Kitap Türü:Tarihi, BiyografiOrjinal Adı:The RoadÇeviren:Mete Ergin
Puan Tablosu
Haytalarla Çolpalar Özet
Jack London, 15 yaşındayken günde on iki saat çalıştığı konserve fabrikasının ağır çalışma koşullarından bezip San Francisco Körfezinde kaçak istiridye toplayarak edindiği İstiridye Korsanlarının Prensi unvanıyla, yaşadığı şehir olan Oakland’ta oldukça popüler olmuştur. Bu popülarite, yasadışı işleri kınayanlar tarafından hor görülmek istense de London, John Milton’un Kayıp Cennet’indeki “Cehennemde hükümdarlık, cennette uşaklıktan iyidir” sözünü hayat felsefesi olarak seçmiş ve yollara düşmüştür.
London’un 1892 ile 1894 arasındaki iki yıllık Yol serüveni, Viski Bob’un çalıp Port Cost’ta bıraktığı tekneyi geri getirmek için Dinny McCrea’la on dolar karşılığında anlaşmasıyla başlar. Başarılı kaçırma operasyonunun ardından liman polislerinden sakınmak için gittiği Sacramento’da haytaların anlattıklarından etkilenerek onların peşine takılmaya karar verir. Bu yoldaki ilk sınavı dilenciliktir. Dilenciliği o zamana kadar adi, bayağı bir iş olarak düşünmesine karşın akşam olup da içlerinden biri yemek parasını onunla paylaşınca asalaklığın daha da kötü olduğuna karar verir ve bu işi bir çeşit sinir idmanı olarak görerek elinden gelenin en iyisini yapar. Hatta yemek dilenmek için kapı kapı dolaşırken hikâye anlatma sanatı konusunda ustalaşır. Karşısına çıkanların ne meşrepte bir insan olduğunu saniyeler içinde sezip ona uygun temada hikayeler uydurması ve inandırıcılığı edebiyattaki başarısının da temel nedenidir. Bu yeteneği karnını doyurabilmesini sağlamış, kimi zaman da onu serserilikten hapse tıkmak isteyen polisin elinden kurtarmıştır. Okumaya ve yazmayı da ne olursa olsun bırakmamış, eline para geçtikçe dikişi ya da cildi kusurlu kitapları ucuza satın alarak okumuş, okuduklarını satarak yeni kitaplar almış, yolculuğu boyunca da günce tutmayı ihmal etmemiştir.
O zamanlarda sokağa “düşen” hemen her insanın başına gelen kodese girme talihsizliğine uğradığı da olmuştur. Bir gün sırf sabahın erken saatinde sokakta tek başına yürüyor diye Erie İl Cezaevinde 30 gün cezaya çarptırılmıştır. Her koşula uyma, her kalıba girme yeteneği sayesinde orada da ayakta kalmayı başarmıştır. Meydancılık yapmış, okuması ve dili kullanmadaki ustalığı sayesinde kadınlar bölümünden bir mahkûma âşık olan meydancıbaşının mektuplarını okuyup yazarak yolunu bulmuştur. Bu bir aylık tutukluluk süresi karakterine alçakgönüllülük olarak geri dönmüştür. London’un tutuklu kaldığı yerler Buffalo ile sınırlı değildir. İleriki yıllarda Kore’de, Mançurya’da, Rus casusu olduğu iddiasıyla Japonya’da da tevkif edilmiştir. Başından geçenler nedeniyle polisten her daim kaçma güdüsü hayatı boyunca peşini bırakmamıştır. Bu güdü, hayatta kalma ve vicdanı arasında sürtüşmeye de neden olmuştur. Çocukluğunda, üvey babası John London bir süreliğine polis memurluğu yapmış ve ailesinin geçimini serseri avlayarak sağlamıştır. Yakaladığı serseri ve yakalarken kat ettiği kilometre başına aldığı ücret London ailesine yiyecek, giyecek, okul ihtiyaçlarının karşılanması ve günlük geziler olarak geri dönmüştür. Dolayısıyla Jack London polisten her kaçışında bir çocuğun elinden olanaklarını alıyor gibi hissetmiştir.
Hayta olabilmek için bir olgunluk sınavı olan Sierre Nevada Dağlarını trenle kaçak olarak geçmeyi başarmış, Elebaşı Bob tarafından eğitilmiş olan London, Council Bluffs’ta başlarında Kelly’nin olduğu iki bin kişilik serseri ordusuna da katılmıştır. Kaybedecek bir şeyi olmayan kalabalığın yarattığı dehşete şahit olmuş, tek başına kaldığı durumlarda kimi zaman görmezden gelmenin en uygun yöntem olduğunu öğrenmiştir.
London’un 16 ila 18 yaşları arasında ömrünü “hep aynı vardiyada” geçirmemek amacıyla çıktığı bu yol ona, hızlı karar verme, inisiyatif alma ve girişim yeteneği, hislerine ve kendine güven duyma olarak geri dönmüştür. Yolculuğu sırasında şahit olduğu çocuk işçilerin dramı, kadınlara ve zayıf görünenlere uygulanan şiddet, adalet ve hukuk sistemine duyduğu güvensizlik gelecekteki düşüncelerini de etkileyecektir. Bu yolculuğun onda yarattığı bir diğer değişiklik de kas gücünün değil kafa gücünün para ettiği düşüncesidir. Bu düşünceyle evine dönerek Oakland Lisesini bir yılda tamamlamış, üç ay boyunca günde on dokuz saat çalışarak girdiği The University of California’yı (Berkeley) ise maddi zorluklar ve okulun beklentilerini karşılamaması nedeniyle bırakmıştır.
Bu otobiyografi London’ın, tarihe 1893 Paniği olarak geçen ekonomik krizin merkezinde ABD’yi baştan sona gezerken düşünsel hayatındaki gelişmelere, sosyalizm hakkındaki fikirlerinin yeşermesine şahit olmak açısından önemli bir kaynaktır. Orijinal ismi The Road olan bu eser ülkemizde Demiryolu Serserileri, Yol, Doğu Yakası, Açlar Ordusu, Haytalarla Çolpalar gibi farklı isimlerle yayınlanmaktadır. Yönetmenliğini Robert Aldrich’in yaptığı Emperor of the North Pole (1973) de aynı adlı öykünün farklı bir uyarlamasıdır.