1946 Avustralya'sında Kraliyet Donanması Victorious'a binen ve ülkelerinden ayrılarak İngiltere'ye sevdiği erkeklerin yanına gitmeye çalışan dört kadının altı haftalık seyahatini konu alan kitap karakterlerin sayfalarda hayat bulması ile okuru içine çekiyor.
Yıllar sonra yaşlı bir kadının torunu ile yaptığı Hindistan seyahati ile başlayan kitap bu yaşlı kadının hurdaya ayrılmış bir gemiyi görüp ağlamaya başlaması ile ilerliyor. İsmi verilmeyen bu kadının kim olduğunu anlamaya çalışırken kendinizi gemiye binen insanların hayatı içinde buluyorsunuz.
Sayfalarında hikayenin gerçekliğini vurgulamak için o dönemin gazete kupürlerine yer veren roman kimi zaman kaptanın hayat hikayesine değinirken kimi zaman gemi personeli ve o yaşlı uçak gemisinin hayatlarını anlatıyor.
Yoksulluk ve fakirliğin, ipek hışırtıları ve inek kokularının, gevezeliğin ve suskunluğun bir araya toplandığı bir kamaraya yerleştirilen dört kadın zaman zaman kişilik çatışmaları yaşasalar da hayatlarını etkileyen olaylarda birlik olmayı ihmal etmiyorlar.
Gelinlerin en küçüğü olan Jean henüz on altı yaşında. Ailesinden ve ülkesinden ayrılmak fikrini çok da önemsemeden kendine eş olarak gördüğü adamın peşinden gitmek uğruna hamilelik yalanı ile gemiye binen bir kız. Bu yaşın getirdiği deneyimsizlik ile hareket eden ve üzerine atılan bir iftira ile hayatı değişen Jean arkadaşlarının desteğini almayı başarsa da ne yazık ki kendisine gelen bir ' gelme ' mektubu üzerine kaptanın emri ile ilk limanda indirilmiştir. Arkadaşları bir daha kendisinden haber alamadı.
Gelinlerden en zengin olan ve bunu davranışları, kıyafetleri ile arkadaşlarına her daim gösteren Avice. Daha lüks bir gemiye binme düşüncesi varken nişanlısına kavuşma acelesi ile beğenmese de o savaş gemisine binmiştir. Ailesinin gönderdiği para desteği ile ipek elbiseleri içinde gemideki kraliçelik yarışmasına hazırlanan Avice hamile olduğunu öğrenmesi ile oldukça şaşırır. Bu durumu nişanlısına nasıl söyleyeceğini düşünürken diğer taraftan kendi içindeki annelik duygularını tartmaya başlar. Haftalar sonra kamara arkadaşlarını kabullenmeye başlayan kız İngiltere' ye varmak üzereyken kendisine nişanlısından gelen ' ben burada zaten evliyim ve çocuklarım var ' mektubu ile hayatının şokunu yaşar. Kimseye bu durumdan bahsetmeden kendi iç dünyasına gömülür. Bir gece gemide çıkan yangında bebeğini düşürürken onun sırrını saklayıp destek olanlar bir zamanlar beğenmediği kamara arkadaşlarıdır. İngiltere' ye varınca kendisini ailesi karşılar ve ülkesine geri döner. Arkadaşları ile iletişimi sürdürmüştür.
Annesinin terk edip gittiği Margaret bir çiftlikte babası ve boy boy erkek kardeşleri ile yaşamaktadır. Sempatik tavırlı kız bir gün inekleri ile uğraşırken kalbini kaptırdığı adamdan evlilik teklifi alır. Evin bütün ihtiyaçlarını karşılayan kıza hamileliği ilerlerken gemiye binme haberi gelince çok zor olsa da hayatındaki diğer erkekleri bırakıp kocasının yanına gitmek üzere gemiye biner. Annesinden kalan tek hatıra olan köpeğini sepet içinde gizleyerek gemiye sokar. Başlarda oda arkadaşları istemese de daha sonra onlarında yardımıyla yaşlı dostunu yanında tutmayı başarır. Ta ki gemide çıkan yangında köpeği ölene kadar. Margaret İngiltere' ye varınca kocası tarafından karşılanır ve hep çok mutlu yaşarlar.
Her zaman sessiz bir şekilde dolaşıp kendi iç dünyasında yaşayan Francis. Mesleği hemşirelik olan kız savaş alanında yaralanan askerleri tedavi eden içine kapanık biridir. Zaman içerisinde kendilerine gözcülük eden piyade Nicol'e ilgi duymaya başlayan Francis bu hislerinin karşılıksız olmadığını anlar. Birbirlerini evli olarak bilen ve gemi limana varınca ailelerinin yanına gideceklerini düşünen bu çift birbirinden uzak durmaya gayret etse de bunu başaramazlar. Bir gün gemideki askerlerden biri Francis' i tanır. Önceden yaptığı ve bundan kaçmaya çalıştığı hayat kadınlığı döneminden. Olayın doğruluğundan sonra tüm gemi tarafından dışlanan hemşire eski yalnızlığına geri döner. Gemi limana yaklaşırken kaptanın yardımı ile birbirlerine açılan çift hayatları ile ilgili tüm gerçeği öğrenir. Francis durumu ağır olan bir askerin son isteğini yerine getirmek için evlenmeyi kabul eder ve yarım saat sonra dul kalır. Onun eski hayatını bilen baş hemşire ise bu mesleğinde yetenekli kızın yeni bir hayat kurması için İngiltere' ye giden gemiye bindirilmesini sağlar. Nicol ise karısı tarafından aldatılan bir adamdır ve karısı çocukları ile birlikte sevdiği adamın yanına Amerika' ya yerleşmiştir. Kimseye bundan bahsetmeyen çift sonunda gerçekleri öğrenir ve kendilerini kimsenin beklemediğini bildikleri limandan el ele ayrılırlar.
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz kitabının son sayfalarına gelindiğinde baştaki yaşlı kadının hemşire Francis olduğu ortaya çıkıyor. Anlattığı hikayeye çok şaşıran torunu detay öğrenmeye çalışırken dedesi Nicol onları karşılamak için gelmiştir. Kitap güzel bir sonla bitti.
Kendimce bu kitabı yorumlamam gerekirse yazarın dili gayet anlaşılır. Sadece bazı bölümlerinde verdiği geminin hayat hikayeleri ve gazete kupürleri kafa karıştırıcı olabiliyor. Kimi zaman devam etmesini dilediğim bölümler kısa kesilmişti, kimi zaman ise bazı olaylar çok uzatılmıştı. Kitap okunduktan sonra pişman olunacak bir yapıda değil lakin ilk başlarda hikayenin içine girmekte zorlandım. Yine de olay akışı ve kişilikler okuru içine çekmeyi başarabiliyor. Özellikle Margaret'ın köpeğinin cansız bedenini denize bırakmasını anlatan satırlar benim göz yaşlarıma neden olmuştur.
Yazan: Betül PALACI
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz Konusu
Senden Önce Ben romanı ile tüm dünyada büyük beğeni toplayan Jojo Moyes’in 2005 yılında yazmış olduğu roman olan Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz sonunda Türk okurlar ile de buluşuyor.
Senden Önce Ben romanının getirdiği başarıdan sonra Jojo Moyes’in daha önce yayınlanan romanları da bir bir Türkçeye çevrilmeye başladı. Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz romanı da bunlardan bir tanesi ve okurlara dört genç kızın deniz yolculuğunu anlatıyor.
Kitabın hikayesi 1946 yılında Avustralya’da başlıyor. İkinci dünya savaşı sona ermiştir ve savaş boyunca Avustralya’ya yolu düşmüş olan İngiliz askerlerine aşık olan genç bayanlar savaşın sona ermesi ile birlikte sevdiklerine kavuşabilmek umudu ile Londra’ya doğru yola koyulurlar. Bazıları evlenmiş, bazıları nişanlanmış, bazıları ise sadece kalbini kaptırmıştır fakat tek ortak noktaları ayrılığa son vermektir.
Jean, çok genç yaşta aşık olup evlenmiş olan on altı yaşında bir kızdır. Maggie ise çiftçi ve çok zekidir. Avice zengin ailesinin nimetlerini sonuna kadar kullanır. Francis ise hemşiredir. Bu dörtlü yaklaşık 6 hafta sürecek olan bir deniz yolculuğuna aynı hayali kurarak başlar. Yolculuk boyunca ise önemli olanın içinde bulundukları yolculuk olduğu anlayacaklardır.
Jojo Moyes Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz romanı ile okurlara sakin başlayan fakat daha sonra merak uyandıran bir hikaye sunuyor.
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz Soruları ve Cevapları
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz kimin eseri?
Jojo Moyes
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz türü nedir?
Yabancı Romanlar, Romantik Aşk
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz kaç sayfa?
496
Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz Yorumları
önceki kitaplarının yanında çok sönük kalmış okurken sıkıldım çok sıradan bir hikayesi var
14-02-2017 18:53
para tuzağı bir kitap yayınevinin tuzağı tavsiye etmem
15-02-2017 19:19
çok güzel bir roman
19-02-2017 20:22
bence güzel bir kitap.
27-03-2017 22:10
hayal kırıklığına uğradım
09-05-2017 22:43
su an okuyorum 60.saygadayim karisk geldi .hadi haylisi
06-10-2017 17:06
kitabı okudum karakterler ortaya çıkmaya başlayınca güzelleşti