Ege’deki pek çok kentin kurucusu, isimlerinin etimolojik kökenlerinden yaşayışlarına kadar haklarında pek çok görüş olan Amazonlara yer vermeden Anadolu Efsanelerinden bahsedilemez. Savaş tanrısı Ares’in kızları olan bu güçlü kadınların yaşamı, patriyarkanın da etkisiyle Anadolu’dan geçen tüm kavimlerin üzerini örttüğü bir sır kapısı olma durumunu halen korumaktadır. Ancak Kabaağaçlı “Troya Savaşı tamamen hayali sayılırken Schlimann kazılarından sonra Troya harabelerinin bulunduğu, Girit’te Minos ve Minotauros masalları düzme sanılırken, Knossos ve Phaestos’ta yapılan kazılardan bir Minoen uygarlığının çıktığı göz önünde tutulursa, bir gün bir gerçek aşığının, Amazon uygarlığını meydana koyacağı umulabilir.” sözleriyle Amazonların varlığının bir gün kanıtlanacağı umudunu taşıdığını vurgular.
Yunan mitolojisinde Zeus ile Uyum Tanrıçası Harmonia’nın birleşmesinden meydana geldiği söylenen Amazonların ünlü kraliçelerinden Mirni, Serne adlı kenti ele geçirerek ona Mirina (Smirina, Zmirina) adını verir. İzmir’i kuran bu kraliçenin ismi Troyalıların Ana Tanrıça Kibele’yi anarken kullandığı bir isimdir. Matriyarkal toplumdan patriyarkal topluma geçişte Zeus’un annesi olarak kabul edilen Kibele’yi Homeros İlyada’sında “cömert endamlı” olarak niteler.
İzmir’in adı hakkındaki bir diğer efsane de Kıbrıs Kralının kızı Smryna’dan (Myrrha) geldiğidir. Dante’nin İlahi Komedyası'nda Cehennemin 8. dairesinde yer verdiği Smryna, Aphrodite’nin lanetiyle babası Kral Kinyras’a âşık olmuş, kılık değiştirerek babasının yatağına girmiştir. Birlikte olduğu kişinin kızı olduğunu fark eden Kral, kızını öldürmek istese de tanrılar Smryna’ya acıyıp onu Mersin Ağacına (Mirtiya) dönüştürürler. Dokuz ayın sonunda Mirtiya’nın gövdesinden oğlu Adonis doğar.
Yamanlar Dağında oturan, Zeus ve bir nemf olan Plouto’dan olma Kral Tantalos, Kibele’ye inandığından Helen tanrılarını aşağılamak amacıyla onlara oğlu Pelops’un etini sununca literatüre “Tantalos İşkencesi” olarak geçen varlık içinde yokluk çekme cezasına çarptırılır. Tantalos’un kötü kaderi Zeus tarafından tekrar hayata döndürülen Pelops’u atlarken kızı Niobe’de farklı bir şekilde tezahür eder. Niobe, Zeus’ın satir kılığına girerek baştan çıkardığı Antiope’den olan oğullarından biri olan Amphion’dan on dört çocuk yapmasıyla övününce sadece iki oğlu, Apollon ve Artemis, olan Leto’yu kızdırır. Apollon ve Artemis, Leto’nun isteğiyle Niobe’nin tüm çocuklarını oklarıyla öldürünce Amphion bu acıya dayanamayarak kendini öldürür, Niobe ise taş kesilir. Bu taş Ağlayan Kaya adıyla Manisa’da yer alan Spil Dağı eteklerinde görülebilir.
Tethys ile erkek kardeşi Okeanos’tan doğan güzeller güzeli Elektra’ya âşık olan Zeus ondan Dardanos adlı bir erkek çocuğu sahibi olur. Dardanos, Çanakkale’ye gelir ve orada Dardania adlı bir kent kurar. Hera da Elektra’yı ve tüm soyunu lanetleyerek Troya’ya düşman olur. 10 yıl süren ve sürekli güç dengesi değişen Troya Savaşında Miken Kralı Agamennon’un yanında yer alarak Troya’nın düşmesini sağlar. Savaş Akhaların lehine sonuçlansa da Rönesans döneminde neredeyse tüm Avrupa Troyalıların soyundan geldiğini savunmuştur. II. Mehmet de Papa II. Pius’a gönderdiği mektupta tıpkı İtalyanlar gibi kendisinin de Troyalıların soyundan geldiğini, Yunanlılardan Hektor’un öcünün alınması gerektiğini vurgular. Sabahattin Eyuboğlu da Mavi ve Kara adlı eserinde Ulu Önderimizin Dumlupınar Zaferinden sonra yanındakilere “Hektor’un öcünü aldık” dediğini belirtir.
Çanakkale’ye dair bir başka efsane de kimi zaman Kız Kulesinde atfedilen Hero ile Leandros aşkıdır. Boğazın güçlü akınları iki aşığın ölümüne sebep olduğu gibi Pers Kralı Kserkes’i denize dayak attıracak kadar kızdırmış, Lord Bryon’u ise boğazı yüzerek geçmek için hırslandırmıştır.
Ayran gönüllü Zeus bu kez de Argos Kralının kızı İo’yla gönlünü eğlendirirken kıskanç karısı Hera’ya yakalanacağını anlayınca İo’yu bir buzağıya dönüştürür. Hera da oynanan bu oyunu anlayarak buzağıya bir atsineği musallat eder. İo atsineğinden kaçmak için diyar diyar gezerken Boğaziçi’nden de geçer. Bu nedenle Boğaziçi’ne Buzağı Geçidi anlamına gelen Bosphorus ismi verilir.
Halikarnas Balıkçısı mahlasıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın, hemşerisi olarak gördüğü Herodot’un izinde, Anadolu kaynaklı ancak çoğunlukla Yunanistan’a atfedilen efsaneleri derleyerek oluşturduğu bu kitabında Anadolu topraklarına şekil vermiş birbirinden farklı 30 söylence yer alıyor. Kitapta Kuzeydoğu Anadolu’dan güneydoğuya pek çok efsanenin farklı versiyonları üzerinden insani duygularının değişikliklerini, bunun yarattığı toplumsal dönüşümü yakalamak mümkün. Ayrıca tarihteki ilk güzellik ve müzik yarışması, kıble, Havva, faşist, hermafrodit kelimelerinin kökenleri, sünnetin ortaya çıkışı gibi günümüze sirayet etmiş, kökleri Anadolu’ya dayanan olay ve durumlar nedeniyle meraklı okurlar için tam bir hazine niteliği taşıyor. Efsaneleri destekleyen olağanüstü çizimlerin Halikarnas Balıkçısı’na ait olduğunu da söylemeden geçmemek gerekiyor.