Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:Del amor y otros demoniosÇeviren:İnci Kut
Puan Tablosu
Aşk ve Öbür Cinler Özet
İkinci Casalduero Markisi ve Darién Beyi Don Ygnacio de Alfaro y Dueñas ilk aşkı yirmi yaşına geldiğinde tadar. Ancak kızın Divina Pastora Tımarhanesinde yatan bir hasta olması babası birinci markiyi oldukça telaşlandırır ve oğlunun bir çiftlikte tek başına sürgün hayatı yaşamasına karar verir. Bir yıllık yalnızlık genç Ygnacio’yu aşkından vazgeçmek zorunda bırakır. Verilen sözle yetinmeyen baba oğlunun aynı zamanda İspanya’nın ileri gelenlerinden birinin mirasçısı olan Olalla de Mendoza’yla da evlenmesini şart koşar. Son derece güzel ve yetenekli bu kadınla evliliği kadının yıldırım çarpması sonucu ölümüne kadar gayet iyi bir uyumla sürmektedir. Cenazenin ardından Marki derebeylik malikanesi ve şekerkamışı değirmeni dışındaki tüm mal varlığını kiliseye bağışlar. Malikanede tek başına sürdürdüğü yaşam babasının kahyasının kızı Bernarda Cabrera’yla yaptığı zoraki evlilikle biter. Beş ay sonra kızları Sierva María de Todos los Angeles’in doğumu boğazına dolanan göbek kordonu nedeniyle büyük bir korkuya yol açar. Kız yaşarsa saçlarını düğün gecesine kadar kesmeyeceğine söz veren zenci kâhya Domingo de Adviento olur. Domingo, annesi ve babası tarafından hiç sevilmeyen kızı mensup olduğu kabile Yoruba’nın adetleriyle büyütüp yetiştirir. Bu esnada anne Bernarda bağımlısı olduğu fermente olmuş bal ve kakao tabletleri ve sevgilisi Judas ile gününü gün ederken Baba Ygnacio ise meyve bahçesindeki pineklemesine aksatmadan devam eder.
Sierva on ikinci doğum günü olan 7 Aralıkta bir dizi çıngırak almak üzere köle Caridad del Cobre ile çarşıya çıktığında alnında beyaz bir lekesi olan kül rengi bir köpek tarafından sol ayağının bilek kemiğinden ısırılır. İlk zamanlar bu durum melez köle başta olmak üzere kimse tarafından önemsenmese de ısırılan diğer üç kişinin kuduzdan ölmesiyle ısırılan son kurbanının akıbetinin ne olacağı konusu tüm kenti yoğun bir dedikoduya sürükler. Marki, hastalara uyguladığı yöntemler nedeniyle kilise tarafından hiç sevilmeyen Doktor Abrenuncio de Sa Pereira Cao’ya başvurur. Abrenuncio’ya göre kız için gerekli olan tek ilaç onu mutlu etmektir. Doktorun reçetesine elinden geldiğince uygulamaya çalışan marki iki ay sonra kızını yüksek ateşle sayıklarken bulur. Ne yapacağını şaşıran baba denize düşmüş gibi kentteki hekim, eczacı, berber, şarlatan hekim ve büyücülerden medet umar. Her birinin kendi yöntemini uygulamasıyla kız dayanılmaz acılar içinde kıvranır, çığlıkları ulumaya dönüşür, acısını kendini yerden yere atarak azaltmaya çalışır. Bu tepkiler kent ahalisi tarafından cin çarpması olarak addedilir. Haberleri duyan bölge piskoposu Don Toribio de Cáceres y Virtudes, markiye kızın ivedilikle Santa Clara Manastırına kapatılarak içindeki cinlerin çıkarılması gerektiğini anlatır. Çaresiz baba piskoposun sözüne uyarak kızın ısırılmasının üzerinden doksan üç geçtikten sonra manastıra götürüp bırakır. Kızla konuşup onu incelemek de piskoposun sağ kolu 33 yaşındaki Cayetano Delaura’ya düşer. Bu konuşmalar gün geçtikçe karşılıklı bir tutkuya dönüşür. Delaura kızı daha fazla görmek için çılgınca her yöntemi kullanır ancak içindeki suçluluk duygusu da peşini bırakmaz. Durumu anlayan piskopos Delaura’yı asla affetmez ve onu cüzzamlılara bakıcılık etmesi için Amor de Dios Hastanesine gönderir. Delaura bu uzaklaştırmaya dayanamaz ve manastırın gizli geçitlerinden sızarak kızı görmeye devam eder. Bir sabah şafak sökerken rahibeler Sierva María’yı hücresinden çıkarıp saçlarını köklerinden keserek piskoposa şeytan kovma ayini için teslim ederler. Oldukça korkunç bir deneyim yaşayan Sierva María’yı o halde gören Delaura markiye kızını oradan çıkarması için yalvarmaya gider ancak ona ulaşamaz. Çılgına dönüp manastıra gittiğinde yakalanarak mezhep sapkınlığı ve halkı karışıklığa sürüklemek suçuyla yargılanır. Cezasını görevli olduğu hastanede hastabakıcı olarak geçirir ve cüzzama yakalanma dileği hiçbir zaman gerçekleşemez. Sierva’ya gelince o da Delaura’nın neden artık ziyaretine hiç gelmediğini bilemeden şeytan kovma ayinin altıncı seansına götürülmek üzere hücresine girildiğinde yatağında tutam tutam saçları aynı şekilde başında aşkından ölmüş olarak bulunur.
Márquez 1949’da bir manastırın beş yıldızlı bir otele dönüştürüleceği haberi üzerine gittiği Cartagena’da Sierva María de Todos los Angeles’e ait bir mezarda kafatasına yapışık bir şekilde 22 metrelik bir saç yığınına rastlar. Şahit olduğu bu durumu büyükannesinin ona çocukken anlattığı bir köpek ısırması sonucu kuduzdan ölen, saçları bir gelin duvağı kadar uzun, 12 yaşındaki bir markizin efsanesiyle birleştirerek bu eşsiz kitabı ortaya çıkartır. Aşk ve Öbür Cinler kitabı aynı adla da 2009 yılında Hilda Hidalgo yönetmenliğinde beyazperdeye uyarlanmıştır.