Ahmet Ümit, mezarlık fikri ile okuyucuyu romanın başında etkilemeyi başarıyor. Korku, merak ve endişe içerisinde diğer sayfalarda romanın içine girebiliyoruz. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi, cemevinde yapılan sohbeti konu alıyor. Alevi insanların akıllarda nasıl eleştirildiğini ve yalnızlıklarını görüyoruz. İkinci bölüm ise 1980 darbesinde bir solcunun başından geçen olayları anlatıyor. Başkahraman Süha’nın 80 yıllarında solculuk yolunu anlatırken zaman içinde solculuğu terk edişi ile bir taraftan tesadüfen yolunun düştüğü cemevinde geçmişe yolculuk yapıyor. Ayrıca romanda öyküleyici ve betimleyici anlatım oldukça kullanılmıştır.
Süha kaza yapar ve yolu bir Alevi köyüne düşer. Çarpmış olduğu mezarlığın karşısında boş bir mezarlık görür. Düşüncelerine, korkularına her zaman yenik düşen Süha'yı büyük bir korku kaplar. Kapı kapı gezerek bir ışık, hareket arar fakat bulamaz. Sonunda köy halkını bulur ve hepsi cemevinde toplanmışlardır. Süha’nın pencereden gördükleri onu geçmişe sürüklemiştir. Korkunun verdiği şokla bir yandan geçmişini düşünürken bir yandan ortada duran tabutu anlamaya çalışır. Yoksa yolda gördüğü açık mezarlığın sahibi bu tabut muydu? Süha’nın gizlice izlediği Cem evinde bir hesaplaşma vardı. Tabuttaki İsmayil’di. Hep doğruluğun peşinden koşan, içindeki nuru bularak kâmil olma gayesiyle yaşayan, dedelerin, sofuların ilminin üstünde hakikati bulmak isteyen, ilim ve hizmet peşinde kendine ulu rehber arayan bir alevi gencidir. Süha ise her insanın eşit şartlarda yaşayacağı bir dünyanın olması için kendisini devrime adamış bir gençtir. İsmayil, bakkal işleten, para peşinde koşan dedelerine, Süha da patronu olan eski devrimci arkadaşlarına uzaktır. Biri kâmil insan diğeri iyi bir devrimci olma hedeflerine sıkı sıkıya bağlanmıştır.
Süha, cemevinde İsmayil’in geçmişini dinledikçe kendi geçmişine gider. İsmayil’i dualamak isteyen ailesine karşı cemevinde anlaşmazlık çıkar. Dualanmamasının iki sebebi vardır. İlki intihar etmiş olması ki onu, Allah affedebilirdi ikincisi ise bedenine şeriat elinin değmesiydi. Alevilere göre şeriatın karıştığı işe tarikat dokunmazdı. Konuşma sırasını İsmayil’in eşi olan Gülizar aldığında Süha şaşkına döner çünkü bu kişi eylem günlerinden arkadaşı Demet’ti. Demet istediği hayatı yaşayamadığı için örgütü bırakıp gitmiştir ve böylece aralarındaki bağ kopmuştur. Konuşmasına devam eden Gülizar, İsmayil’in kendisine vermiş olduğu sırrı tutamamasının ve İsmayil’in hakikat peşinde, sevdalı olduğunu ailesine söylemesiyle sırrın köy tarafından bilinmesine sebep olmuştur. Bunu öğrenen İsmayil karısından helallik ister ve dağlara çıkacağını söyleyerek intihar eder.
Son olarak konuşmayı annesi Fatma alır ve başından geçen olayı anlatmaya başlar. İsmayil küçükken birden kaybolur ve Hızır A.s belirir. Erenlerin Fatma’yı sınadığını söyler. Oğlunu ailesinden ayırmaması, dedesine vermemesini söyler. Bunun üzerine annesi Fatma kendisini suçlar. Cemevindeki kişiler buna inanmaz. Ardından İsmayil’i dualanmadan çıkarırlar.
Taşırken yere düşen tabutun başına toplandılar. Kapağı açılan tabutta Fatma, Hızır’ı gördü. Karısı, İsmayil’i yaşıyor gördü. Babası ise ölüsünü kaçırdıklarını söylüyor ve tabutu boş görüyordu. Son olarak dede ile Süha birden irkildiler. Dede tabutta iblise benzer bir yaratık gördü. Süha tabutta kendisini gördü ve ardından “Ben ölmedim” diye bağırarak koşmaya başladı. Babasının, oğlumun ölüsü kayıp derken kendisi olabilir miydi düşüncesi beynini ele almıştı. Koşarken bir yandan peşindekileri atlatıp atlatmadığını düşünüyordu ve artık sesler gitmişti. Dizleri titremeye başladı ve kendisini taşıyamadı. Yere yıkıldığında omzunda bir el hissetti. Eliyle yüzünü yoklayan Süha birden o kokuyu aldı ve yeniden cemevini anımsadı, yaşananların rüya olmadığını anladı.
Yazar iddia ettiği mistik gerilimi özellikle son bölümde oldukça hissettiriyor. Geçmişiyle şimdi arasında yolculuğa çıktığımız romanın sonu bağlanmamış, kişinin kendi düşünceleriyle birlikte bir son oluşturulması istenmiştir.
Yazan: Begüm Demir
Bir Ses Böler Geceyi Konusu
Polisiye romanların usta kalemi olan Ahmet Ümit’in 1994 yılında yayınlanan polisiye romanı olan Bir Ses Böler Geceyi okurlarına gerilim dolu bir polisiye sunuyor.
Şehirden çok uzakta kendi halinde bir köyün tam ortasında büyük bir cem evi vardır. Karanlığın doldurduğu bir gecede cem evinde tören varken mezarlık duvarına bir cip çarpar ve gece ölüm kokan bu ses ile bölünür. Hayatı inişler ve çıkışlar ile dolu olan bir araştırma görevlisi bir gece yaşanan bu gizemi çözmek için çabalar fakat olaylar zinciri onu farklı bir yola sürükler.
Alevi inancını da içine alan ve Alevi inancına bakış açısını değiştiren ender romanlardan bir tanesi olan Bir Ses Böler Geceyi bir taraftan okurlarına gizemli bir polisiye sunarken diğer taraftan Alevi inancının gizemli yanlarını paylaşıyor.
Bir Ses Böler Geceyi Soruları ve Cevapları
Bir Ses Böler Geceyi kimin eseri?
Ahmet Ümit
Bir Ses Böler Geceyi türü nedir?
Yerli Romanlar, Polisiye, Gizem, Gerilim
Bir Ses Böler Geceyi kaç sayfa?
144
Bir Ses Böler Geceyi Yorumları
harika bir polisiye ahmet ümit teşekkürler çok iyi yazarsın
17-09-2015 09:08
çok iyi bir kitaptı bir kerede bitirdim
21-12-2015 20:35
ahmet ümitin kitaplarını sevmemi sağlayan kitaplardan bir tanesi
30-12-2015 22:11
bir sahne dışında aklımda bi sey kalmadi
17-10-2016 17:17
gerçekten heyacanlı bir kitap
25-11-2016 18:31
ahmet ümit'e çok teşekkür ediyorum çok iyi bir iş çıkarmış. kitabını çok beğenerek okuyorum...
06-02-2017 18:22
okuduğum ilk ahmet ümit romanıydı.. çok farklı bir yazar..artık favori yazarlarımdan biridir.