Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:ShirleyÇeviren:Işın Sacır
Puan Tablosu
Shirley Özet
1811, West Riding Yorkshire. Sekiz yıldır devam eden Napolyon Savaşları, İngiliz Hükümetinin Napolyon’un Berlin ve Milano Kararnamelerini kabul eden uluslarla ticareti yasaklaması, Amerika’nın ambargo ilan etmesi, Sanayi Devriminin getirdiği makineleşme sonucu işsiz kalan emekçilerin yarattığı Luddist hareket. Yarı Belçikalı bir tüccar olan Robert, kardeşi Hortense’yle, iki asırdır devam eden ancak Fransız Devriminin yarattığı sarsıntıyla hızlı bir şekilde yıkılan Gérard&Moore aile firmasını eski ihtişamına yeniden kavuşturmak için iki yıl önce Yorkshire’ye gelerek Hollow Dokuma Fabrikasını kiralamış; elindeki kısıtlı sermayeyle aldığı kumaş germe makinesi levhaları işten çıkarttığı on iki kişilik grup tarafından parçalanmıştır. Kumaş dükkânı sahibi Christopher Skyes başta olmak üzere pek çok imalatçı, benzer olaylar yaşadığında suçluları bulmak ya da cezalandırmak için herhangi bir girişimde bulunmamalarına rağmen Robert, işlerini aksatan failleri bulmak ve gerekli cezayı vermekte kararlıdır. Robert’in elebaşıları Terzi Moses Barraclough’u Stilbro’ Hapishanesine göndermesi uzaktan kuzeni Caroline’yi oldukça endişelendirmiştir. Babası ölen ve annesi tarafından Başpapaz Matthewson Helstone’ye bırakılan Caroline, Moorelar geldiğinden beri Hortense’den Fransızca ve biçki-dikiş dersleri almakta, bu sayede de gönül verdiği erkeğe yakın olabilmektedir. Ancak ülkenin içinde bulunduğu durum, muhafazakâr bir Tory olan Bay Helstone’u ve Whig taraftarı Robert’i karşı karşıya getirir ve Başpapaz, yeğenine Hollow Evindekilerle iletişimi kesmesi gerektiğini kesin bir dille belirtir. Amcasının istediğine uysallıkla boyun eğmesine rağmen Caroline’yi bu duygusal boşluk öylesine sarsmıştır ki genç kadın, hayatını sorgulamaya başlar ve mürebbiye olmaya karar verir. Bu kararı onaylamayan Bay Helstone, yeğeninin yalnızlığını giderecek en uygun yolun Biarfield Malikanesinin tek varisi, Robert’in toprak sahibi genç bayan Shirley Keeldar’la arkadaş olması olduğuna karar verir. Gerçekten de Bayan Keeldar ve mürebbiyesi Bayan Pryor ile oldukça iyi anlaşan Caroline, Shirley ile Robert arasındaki iş ilişkisinin aşka dönüşmekte olduğunu düşünür. Genç Bayan Keeldar’ın Biarfield’in asillerinden Sam Wyne’nin oğlu Samuel Fawthrop Wynne ve Baron Philip Nunnely de dahil olmak üzere beş kişinin evlenme teklifini reddetmesi de bu düşüncesini kanıtlar niteliktedir.
Caroline’nin aniden yakalandığı uzun soluklu hastalık Bayan Pryor’un annesi olduğu gerçeğini öğrendiğinde yerini mutluluğa bırakır. Onun için artık tek önemli olan şey annesiyle ayrı kaldığı zamanların acısını çıkarmaktadır. Shirley de bu süreçte Yorkshire’ye gelen dayısı Bay Sympson ve ailesini ağırlamaktadır. Özellikle kuzeni Henry ile özel öğretmeni ve aynı zamanda Robert’in kardeşi olan Louis’in gelmesi Shirley’i eski günlere götürmüştür. İki yıl önce Fransızca dersi aldığı Louis’e karşı hislerini anlamaya çalışırken aynı zamanda zengin taliplerinden biriyle evlenmesi konusunda ısrarcı olan dayısıyla boğuşan Shirley, Sam Wyne’nin köpeklerinden biri olan Phoebe tarafından ısırılınca kuduz olma korkusuyla Louis’le yakınlaşır. Ekonomik durumunu kurtarmak için Shirley’e evlenme teklifi eden ve reddedilip Londra’ya giden Robert, geri dönerken Tanrısal görüleri olduğunu iddia eden Dokumacı Mike Hartley tarafından vurulunca Caroline’den gördüğü şefkat ve ilgiyle genç kadının kendisi için en uygun eş olduğuna karar verir. Louis de Shirley’e evlenme teklifi etmiş ve beklediği yanıtı almıştır. Ağustos 1812’de iki aşık çift de evlenir. 18 Haziran 1812’de ithalat konusundaki konsey kararı da kaldırıldığından Robert çifte mutluluğun keyfini sürer.
Charlotte Bronte, babasının anlattıklarından ve eski gazete haberlerinden yararlanarak oluşturduğu bu hikayeyle ölen kız kardeşi Emile’yi Shirley karakterinde yaşatmak istemiştir. Yazarın Fransızca öğretmeni Constantin Heger’e duyduğu aşkın hayaleti de Shirley ile eski öğretmeni Louis’in arasında kendini göstermiştir. Bronte’nin bu eseri, toplumsal konulu bir roman yazmayı planlamasına rağmen olayları emekçiler açısından değil de fabrika sahipleri açısından ele alan muhafazakâr bir bakış açısına sahip olması, hayat deneyiminin yetersizliği ve çevresinde gözlem yapılabilecek insan sayısının azlığı gibi nedenlerle Jane Eyre ve Villette kadar başarılı sayılmamıştır.
Napolyon Savaşları sonrasında Yorkshire kasabasında endüstriyel krizin izleri görünür. Robert bu endüstriyel krize boyun eğen ve fabrikalaşmak için çalışan genç tekstilcidir. Kasabanın papazının yeğeni olan Caroline da Robert’a aşıktır. Uzaktan kuzen olan ikilinin kaderi kasabaya zengin genç hanımefendi Shirley’nin gelmesiyle değişir. Shirley başına buyruk, alışılanın aksine ataerkil sisteme karşı bir kadındır. Para işlerinden, çiftlik işlerinden anladığı gibi Robert ile de ortak olur. Caroline kuzenine karşı duyduğu gizli aşkını Shirley geldikten sonra sonlandırma kararı alır. İkisinin birbirine daha uygun olduğunu düşünür. Robert kurmak için uğraştığı fabrikası yüzünden işçilerin hedefi haline gelir. Malları kundaklanıp tehditler alır. Bu sırada Shirley ve Caroline’de iki yakın arkadaş haline gelmişlerdir. Robert’ın arası pederle bozulduğunda Caroline ve Robert’ın görüşmesi yasaklanır. Caroline kederinden hastalanır ona Shirley’in dadısı Bayan Pryor bakar. Robert bu sırada kasaba dışında olduğu için hastalıktan haberdar olmaz. Shirley’nin de akrabaları bir anda evine gelir. Dayısı Shirley’i evlendirme niyetindedir ancak Shirley ailenin öğretmenliğini yapan ve Robert’in kardeşi olan Louise’e aşıktır. Caroline iyileştikten sonra Robert’da kasabaya döner ancak Shirley’e evlenme teklif eder. Bunu aşk için değil para ve ortaklık için teklif eder ve Shirley’de onu reddeder. Robert bu olaydan sonra gerçekten aşık olduğu kişinin Caroline olduğunu fark eder. İsyancı işçilerin saldırısında vurularak zor kurtulur. Bu süreçte ona Bay Yorke ve ailesi bakar. Hemşire ve ailenin üyeleri dışında Robert’ı kimsenin görmesine izin vermezler ancak Caroline Bay Yorke’nin oğlunun yardımı sayesinde Robert’ı görmeye gider. Shirley dayısının onun için bulduğu talipleri birer birer reddeder. Louise ile birnirlerine duygularını açıp birlikte olurlar. Shirley dayısına bu gerçeği anlatıp onun evden gitmesine sebep olur. Caroline’de Robert ile olan beraberliğimi papaz olan dayısına ve annesine anlatır.
Değerlendirme
Bronte samimi üslubuyla beni epey etkiledi. Kitabını okuyor gibi değil de karşısında onu dinliyormuşum gibi hissettirdi. Kitap baştan sonra üstkurmacaydı. Kadının toplumdaki yeri, ekonomik buhran gibi oldukça önemli konulara değinmişti. Açık konuşmak gerekirse bir aşk romanı okuyacağımı sanmıştım ama onun sözleriyle ifade etmek gerekirse bu bir aşk romanı değil. Gerçek salt bir hikâye. Kalp kırgınlıkları, umutlar ve hayaller çok değinilmeden sezdirilmiş esas olaya sadık kalınmıştı. Karakterler gelecek olursam Caroline daha melankolik, hayalperest ve fedakâr bir karakterken Shirley tam anlamıyla özgürlükçü ve dik başlı bir karakter. Robert duygularını belli etmeyen işkolikken kardeşi Louise tam bir duygu adamı. Kasabanın diğer sakinleri, genç papazlar, hakkını arayan işçiler ve daha birçok karakter tanıdım. Uzunluğu sizi itmesin maksimum bir hafta içerisinde satırlar ellerinizden kayıp bitecektir. Yazarın hikâyesi de oldukça buruk. Eseri yazarken kardeşleri Emily ve Anne hayattaymış ancak kitabı kardeşleri öldükten sonra yayınlamış. Acaba Shirley ve Caroline karakterlerini yazarken kardeşlerinin hiç etkisi olmuş mudur? Ben öyle olabileceğini düşünüyorum. Son kez özetlemem gerekirse sıkıcı gelebilir, uzun gelebilir, hatta sizi asla tatmin etmeyebilir ama farklı bir bakış açısı sağlayacağından eminim. Okuduğumuz her kitabın, her karakterin bize bir şeyler kattığına ya da bir şeyler eksilttiğine inanırım. Çünkü kendi hayatlarımızla kıyaslamadan edemeyiz satırlarda bazen kendimizi bazense olmak istediğimizi buluruz. Umarım bitirdiğiniz her kitabın kapağını kapatırken iyi hissedersiniz. Okumanın keyfine ancak böyle varabiliriz.