Onuncu Köy köy enstitüleri sayesinde bir köy öğretmeni olan Fakir Baykurt’un hayatından da izler taşıyan, savunduğu belli başlı bir ideolojisi olan bir romandır.
Romanda kısaca farklı köylerde öğretmenlik yapmış olan birisinin başından geçenler anlatılır. Anlatı öğretmenin görev yaptığı yedinci köy olan Damalı’da başlar. Bu köyde Durana adlı zengin ve kibirli bir ağa vardır. Köyün geri kalanı kız çocuklarını okula yollarken Durana günah ve yakışıksız olduğu gerekçesiyle kızı Asiye’yi okula göndermeyi reddeder. Öğretmenin inadı ve biraz da toplum baskısı sonucunda kızını okula yollamaya başlasa da daha sonrasında önce öğretmeni dövdürtür, ardından da üst makamlardan tanıdığı kişiler aracılığıyla öğretmeni köyden sürdürtür. Başka bir köye tayin olan öğretmen böyle bir haksızlık sonucu köyden ayrıldığı ve Durana gibi birisini durdurmada başarısız olduğu için ona söylenileni yerine getirmektense Ortaköy denilen bir köyde demircilik yapmaya başlar. Bu köyde ise köylüler kendi topraklarını işleyememektedir. Ortada dönen bu duruma sessiz kalamayan öğretmen burada da haksızlığa müdahale etmek ister. Ancak, onun toprak sahiplerine başkaldırışı ve köylüyü uyandırma isteği yine ileri gelenler tarafından dikkat çeker. Olaylar sadece onu değil, ona demircilik öğreten kişiyi de tehdit boyutuna ulaşınca da öğretmen evlenmek üzere olduğu Gülşen ile birlikte köyden kaçar. Nihayet karakterin uğradığı onuncu köy olan Yaşarköy’e gelirler. Burada da köylü kuş sürülerinden mustariptir. Kuşlar köye dadanıp hem mallara hem de insanlara zarar verirken köyün imamı onların Allah tarafından geldiğini söyleyip köylünün kuşlara müdahale etmesini engellemektedir. Öğretmen de olup biteni öğrenince imamın sözlerine karşı çıkar ve halkı öylece durup zarar görmeyi beklememe konusunda uyarır. Köylü bunca zaman imamı dinlemenin yarar sağlamadığı düşüncesiyle bu sefer öğretmeni dinler ve kuş sürüsünü yok eder. Anlatı köylünün zafer kutlamalarıyla sona erer.
Romanı değerlendirecek olursam; bana göre eser köy gerçekliği ve güç gerçeği olarak ayrılmak üzere dönemin realitesini iyi bir şekilde sunan bir plota sahip. Anlatıda köyün bilgi bakımından oldukça geri kalmış olması, çoğunlukla en bilgili muhtar ve köyün imamı gözüktüğü için onlar ne diyorsa kabul edilmesi, insanların hem “Müslümanız elhamdülillah” profilinde olması hem de rahatça hak yeme, başkasının malına ve eşine göz dikme gibi davranışlarda bulunması, evliliğe bakış açıları ve daha fazlasına değiniliyor. Ayrıca tüm bunlara paralel olarak zengin ve güçlü olanın sözünün geçmesi, köyün ileri gelenlerinin siyasi bağlantılarının olması, işleyişin gerçekten hak hukuk gözetmektense birilerinin lehine kararlar alma yoluyla ilerlemesi gibi durumlar da romanda yer alıyor. Böylece roman hem yazıldığı dönemdeki köylere dair bir gerçeklik sunuyor hem de o dönemdeki hukukun işleyişi konusunda eleştirel bir bakış açısı kazandırtıyor. Bu yönüyle ilgi çekici bir eserdi diyebilirim.
Öte yandan anlatının zaman zaman fazla idealist bir yapıya bürünmesi bir noktada romanın ilgi çekiciliğini azaltıyor bence. Örneğin, romanda net bir şekilde öğretmen idealleştirilmesi var ki romanın ana fikri de bu. Ancak, toplumu aydınlatma görevinin tamamen bir kişiye verilmesi ve onun gittiği her yerde bir etki yaratması anlatının geri kalanında sunulan gerçeklikle karşılaştırıldığında bazen garip duruyor. İdeoloji bu derece ön planda olduğu için eseri basitleştiriyor. Bunun yanı sıra köylünün eğitimsizliği, ahlakı oldukça ön plandayken öğretmenin de eksik yanlarının olduğu gerçeği çok hızlı geçiliyor. Örneğin, daha okul kültürü yeni oturuyorken bir köy öğretmeninin okul kıyafeti zorunluluğunu istemesi değiştirmeye niyetlendiği toplumu tanımadığını gösterir. Köy enstitülerinde öğretilenlerle gerçek işleyişin aynı olmadığı anlatıda sunulsa da öğretmenin toplumu tanımama meselesinin üstü kapatılıyor mesela. Böylece, dikkatli okuma yapılmadığında bozuk bir düzene ve eğitimsiz bir topluma karşı adeta bir süper kahramanmışçasına gözüken öğretmen profili varmış gibi hissettiriyor. Bu sebeple her ne kadar gerçekliği sunarken başarılı bir eser olsa da ana karakterin verilmesi konusunda idealleştirme çabasına girildiğinden dolayı aynı özenin gösterilmediği bir eser olduğunu düşünüyorum.
Yazan: Rumeysa Nur Yıldırım
Onuncu Köy Soruları ve Cevapları
Onuncu Köy kimin eseri?
Fakir Baykurt
Onuncu Köy türü nedir?
Yerli Romanlar
Onuncu Köy kaç sayfa?
343
Onuncu Köy Yorumları
fakir baykurt'un onuncu köy adlı bu eseri kitabın adından da anlaşılacağı üzere doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar savından yola çıkılarak yazıldığını düşünürsek hiçte yanılış olmayız. hikayemizin kahramanı olan öğretmenimiz ilk atandığı köyde bazı şeylerin yolunda gitmediğini görür . yapı olarak ta haksızlığa boyun eğmeyen bir yapısı vardır. kız çocukların okula gönderilmemesine karşı çıkar. ancak köyün ileri gelenleri bundan hoşlanmaz. öğretmeni okuldan göndermek için her türlü yolu denerler ve bunda da başarılı olurlar. bu yapılanlar hoşuna gitmez ve mesleği bırakmayı düşünür ve bırakır da. artık bir demirci ustasıdır. bur da bir kıza aşık olur. bu köyde de yolunda gitmeyen bazı şeyler vardır. onu da çözmek ister. ancak yine başarılı olamaz. bu sefer sevdiği kızı alıp o köyden ayrılır. okunması gereken güzel bir kitap.