Hayat, Ayşe Kulin'in ailesinin ve kendisinin hayatını kaleme aldığı serinin üçüncü kitabı. Bu eser Ayşe Kulin'in doğduğu yıl olan 1941'de başlıyor ve yazarın hayatında iz bırakan olaylar ile 1964 senesine kadar uzanıyor.
Roman Ayşe Kulin'in annesiyle birlikte, babasına refakat ettikleri hastane odasında başlar. Ardından Ayşe Kulin'in çocukluğuna dönüyoruz. Ayşe Kulin 1941 yılında İstanbul'da doğar. Bu tarihlerde Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'nın korkusunu yaşamaktadır. Ayşe Kulin'in bebeklik yılları çoğunlukla Ankara'da geçer. Sevdiği adam Ermeni olduğu için evlenmesine müsaade edilmeyen teyzesi Sabahat, bu yıllarda zorlu bir mücadele vererek Aram'a kavuşur. Fakat Ayşe'nin annesi Sitare Ankara'da olduğu için, diğer aile fertleri de bu evliliğe pek gönül vermediğinden Sabahat ve Aram (Müslüman olup aldığı adıyla Bâlâ) yalnız başlarına sade bir nikâh ile evlenirler.
Ayşe ve ailesi Ankara'da Soysal Apartman'ında yaşıyorlardı. Bu apartman Kızılay Meydanı'nda hareketli dakikaları çok güzel bir açıyla görüyordu. Ayşe'nin ilkokulu bitirip Robert Koleji'ne gideceği döneme kadar da bu apartmanda yaşadılar. Ancak yazları Ada'ya gidilir ve Sitare'nin ailesi ile bir araya gelinirdi.
Ayşe ilkokula Ankara'da başlar. Bir süre sonra tifo hastalığına yakalanır. Bu sırada babası Muhittin, ekibinin dağıtılmasını doğru bulmadığı için istifa eder. Bu duruma Sitare çok sinirlenir çünkü Ayşe hastayken istifa etmenin doğru bir vakit olmadığını düşünür. Ardından Muhittin, İller Bankası'nda çalışmaya başlar ve yeni bir sayfa açılır hayatlarında.
Ayşe ilkokulu bitirir. Ortaokula giriş sınavında da üçüncü olarak güzel bir başarı gösterir. Ayşe artık kolejlidir. Edebiyat bölümünde yatılı olarak yedi sene okur ve burada ömür boyu sürecek arkadaşlıklar edinir.
1960 yılının yazında Büyükada'da tanıştığı Mehmet'le arkadaşlıkları farklı bir yola girmeye başlar. Bu yıllarda Ayşe ailesiyle büyük görüş ayrılıkları yaşamaya başlar. Dışarıdaki hayat onun için çok zor olmaya başlar. Annesi Mehmet ile olan arkadaşlığını pek onaylamamaktadır. Ancak anneannesi onunla aynı fikirde değildir. Mehmet bir fabrikatörün oğludur, oldukça zengindir. Ailesinin isteksizliğine rağmen işler ilerler ve evlilik yoluna girerler. Evlendikten sonra da eğitimlerine devam etmek için Londra'ya giderler. Ancak oraya gittiklerinde Ayşe, eşini tanıyamadığını çok iyi anlar. Zaten bir fabrikatör çocuğu olmanın verdiği rahatlıkla eğitimi gereksiz ve önemsiz bulur Mehmet. Ancak Ayşe, Londra'ya gidene kadar bunu fark etmemiştir. Bir şekilde ikisi de eğitimlerine başlasa da Ayşe çok geçmeden hamile kalır. Bu da istemeden de olsa eğitimine ara vermesine sebep olur. İlk oğlu Mete henüz üç aylık iken ikinci çocuğuna hamile kalır. İkinci çocuğu Ali de doğduktan sonra evliliğindeki çatırdamaları daha iyi hisseder Ayşe. Mehmet ile aralarındaki bağ gittikçe zayıflar. Her gün okula diye evden çıkan Mehmet, okuldan başka her yere gidiyor gibi hisseder. Bir yaz İstanbul'a gittiklerinde geri dönmeme kararı alırlar. Zaten Londra'da eğitim için bulunuyorlardı ve görünen o ki ikisi için de eğitim çok geri planda kalmıştır. İstanbul'a döndükten sonra da bir şeyler yolunda gitmemişti. Aralarındaki mesafe gittikçe açılıyor gibiydi ve en önemlisi Ayşe mutlu değildi. Boşanma kararını aldığında Mehmet hiçbir çaba sarf etmeden kararını onayladı. Babası Muhittin ise bir telefonla soluğu kızının yanında almıştı ve onu kucaklamaya hazırdı. Ayşe, Muhittin, Mete ve Ali trene binmiş Ankara yolunu tutmuşlardı. Ayşe Kulin, İstanbul'daki evinde yalnızca üç ay oturabilmişti. Oğulları Mete ve Ali ise henüz bu ayrılığı kavrayacak yaşta değilken yollara düşmüştü. Mehmet için ise bu veda bir an önce olması gereken bir sorumluluk gibiydi.
Ayşe Kulin'in bu serisi bağımsız okunabilse de seride ilerledikçe sıralı okunmasının daha verimli olacağını düşünüyorum. Romandaki karakterlerle daha yakın bir bağ kurmak adına her birinin hikayesini öğrenmek istiyorsanız Veda kitabıyla başlamalısınız. Ayşe Kulin, bu eserinde de hayatında iz bırakan olayları paylaşırken dönemin önemli siyasi olaylarını da eklemeyi unutmamış. Bu, yaşananları daha bütüncül değerlendirebilmek için güzel bir fikir olmuş, ben okurken sıkılmadım. Ama birtakım siyasi sohbetler olduğunun da altını çizelim.