Hızırla Kırk Saat, içinde kırk adet şiirin barındığı, farklı konularda farklı Hızır tasavvurlarıyla olaylara farklı bakış açıları sunan bir eser. Sezai Karakoç’un kendine has imge ve yorumlarına aşina olanların keyifle okuyacağı bir kitap. Hızırla Kırk Saat kitabı aynı zamanda MEB tarafından öğretmenler için hazırlanan okuma önerileri listesinde de yer almaktadır.
Sitemkar bir girişin yer aldığı ilk şiirde, şair hüznünü ve yalnızlığını dile getirir.
“Her evde kutsal kitaplar asılıydı
Okuyan kimseyi göremedim
Okusa da anlayanı görmedim
…
Aradığım bu ülkede bu yok
Taşlar hatıra yazılamayacak kadar
Fazla kararmış”
Son devirde yaşanmakta olanların anlamsızlığına da dikkat çekilir. Hükümdarın, hükümdar olmak için halka muhtaçtır ama halka zulmetmekten de vazgeçmediği bir çağdır bu. Şair, putlarla dahi başa çıkmanın yolunu öğrenmişken, bu zamanda neyle ve nasıl başa çıkılacağının yolunu bilememekten dem vurur:
“Ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
Nasıl sileceğimi öğretmediniz.”
Ancak bu çağ ile baş etmenin yolunu öğrenmek de uzun sürmez. Zaman tecrübe ile öğretmiş, tanıtmıştır kendisini.
“Ey ulular sizin bana öğretmediğinizi
Ben zamandan öğrendim
Kuruyan hurma dalından öğrendim”
Bir diğer bölümde iki çocuğun dilinden anlatılan bir Hızır tasavvuru yer alır:
“Yaşı hep altmış üç
Yüzü yeni gelmiş bir vahiy gibi
Gözlerinin önünde hep Rahman Suresi canlanır
Kalbi hep Yasin okur”
Hızır, yeri gelir işçi olur, yeri gelir “meleğe öykünen”. Ve daha pek çok özelliğe de sahiptir:
“Savaşta cephedeyim
Yaraların bezi benim
Tutsak olmayan bir erim
Çünkü tutsağın yüreğindeyim
Kan değilim ama kandan da ötedeyim
Özgürüm ama yalnız değilim.”
Kur’an’da anlatılan Hz Musa ile Hızır kıssasına da değinilir. Burada Hızır ile Hz Musa arasında geçen olayların aslında arkasında bir hikmet barındırdığına vurgu yapılırken yine farklı bir imgeleme dili kullanılır.
“Öğretmeseydim duvarını devirerek yoksulu kurtarmayı
Çıkartabilir miydi Musa
Mısır’dan İsrail’i
Delmeseydim bir yoksulun övüncü kayığını
Geçirebilir miydi Musa
Kızıldeniz’den İsrail’i
Bir vuruşta on pınar
Çıkartabilir miydi çakmak kayalardan
Öldürmeseydim hiç acımadan
Gözünün önünde o çocuğu
Bütün suçsuz çocukların katili
Firavun’u boğar mıydı daha yeni kurumuş bir deniz.”
Cennet, cehennem, Âraf ve dünya ile de Hızır arasında bağlantı kurulur. Hızır tüm bunları birbirine bağlayan ve ayıran köprü gibidir.
Ülke ülke dolaşı Hızır, kah Mısır, kah Tunus, Suriye ve Bağdat ve daha niceleri… Şam’da Şems ile Mevlana’nın hikayesine konuk olur:
“Şems bir soruydu
Bir cevaptı Mevlana
…
Şam çarşılarında Mevlana
Aradı durdu Şems’i
Bir yitirip bir buldu Şems’i
Şems bir bengisuydu O’na”
Hz peygamber ve Şakku’l Kamer (Ayın yarılması) olayına da değinilir. Burada aslında kafirlerin inanmayışlarının sorgusu yapılır ve bu sorgular aya yöneltilir. Şair şaşkındır bu inançsızlık karşısında:
“Bize ayı böl dediler
Ayı böl parçala bizi inandır dediler
…
Ey ay bölün ey dolunay bölün
Doğudan ve batıdan
Birden görün
Sana okuduğumu anladınsa
Anladınsa nedir yerdeki bu serüven”
Batı Korosu adlı şiirin giriş bölümünde ise yabancı dilde yazılmış bir şiirin de yer aldığı görülür.
Miraç konusuyla yeniden Hz Peygamber ile ilgili bir konuya vurgu yapılır. Burada zıtlıklardan yararlanılması da şiire farklı bir anlam katar adeta. Namaz kılan kimse de Miraç mucizesini daimî olarak yaşayan kimse gibidir bir nevi. günlük bir Miraçtır namaz ve Hz Peygamber’in de göğe yükselişinin şahididir aynı zamanda.
“Bırak bu kuşkuları bu düşünceleri
Yaklaştır kıyameti
Uzaklaştır kıyameti
Bu gece
Göğe çıkma mucizesi
Miraç gecesi
Yok Mekke sokaklarında
Bir çıtırtı sesi
Şimdi vaktidir
Cinlerin dünya uçlarında
Kur’an dinlemesi”
İlk vahyin gelişi ve ardından Hz Peygamber’in ilk kez uyarıcı olarak görevlendirilmesini konu alan ayetlerle şiire devam edilir. “Kalk ey örtüsüne bürünen Peygamber” emrindeki örtülere yeni anlamlar yüklenir. Hz Peygamber üstündeki örtüleri atacak, vebaları, tifoları, sıtmaları ve cüzamları iyi edecektir. Ülkeler ve ülkülerden ayıran örtüden sıyrılacaktır Peygamber. Ve böylece muştulara erişecek/erişilecek, menekşeler devşirilecek, dünyanın başından beri en önemli haber de Hz Peygamber vasıtasıyla dünyaya sunulmuş olacaktır.
Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarında da bazı hikmetler şiirin diğer konularından biri olur ve Hızır burada bir başka anlama bürünür yine. Ve tüm savaşlar da bu bağlamda lanetlenir.
“Kardeş kardeşi vurmuş ama Bedir’de
Yeni ve gerçek kardeşlikler kurulmuş
Çiçek çiçeğe durmuş bahar gelmiş
Çocuklar kurtulmuş”
Hz Peygamber’in dünyaya gelişiyle birlikte gerçeklenen bazı hadiseler ve mucizeler, hicret, yeryüzünde yaşanan diğer savaşlar gibi konular işlenir. Ardından kıyametten önve Hızır’ın yeryüzünden çekileceği ve bunun doğuracağı bazı olumsuz sonuçlar anlatılır. Artık yeryüzü ıssızdır.
Son olarak Mehdi’den dem vurularak Mehdi, Hızır’ın ete kemiğe bürünmüş hali olarak tasvir edilir. Kıyamet günü ve Mehdi de kitapta yer alan şiirlerin son konusunu oluşturur.
Yazan: Hamide Eken
Hızırla Kırk Saat Soruları ve Cevapları
Hızırla Kırk Saat kimin eseri?
Sezai Karakoç
Hızırla Kırk Saat türü nedir?
Şiir, Din / Tasavvuf
Hızırla Kırk Saat kaç sayfa?
128
Hızırla Kırk Saat Yorumları
şiirlerin bazıları çok güzel ama çoğunluğu pek hoşuma gitmedi
11-10-2017 17:21
bu adamı hiç sevmiyorum
12-01-2018 03:23
bir arkadaş hızırla kırk saat kimin eseri diye sormuş ayıp yanı hadi kitabı okumuyorsunuz resmine bakın kapağına bakın üzerinde yazıyor zaten onu da anlayamıyorsunuz arkadaş yaa
05-08-2019 15:53
şiir kitaplarını sevmiyorum türkçe hocamız da ısrarla şiirleri okutuyor bu kitabı da okumamızı istedi ne anlatıyor diye şiir şiir yazmamızı istiyor işkence gibi