Karpatlar Şatosu

Kitabın Yazarı:Jules Verne Kitap Türü:Yabancı Romanlar Yayınevi:İş Bankası Kültür Yayınları Yayınlandığı Yıl:2020 Sayfa Sayısı:120 ISBN:9786254050411 Kitap Puanı:8 / 10 | Yorum: 3

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al D&R:17,90 TL BKM:18,00 TL e-kitap,pdf,epub: *

8
Güzel
Giriş Yap Üye Ol

Karpatlar Şatosu - Jules Verne

Kitap Türü:Yabancı Romanlar Orjinal Adı:Le Château des CarpathesÇeviren:Meryem Mine Çilingiroğlu

Puan Tablosu

Karpatlar Şatosu Özet

Çoban Frik bir gün hayvanları otlatırken yanına bir işportacı Yahudi geldi. Bu işportacı dürbün, termometre, barometre ve küçük duvar saatleri satıyordu. Frik, işportacının ürünlerini deneme ihtiyacı bile hissetmedi ta ki dürbünü görene kadar. Dürbünün ne olduğunu sordu ve denemek için karşıdaki lanetli şatoya baktı. Bacalardan duman çıkıyordu! Gördüğü dumandan dolayı şok geçiren çoban ederinden daha fazla para ödedi ve hayvanları toplayarak Yargıç Koltz’un yanına gitti.

Çoban, Yargıç’a şatonun bacalarından duman çıktığını gördüğünü söyledi. Duyduklarına inanamayan Yargıç, çobanın elindeki dürbünü alıp şatoya bakar. Yıllar önce terk edilmiş bu büyülü şatodan dumanlar ilk defa çıkmaktadır. Herkes Yargıç’a korku içinde neler olacağını sorar. Doktor Patak dışında vakit kaybetmeden Jonas’ın sahibi olduğu Kral Mathias Hanı’nda toplanırlar. Korkudan dolayı kimseden çıt çıkmamaktadır. Sonunda dayanamayıp ne olacağını, neler yapabileceklerini konuşmaya başlarlar. Oraya gidilmesine karar verildiği anda Doktor Patak hana giriş yaptı. Doktor; büyücülere, hayaletlere, Chort’a yani şeytana inanan birisi değildi bu yüzden geçmişten biri çok fazla dalga geçti. Tüm köy halkı Patak’a oraya gitmesini söyledi ancak iş ciddiye binince doktor bundan sıyrılmaya çalıştı. Nic Deck; Yargıç Koltz’un kızı Miriota’nın nişanlısı, ormancı ve dediğim dedik bir delikanlıydı. Doktor Patak’ın bu durumdan sıyrılmaya çalıştığını anlayan Nic, şatoya gideceğini fakat doktorun da onunla gelmesi gerektiğini söyledi. Tam bu sırada hanın içinde ‘’Nic oraya gitme yoksa başına büyük felaketler gelir.’’ diyen bir ses duydular fakat kimse kimin söylediğini bulamadı. Ne olursa olsun gitmeye karar veren Nic ve doktor şatoya gidecek cesur ve kahraman kişiler oldular.

Sabah ikisi birlikte yola çıktılar. Köyden şatoya giden yolda çok fazla engel ve dik yokuşlar vardı. Nic ormancı olduğu için ne kadar rahat ve hızlı olsa da doktor hantaldı ve birkaç saat sonrasında yorulmuştu. Şatoya akşam varmayı planlayan Nic doktordan dolayı varamamışlardı. Geceyi ormanda taşlık bir alanda geçirmeye ve dinlenmeye karar verdiler. Doktor korkusundan dolayı uyuyamasa da ormancı çok kolay bir şekilde uyumuştu. Ormancı uyurken tuhaf şeyler gören doktor iyice korkmaya başlamıştı. Sabah olduğunda tekrardan yola çıktılar. Şatoya vardıklarında Nic duvara tırmanmaya karar verdi doktora onu aşağıda beklemesini söyledi. Duvara tırmanırken sığabileceği bir yer bulmuştu. Şatoya girmeyi denemişti ki elektrik çarpmasıyla kendini yerde buldu. Ses beni uyarmıştı dedi ve bayıldı. Nic ve doktor bunları yaşarken, köydekiler de onlar dönmediği için iyice meraklanmaya başlamışlardı. Yargıç, öğretmen Hermod ve çoban onlara bakmaya ormana girdiler. Felç geçiren Nic’i hep beraber köye taşıdılar.

Tüm köy halkı Nic’in başına gelenlerden sonra iyice korkmaya başladıkları sırada köye bir yolcu geldi. Gelen yolcunun giyinişinden onun bir soylu olduğunu anladılar. Kont Franz de Telek ve askeri Rotzko’ydu. Handaki gerginlikten bir şey olduğunu anlayan Kont neler olduğunu sordu. Yargıç yaşananları anlatmaya başladı. Şatonun kime ait olduğunu sorduğunda aldığı cevap karşısında Kont donup kaldı. Şatonun sahibi Rodolphe de Gortz’du.

İtalya’da La Stilla’yı görüp aşık olan Kont, Sicilya’ya geçme planını iptal etmişti. La Stilla’nın 6 yıldır tüm gösterilerine giden, ona aşık olan bir kişi daha vardı. O da Gortz’du. Gortz’un varlığından rahatsız olan ve kendini güvende hissetmeyen La Stilla kariyerini sonlandırmaya karar verdi. Kont, aşık olduğu kadına evlenme teklifi etmişti ve evet cevabını almıştı. La Stilla çıktığı son sahnesinde Kont ile nişanlıydı. İnnamorata, mio cuore tremante, voglio morire…(güzelim,benim titreyen kalbim , ölmek istiyorum) dedikten sonra ağzı kanlar içinde yere düşen La Stilla ölmüştü. Onun ölümüyle ortadan kaybolan Gortz’un şatodan çıkan dumanlardan dolayı orada saklandığını hatta La Stilla’nın yaşama ihtimalinin olduğunu fakat senelerdir alıkoyulduğunu düşünen Kont, sevdiği kadını kurtarmak için saraya gitmeye karar verir.

Askeri ile beraber yola çıkan Kont, Nic ve doktorun gittiği yoldan başka bir yoldan gitmeyi tercih etti çünkü bir daha köye dönmeyi düşünmüyordu. Şatoya yaklaştıklarında hava kararmıştı ve yollarını bulamıyorlardı. Bir ışık olmasını isteyen Kont’un dileği hemen gerçekleşmişti. Şatodan bir ışık gelmişti fakat bu ışıkta La Stilla’nın silüeti vardı. Onu gören Kont, iyice heyecanlanmıştı ve daha hızlı bir şekilde şatoya gitmek istiyordu. Şatoya vardığında askerine şehre gitmesi gerektiğini, bir süre sonra gelmezse jandarmalara söylemesi gerektiğini tembihledi ve duvara tırmanmaya başladı. Şatonun içine girmeyi başarmıştı artık aşık olduğu kadını bulması gerekiyordu. Sinsi bir şekilde kapana kısılmıştı ki aşık olduğu kadının sesini duydu silüetini gördü. Tıpkı son sahnesindeki gibiydi. Tam bu sırada Gortz’u gördü. Tartışmaya başladılar. Gortz, La Stilla’ya bıçak sapladı. Kavga edecekleri sırada bir el ateş sesi duyuldu. Gortz ölmüştü.

Tüm olaylar durulduktan sonra yaşanan her şey açığa çıkmaya başlamıştı. Sadece aşık olduğu kadının sesini nasıl duyduğunu ve silüetini nasıl gördüğünü merak ediyordu. Gortz’un sarayda beraber saklandığı kişi Orfanik, dahi bir bilim insanıydı. La Stilla’nın son gösterisinde sesini kaydetmiş ve saklamıştı. Böylece Kont ve Gortz onun sesini duyabilmişlerdi. Aynı zamanda Gortz’da La Stilla’nın en gerçekçi maketi de vardı. Harika bir ışıklandırma sayesinde de silüetini görüyorlardı. Kont yaşanan her şeyden sonra delirmişti. Artık sahipsiz olan Karpatlar Şatosu’nda askeri Rotzko ile beraber yaşamaya başladı. Askeri ona bakıyordu. Biraz zaman geçtikten sonra Kont akıl sağlığını tekrar kazandı ve köyüne geri döndü.

Kitabın ilk başları ne kadar sıkıcı olsa da köye Kont’un gelmesiyle beraber olaylar heyecanlanmaya ve kitap akıcı olmaya başladı. Hikayenin akıcılığı, betimlemelerin akılda canlanmasından fakat ilk başlarının biraz sıkıcı olmasından dolayı 7/10 veriyorum.

Yazan: Öykü Biricik

Karpatlar Şatosu Soruları ve Cevapları

Karpatlar Şatosu kimin eseri?

Jules Verne

Karpatlar Şatosu türü nedir?

Yabancı Romanlar

Karpatlar Şatosu kaç sayfa?

120

Karpatlar Şatosu Yorumları

özet harika olmuş

22-11-2022 19:32

güzel sürükleyici bir kitaptı beğendim

05-05-2023 20:39

ayrı olarak sayfanıza kitabın ana fikri de yazılsın

27-02-2024 18:13