Rus Klasik Edebiyatın en önde gelen isimlerinden olan Dostoyevski, dünya çapında tanındığı ve sevildiği ölçüde Türk Edebiyatı kapsamında aynı derecede tanınılırlık ve üne sahiptir. Dostoyevski 1868 yılında yazmış olduğu Budala isimli bahsi geçen romanında, temelde, Antik Yunan’dan beri hemen hemen bütün filozofların araştırdığı ve çözüm olarak önerdiği “sevgi” meselesine farklı bir boyuttan yaklaşmaktadır. Dünyayı anlama ve anlamlandırma sürecinde önemli bir niteliğe sahip olan sevme/sevilme/değer görme, Dostoyevski’nin de eserinde çekirdek yapıyı oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, insana atfedilen değerlerin, yaşadıkları toplumlarda ne derece kabul gördüğüne dair de fikirlerini yansıtmaktadır. Toplumun, insanın değerleri karşısındaki apolitik halinin esasen insanların da bu duruşa sahip olmalarını öncülediğini ve dolayısıyla da böyle bir toplum düzeninde/düzensizliğinde belli değer yargılarına (doğruluk, dürüstlük, açıklık gibi) sahip olmanın tam anlamıyla bir “budala”lık olduğunu söylemektedir. Temelde sahip olduğu düşünülen bu iki özellik kitabı basit bir duygu yüklü roman olmaktan çıkarıp, onu daha yüksekğe bir eleştirel toplum anlatısına doğru sürüklemektedir. Roman biçimsel anlamda değerlendirildiğinde ise, insan-toplum ilişkileri üzerinden derin bir psikolojik yapı sergilemektedir. Romanın ana karakteri olan Prens Lev Nikolayeviç Mişkin de bu anlatı çerçevesine uygun bir tasvir oluşturmaktadır. Diğer bir önemli karakter ise Prens’in aşık olduğu ve Dostoyevski açısından bakıldığında da oldukça ilginç bir kadın karakter tasviri çizen Nastasya Filopovna’dır. Belki bu kitanın bir diğer önemli karakteri sayılabilecek kişi de Aglaya İvanovna’dır. Kalemin tarzı incelendiğinde ise klasik eserlerin birçoğunda olduğu gibi Budala eseri de görece uzun ve derin cümlelerden oluşmaktadır. Bu da okuyucuya yer yer anlama konusunda sıkıntılar yaşatmaktadır. Ancak yine de akıcı bir dil kullanılması ve hikâyenin kurgusunun çok iyi bir biçimde çizilmesinden ötürü, aynı okuyucuda kitabı bırakamama hissini de doğurduğu söylenebilir. Dostoyevski’nin bu kitabında aslında kendi anılarını Prens üzerinden anlattığı da söylenir ancak tabii ki böyle bir durumun doğruluğunun araştırılması dayanılmaz derecede zorluklar barındırır. Ancak yine de Prens’in sara hastalığından muzdarip olması ve yine aynı şekilde Dostoyevski’nin de aynı illet yüzünden acı çekmesi, ikisinin önemli bir ortak özelliğine delalet etmektedir. Yine aynı şekilde, kitabın bir yerinde, siyasal görüşlerden ötürü bir ceza alan adamın öyküsünün de Dostoyevski ile bağdaştırılabileceği söylenebilir. Genel anlamda da Dostoyevski eserlerinde kendi anılarını ve kişiliğini anlattığı da iddia edilir. Bu çerçeveden bakıldığında söz konusu eserde de kendi kişiliğinden, belki de yaşantısından izler taşıdığını söyleyebiliriz. Toplum ve insan anlatısının yanı sıra roman için söylenebilecek şey belki de dini ögelerin ya da dünya dışı değerlerin de kitapta işlenmesidir. Örneğin Prens’in karakteri için çizilen çizgi- esasen saf derecede bir masumiyete sahiplik hali onu insan dışı bir konumda şekillendirmektedir. Bu yüzden de ait olmadığı bir dünyada sürekli bir şekilde acı çekmekte olduğu düşünülebilir. Aynı zamanda bu hali nedeniyle de toplum tarafından kabul görmeme durumuyla da karşılaşır.
Bütün bu özsel niteliklerden sonra, bahsi geçen romanın okunması gereken bir eser olduğu söylenebilir. Kitap okuma ediminin her romana farklı bir şekilde yaklaşılması gerektiği konusu da unutulmaması gereken bir noktadır. Okuyucuda farklı bir düşünce ve hayal dünyasına kapı açacak olan Budala adlı yapıt, Dostoyevski’nin de olgun dönemi yazıları olarak tasvir edilebilir. 1846’da ele aldığı İnsancıklar adlı eserinden yaklaşık 40 yıl sonra kaleme aldığı eserdir Budala. Bu yüzden de kitabın dikkatli bir biçimde okunması gerekmektedir.
Budala Konusu
Dostoyevski Budala adlı eserinde bir tür bireyden topluma uzanan psikolojik bir derleme okura sunuyor. Prens Mışkin’in yaşadıklarının anlatıldığı bu kitapta; Dostoyevski, okurla yer yer konuşarak ve Mışkin’in sara deneyimleriyle adeta döneminin buhranları ve çevresindeki çöküntülerin içerisinde kendi bedeninden bir pencere açıyor.
Prens Mışkin bir akıl hastasıdır.(Sara nöbetleri geçirmektedir.) Hastalığı iyileşmeye başladıktan sonra ailesinin son kişisini görmek için memlekete döner. Kendisine bir miras kaldığının da farkındadır. Bu bölümü kör kütük aşığı ve evlenme noktasından vazgeçtiği Aglaya’dan dinleyelim:
‘’…bir aynada gibi gösteriyim size kendinizi… - …Bir genç olarak İsviçre’de anayurt özlemi çekmiştiniz, bilmediğiniz ama çok şeyler beklediğiniz ülkenize kavuşmak istiyordunuz, Rusya ile ilgili, belki de çok güzel, ama sizin için zararlı birçok kitap okumuştunuz, bir şeyler yapmak heyecanıyla dopdolu gelmiştiniz yurdunuza! Ve ilk gün size, yani bu şövalyeye, düşmüş bir kadının yürek sızlatan öyküsünü anlatıyorlar! Aynı gün görüyorsunuz kadını, - … büyüleniyorsunuz.’’ (Sy.735)
Bu düşmüş kadın Nastasya’ dan başkası değildir. Mışkin sınıf farklılıklarının çok yüksek düzeyde hissedildiği (Hizmetçiyle konuşması dahi yadırganıyor.) bu ortamda suç ve hafif meşrep olarak bilinen Nastasya’nın ruhundaki temizlikten etkilenir. Nastasya’da bir ev toplantısında herkesin hırsızlık yaptığına inandığını söyler ve Mışkin’in bu temiz duygularına inanamaz, etkilenir.
Zengin zümrede Mışkin’in bu saflığı ‘’Zavallı Şövalye’’ olarak yayılır. Çevrede ki herkes onunla dalga geçmek ve ’’Budala’yı’’ görmek için adeta içlerinde bir dünya kurgularlar. Balçığa batmış bir toprak yığınında Mışkin değirmenlerle savaşmaktadır. Kitabın pek çok noktasında kitaplara gönderme yapılmaktadır. Bir kısmı Akıldan Bela, Don Kişot, Kamelyalı Kadın, Ölü Canlar…
Dostoyevski’nin Budala adlı eseri dört bölüm ve sonuç şeklinde yazılmıştır. Konuşma metinlerinin ağırlıklı olduğu kitapta sıralı cümlelerin çokluğu göze çarpmaktadır. Akıcı olması sağlansa da uzun olduğu için çabuk okunmalı ya da konsantrasyonun yüksek olması gerekmektedir. Dostoyevski bazı bölümlerinde okurla konuşmaktadır.
Budala adlı eserde karakterler isimsiz hizmetçi ve bekçilerle 20’den fazladır. Kitapta pek çok yan hikaye verilerek toplumsal çürüme resmedilmiş ve eleştirilmiştir.(Giyotin ile ilgili bir bölümde eğlence için öldürülen bir kadın anlatılır. Mışkin burada zamanla ölmek yerine aniden bir ölümü tercih etmektedir.) Bu çürümenin içerisinde Mışkin adım attıkça ve sevgiye bulaştıkça adeta kusulmuştur. (Kitabı okurken Livaneli’nin ‘’Orta Zekalılar Cenneti’’ kitabı hep aklıma gelmiştir.’’
Kitabın birinci bölümü, Mışkin trenle dönmesini ve soyunun son bireyini aramasını konu alır. Sonrasında Nastasya’ya aşık olur ve Rogojin karakteriyle tanışır. İkinci bölümü, miras işleriyle uğraştığı bölümdür. Üçüncü bölüm ve dördüncü bölüm Mışkin’e Nastasya’nın acı verdiği Rogojin’le Nastasya’nın adının geçtiği bölümleri içerir. Dördüncü bölümde ayrıca sıradan insanların önemini anlatan mükemmel bir Dostoyevski okuyoruz. Sonuç bölümünde okurdan pekte uzak kalmayan yazar bütün zırhlarını indiriyor.
779 sayfalık ömrü olan Mışkin ve tercihleri bir bireyin aklında taşıdıklarının toplumsal yansımasını gösteriyor. Saf ve dürüst olmak kaderi olan Mışkin; evden dışarı çıkartılmayan, kendisini seven Aglaya veya tam da zıt karakteri olan kendisini sevdiğini söylese de Rogojin’e kaçan Nastasya karşılaşırsa ne mi olur? Bir de işin içine kumarbaz Rogojin karışırsa… Dostoyevski okuru memesinin altından bir kitabın içerisinden çıkmış bir bıçakla bir iç kanama sunuyor.
Dostoyevski ve Mışkin iki saralı, iki okur ve iki erkek… Mışkin pek çok kitap hakkında bilgili bir karakter kim bilir belki de Dostoyevski’nin aynasıdır. Mışkin’i kusan toplum bir dahi içinde cehennem olabilir mi? Bu bir gizem olarak kalacak ama Mışkin kadar ‘’Budala’’ olursanız akıl sağlınız yeterince iyi olmayabilir. Kumara batmış, hafif meşrep bir düzen kuran insanlar bu dünyada sadece yazarlar değil.
Şeyhzade Bilgin
Budala Soruları ve Cevapları
Budala kimin eseri?
Dostoyevski
Budala türü nedir?
Yabancı Romanlar
Budala kaç sayfa?
488
Budala Yorumları
sonunu da yazsaniz iyi olurdu,merak etdim dogrusu
03-06-2016 12:46
baştan sona mükemmel yazılmış bir kitap klask dostoyevski budala kitabı ile de yazarlığını konuşturmuş mutlaka okuyun
19-10-2016 17:10
mükemmel bir roman
14-11-2016 21:35
dostoyevskinin kuşkusuz en kötü romanı.. okumayın; değmez..
26-11-2018 21:21
budala romanının baş karakteri kim acaba?
23-01-2020 23:52
budala kitap özeti için allah sizden razı olsun beni büyük bir dertten kurtardınız çok da güzel yazmışsınız işimi gördü
19-02-2020 14:50
hoşuma giden bir romandı
26-10-2020 16:08
budala ne anlatiyor tek paragraf ile anlatirmisiniz
23-04-2022 21:19
budala kitabı karakterleri kimler
31-10-2022 18:09
dostoyevski budala kitabında kendini anlatıyor diye bir söylenti duydum doğru mu
26-04-2023 23:18
prens mişkin'in baş kahraman olduğu roman bu mu
16-10-2023 20:47
dostoyu anlamak zor okumasıda zor zor bir adam belli