizden ateş gecesi özeti için razı olsun çok işime yaradı
22-05-2019 19:03
reşat nurinin en kötü romanlarından bir tanesi belki de dönem farkındandır ama aşk hikayesi bana çok çocukça geldi gereksiz yere uzatılmış uzatıldıkça da duyguları kaçmış gibi yine de zevkler tartışılmaz