Orlando, 16.yy Elizabeth döneminde soylu bir ailenin erkek çocuğudur. Zaman içerisinde kraliçenin gözüne girmeyi başarır. Bir zaman sonra Rus bir Prensesle aşk yaşamaya başlar, beklemediği bir şekilde terk edilir ve bir süre onun sancılarını çeker. Bunun üzerine Orlando İstanbul’a büyükelçi olarak gönderilir. Burada gizlice evlenir ve üç erkek çocuğu olur. Bir gün yatağından kalktığında, yedi günlük bir uykunun ardından kadın olarak hayatına devam eder. Bu değişim Orlando’yu etkilemez, sanki yıllardır kadınmışçasına bu duruma ayak uydurur. Kadın olduktan sonra İstanbul’dan Bursa’ya kaçarak bir süre çingenelerle birlikte yaşamaya başlar. Bu süreçte içinde sıklıkla cinsel kimlik bölünmeleri yaşayan Orlando, çingeneleri de terk edip İngiltere’ye dönmeye karar verir. Dönüşü sırasında gemi yolculuğunda kadın ve erkek olmanın zorluklarını ve avantajlarını kıyaslamaya başlar.
İngiltere’ye döndüğünde ailesi tarafından olağan bir şekilde karşılanır Orlando. Hiç kimse onun bu değişimine şaşırmaz ve yadırgamaz. Bir süre sonra Orlando, kendisinin İngiltere’den gitmesine sebep olan Arşidüşes ile karşılaşır fakat o da artık bir erkektir. O da Orlando gibi farklı bir cinsel kimliğe bürünmüştür artık. O andan sonra Arşidük Orlando’yu iyiden iyiye sıkıştırmaya, evliliğe ikna etmeye çalışmaya başlar. Fakat Orlando yalnızlık ve özgürlük düşkünü birisidir. Onun tek tutkusu yazmaktır. Yazıya olan merakını anlattığı bölümlerde sıkça içinde bulunduğu dönemde kadın edebiyatçı olmanın sıkıntılarını dile getirir. Yazmış olduğu birçok şiir ve oyun vardır. Hatta bunlardan en önemlisi bir Meşe Ağacından esinlenerek yazdığı şiiridir, onu yıllarca yanından ayırmaz, fakat hep gizli saklı yazmak zorundadır. Özgürlük heveslisi Orlando, çabaları sonucu Arşidükten ve onun evlilik ısrarlarından kurtulur. Bir kadının yegâne görevi evlenmek, kocasına ve çocuklarına hizmet etmek midir? Sürekli bunu sorgular kendi içinde. Kadın olmaya duygusal olarak kendini böyle alıştırmıştır Orlando, sürekli kıyas ve sorgulama yaparak. Kendisini her iki cinsiyette de tanımak ve anlamak için her iki cinsin de kıyafetlerini giyerek sokaklarda dolaşma yolunu bulmuştur. Pantolon giyerek çıktığında içindeki kadını, etek giyip çıktığından içindeki erkeği keşfetmiştir böylelikle.
Elizabeth döneminde rahatça ve özgürce her iki cinsel kimliğini de yaşayan Orlando için Victoria dönemi tam bir hayal kırıklığı olmuştur. Dönemin şartları gereği artık tam anlamıyla bir kadın olarak yaşamak zorundadır. Bu baskıcı dönemde geçmişine, erkek çocuğu olduğu günlere olan özlemiyle kendini doğaya kırlara atan Orlando, koşarken düşmesi sonucu ayak bileğini kırar. Tam o esnada orada yanına gelen bir denizciyle birbirlerine aşık olurlar. O andan itibaren Shelmerdine ile yaşadığı zaman içerisinde Orlando kadın olduğunu tam anlamıyla hisseder ve benimser. Ona kadınlığı benimseten denizci adamla evlenir fakat ömrü denizlerde geçen Shelmerdine yine açık denizlere yol alır.
Kral VII. Edward dönemine gelindiğinde artık Orlando kendini doğadan uzaklaştırarak kent yaşamına dönmeye karar verir. Londra’ya döndüğünde her şey çok değişmiş, teknoloji oldukça ilerlemiştir. Tüm bunlar karşısında oldukça şaşırır. O artık otuz altı yaşında bir kadın ve bir erkek çocuk annesidir. Orlando’nun tüm bu karmaşık ama bir o kadar da eğlenceli yaşam öyküsü, kocası Shelmerdine’ın denizden dönmesiyle ve birbirlerine kavuşmalarıyla son bulur.
Orlando, Virginia Woolf’un “Eğlence istiyorum, fantezi istiyorum” diyerek yazdığı, sahte ve fantastik bir biyografik eserdir. Edebiyat tarihinin belki de en ilginç eserlerinden biri olan Orlando, fantastik bir kurguda yazılmış. Karakterin 400 yıl gibi bir sürede yaşaması ve bir gecede aniden kadın olması en belirgin örnektir buna. Bilinç akışı yöntemiyle yazılmış ve iç monologlara yer verilmiş. Woolf, kitap içerisinde birçok yerde birçok konuda eleştirilerde bulunmuş fakat bunları üstü kapalı bir şekilde, okurun yorumuna bırakarak yazmış. Kitap detaylı ve uzun betimlemelerinden dolayı okurken zorlasa da birey psikolojisini okura çok eğlenceli bir şekilde geçirmiş. Virgina Woolf bu kitabını aşk yaşadığı Vita’ya ithaf etmiş, yazarken de kendi aşk hayatından esinlenmiştir. Okurken düşündüren, düşündürürken de zevk veren bir kitap okumak isterseniz Orlando’yu gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Okuyacağınız en ilginç biyografi örneklerinden biri olacaktır.
Yazan: Seda Gökçe KAYA
Orlando Soruları ve Cevapları
Orlando kimin eseri?
Virginia Woolf
Orlando türü nedir?
Yabancı Romanlar, Biyografi, Fantastik
Orlando kaç sayfa?
260
Orlando Yorumları
okurken çok sıkılmıştım
19-02-2018 21:46
wollf un en kolay okunan kitabı
23-02-2018 01:17
yaa bunu ben okuyacaktım
28-02-2018 01:41
kitap listesinde hayata dön niye yok
08-09-2018 16:44
listede hayata dön neden yok
18-09-2018 01:19
kitabın gerçek adı orlando: bir yaşamöyküsü adından da anlaşılacağı gibi mükemmel bir yaşamın öyküsünü anlatıyor çok beğendim 10 üzerinden 10
18-01-2020 22:47
romanda anlatılan gerçek bir yaşam öyküsü mü?
25-05-2022 20:46
o dönemde böyle bir kitap yazmak büyük cesaret ve başarı helal olsun