Kitap Türü:DenemeOrjinal Adı:What is man?Çeviren:Esra Damla İpekçi
Puan Tablosu
İnsan Nedir Özet
Mark Twain’in İnsan Nedir eseri, Yaşlı Adam ile Genç Adam arasında geçen insana dair bir diyalogdur. Bu diyalogda Yaşlı Adam “bilge kişi”yi, genç adam ise öğrenciyi temsil eder. Yine de ikisinin mülakatı, bir usta-mürid ilişkisinden ziyade iki dostun bir sohbeti görünümdedir. Konuşmanın dizgini doğal olarak Yaşlı Adam’ın ellerindedir. Yaşlı Adam, insana dair fikirlerini anlatmak için Genç Adam’ın düşünmesine ve doğru olan şeyi tecrübe etmesine izin verir. Bu nedenle kitaptaki diyalog birkaç bölüm halindedir. Bu bölüm araları genel olarak Genç Adam’ın bahsi geçen düşünceleri tecrübe etmesi ve deneyimlemesi için ayrılan zamanlardan ibarettir.
Yaşlı Adam, insana dair iki temel düşünceye sahiptir. Bunlardan birincisi, aklın bir makine olduğundan ibarettir. Yaşlı Adam’agöre insan, hiçbir fikrin sahibi değildir; çünkü zihin, bütün fikirleri çevreden almıştır. Akıl, çevreden ödünç aldığı materyalleri bir araya getirerek fikir üretir. Bundan dolayı insanlar, bu fikirler üzerinde hak iddia edemezler. Akıl, bir makineden fazlası değildir. İnsan, akıl üzerinde hiçbir yetkiye sahip değildir. Tıpkı makineler gibi akıl da dışarıdan çalıştırılır. Aklın tüm düşünce ve dürtülerinin kaynağı dışarısıdır. Ayrıca aklın irade gücü de bulunmaz.
Akıl, insandan bağımsızdır. Bunun en güzel örneklerinden birisi rüyalardır. İnsan uyur; ancak akıl serbestçe çalışmaya devam eder. Bir diğer örnek ise, aklın çalışmaya devam edip insanı uykusuz bırakmasıdır. Bazen insan istediği kadar uyumaya çalışsın, eğer akıl izin vermezse, bu oldukça zordur. Aklın insana tabi olan bir hizmetçi olduğu düşüncesi, bu örneklerle çürütülür; çünkü akıl çalışmaya karar verdiğinde onu engellemenin bir yolu yoktur. Böylesine insandan bağımsız olan ve dış güçler tarafından yönlendirilen aklın, istediğini yapması doğaldır.
Dış güçlerin etkisi altında insandan bağımsız olarak mekanik bir biçimde gelişen akıl, insanlığın zirve başarılarından sayılan sanat ve bilimi de aynı mekanik süreçlerle oluşturur. Bu nedenle bilim adamı ile sanatçının özel bir yanı yoktur. Fareler, filler ve köpekler de tıpkı bir bilim adamı ve sanatçının zihin süreçleriyle hareket eder. Bu şartlar altında üstün başarılar elde etmiş bir Shakespeare’in ya da Galileo’nun böbürlenmeye, kendilerini üstün görmeye hakları yoktur.
Yaşlı adama göre “içgüdü” kavramı anlamsız bir kavramdır. O, bu kavramı “taşlaşmış düşünce” olarak tarif eder. Dolayısıyla hayvanlar da, tıpkı insanlar gibi mekanik düşünme süreçlerine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında düşünme, hayvanlarla insanlarda ortaktır. Yani, insanların düşünmesi özel ve üstün bir meziyet olmayıp hayvanlarda da bulunan bir özelliktir. Böylece Yaşlı Adam, insanlığı yüzyıllarca felsefe, bilim, sanat ve din sayesinde oturtulduğu o yüce tahttan indirir ve onu sıradan bir varlık yapar. Yaşlı Adam’a göre hayvanları “aptal” kabul etmek, insanların kibrine ve küstahlığına yaraşacak türden bir davranıştan başka bir şey değildir.
Yaşlı Adam’ın insana dair bir diğer temel düşüncesi, insanı bir şey yapmaya iten temel dürtünün “kendi ruhunu tatmin etme dürtüsü” olduğudur. İnsanın ilk ve en önemli amacı iç huzurunu sağlamak ve ruhsal rahatlığa ulaşmaktır. Yapılan iyiliklerin, katlanılan fedakarlıkların ve gösterilen kahramanlıkların temelinde hep bu dürtü yatar. İnsanlığın sahip olduğu tüm yüce amaçların kökeni hep bundan ibarettir. İnsanın yaptığı bütün tercihler, söz konusu ruh tatminine dayalı “kâr”ın yüksekliğine bağlıdır. Hangi seçenekte elde edilecek kâr yüksekse insan o seçeneği tercih eder. Temel kural budur. Görevler, sırf görev olduğu için değil; eğer yerine getirilmezse bu ihmalin insanı rahatsız edecek olmasından dolayı yapılır. Vicdan ise, insanın acı çekmeye başladığı noktada devreye girer. Eğer insanın kendisi acı çekmiyorsa, diğerlerinin acısına kayıtsız kalmaya devam eder.
İnsan Nedir kitabında Yaşlı Adam tarafından dile getirilen insana dair iki temel düşünce, Genç Adam’ın itirazlarıyla açılır, detaylandırılır, örneklendirilir ve hatta hikayelerle desteklenir. Yaşlı Adam oldukça ikna edicidir; kitabın sonunda her şeye itiraz eden Genç Adamı da ikna etmeyi başarır zaten. Kitabın üslubu okuyucuya Platon’un diyaloglarını anımsatır. İnsan aklının makine olduğu düşüncesi, Doğu düşüncesinde de sıklıkla dile getirilir. Özellikle Zen Budizm geleneğinde bu, oldukça sıradan bir düşüncedir. Yakın zamanda ise Osho ve Krishnamurti, insanlığı bir makine gibi işleyen zihinden kurtarmak için yoğun bir çaba sarfetmişler, yıllarca bu konu üzerinde bıkmadan usanmadan konuşmalar yapıp durmuşlardır. Mark Twain, aklın bir makine olduğunu söyleyip bıraksa da mesele burada bitmemekte, bunun ötesinde pek çok önemli mesele barındırmaktadır. Bu konuda söz ise, bahsi geçen kişilere düşmektedir.