Bazı bireylerin yaşamında tarihin akışını belki de tüm insanlığı etkileyecek anlar olur. Bu anlarda söylenen/söylenmeyen sözler, yapılan/yapılmayan işler o bireyleri kimi zaman büyük bir yükselişe kimi zaman da büyük bir çöküşe götürür. Zweig’in İnsanın Yıldızının Parladığı Anlar diye tanımladığı bu eşsiz anlardan 14 tanesi bu ilginç biyografi derlemesinde kendine yer bulmuştur.
Büyük Okyanus’u ilk gören Avrupalı olan Vasco Núñez de Balboa’nın altın ülkesi Peru’ya ulaşma hayalleri Kristof Kolomb’un hayalperestliği ile coşmuş pek çok maceracı gibi hayatına mal olmuştur.
Zweig’in, 53 gün süren kuşatmanın ardından Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilen Kostantiniye’nin, Bizanslı tarihçi Mikhael Doukas’ın izinden giderek kapamayı “unuttuğu” Kerkaporta (Cambazhane) Kapısı sayesinde olduğunun altını çizmesi bu biyografi dizisinde dikkat çeken başka bir konudur.
Charles Jennens’in yazdığı ve Georg Friedrich Händel’in sadece üç haftada bestelediği ünlü oratoryo Messiah’ın oluşma süreci, klasik batı müziğinin bu büyük bestecisinin, hayatındaki iniş ve çıkışlarla ölmeyen ruhunun bedeniyle yaptığı iş birliği bu biyografi ağında kendine ziyadesiyle yer bulur.
1792’de yazılan ve 1795’te Fransa Ulusal Marşı olarak kabul edilen La Marseillaise’nin yaratıcısı Claude Joseph Rouget de Lisle’ye itibarı ancak ölümünden 79 yıl sonra verilmiştir. Tam kırk yıl boyunca hor görülmenin, sefaletin her şeklini görmüş olan bu yalnız subayın, ölümsüz bir şarkının tanınmayan yaratıcısının hayatı bir gecelik dahi olarak görülmekten ileriye gidememiştir.
Walter Scott’tan Stendhal’a, Tolstoy’dan Victor Hugo’ya pek çok yazarın yapıtına ilham olan Waterloo Muharebesinin Fransızların aleyhine sonuçlanmasını Zweig, Napoléon Bonaparte’nin görev verdiği Mareşal Emmanuel de Grouchy’nin tam bir emir adamı olmasına ve savaşın değişen dengelerine karşı inisiyatif kullanarak karar alamamasına bağlar.
Johann Wolfgang Von Goethe’nin “ruhsal durumumun anı defteri” olarak tanımladığı Marienbad Ağıtı, yaşamının 74. yılında 19 yaşındaki Ulrike von Levetzow’a olan karşılıksız aşkından beslenmiştir. Yaşadığı bu hayal kırıklığı Goethe’yi daha çok çalışmaya, kendini tamamlamaya yönlendirir. Bu dönüşüm sayesinde yazılan Wilhelm Meister’in Çıraklık ve Seyahat Yılları’nı ve Faust’u okumanın zevki dünya döndükçe yaşanmaya devam edecektir.
Zweig, San Francisco’nun yasal sahibi İsviçreli Johann August Suter’in hızlı yükselişini ve ondan daha hızlı olan çöküşünü de es geçmemiştir. Bu şanssız adamın hayatını, Fransız Yazar Blaise Cendrars’ın L’or (Altın) adlı romanında ve Luis Trenker’in bu romandan uyarladığı 1936 Venedik Film Festivalinde en iyi film seçilen Der Kaiser Von Kalifornien dışında anlatana pek rastlanmasa da o büyük şehir hala Suter’in arazisinde durmaktadır.
Zweig, Tolstoy’un Türkçeye Ve Işık Karanlıkta Parlıyor adıyla çevrilen oyununun yazılmamış beşinci perdesini usta yazarın hayatına bağlı kalarak Tanrı’ya Sığınış adıyla tamamlamıştır.
Güney Kutbuna ayak basarak ülkesinin bayrağını bu bakir kar ve buz tabakasının üzerinde dalgalandırmak isteyen Norveçli Roald Amundsen ile İngiliz Robert Falcon Scott arasındaki keşif yarışının galibi 35 gün farkla Amundsen olur. İnsanlık tarihi çoğunlukla birinciyi hatırlar. Ancak Zweig, Güney Kutbu İçin Mücadele adlı yazısıyla bu amaç uğruna hayatını vermiş Scoot’u yeniden onurlandırmayı es geçmez.
Petrashevsky Topluluğunun cuma toplantılarından birinde V. G. Belinski’nin çarlık düzenini aklamaya çalışan Gogol’a yanıt olarak yazdığı mektubu okuyan Dostoyevski grubun diğer üyeleriyle birlikte tutuklanır. Sekiz ay süren soruşturmadan sonra hakkında kurşuna dizilmek suretiyle idam kararı alınır. Kararın uygulanması için Semionovski Alanına götürülen yazarın bilmediği bir şey vardır. Aslında Çar I. Nikolay tarafından affedilmiş, cezası Sibirya sürgününe çevrilmiştir. Ancak bu karar son ana kadar açıklanmaz. Petersburglu ustaya beyaz gömlek giydirilir, yüzüne idam kararı okunur, ölüm trampetleri vurulur, papaz günah çıkartır, gözleri bağlanır ve müfreze karşısına çıkartılır. Ölümün kıyısında ateş emrini beklerken affedildiğini öğrenmesi Dostoyevski’nin hayatında hiçbir zaman atlatamayacağı büyük bir travma yaratır. Zweig bu olayı Bir Yiğitlik Anı adlı şiiriyle anlatır.
Avrupa ile Amerika arasındaki iletişimi sağlayacak telgraf hattı için var gücüyle çalışan Cyrus West Field’in Atlantik Okyanusunu dev kablolarla döşemesi için altı yıl gerekmiştir. Hiç bitmeyen bir inanç ve kendine güvenle yola çıkan bu meşhur girişimcinin doğa üzerinde elde ettiği zafer bugün olağan görülmesine karşın içinde bulunduğu dönemde adeta bir mucize niteliğindedir.
Ekim Devriminin mimarı, Sovyetler Birliğinin kurucusu Vladimir Lenin’in sürgünde olduğu İsviçre’den Rusya’ya geçmesini sağlamış olan Mühürlü Tren de Zweig’in üzerinde özenle durduğu konulardandır.
Julius Sezar’in öldürülmesiyle hayalini kurduğu cumhuriyet idealinin gerçekleştirmek için bir fırsatla karşılaşan Marcus Tullius Cicero maalesef ki cesaretsizliği nedeniyle bunu kullanamaz. İçinde bulunduğu bu elverişli durumdan yararlanamaması uzun vadede ölümünün de sebebi olacaktır.
“Soylu saf”, “kör ve sağır bir Don Kişot” yakıştırmalarının hedefi olan ABD'nin 28. Başkanı Woodrow Wilson’un ülkeler arasında sürekli bir barış ortamı sağlama amacıyla katıldığı Paris Barış Konferansından hayal kırıklığıyla dönmesi bu biyografi dizisinin son bölümünü oluşturur.
çok güzel bir kitaptırzweigin klask eserlerinden adını tam bilen yok sürekli farklı isimler ile yayınlanıyor
23-02-2020 23:34
insanlığın yıldızının yükseldiği anlar kitabı ile bu kitap aynı mı başka yerde bulamadım isim biraz farklı ama aynı gibi özetini çıkartmam lazım lütfen cevap verin
12-03-2022 19:54
aynı olması gerekiyor yayınevine göre isminde değişiklik yapmışlar
23-09-2022 23:12
roman diye aldım ama içinde güzel bilgiler var beğendim
01-06-2023 22:48
eskisi gibi kitapların pdfi bulunmuyor sizde eklememişsiniz