Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, tanınmış bir yazar olan R’nin Viyana’ya dönmesiyle başlıyor. R, gezi sonrası eline geçen bir mektubun üzerinde yazan “Beni hiç tanımamış olan sana” hitabı ile başlayan mektubu ilginç bulup okumaya başlıyor ve bu noktadan itibaren hayatına başka bir pencereden bakacağı bir yolculuğa başlıyor.
Roman bir kadının elinden yazılan çocuğunun ölümü ile başlayıp kendi ölümü ile sonlanan bir kesit arasına sığdırılmış kadının hayatını anlatıyor. Kadın ilk gördüğü andan itibaren platonik bir biçimde adama aşık oluyor ve ondan ömrünün sonuna kadar vazgeçmiyor. Hiçbir sevgi göstermemesine karşın sadece bir iki kere adamla olmasını kendine lütuf sayarak yaşamaya devam ediyor. Ta ki çocuğu hayata gözlerini yumana kadar. Kadın, R’den ona kalan en değerli hazineyi kaybedince bu mektubu yazmaya karar veriyor. Lakin kadın ölmemesi durumunda mektubu adama vermeme ve sonsuza dek susma kararı alıyor. Şimdiye kadar yaptığı gibi.
Aslında kadın adamın hayatının her daim içinde olmasına rağmen adam kadını asla hatırlayamıyor. Mektup bittiğinde ve her şey gün yüzüne çıktığında bile kadın, adam için daima bir hayalet. Kadının zorlu bir yaşamı oluyor. Kadının hayatına R ilk dahil olduğu zaman 13 yaşında daha küçücük bir çocuktu ve küçük yaşta babasını kaybeden annesi ile birlikte yoksul bir hayat sürüyordu. Daha onu görmeden onun yaşam şeklinden etkilenmiş ve onu kafasında daha çok coğrafya hocasına benzetmişti. Onu ilk gördüğünde ona vurulmuş ve onu gözlemeye başlıyor. Hayatı boyunca görünmez olan kadın, annesi başkasıyla evlenip başka bir yere taşınmak zorunda kalınca hayatının ışık almayan bir mağaraya hapsolmuş gibi yaşıyor ve adama gidiyor. Kapıyı kendini zorlayarak çalıyor ve kimse açmayınca eve geçip bekliyor. Saatlerce hayatını ve hayallerini süsleyen adamı bekliyor ve adam bir kadınla eve dönünce her şey, tüm hayalleri yıkılıyor. Onu evden zorla alıp Innsbruck’e götürdüklerinde ayak direyecek gücü kalmamış oluyor. Herkesten, her şeyden uzak yaşıyor. Kendi matemini yaşamaya başlıyor.
Viyana’ya döndüğünde bir şekilde adamla karşılaşıyor ve adam tüm çapkınlığıyla kadını ikna edip (!) yemeğe çıkarıyor. Üç gece birlikte olmalarından sonra R seyahate çıkıyor ve kadına ona ulaşacağını söylüyor. Adam asla kadına ulaşmıyor ve geçmişteki bir anıya dönüşüyor kadın onun için.
Kadın hamile kalıyor ve çocuğunu, hayatını adadığı adamdan geriye kalan tek şeyi, doğuruyor. Onu yoksul büyütmemek için kendini onun deyimiyle satıyor. Birkaç kez evlenme teklifi alsa da kendini daima ona sunmaya hazır olabilmek için evlenmiyor. Ve bir gece yine karşılaşıyorlar. Adam, kadını hatırlamıyor. Her yıl adam doğum gününde adama çiçekler yolluyor fakat adam kimin yolladığını merak dahi etmeden yaşıyor. Ve kadın, R’nin hayatında sadece yüzü silik bir hayalet olarak intihar ediyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu romanı hakkında değerlendirmeme gelecek olursak. Kitap baştan sona iki bilinmeyen insanın kadının gözünden hayatını anlatıyor. Zweig, hayatta olduğu süre zarfında Freud’u yoldaşı olarak görüyor ve psikanaliz yöntemini taktir ediyor. Bundan olacak ki “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” adlı kitabı genel olarak bir ruh hali ve insan psikolojisini anlatıyor. Kadının duygusal çöküntülerini, hayatının iniş çıkışlarını ve ruh halindeki sürekli değişimi yansıtıyor. Adam gözünde yalnızca hayalet olan kadının, adama duyduğu koşulsuz aşkı konu alan kitap aslında psikolojiye dayanıyor.
Bence kitap eğer psikoloji sever bir insansanız ve gizemi kitabın başından sonuna kadar severseniz okunabilecek bir kitap. Şayet bilinmeyen sizi bir süre sonra rahatsız ederse yine de sonuna gelmenizi tavsiye edebilirim. Kısa ve hemen biten bir kitap. Kahveniz veya çayınız eşliğinde eğer iyi bir okuyucu iseniz bir iki saat içinde bitirebileceğiniz tadımlık bir kitap.
Kitabın olay örgüsünü belki daha önceden yazarın kitaplarını okuduğum ve ona aşina olduğum için veya kısa olduğu için tahmin edilebilir buldum. Sanki kitap biraz daha devam etse olaylar saçma bir hale gelebilir ve kadının tavrı aşırıya kaçabilecek gibi olduğu için hızlı bir kararla kesilmiş gibi. Lakin eğer kitabın sonunda R, kadını tanımış olsaydı işte o zaman büyük bir sürpriz bizi karşılardı gibime geliyor. Kitabın tek bir karakter gözünden mektup halinde yazılmış olması beni cezbetti.
Ben bu kitaba yaklaşık bir-bir buçuk saat ayırdım ve bu zamanı bu kitapla değerlendirdiğim için mutlu oldum. Okunabilir olduğunu ve herkesin kitaplığında olması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Yazan: Sena AKSOY
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Konusu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabını elinize aldığınızda sizi tanınmış roman yazarı R. İle tanıştırıyor. R. Belli bir süre gezi ardından evine geliyor ve gazetede ki tarih ile doğum günü olduğunu fark ediyor. Uşağı ise o yokken kimlerin geldiğini, kimlerin telefon ettiğini ve bir tepsi ile biriken mektupları bırakıyor. Sayın R. ise mektupları incelemeye başladığında ise bir zarf çok dikkatini çekmişti. Çok fazla kâğıtların olduğu ve sanki acele ile yazılmış olduğunu düşündü. Gönderen veya kişinin adı olmayışı ise daha çok ilginç bir hal almaya başlamıştı. R. mektubu eline alınca hitap sayfası dikkatini çekmişti. “Sana beni asla tanımamış olan sana” hitap cümlesi ile okumaya başladı.
Çocuğu ölen bir annenin mektubu idi. Hislerini mektuba yazarken kendini çok zorlamış ve anlatmak zorunda olduğu için biriken cümleleri hızlı bir şekilde kâğıda dökmeye çalışmıştır. Mektup yazarımızın eline geçtiği anda kendisinin artık olmayacağını anlatan ve oğlunun ölümü ile çok sarsılan bir annenin haykırışlarından ibaretti. Yalnızca R. ile konuşmak istediğini söylüyordu ve anısal boyutlara doğru götürüyordu R.’yi ilk tanıdığı ana götürüyor onu. Karşı komşusu olduğu ana. Oraya taşındığı andan itibaren on üç yaşında ki bir kızı etkilediğinin farkında bile olmayışını anlatmaya başlıyor. Taşınan eşyalara bakarken hayalinden farklı bir genç yazar ile karşılaşıyor oluşu da onun etkilenmesi içinde farklı bir sebep oluşturmuştu. Annesi ise dul bir hanım olan kızının geleceği için bir adam ile evleniyor ve taşınmak zorunda olduklarında bahsetmeye başlıyor. Kitapları çok seven bir çocuk olduğu için onun ilk olarak zekâsından etkilenmesi onu düşünmesini sağlıyordu. On üç yaşında iken yirmi beş yaşındaki gence olan aşkının büyüklüğü ile yanarken tenine, kalbine hatta başka birinin ona bakmasına fırsat bile vermeyen bir aşk öyküsünü kaleme almıştır. Hepsi tek taraflı olan bu sayfaların ilerleyen cümlelerin de ise on üç yaşında ama on sekiz yaşına gelince taşındığı yere geri dönerek, iş bularak özlemini gidermeye çalıştığını anlatıyor. Her karşılaştığında R.’nin kıza bakışları daha farklı boyutlara ulaşırken gelip yanına konuşması ile âdete kalp krizi geçirebileceği anları anlatıyor. O gün beraber yedikleri yemek evde bitmesi zaten kızın hayalini kurduğu bir durumdu. Çıktığı merdivenleri nasıl beklediğini hayal eden o kız çocuğunu hatırladı bir anda. R.’nin onu tanımadığı için daha sakin davranmalıydı. Bakire olduğunu söylememişti. Onun içindi hazır olduğunu kitabı okumaya başladığınız andan itibaren size kenetlenecektir. Beraber üç gece daha geçirdiler. Bir anda mektup çarpıcı gerçekler arasında süzülmeye başlıyor ve ölen çocuğunun o üç geceden birinde olduğundan bahsediyor. Doğum da çok kötü bir hastanede doğum yapmıştı. R.’ye bunu bahsetmemesinin temel sebebi ise onun çocuğu olduğuna inanmaması onu çok üzeceğini düşündüğü için asla söylemedi. Şimdi ise öldüğü için acısını boşaltmaya çalışıyordu. Çocuğuna iyi bir hayat sunmuştu. Bunu nasıl yaptın sorusuna da “KENDİMİ SATTIM.” Cümlesini ekleyerek devam ediyor. Ama sadece onu seven erkekler ile birlikte olduğundan bahsediyor. Buradaki “satmak” eylemi fahişelik manasında olan bir olay değildir. Hatta birlikte olduğu erkekler evlenme teklifi ediyorlardı. Ama o bu teklifleri kibarca reddediyordu.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı içerisinde R. ile birçok karşılaşması vardı ve bu karşılaşmaların hiçbirinde bakir topraklarına girdiği o genç kızı hatırlamıyordu. Ama her karşılaşma sonrası onu çok sevdiği için onun teklifini kabul ederek birlikte oluyorlardı. R.’nin mektup karşında aldığı ifade ile şaşıran ve hala hatırlamayan bir adamdan ibaretti.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı sizi bambaşka bir aşk dünyasına kapısını açarak sizi içerisinde ki yangına çekmeyi başarıyor. Dil sadeliği ile imgelerin kelimeler ile bütünlüğü sizi eşsiz sularda yüzmeye davet ediyor.
Eda Yılmaz
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Soruları ve Cevapları
bilinmeyen bir kadının mektubu konusu nedir?
Kitap ünlü roman yazarı R.'nin bilinmeyen bir kadından aldığı mektuplar ile kadının hikayesini konu alıyor. Bir taraftan yazarın ruh halini ele alırken diğer taraftan bir kadının psikolojik çöküşünü ortaya koyuyor.
bilinmeyen bir kadının mektubu ana fikir nedir?
Kitaptan bir çok anlam çıkartmak mümkün fakat genel olarak tek taraflı aşktır ya da yazarın değimi ile Mutlak Aşk'tır.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Yorumları
mükemmel bir roman bayıldım çok derin duygular içeriyor mutlaka okuyun
03-10-2016 17:21
aldım bir iki saatte bitti kısa bir kitap ama sürükleyici daha da uzatılabilirmiş çok şahane
06-10-2016 21:17
ben beğenmedim bana sıkıcı geldi
20-11-2016 21:01
mükemmel bir kitap. sadece 60 sayfa ve tadı damağımda kaldı mukemmeldi kesinlikle yazarın diğer kitaplarını da alacağım.
19-11-2017 18:30
mükemmel ötesi bir kitap.
28-12-2017 01:54
her zamanki gibi zweig farkı dedirten asla sıkmayan tam yerinde bitirilmiş bir kitap. okuyun zaten diğer kitaplarına geçmek için can atacaksınız
gerçekten süper bir roman herkesin okumasını düşünüyorum
31-01-2018 12:24
mökemmel görüyorsunuz anlatmaya gerek yok görüyorsunuz
15-02-2018 21:46
bu kitabı okurken aklımda hep bir soru vardı. "bir insan bir insanı böylesine nasıl sevebilir?" mükemmeldi ya. 50-60 sayfalık bir kitabın bu kadar yoğun duygular hissettirmesi inanılmaz bir şey. kitapta bir kadının kendisini tanımayan bir adama olan aşkını mektup halinde okuyoruz. bu aşk o kadar kuvvetli ki insan şaşırmadan edemiyor... stefan zweig ile bu kitap ile tanıştım ve çok sevdiğim bir yazardır kendisi. zweig'ın satranç kitabını da tavsiye ederim.
yaklaşık bir saat önce kısa bir kitap olduğu için kitap okumuş olmak maksadıyla okumaya başladım. bikaç dakika önce de okuyup bitirdim kitabı. şu an oturup hüngür hüngür ağlayabilirim 68sayfalık(önsöz ve sonsözleri çıkarırsak 50 sayfalık) bir kitabın bende bu kadar etki yaratıcağına ihtimal dahi vermezdim. hiç ama hiç sıkılmadan okudum . normalde bir kitabın başlarında mutlaka bi' sıkılma sürecim oluyordu. kısa ve öz harika bir kitaptı. ilk defa bir kitaptaki aşk'a bu kadar saygı duydum. her ne kadar tek taraflı olsa da çoğu kitaptaki karşılıklı aşklardan daha gerçek ve daha büyük bir aşktı bu kitaptaki. böyle etkileyici bir hikaye asla ama asla beklemiyordum.
mutlaka okuyun!
gerçekten harika bir kitab. çok derin duygular içeriyor kısa bir kitab iki saatte bitirdim tam yerinde bitirilmiş çok kuvvetli bir aşk hala etkisinden çıkamıyorum
hayatımda okuduğum en güzel kitaptı. her insanın mutlaka okuması gereken bir kitaptı
18-04-2018 15:00
sayfa sayısı çok az olmasina rağmen bizi kendine bağlayan bu kitaba ve yazar stefan zweig'e hayran kaldim. kitapin sürükleyici bir ozelliği var. bir kez okumaya başlayinca elinizden birakamiyorsunuz. okuyunca duygulandiğim, gözümün dolduğu nokta çok oldu. hep 'bir kadın kendisini hiç hatirlamayan birini nasıl bu kadar sevebilir? bu kadar masum duyguyla, ilk gunku gibi nasil sevebilir? ' tek beğenmediğim nokta kadının çocuğunu buyutmesi için kötü yollara duşmesiydi. onun dişinda herşey dört dörtlük'tü👌
eminim kadin çocugu hayatteyken adama söyleseydi bunlari bu kadar akici sürükleyici olmazdi. yazarın diğer kitaplarini da en kisa sürede okuyacağim😉
#stefanzweig
bilinmeyen bir kadının mektubu, bir kadının hayatını anlattığı bir mektubu konu alıyor. kadının hayatı ve dolayısıyla mektubun da içeriği kadının adama karşı duygularından ve bu duyguların sonuçlarından oluşuyor. karakterlerin kesin olarak bilinmeyişi ilgi çekici gibi dursa da kadının adamın hayatına girmiş olması bu nedenle de adamın kadını hatırlama ihtimalinin bulunması kitabın bu yönünün etkisini azaltıyor.
bu kitaptan herkes övgüyle bahsettiği için merak edip okumaya karar verdim. sonuç bence tamamen hayal kırıklığıydı. fakir bir hayat süren 12 yaşında ki genç kızın kendinden yaşça büyük bir yazara aşık olmasıyla başlıyor. başı gayet sürükleyiciydi. ama kitabın ortalarına doğru olaylar saçma bir hal alıyor. bu yüzden zevkim kaçtı. kitabın sonu ise tamamen hüsrandı. benim düşüncelerim böyle ama tabi başkası için kitap güzel olabilir. sevgilerimle..
bizim öğretmen bilinmeyen bir kadının mektubu konusu nedir diye sormuş kısa olarak konusunu yazabilir misiniz yada yukardaki özeti yazsam yeterli olur mu? özet biraz uzun altında konusu olarak bir yer var ama o da biraz uzun ana ana fikir gibi kısa tek paragraflık birşey lazım
03-12-2019 15:52
bir solukta okunabilecek güzellikte bir kitap. kitabı okurken kadının yaşamı etkisi altına alıyor. anlatımıda gayet yalın ve akıcı.