Kitapta, Ömer Seyfettin'in yazdığı sekiz hikaye bulunuyor. Bazı sayfalarda hikayelerle ilgili siyah-beyaz resimler yer alıyor. Hikayeler cesaret, dostluk, fedakarlık, sadakat ve vatan sevgisi gibi değerleri işliyor.
And
Artık büyümüş olan baş kahraman doğduğu, çocukluğunu geçirdiği Gönen'i iyi hatırlayamadığını, sadece evini ve okulunu çok net hatırladığını anlatır. Önce evinden, sonra okulundan bahseder. Okuldaki Büyük Hoca ve Küçük Hoca'dan, hocaların verdiği cezalardan ve okuldaki abdest fıçısından bahseder. Bir gün bir çocuğun abdest fıçısının musluğunu kırdığını, kendisinin musluğu kıran çocuğu görüp öğretmene söylediğini ama başka bir çocuk suçu üstlenince yalancı duruma düşüp kulağının çekildiğini anlatır. Daha sonra, suçu üstlenen çocuğun musluğu kıran çocukla kan kardeşi olduğunu, çocuğun kan kardeşini korumak için suçu üstlendiğini öğrenir. Bir gün arkadaşı Mıstık'la söğüt dallarından at yaparken elinin kesildiğini, bu bahaneyle kan kardeşi olduklarını anlatır. Aradan uzun zaman geçtikten sonra bir gün okul dönüşünde karşılarına kuduz bir köpek çıktığını, Mıstık'ın kendisini korumak için kuduz köpekle boğuştuğunu ve bir süre sonra hastalanıp öldüğünü anlatır. Parmağında, kan kardeşi oldukları günden kalma bir iz olduğundan, bu izi gördükçe duygulandığından bahseder.
Ferman
Rüşvet
Bir gün Ali Hoca, Avukat Hacı Nâmık Efendi'nin dükkanına gelir. Muhtarla davasının olduğunu anlatır. Avukat Hacı Nâmık Efendi, davayı dinleyince Ali Hoca'nın haksız olduğunu kesin davayı kaybedeceğini söyler. Haksız davaları almasa da hatır için davayı almak zorunda kalır. Ali Hoca davayı kazanmak için hâkime güzel bir koç göndermeyi teklif eder. Avukat Hacı Nâmık Efendi böyle yaparsa da kesin kaybedeceğini, yeni hâkimin rüşvete hiç tahammülünün olmadığını, rüşvet vereni davasında haklı olsa bile haksız çıkardığını anlatır. İki hafta sonra Ali Hoca yine dükkana gelir. Avukat Hacı Nâmık Efendi davayı kazandıkları için hâlâ şaşkındır. Ali Hoca davayı gönderdiği koç sayesinde kazandıklarını söyler. Avukat Hacı Nâmık Efendi daha çok şaşırır. Ali Hoca ise koçu kendi adına değil muhtar adına gönderdiğini söyler.
Bir Çocuk: Aleko
Küçük Ali savaş yüzünden Gelibolu'dan köyüne döner ama köyde anne-babasını bulamaz. Anne-babasını bulmak için günlerce sürecek yürüyüşe başlar. Günlerce yalnızlıktan sonra uzaktan gelen kalabalığı görür. Kalabalığın Rumlar olduğunu anlar. Yaklaştıklarında onlardan su ister. Ali, kendisini anne-babası ölmüş, Rum bir çocuk olarak Aleko ismiyle tanıtır. Çocuğun Rum olduğuna inanınca çocuğa su verirler, çocuğu da yanlarına alarak yola devam ederler. Papaz Ali'yi yanına alır, kiliseye hizmetçi yapar. Ali aylarca onlarla kalır. Bir gün papaz, Ali'yi İngiliz kumandanına bir mektup götürmekle görevlendirir. Ali mektubu alıp Türklerin paşasını bulmak için yola koyulur. Karşılaştığı asker ona yardım eder ve mektubu gerekli kişilere ulaştırır. Paşa çocuğa mükafat verilmesini söyler fakat Ali kabul etmez ve hizmet etmek ister. Paşa küçük olduğu için savaşamayacağını söyler ve küçük bir iş verir. Ali daha büyük, daha önemli işler yapmak ister. İngilizlerin parolasını bildiğini onların tarafına gidip faydalı bilgiler getirebileceğini söyler. Paşa bu teklifi kabul eder ve Ali, İngilizlerin arasına karışır. İngilizler mektubu alıp çocukla ilgilenirler. Daha sonra çocuğa bir bomba verirler. Türklerin arasına karışıp bombayı kurunca kaçıp kurtulmasını söylerler. Çocuk bu görevi kabul eder. Yemek yerken bombayı inceler ve aklına bir fikir gelir. Bombayı kurup sürenin geçmesini bekler. Vakit azalınca kumandanla tekrar görüşmek ister. Bombanın patlamasına saniyeler kala Türk olduğunu açıklar.
Yörük Hoca ile Kızı
Hoca'nın Ölümü
Hoca'yı Vuran... Yalnız Efe