Sevim AK tarafından kaleme alınan 9-11 yaş çocuklara hitap eden 212 sayfalık bir çocuk kitabıdır. Kitabın konusu ise, Palas Pandıras Apartmanı’na taşınan yeni kiracı Teo adındaki adamın mahalledeki ve apartmanın diğer sakinlerine değişik sorular sorması onların da Teo’ya ön yargılı davranması daha sonra mahalleliden aldığı yardımlaşma ve sevgi sayesinde küçüklüğünden beri tatmadığı duyguları yeni yeni keşfetmenin sarhoşluğunu yaşamaktadır. Kısacası kitabın bizlere aktarmak istediği düşünce kimseye karşı önyargılı olmamamız gerektiğini, yardımlaşmanın önemini vurgulamaktadır. Kitabın ana kahramanı on üç yaşlarında bir çocuktur. Onun ağzından aktarılmaktadır. Yer yer çizimlerle desteklenmiş olması yazı puntosunun gerektiği kadar olması aynı zamanda basım kalitesiyle okunmayı hak eden bir çocuk hikaye kitabı olmuş. Keyifli okumalar dilerim.
Özet
Yukarıda da belirttiğim gibi kitabın asıl kahramanı olayları onun ağzından dinlediğimiz aynı zamanda Palas Pandıras Apartmanında bir üyesi olan on üç yaşındaki bir çocuk anlatmaktadır. Palas Mahalle de yer alan Palas Pandıras Apartmanı’nda bu çocuk dışında hepsi kiracı, sekiz aile oturuyordu. Komşular yakınlık kuramadan değişirler, sıkı dostluklar göremezsiniz. Genelde sadece karşı daire kapısının ardında kimler vardır bilinir üst ya da alt katlarda kimlerin oturduğu hep karıştırılır. Sekiz numara kışın üç ay boş kaldıktan sonra nihayet bir kiracı taşınır. Bir el arabasına doldurulmuş derme çatma eşya ve derisi dökülmüş bir bavulla gelir yeni kiracı ismi Teo’ydu. Bir de şişman, alacalı bulacalı tüylü, sevimsiz, ağzını hiç kapamayan, dili dışarıda bir köpeği var. Adı Nuriye. Köpeği için etin yağından, sebzesinden tuzundan kemik suyundan hazırladığı yemek hapları yapardı. Onları da cebine atar. Ara ara köpeğine yedirtirdi. Teo sorduğu değişik sorularla örneğin papatyada kaç yaprak bulunur veyahut kafamızdan kaç tel saç dökülür gibi tuhaf sorularıyla mahalleliyi ve Apartman sakinlerini bıktırmıştı. Sayılarla arası aşırı iyiydi. Onun evini temizlemeye gelen Güllü ablaya bile hesap yaparak ücretini öderdi. Ya da manavdan bir şeyler alırken hep hesap yapardı. Evinde pek eşya yoktu. Çok eşyaya ihtiyaç duymaz çok yemek yemezdi. Bu arada kitabın kahramanı çocuğun yakın arkadaşı Polat ile kurduğu bir müzik grubu vardır. Bazen kendi bestelerini yaparlardı. Bazen de ünlü şarkıcıların şarkılarını çalarlardı. Okulun da müzik grubunu oluşturuyorlardı. Sene sonu çalacaklardı. Bir sorunları vardı bu müzik grubunun solisti yoktu. Kitabın kahramanı olan çocuk sinemada çalışan Buse adındaki aşık olduğu bir kızı solist olarak bulur. Teo’ya dönecek olursak mahalle de çocukların zekasını, ölçmek için bir sınav düzenler. Başarılı olan beş kişiye burs vereceğini söyler. Daha ne iş yaptığını bilmemektedirler mahalleli ona rağmen kabul ederler. Çocuklarını sınava kaydederler. Sınav parkta olur. İşin tuhafı derslerinde çok başarılı kişiler kazanamaz. Simitçinin oğlu Toprak ve dört kişi daha kazanır. Kitabın kahramanı Buse’nin kazanmasını istiyordu çünkü hem yoksuldu hem de ona aşıktı ama kazanamadı. Güllü Abla bir gün Çinli fincanlarını yerinde bulamaz. Tam balkonda bağırdığı sırada saksılardan biri yolda geçen Teo’nun kafasına düşer. Annesi ile babasını trafik kazasında kaydeden Teo’nun kimsesi yoktur. Güllü Abla onunla hastaneye gider. Hafızasını kaybetmiştir. Hafızasını yerine getirmek için tüm mahalleli seferber olur. Onun sevdiği konuları ona anlatmaya başlarlar. Uzay, beyin, insan yapısı gibi. Konu dağılımı yaparlar. Herkes kütüphanede çalıştığı konuyu Teo’nun evine gidip anlatır. Hatta sınav günü parkta yaşananları da tekrarlarlar. Teo’yu asla yalnız bırakmazlar. Her gün çeşit çeşit yemekler götürürler ona. Evine eşyalar dizerler. Teo da küçüklükten beri tatmadığı sevgiyi tadar. Bu sırada mahallede herkesin eşyası kaybolmaya başlar. Mahallelide unutkanlık baş gösterir. Önce mahalleye yeni gelen Kurak adındaki bir yabancıdan şüphelenirler. Ama o yapmamıştır. Zaten o da başkaları tarafından dolandırılmıştır. Bu işi yapan kişi Toprak’tı. Sherlock Holmes oyunu oynamak istemiş. Bilmece kartları dağıtıp eşyaları alıyormuş. Teo’nun yaptığı sınavı geçince tabi cesaretlenmiş. O da böyle bir oyun oynamak istemiş. Teo’nun hafızası yerine gelir. Kitabın kahramanı Buse’den dolayı hayal kırıklığı yaşar. Zenginliğe ve markaya düşkün olan Polat ile sevgili olur Buse. Kitabın kahramanı da Sinem adındaki bir kızla yakınlık kurar. Teo mahalledeki çocuklara ücretsiz matematik dersi vermeye karar verir. Mahalledeki kadınlar yemek şirketi kurar. Dağıtımını da önceden işsiz olan Kurak alır. Sonunda Teo’nun mesleğini öğrenirler. Aslında kendisi bir emekli bir profesördür.
Sevim Ak’ın yazdığı Az Buçuk Teo, 216 sayfa ve 29 bölümden oluşan bir çocuk kitabı. İlk kez 2005 yılında Can Çocuk tarafından yayımlanan kitap, Behiç Ak’ın çizdiği resimlerle süslü. 9 yaş ve üzeri okurlara hitap eden hikâyenin başkahramanı Şerif adında bir çocuk. Kitaptaki diğer kahramanlar, Şerif’in oturduğu Palas Mahallesindeki insanlar ve mahalleye yeni taşınan Teo. Hikâyenin konusu ise Şerif’in hayatı odağında Teo’nun mahalleye taşınmasıyla mahallede yaşanan değişiklikler.
Az Buçuk Teo Özeti
Palas Pandıras, Şerif'in ailesiyle birlikte yaşadığı apartmandır. Apartmandaki kiracılar sık sık değişmektedir. Son kiracılardan biri de çok garip ve umursamaz biri olan Teo’dur. Şerif, Teo'ya bir türlü ısınamaz. Çünkü Teo sayılarla çok ilgilenmekte, Şerif'e garip sorular sormaktadır. Yine bir gün Teo, Şerif’in karşısına çıkar ve ona garip bir bilmece sorar.
Teo’yla karşılaştıktan sonra sinema gişesine gitmek üzere yoluna devam eden Şerif, sinema gişesindeki kızı gördüğü ilk günleri hatırlar. Daha sonra da sinema gişesinden kaçar gibi Polatların evine gider. Polat'ın mavi saçlı, dar pantolonlu yeni tarzını görür. Müzik grupları için ona da kırmızı saçlı, bol pantolonlu bir tarz yaparlar. Bunun ardından Polat, grup için kendisinin çok emek verdiğini, Şerif'in ise hiçbir şey yapmadığını söyler.
Şerif bu duruma çok üzülür ve eve gidip şarkı sözü bulmak için uğraşır. Ama aklına sadece oradan buradan duyduğu sözler gelir. Daha sonra da uykuya dalar. Babasıyla Teo'nun konuşmalarına uyanır ve yanlarına gider. Akşam herkes yatınca farklı biri gibi düşünmeye çalışır. Bunun için de kılıktan kılığa girer. Gecenin bir vakti davulunu çalmaya başlar. Annesiyle babası gelip onu uyarırlar. Annesinin ona salkımsaçak bir hâlde olduğunu söylemesi ise Şerif’in önce grubun adını sonra da şarkı sözlerini bulmasını sağlar.
Ertesi gün Polat'a hem grup adını hem de şarkı sözlerini söyler. Biraz çalışma yaparlar. Eve dönerken gişedeki kızı görür. Sonra da mahalledeki birkaç tanıdıkla karşılaşır. Az sonra Teo gelir, Şerif'i evine davet eder. Teo'nun musluğunu tamir etmek için Suat Amca da Teo'nun evine gider. Biraz konuşurlar ve Teo, yetiştirmek için birkaç çocuk seçeceği bir sınav yapmaya karar verir.
Grup müzik çalışmalarını Polatların garajında yapmaya başlar. İlk çalışma üç küçük çocuk ve Teo'nun köpeği Nuriye yüzünden pek iyi geçmez. Bu sırada Teo'nun sınavına katılmak isteyen çocuklar, bakkalda kayıt yaptırıp form doldururlar. Çocukların kimisi çok iddialıdır, kimisi ise sadece anne-babası yüzünden sınava katılır. Şerif de babası laf etmesin diye bir form doldurur.
Şerif parkta Teo'nun oturduğu bankın üstündeki ağaçta dururken Güllü Abla gelir. Bunun üzerine kovukta bir poşet bulan Şerif onların yanına iner. Bir yabancı hakkında konuşurlar ve Şerif yeni şarkısını bulur. Ayrıca gişedeki kızın artık gişede durmayacağını, kaza yüzünden ara verdiği okuluna devam edeceğini öğrenir. Kıza derslerinde yardımcı olmayı teklif eder ve kız kabul edince de ders çalışmaya geldiğinde ıslık çalarak ona haber vereceğini söyler.
Polat'la Şerif bir süre beraber çalıştıktan sonra gruplarına Erkin adında bir solisti de katarlar. Erkin'e bir türlü ısınamayan Şerif, birkaç kez gişedeki kız olan Buselere ders çalışmaya gider. Bu sırada onun kendisinden çok farklı olduğunu düşünerek hayal kırıklığı yaşar.
Nihayet sınav günü gelir, Teo kalem kâğıtsız bir sınav yapar. Herkes de şaşkınlıkla olan biteni izler. Şerif yarışmaya katılmaz, kazananlar belli olunca da ağaç kovuğundan yabancıya ait başka şeyler bulup getirir. Polat'a yabancıdan bahseder ve en sonunda yabancının Teo olduğuna karar verir.
Ertesi gün Güllü Abla balkondan bir saksı düşürür ve saksı Teo'nun kafasına gelir. Mahalle bir anda karışır ve Teo hastaneye kaldırılır. Bu kaza Teo'nun hafızasını kaybetmesine sebep olur. Tüm mahalle de el birliğiyle ona yardımcı olmaya karar verir.
Teo’ya yardımcı olmak için mahalledeki herkes bir konu seçer, kütüphane dolup taşar. En çok Güllü Abla çalışır, manava da kibritli bir bilmece gelir. Mahallede olaylar devam ederken müzik grubu çalışmalarına devam eder. Bu sırada solist Erkin sahtekar çıkınca Polat ile Şerif, Buse'yi solist yapmaya karar verir.
Manav gökyüzüyle ilgili çalıştığı için dükkanında gökyüzüyle ilgili kısımlar oluşturur. Mahalleli bu konuya çok ilgi gösterir. Bir gün manav bir gün de Güllü Abla, Teo'ya konularını anlatırlar. Tüm bunlar olurken Şerif ve Polat da ilk konserlerini garajda arkadaşlarına verirler. Buse de konsere gelir ve Şerif'in onu sahneye çağırmasıyla aralarına katılır. Buse'yle Polat çok iyi anlaşırlar. Şerif bu duruma epey üzülür ama elinden bir şey gelmez.
Mahalledeki herkes, Teo'nun eski haline dönmesi için uğraşır. Çocukları sınavı kazanan anneler de Teo'yla yakından ilgilenirler. Teo bu ilgiden memnundur çünkü bu durum ona hiç hissetmediği yuva sıcaklığını hissettirmektedir. Bir gün herkes seferber olarak Teo'ya sınav gününü yeniden yaşatır. Teo ise bu duruma uyuyarak karşılık verir.
Sonunda mahalleli yabancıyı parkta bulur ve onun hikayesini öğrenir. Teo böylece bir şeyler hatırlar gibi olur. Bu sırada Şeriflerin verdiği konser de çok iyi geçer, hatta okul müdürü Şeriflere okul için müzik grubu kurmayı teklif eder.
Bir süre sonra mahalleli, Teo'nun eski haline döndüğünü anlar ve kutlama yapar. Sonra da bilmeceleri sayesinde kaybolan eşyalarını bulurlar. Ayrıca Teo hakkında yeni şeyler öğrenir ve onu yalnızlıktan kurtarırlar. Artık Teo da onlardan biridir.