Papazın Kızı

Papazın Kızı - George Orwell

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (5.4)	Editör (7)
Kitapevi (10)	Sosyal Medya

Papazın Kızı Özet

İnanç ile bağnazlık arasında ki farkı elbette herkes bilir. Lakin karşımıza örnekler sunulduğunda hangisinin bağnazlık hangisinin inancımız ile ilişkili olduğunu ayırt edemeyiz. Çünkü ikisi de birbirinden oluşan kelimeler. İşte şimdi bu kitapla size o örnek sunuluyor. Bir genç kızın, bir papazın kızı olan Dorothy Hare‘nin hayatı...

Dorothy, papazın kızı olmasının yanı sıra hem evin hem de tüm kasabanın her şeyi olan 28 yaşında bir genç kızdır. Dorothy ’nin annesi onları bırakalı çok uzun bir zaman olmuştur ve bu durum yüzünden her şeyi Dorothy üslenmek zorunda kalmıştır. Saniyesi şaşmaz babasının yemekleri, banyo için sıcak suyu, kilise de sergilenecek oyun için kostümleri, evin tüm ihtiyacını, izci kulübünün gereksinimleri, kadın gününün dertleri, ertesi gün için yapılacaklar listesine kadar her şeyi üstlenmiştir. Nitekim o kadar çok çalışıyor ki, aynaya bakıp ne olduğunu anlamaya bile fırsatı yok.

Ve her işle kendisi ilgilendiği için herkes de onun çektiği zorluklardan da bir haber. Kasabada ki her yere borcu olan Dorothy, sokakta yürürken başını kaldıramaz hale gelmişti ve bunların yanı sıra öyle bir inançla tanrıya sığınıyordu ki, aklından kötü bir düşünce geçme riski olduğu zaman bile kendine toplu iğne batırıyordu.

Herkesin aksine Bay Warburton, Dorothy ‘nin gerçekte hiçbir zaman tanrıya inanmadığını sadece koşullar bunu gerektirdiği için öyle gözüken bir genç kız olduğu savunan çapkın bir orta yaş beyefendisiydi. Bay Warburton ile Dorothy arasında güzel bir arkadaşlık ilişkisi olsa da meraklı bir komşunun çıkardığı dedikoduyla ortalık sarsılmıştır.

Ama o dedikodudan önce gerçekleşen bir şey var ki; o da Dorothy ‘nin aniden hafızasını kaybetmesi ve gözlerini açtığında ise tamamen başka bir şehirde olmasıydı. Kim olduğunu bile bilmeyen bu kız sokaklarda tek başına dolaşırken, bir evsizler grubuyla tanışıp onlarla yola koyulmaya başlar.

Ama bir süre sonra da o gruptan geriye kalan tek kişi Nobby olur. Beraber şerbetçi otu çiftliklerinde çalışıp geçimini sağlayan bu ikili yakın dost olmuşlardı. Ne yazık ki bu dostlukta pek uzun sürmedi. Nobby ‘nin hırsızlık yüzünden hapishaneye düşmesi işleri zorlaştırırken, aradan geçen çok uzun bir zamanda tekrardan hafızasını kazanan Dorothy için olaylar tamamen bir çıkmaza girmişti.

Dorothy, babasına gerçekleri birkaç mektupla anlatmaya çalışsa da nafileydi. O kendi memleketinde yokken dedikodular almış başını gidiyordu. Ve herkesin söylediği tek şey ‘Dorothy ‘nin aşığı ile kaçtığıydı’.

Lakin aniden araya karışan kuzen Sir Thomas, kuzenin böyle bir şekilde kendi soy isimlerini kirletmesine karşı gelerek, onu arayıp bulduktan sonra bir okulda öğretmen olarak çalıştırmaya başlamıştı.

Tabi bu süreç içerisinde gelişen birçok olay daha vardı. Papazdan hiç haber alamayan Dorothy, sokaklarda haftalarını geçirip, hiç olmaması gereken yerlerde bulunmuş ve bazen de gününü bir çay ile geçirmişti.

Şimdi öğretmenlik yaptığı okulun ve kaldığı müdirenin evi ise sefil hayatından daha da beterdi. Yaramaz çocuklara diğer öğretmenlerin yapmadığını anlatıp, dersleri olması gerektiği gibi anlatıp, tepki aldığında ise nerede hata yaptığını sorguluyordu.

Müdire Bayan Creevy, tamamen paragözün teki olan bir müdireydi ve onun için önemli olan şey çocukların ne öğrendiğinden ziyade zengin velilerin ne istedikleriydi. Bir haritayı veya Shakespeare romanlarını anlatmayı boş bulan veliler çocukların sadece el yazı ve matematik görmesini istiyordu.

Ona da tamam diyen Dorothy, bir süre sonra işten de çıkarıldığında, tam her şeyden ümidini kesecekken karşısında çıkan Bay Warburton ile bozguna uğramıştır.

Bay Warburton, Dorothy alıp eve götürmek için gelmiştir. Çünkü dedikoduların birer yalan olduğunu ortaya çıkmış ve papazında kızını geri isteğinin haberini vermişti.

Ve en sonunda ise Dorothy’nin bir seçim yapmasıyla son bulmuştu. Kendi rızasıyla Bay Warburton ile evlenip; evinin hanımı, çocuklarının annesi olmak ya da hayatının sonuna kadar bakire bir kız kurusu olarak; kilise işleri için hayatını heba etmek.

Seçimi ne mi oldu dersiniz? Bunu size söyleyerek büyük bir haksızlık yapamam. Ama kitabın sonunda George Orwell, ne anlatmak istediğini üç sayfa da rahatça özetlemiş. Tanrıyı ve dinini tamamen unutan Dorothy, artık inanmıyordu. Ve neye inanmadığını bile bilmiyordu aslında. Ne olmuştu? Doğduk, yaşadık ve öldük. Sonu yok olmak olan birileri neden bu kadar çaba sarf ederdi ki? İnsan kendisini nasıl tanımlayabilirdi ki?

Eğer Papazın Kızı kitabıni kesit kesit okursanız eminim haz alamazsınız hatta size bir süre sonra bayat bile gelebilir. Ama işin püff noktası hemen kitabı yutmaktır. Olaylar zaten son 80 sayfada daha hızlı, canlı ve akıcı ilerlemekte. Ama kitapta ne eksik diye sorarsanız; duygu aktarımı derdim. Dorothy yaşadığı o kadar zorluklara rağmen bana çaresizliğini hissettirememişti.

Yazan: Selin Gürcüoğlu

Papazın Kızı Soruları ve Cevapları

Papazın Kızı Yorumları