Haldun Taner, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu adlı kitabında; akıcı ve esprili bir dil kullanırken, sürprizlerle karşılaşılacak macera dolu olayları aktarmıştır. Tecrübelerinden yola çıkarak oluşturulan kitapta, yazarın olaylara bakış açısını ve karakter analizlerini keskin zekâsıyla sunduğunu çok kolay görebilmekteyiz. Kısa olmasına rağmen serüven dolu ve anlamlı hikâyeleri ile okunması gereken eserlerden biridir.
Kitaba ismini verdiği ilk hikâyesi Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu ile başlar.
Amerikalı bir fotoğrafçı. Makinesinin objektifini çıkarıp yerine bir at gözü takmak suretiyle, çeşitli resimler çeker. Bu resimlere göre de aslında görünenden yarım misli daha iri aksedildiği anlaşılır. Hikâyemizin kahramanı olan at, alelade bir çöpçü beygiri olduğundan, her şeyi yarım misli daha iri gören cinstendi. Belediye temizlik işleri kadrosuna Muhittin Bey’in valiliği zamanında girdiğinden hatta emekliye ayrılması yaklaşmıştı. Üstelik adı da Kalender’di.
Vaka, saat üç sularında Kalender’in her günkü vazife bölgesi olan Şişhane’de geçer.
Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordur. İşte Kalender kendi hayalini bu aynada görür. Tabi görüntüsünü bizim gördüğümüzden ve gerçek olandan daha büyük olarak görür, kişner ve ürker. O arada kazalar meydana gelir.
Hayvana çarpmamak için durmaya çalışan tramvaya bir de otomobil çarpar ve trafik tamamen kapanır. Araçta Artin Margusayan adında bir adam vardır. Soruşturma için karakola götürülür ve iflas eder. Çünkü aynı zamanlarda Sao Paulo da ki bir firma kendisinden bir telgraf bekler.
O telgraf gelmeyince de mallar başka yere gönderilir.
Şişhane de Kalender’in kişnemesi zenginlere felaket fakire ise saadet getirmiştir.
Hikâyenin ikinci bölümünde, Kantar Kâtibi Ali Rıza Efendi, gittiği kahvehanede ölenler, kalanlar, mahallenin olayları ile ilgili sohbet eder.
Konçinalar bölümünde ise, iskambil kâğıtlarındaki resimlerle insanlar üzerine kişileri, tipler arasındaki benzerlikleri konu eder. Şöyle ki Kupa Papazı için; pek babacan, cana yakın olduğunu vurgular. Karolardan; kişizade, görmüş geçirmiş bir aile olarak bahseder. Kupa kızı ise, beyaz, dolgun, hanım hanımcık bir kızdır. Bir Ermeni ailesi olarak da Maçaları uyarlar.
Ablam diye bahsettiği bölümde; abla, yazarın Almanya da öğrenci iken tanıştığı Tük bir kadındır. Birkaç kere evlenmiş ayrılmış sonralarında üniversitelerle düşüp kalkan bir kadın olmuştur. Yazar, “Ablam,” dediği kadın hakkında aldığı son duyumlardan sonra, yaptığı kepazeliklerden kendi ablası kadar utanç duyacak hale gelmiştir.
1931-1932 yıllarında yazar, o zamanlar sekizde ya da dokuzuncu sınıfta Galatasaray Lisesi’nde öğrencilik yaparken, Atatürk okullarını ziyarete gelmiştir. Bu ziyaretteki izlenimlerini aktarmıştır.
Fraulein Haubold’un kedisi bölümünde ise; durmadan şarkı söyleyen evi sadece sesiyle değil vücudu ile de dolduran bir kızdan bahseder. Yazarın bu bayanla olan ahbaplığı; merdivende karşılaştıkça selamlaşmaktan, Sultan Reşat pullarına karşılık Fransız Joseph pulları almaktan bir de geceleri tepesindeki gürültüyü kesmek için dolabın üzerine çıkıp süpürgeyle tavana vurmaktan öte değildir. Bu bayanın kedi sevgisi ve aşk maceralarına değinmiştir.
İlerleyen bölümde eczanenin akşam müşterileri yer alır. Bahsettiği mahalde, üç kahve vardır. Birinde kumar oynanıp kavga çıkarıldığından, diğerinde nargile içilip uyuklanıldığından, birinde ise yaşlı bayan, çoluk çocuğun geldiği rıhtım bahçesinden söz eder. Tüm bunlar dışında geriye kalan birde eczane vardır. Eczanenin akşam müşterileri, hep kerli ferli, efendiden görmüş geçirmiş insanlardır. Bu semtin değerli insanları bu eczanede toplanmıştır. Buradaki kişiler ve durumlara değinir.
Fasarya denilen bölümde, bu ismi kim takmış ne zaman takmış bilemeseler de bu ismin ona çok uyduğunu hatta asıl isminin unutulduğu Kazımdan bahsedilir. Hiçbir işte doğru düzgün tutunamamış olması en belirgin özelliğidir.
Son hikâye olan memeli hayvanlar da Allah akıl fikir versin denecek, maliyeden emekli bir adamın, ineklere daha doğrusu süte ve süt sağmaya olan merakını, kadınlar üzerinde uygulamaya kalkınca içeri atılması, gayet uçuk kaçık bir bey üzerinden konu alınır.
Yazan: Pınar Çağlayan
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu Soruları ve Cevapları
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu kimin eseri?
Haldun Taner
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu türü nedir?
Öykü/Hikaye
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu kaç sayfa?
96
Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu Yorumları
10 numara beş yıldız bir kitap
31-07-2017 20:40
aldığım gibi bitti kitap çok güzel yazılmış çok beğendim
05-09-2017 19:30
harika bir öykü kitabı haldun taner çok güzel yazmış harika bir esere imza atmış kendisini tebrik ederim
19-06-2019 22:18
konusu nedir kısaca özetler misiniz sadece konusu gerekiyor
01-04-2022 15:24
sınavda kimin eseri ve sayfa sayısı çıktı ana fikri sormadı hoca
11-09-2022 17:41
kitabın olay örgüsü de lazım
21-11-2022 19:42
sınavda kimin eseri türü ve ana fikri soruldu başka soru yoktu
24-01-2023 21:34
pdf bulmaya çalışıyorum okumam lazım yardımcı olacak var mı
14-07-2023 20:46
türü olarak macera yazabilir miyiz
17-01-2024 22:14
anlatım tarzı kafa karıştıcı bazıları sevmiş ama bana pek iyi görünmedi