Gezi yazılarından oluşan eser, on yedi bölümden oluşmaktadır.
I. Bölüm
Afyon Kalesinin önemi ve panoramik manzarasını bizlere anlatıyor. 26 Ağustos, Afyon Kalesi’nin kurtuluşudur. 27 Ağustos’ta da Afyon, düşmanı temizler.
II. Bölüm
Afyon’da bulunan Gazlıgöl’deki suyun şifası anlatılır. Yazar, kendi öngörüsü ile buranın çok değerli olacağını söyler.
III.Bölüm
Afyon’un şehir planı âdeta sanat ile yoğrulmuştur.
IV.Bölüm
Afyon’da arpa, haşhaş ve buğday yetiştirilmektedir. Bunun yanı sıra pancar da yetiştirilir. Buğday fiyatlarının düşmesinden bahsedilir.
V.Bölüm
Ceviz ağaçlarının uğursuz sayılmasını ve ceviz ağaçlarının kesilmesini anlatır.
VI.Bölüm
Isparta’da gül yetiştiriliciliğinin tarihçesine değinilir. Isparta’ya bu gülleri 1303 tarihinde Bulgaristan’a memurluk yapmaya gitmiş olan İsmail Efendi getirir. Halıyı Isparta’ya 1308’de İsmail Efendi getirir.
VII.Bölüm
Ispartanın tabiatı anlatılır.
VIII.Bölüm
Isparta Eğirdir’in gölünü, kasabasını tasvir etmektedir.
IX. Bölüm
Afyon’daki Afyon üretiminden bahseder. Eroin, morfin ve benzerlerinin anası Afyon’dur.
X.Bölüm
Coğrafyanın Anadolu iklimini dörde ayırdığını vurgular. Avrupa iklimi, Yunan iklimi, Asya iklimi ve Afrika iklimidir. Yani sırasıyla: Karadeniz iklimi, Akdeniz iklimi, Bozkır iklimi, Karasal iklim. Yazar, bölüm sonunda temennisini iletip Antalya’da kartların üstünde görmek istediği yazıdan bahseder. Bu yazı eserde şöyle geçer: “Eğer Cennet varsa Antalya’nın yakınlarındadır.” Yazarın bu cümlesiyle Antalya’nın ne kadar doğa güzellikleri olduğu aklımızda canlanıvermektedir.
XI.Bölüm
Yazar, bu bölümde Antalya’yı öve öve bitiremez. Antalya’nın toprak verimliliğine dikkat çeker. Nemli ve ılık havası olan Antalya’da ormanlarımız geniş yer kaplamaktadır. Portakal bahçeleri, plaj evleri, örneği olmayan kumsallar, yeşillik, doğa, kum, güneş hepsi bir aradadır. İnsanoğlunun gözünde âdeta cennet emsali olabilecek bir güzelliktedir. Bahçe kenarına sınır yapmak için kesilen odunlar filizlenmiştir. Havası, suyu ve toprağı o derece elverişlidir. Yazar, bölümün sonunda Bozkır’da satırları yazdığından söz ederek Akdeniz iklimi ile Karasal iklimi kıyaslar. Bulunduğu iklimde yeşillik oluşturabilmek için sürekli sulama yapıldığını anlatır. Hurma ve portakalın burda yetişmediğine değinir. Yer altından sular çıkarılıp yapay havuzlar oluşturulduğunu bu şekilde insanın doğaya güzellik kattığını anlatır. Antalya’da çaylar, nehirler hepsi doğanın kendi mahsülüdür. İnsan doğaya orada hükmedemez âdeta doğaya yenilir.
XII.Bölüm
Antalya’da ipek yetiştiriciliği vardır. Bursa’ya göre ipek gramı daha ağırdır. Cumhuriyet’te sulama işiyle birlikte Antalya’da pirinç üretilmeye başlanmıştır. Antalya’nın yerli muzunun iyi cins olmadığı belirtilir ve Alanya’da muz yetiştiriciliğine değinilir. Cumhuriyet ile birlikte gelen köy kanunu, köyleri düzene sokmaya çalışmıştır. Üç genç Çirkinoba köyünü düzene sokmak için plan yaparlar. Bu plan içerisinde tarlalardaki çitler kaldırılmalıdır. Evler badana yapılmalıdır. Ağaç dikme bayramı yapılacaktır. Zeytinlik, dutluk, narenciye dikmek için yer tesis edilecektir. Tavukçuluk başlatılacaktır. Köylüye sütten yağ ve peynir yapımı öğretilecektir. Verimli tohum ekilecektir. Köy hayvanları ıslah edilecektir. Okul yapılacaktır. Köyde evlenme işleri yürütülecektir. Bunlar üç yıl içerisinde tamamlanmış olacaktır. Bu maddelerin bir çoğu başarılmıştır. Yazar, bölüm sonunda “Köy benim en büyük davamdır.” demektedir. Bu cümle köye ne kadar önem verdiğini gözler önüne sermektedir. Her insanın bir köyü vardır.
XIII. Bölüm
Antalya’nın üç sorunu olan su, toprak ve ormana değinilmiştir.
XIV. Bölüm
Antalya’nın yol yapımından ve ormanlarının korunmasından bahsedilir.
XV. Bölüm
Antalya’nın doğal güzelliklerinden bahsedilir. Elmalı, Finike, Alanya, Manavgat, Korkuteli, Aspendos gibi doğa güzelliklerinden bahsediyor.
XVI. Bölüm
Yazar, bu bölümde Alanya’yı mutlaka görmemiz gerektiğininden bahsediyor.
XVII. Bölüm
Akdeniz kıyıları, Anadolu dağlarını siper almıştır. Bu kıyıya yerleşmeye çalışanlara müsade edilmemiştir. Anadolu’muz millidir ve milli kalacaktır.
DEĞERLENDİRME
Falih Rıfkı Atay’ın “Bizim Akdeniz” adlı eseri 1934 yılında yazılmıştır. Antalya, Isparta, Afyon’da gördüklerini kaleme alan yazar bize görsel bir şölen sunmuştur.