Yirmi yaşındaki bankacı Zehra ve yirmi altı yaşındaki tıp fakültesi son sınıf öğrencisi Zafer, bankada karşılaşırlar. Bu karşılaşmada Zafer, Zehra’dan etkilenir. Ortak arkadaşları Ayşe sayesinde hızlı görüşmeler başlar ve bu ilişki evlilik yoluna gider. Zafer bir yandan ihtisas sınavına çalışır. Ancak ne yazık ki sınavı kazanamaz. Daha fazla başkalarının sırtından geçinmek istemediği için de tayin ister. Tayini Kars’ın Sarıkamış ilçesine çıkar. Zehra gitmeyi istemese de kabul etmek zorunda kalır. Sarıkamış’ta çalışacak bir iş de olmadığı için evde oturmak zorunda kalır ve bu durum onu bunalıma sokar. Kısa bir süre sonra da hamile kalır ve kızları Bilge doğar. Bilge’nin doğumu uğurlu gelmiştir. O doğduktan üç gün sonra ihtisas sınavının sonuçları açıklanır. Zafer, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Cerrahi Bölümü’nü kazanmıştır. Artık İstanbul’a dönme zamanı gelir. Bilge’nin biraz da büyümesiyle Zehra tekrar çalışmak ister. Zafer bu duruma pek sıcak bakmaz. Bu sırada Zafer bir asistanlık teklifi alır. Bilge dört yaşına bastığında kardeşi Barış doğar. Bilge onuncu yaşına bastığında ise Zafer doçent olmak üzeredir. Bu sırada da Zehra da çok yoğun bir şekilde çalışıyor, eve hiç zaman ayırmıyordu. Zafer ise çok stresli bir döneme girmişti. Fakültedeki hocalar arasında bir gruplaşma olduğunu ve bu gruplaşmanın onun önüne engel olarak çıktığını fark etti. Dekan Yardımcısı Burhan Hoca bu yıl emekliye ayrılacaktı. Oğlu Cengiz de bu bölümde doktordu. Emekli olmadan oğlu Cengiz’in önünü açmak zorunda olduğunu, aksi takdirde karşı grubun oğlunun önünü keseceklerini söyler. Bu durum Zafer’i gittikçe bunalıma sokar ve kavgalar başlar. Kavgalar gittikçe büyür ve evi terk etmeler başlar. İlişkileri yolunda gitmediği bu dönemde Zafer, Zehra’yı aldatır. Bunu Zehra’ya itiraf etse de bütün fakülte tarafından duyulur. Bu olaydan sonra Zafer kendini dinine verir. Beş vakit namazını kılmaya başlar. Fakat mesleğinin önündeki engeller onu huzursuz etmeye devam eder. Bu sırada falcı Fazilet’in adını duyan Zafer, ondan medet umar. Bir bilim insanı olmasına rağmen kendini ona kaptırır. Zehra’nın uyarılarına kulak asmaz. Artık bir tarikatın içinde bulur kendini. Fazilet ne derse yapıyordur. Oturdukları evde kötü enerji olduğu gerekçesiyle satıp başka bir yere taşınmaktan, üç yüz elli gram külçe altın vermeye kadar hem de. Bir yandan da Fazilet’e oluk oluk para akıtıyordur. İçinde bulunduğu tarikat fakültede de duyulunca profesör olması da engellenir. Zamanla Zafer ve Fazilet’in arasında duygusal şeyler yaşanmaya başlar. Hatta birlikte umreye gittiklerinde imam nikahı bile kıyarlar. Hiçbir şeyden haberi olmayan Zehra ise evliliklerinin yolunda gitmediğinin farkında da olsa iki çocuğunun sorumluluğunu tek başına alamayacağını söyleyerek acı da çekse bu evliliği bir şekilde devam ettirir. Bitmek bilmeyen kavgalar sonunda Zafer’in aklını başına getirir ve Fazilet’i boşar. Ancak geç kalmıştır. Zehra bir not bırakıp intihar eder. Neyse ki kurtarılır. Taburcu edildiği gün ise bir trafik kazasında hayatını kaybeder. Bu sırada Zafer ise notu okuduğunda geçirdiği kalp krizi sebebiyle yoğun bakımdadır.
Yazarın dili edebilikten, süslü betimlemelerden, imgelerden oldukça uzak ve basit bir dil. Dolayısıyla eserleri hızla okunabiliyor. Eserin içeriği gerçek bir hayat hikayesinden kurgulanmış. Zaten okurken de olanların çok acı olmasına rağmen yaşanabilen olaylar olduğunu hissediyorsunuz. Kendini bilime adamış bir insanın bile hayatının dibe çöktüğü bir dönemde bir falcının şarlatanlıklarına tutunabildiğini, adeta bir akıl tutulması yaşadığını okuyoruz. Bir yandan da kendi ayakları üzerinde durabiliyor olmasına rağmen iki çocuğun sorumluluğunu tek başına alabileceğine inanmayan bir kadının çoktan bitmiş bir evliliği devam ettirme çabası anlatılıyor. Dileğim, bir yerlerde böyle hayatlar yaşanmaması...