Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:La Chartreuse de ParmeÇeviren:Samih Tiryakioğlu
Puan Tablosu
Parma Manastırı Özet
Küçüklüğünden itibaren kahramanlık hikâyeleriyle büyüyen Fabricio, Stendhal’ın yaşanmış bir Don Kişot masalıdır. Fabricio’nun Don Kişot’tan ayıran en büyük özelliğiyse aptallık derecesine varan ‘’sevgi açlığı’’ bütün felaketleri üzerine çekmektedir.
Parma Manastırı, Stendhal’ın Manastır’da dinlediği bir olayın aktarılmasıyla oluşmuştur. Siyaset, din ve ordunun ağır eleştiriyle halkın vatan konusunda ki düşüncelerini alaya alarak yazdığı bu roman ağır ironi ve hakarete varan taşlamaların yansız aktarımını okuyucuya sunuyor.
Sezar’ın güç kaybedip Napolyon’un Milano’ya girmesiyle Fransızların büyük bir sempatiyle karşılanması Fabricio’noyu da etkilemiştir. Dönemin bu kevgire dönmüş havası şöyle tasvir ediliyor:‘’ Yeryüzünde okumak da başka herhangi bir konuyu öğrenmek de boşuna zahmettir. İnsan köyünün mahallesinin papazına gereken haracını hiç aksatmadan verip, işlediği bütün ufak tefek günahları da olduğu gibi ona anlattı mı, cennette iyi bir yer bulacağına emin olabilir.’’(Sy. 8) Fabricio’nun Fransız’larda gördüğü şey onların güçlülüğünden çok kendilerinin zayıflığı olabilir miydi? Sorusunu sormaktan kendimi alamıyorum.
Yaşanan yıllar arasında siyaset ve ordudan sonra din işlerine de boylu boyuna rüşvet girmiştir. Hatta cinayet ve diğer kirli işlerin o kadar içine batmıştır ki! Toplum ve burjuvalar arasında kiralık katil tutmadan işini görmek zayıflık olarak görülmeye başlanmıştır.
Fabricio orduya katılmak için evinden ayrılır. Orduya katılmak için yola düşer. O kadar hamdır ki! Orduda ki kadınlar onun daha gelir gelmez bir asker olmadığını anlarlar. Ona top atışlardan kaçmayacak bir at bulmasını tavsiye ederler. Orduda rütbelilere birkaç bira ısmarlayarak katılabileceği tavsiyesini alır. Ama bütün bunlar olup biterken unuttuğu bir şey vardır. Ağabeyi tarafından ihbar edilir. Kahraman Fabricio birden kaçak bir casusa dönüşür. Psikopos kurulu cehenneme dahi birkaç elmasa çözüm bulurken casusluk meselesine mi çare bulamayacaktır? Tabi ki hayır?
Fabricio birkaç siyasi birkaç da meteliğe olaylara karışmaması suretiyle aklanacaktır. Bir de iyi niyetini göstermek için bir burjuvanın gönlüne girmesi gerekmektedir. Düşes halası onu yanına çağırır. Başta bir akraba ilişkisi gibi gözükse de Düşes’in duyguları zamanla değişir. Kont bu yakınlaşmadan hiç haz etmez.
Fabricio’nun aşk hakkında bir tür ‘’açlık’’ gibi düşünmesi onu bu aklanma sürecinde de yolda gördüğü bir kadına aşık olmasına ve korumasını öldürmesine sebeb olacaktır. Fabricio kahraman olarak çıktığı bu yolda kendisini hapiste bulur. Üstelik her gün kendisini zehirlemek isteyen kişiler tarafından öldürülmek istenmektedir. Burada Garnizon komutanın kızına aşık olur. Işıkla ve alfabeyle onunla konuşurlar. Gelecekte de büyük bir evlilik acısını yaşatacak kişiyle burada tanışır.
Prens halk tarafından karmaşanın ortasındadır. Düşes’in Prens’le tanışıklığından dolayı Fabricio kurtulur. Fakat aklı Garnizonun kızındadır. Düşes bu yakınlığı çekemez. Garnizonun kızının başkasıyla evlenmesini hızlandırır. Fabricio bu dönem Başkonsolos vekili olarak izdivaya çekilir. Uzun bir süre sonra onu bir sürpriz bekleyecektir. Bu günahı temizlemek için Fabricio dönülmez bir ölüme sürükler insanları ardından bıraktığı keyif için öldürülen pek çok insan gibi… Ve bunların hepsinde dur durak bilmeyen sevgisi yerini vicdan azabına bırakır.
Stendhal’ın bu romanı aslında her sevginin bir önceki insanı öldürdüğünü anlatır. Kara bir ütopya gibidir. Her aşamadan geçildikten sonra diğerinden hiçbir şey kalmaz. Her son başladıkça bir diğeri başlar ve insanlar sevgi mezarlığına dönüşür. Birbirini taparcasına seven ve tanrılarını gömen insanlar gibi… Biraz ağır bulduğum bu kitabı iki kez okuma girişimim oldu. Üçüncü kez okuduğumda Stendhal’ın iğneleyici üslubunu anlayabildim. Döneminde övgü almış bu eseri Stendhal okurları büyük bir beğeniyle okuyacaktır. Son söz Stendhal’den:
çok sıkıcı bir kitaptı okuduğuma pişman oldum okuduğum en kötü kitaplardan biri öğretmenimiz okumızı istedi ve parma manastırı kitap özeti istediği için okudum hiç tavsiye etmem
17-10-2016 01:32
stendhal kitaplarını herkese tavsiye ederim mükemmel bir stili var harika yazıyor
06-11-2016 00:08
çok sıkıcı bir kitaptı
15-11-2016 23:20
bana göre çok güzeldi yazar çok güzel konulara değinmiş
27-11-2016 21:13
bence güzel kitaptı beğenmeyenler neden beğenmediklerini de açıklasalar iyi olurdu
18-12-2016 16:36
çok sıkıcı bir kitaptı ben hayatımda bu kadar sıkıcı bir kitap görmedim tavsiye etmem bu kitaba bu para verilmez en ucuz 30 tl o da tamamı değil hic okumayin daha iyi
05-01-2017 17:14
çoğu sıkıcı demiş benim hoşuma gitti farklı bir kitap
21-02-2017 21:25
hoca parma manastırı özeti istemese okumazdım konusu ilginç değil bizi ilgilendiren bir hikaye yok ana fikir yok sıkıcı bir kitap oku oku bitmiyor
07-04-2017 17:29
kitapbın ana fikri ne bir de yer ve zaman bildirebilir misiniz?
05-06-2017 19:26
mükemmel bir roman okunması gerek
05-09-2017 19:30
hiçbirsey anlamadım
17-10-2017 14:23
kitabı eleştirenler ve sıkıcı diyenler gitsinler o saçma sapan hiç bir edebi değer taşımayan wattped kitaplarını okusunlar bu begenmediginiz eser büyük bir realist olan stendhal in eseridir ve tanzimat donemi nin ikinci dönemi ve ondan sonraki dönemlerin yazarları için ilham olmustur yani şu anki edebiyatın yapı taslarinda onun da payı vardir.
28-01-2018 09:59
hiçbirşey anlamadım sadece önemli yerleri biraz anladım
01-03-2018 14:18
bence gereksiz uzatılmış bir kitap konusu fena değil ama o kadar çok gereksiz detay eklenmiş ki kitap gereksiz uzun olmuş okurken hem sevdim hem de sıkıldım
07-06-2019 23:00
parma manastırı kimin eseridir acaba stendhal adamın gerçek adı mı yoksa takma ismi mi bana yazar bilgisi lazım
14-12-2019 22:16
parma manastırı hangi akım oluyor?
04-05-2022 21:29
kitabın konusu tek paragraflık özet olarak lazım
18-02-2023 18:58
bazı yerlerde romantizm akımı demişler bazı yerlerde realizm olarak geçiyor tam ortada anlaşılan bir akım yok