Türkan ölmek üzereydi. Çevresindeki kimse bunu kabul etmiyordu ama kendisi çok az zamanının kaldığını biliyordu. Doktorlar, çocukları ve arkadaşları bu gerçeği ona söylemiyordu. Unuttukları şeyse Türkan da bir doktordu. Hem de harika bir doktordu. Hayatını cüzamlılara ve yoksullara adamıştı. Bu seçiminden bir kere bile pişman olmamıştı.
Son günlerinde çevresi sevdikleriyle doluydu. Çocukları, dostları, hastaları... Hepsi son anında onun yanında olmak için bekliyordu. Kendiyle gurur duyuyordu Türkan. Eğer cüzamlılarla ilgilenmeye karar vermemiş olsaydı belki de yüzlerce insan duvarların arkasında sessizce ölmüş olacaktı.
Türkan geçmişi düşünmeden edemiyordu. Biricik arkadaşı Gökşin'in getirdiği mektuplar kucağında duruyordu. Bu mektuplar Türkan'ın hayatının özetiydi. İçlerinden bir tanesini çekip okumaya başladı:
Ali'den bahsediyordu. Onunla uzun süre mektuplaşmıştılar. Ali, Türkan'a aşıktı ama aşkına karşılık bulamıyordu. Çünkü Türkan doktor olmak istiyordu. Ali'yse evinin hanımı olması gerektiğini söylüyordu. Ayrıca Türkan bir doktorla evlenmek istiyordu. Bir doktoru en iyi anlayacak kişinin bir doktor olması gerektiğini düşünüyordu. Atilla'yla tanıştığında da hayatının aşkını bulduğunu sandı ve onunla evlendi. Çınar ve Çağlayan da bu aşkın meyveleriydi.
Türkan, Çağlayan'a hamileyken eğitimine devam ediyordu. Akıl hastalarını kontrole gittikleri bir gün cüzamlıları gördü. Onlara bir hayvanmış gibi davrandıklarını görünce kendine bir söz verdi: Ne olursa olsun onlara yardım edecekti.
Çocuklar büyüdükçe Türkan ve Atilla'nın arasındaki aşk bitti. En sonunda ayrılmaya karar verdiler. Türkan her gün kendini daha çok geliştiriyordu ve hedefine daha çok yaklaşıyordu. Yurt dışına çıkıyor hem çocuklarının İngilizcelerini geliştirmelerini sağlıyor hem de diğer ülkelerde cüzamın nasıl ilerlediğini öğreniyordu. Ülkesine dönünce de öğrendiklerini uygulamaya başlıyordu.
Hayatının monoton bir döneminde Cevdet'le tanıştı. Yıllardır yalnızdı ve yeni bir maceraya atılmak ona çekici geliyordu. Bu yüzden tanıştıktan bir buçuk ay sonra evlendiler. Cevdet, Çağlayan'la çok iyi anlaşıyordu. Bu Türkan'ın hoşuna gidiyordu. Bu evlilik sırasında cüzamla ilgili çalışmalarını da iyice ilerletmişti ama Cevdet bundan hiç memnun değildi. Türkan'ın işi bırakıp evinin hanımı olmasını istiyordu. Saçma sapan kıskançlık krizlerine giriyordu. Türkan elbette bunları kabul etmedi ve ayrıldılar.
Türkan cüzamlılar için ayrı bir bölüm oluşturdu. Eğer hastalık erken teşhis edilirse iyileştirilebilmekteydi. Türkan da bunu bildiği için durmadan çalıştı, daha fazla insanı iyileştirmek için elinden geleni yaptı. Kimsenin gitmeye cesaret edemeyeceği yerlere cüzam taraması için gitti. İnsanlara cüzamın çabuk bulaşan bir şey olmadığını göstermek için hastalarına sarıldı, ellerini tuttu. Ona göre bir tedavi yapılacaksa hastaya dokunmak gerekiyordu. Çünkü bu onun kendini güvende hissetmesini sağlıyordu. Bunu kendi öğrencilerine de öğretti ve yenilmez bir ordu olarak cüzamla savaştılar.
Hastalığı yenenleri öylece bırakmadı hiçbir zaman. Onlara iş buldu, çocuklarını okuttu, onlar için bağışlar topladı. Bir süre sonra da herkes tarafından sevilen bir doktor hâline geldi.
Tam iki kez kansere yakalandı ama pes etmedi. Kemoterapiden sonra hastalarını ziyaret etti, toplantılara katıldı. Çünkü kenara çekilip kanserin onu yenmesine izin veremezdi, ölmeden önce kurtarması gereken onlarca insan vardı. Bu olumlu tutumu sayesinde kanseri yenmeyi başardı.
Ne yazık ki kanser üçüncü kez tekrar ettiğinde gitmeye niyeti yoktu. Türkan gün geçtikçe zayıf düştü. Artık tek umudu kendisinin kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Kurumunun yirminci yıl kutlamalarına katılmaktı. Etrafındaki herkes bu kutlamanın onun hayatındaki son önemli gün olacağını biliyordu.
Kutlama zamanı geldiğinde Türkan'ı güzelce süslediler. Kanserden zayıf düşmüş bedenine rağmen çok güzel görünüyordu.
Salona ulaştıklarında Fazıl Say başta olmak üzere birçok müzisyen konser verdi. Türkan çok mutluydu. Çünkü herkes oradaydı. İyileştirdiği hastalar, hastaların aileleri, okuttuğu çocuklar, meslektaşları, dostları, çocukları... Hepsi Türkan için oradaydı. Perdeler yavaşça kapandığında Türkan'ın tek duyduğu bir şiirin mısralarıydı.
Yazan: Melek Sıla GÜLER
Türkan Soruları ve Cevapları
Türkan kimin eseri?
Ayşe Kulin
Türkan türü nedir?
Biyografi
Türkan kaç sayfa?
344
Türkan Yorumları
yazık bu kadının kıymetini bilemedik değerlerimizi çok çabuk silip atıyoruz çok fazla genç kızın hayatına dokundu bir ömür minnettar olacağız
23-08-2023 00:27
türkan abla benim hayatımı değiştirmişti benim gibi çok var böyle bir eser yazdığı için ayşe kuline teşekkür ederim