Kitabın temel kahramanı İlyas, kötülük yapmaktan kaçınan, yoksulların kışlık yiyeceklerini ve vergilerini karşılayan Divitoğlu ailesinin üyesidir.
On yaşında babasını kaybeden ve Yargıtayda başkan olmayı amaçlayan İlyas; son derece başarılı, dil bilen bir hukuk öğrencisiydi. Okulu için İstanbul’a gittiğinde Emelle tanıştı ve Emel’e aşık oldu. Emel etli butlu, cilveli, esmer bir kızdı ve İlyas’ın ona ilgisine karşı aralarındaki bağın arkadaş ilişkisinden ibaret olduğunu, bir gün ikisinin de farklı sevgililerinin olacağını söylüyordu. Emelle ilişkisi tek taraflı bir hal alınca İlyas yemek yapmaya başladı. İlk yemeğini yaptığı gün Emel evine misafir oldu ve yemeği tattı, çok beğendi ama aralarındaki ilişkinin sadece arkadaşlığa dayalı olduğunu söylediği için İlyas ona sinirlendi ve evden kovarken bir daha gelmemesini gerektiğini söyledi. Bir hafta sonra kirayı istemek için ev sahibi geldi, kirayı normalde hiç geciktirmeyen İlyas bu ay içinde bulunduğu kafa yoğunluğundan dolayı kirayı unutmuştu ve ödemeyi yaşlı kadına yaptı.
İlyas’ın arkadaşı Murat iri yarı, yakışıklı ve esmer biridir. Sevgilisinden ayrılmasının üzerine parti düzenlemek istedi ve partiye Emelde geldi. İlyas partide sarışın bir kadınla dans etmeye ve kulağına türküler söylemeye başladı. Kadından sevdiği yemekleri öğrendi. Parti süresince mesafesini koruduğu Emel ise çok alkollü olduğu için onu evine götürdü ama İlyas Emel’i eve davet etmedi.
İlyas’ın fakülteden arkadaşı Selami önceki zamanlar bu güzel yemekleri İlyas’ın yapmasına ihtimal vermeyip ona inanmasa da yemeklerini çok beğeniyordu ve yalnız kalmaması için İlyas’a eve kedi almasını tavsiye etti. İlyas’ta bu duruma karşı istekli davranınca Selami Erzincan’a gittiği için kedisini bırakmak zorunda olan fakülte arkadaşları Necdet’in kedisi Aliye’yi kediyi dövmemek şartıyla İlyas’a getirdi. Aliye apak bir kediydi ve ismini Necdet’in sevgilisinden almıştı. Bu süreçte İlyas amcasından uzun zamandır ondan mektup alamadıklarını ve onu merak ettiklerini ifade eden bir mektup aldı ve derslerinin yoğun olmasından dolayı fırsat bulamadığına dair bir yalan söyledi, harçlığını arttırmalarını istedi. İlyas artık kira bile ödemeye parası kalmayacak şekilde harçlığını yemek kitaplarına yatırmaya başlamıştı ve çoğu zaman bu da yeterli olmadı. Yemek yapmanın tutkusuna kapıldı, onu için yitip gitmeyen tek şey yemek yapmaktı. İlyas ev sahibine kira ödemesi yapamayacağını anladığında ev sahibine yemek yaparak ödeme yapmak istedi ama yaşlı kadının Galatasaray Lisesinde okuyan oğlu için nakit paraya ihtiyacı vardı ve bunu kabul etmedi. İlyas bu duruma sinirlendi ve bir sonraki ay kirayı vermedi, parasının olmadığını söyledi. Onun yerine kirayı arkadaşı Murat ödedi.
Bir gün İlyas’ı görmeye orta yaşlı bir akrabası geldi ve yapılan yemekleri çok beğenerek kimin yaptığını öğrenmek istedi. İlyas yemekleri kendi yaptığını söyleyemeyerek nişanlısının yaptığını söyledi. Akrabası bu durumu şaşkınlıkla karşıladı ve kızın kendi ailelerine uygun bir soydan gelip gelmediği sorguladı. İlyas ailelerine uygun soylu ailenin kızı olduğunu ve Aliye’nin de onun kedisi olduğu yalanını söyledi. Murat bu durumu öğrenmesinin üzerine Emelle konuşmak ve İlyas ile evlenmeye ikna etmek için evine gitti. Emel iki gün sonra İlyas’ın evine gidip evlenme teklifi etse de İlyas yoksulluk içinde olduğunu, evlendiklerinde Emel’in mutfaktan çıkmayıp İlyas’ın yemek yapma tutkusunun önüne geçeceğinden korktuğunu ifade etti. Emel, İlyas’ı ikna edemedi ve bunu Murat’a anlatarak zaten İlyas’la arkadaşlığının sebebinin de Murat’ın neden İlyas’a bu kadar değer verdiğinin anlamak olduğunu söyledi.
Bir gün Selami ve Orhan Bey İlyas’ı ziyarete geldi. İlyas’ın ne kadar başarılı ve çalışkan olduğunu bilen Orhan Bey, İlyas’ın bu gidişatını hiç beğenmedi. İlyas ise yemek yapmaya tutku ile bağlıydı ve yemek yaparken kendini bulduğunu ifade ediyordu. Selami’nin desteğiyle İlyas Adana’ya restoranda çalışmaya gitmeye karar verdi. Yalnız kalmaktan korkarken can yoldaşı Aliye’yi de yanında götürdü. Aliye bir gün evden kaçtı, İlyas ne kadar arasa bile onu bulamadı ve çok üzüldü, hastalandı. Bu süreçte yeni ev sahibi ona yardım etti. İlyas Murat’ın yanına gelmesini istemesi üzerine Murat geldi ve İlyas’a Emelle evlenecekleri haberini verdi. İlyas’ta Selami’nin kardeşiyle evlenme fikrini Muratla paylaştı.
Bir gün Mustafa, İlyas’ın çocukluk akrabası, İlyas’ı restoranda çalışırken gördü. Bu durumunun ailesine yakışmadığını, içinde bulunduğu durumdan utanması gerektiğini söyleyerek onu memlekete götürmek istedi ama İlyas bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Mustafa beş el kurşunla İlyas’ı öldürdü.
Bu eser kapsamında Kitabın temel kahramanı İlyas, hiç insan kanı akıtmayan, kötülük yapmaktan kaçınan, yoksulların kışlık yiyeceklerini ve vergilerini karşılayan Divitoğlu ailesinin üyesidir. Malların bölünmesiyle beraber yoksullaşsalar bile eski varlıklı hallerine döneceklerine dair umutları vardır.
On yaşında babasını kaybeden ve Yargıtay da önce üye sonrasında başkan olayı amaçlayan İlyas son derece başarılı, dil bilen bir hukuk öğrencisiydi. Okulu için İstanbul’a gittiğinde Emelle tanıştı ve Emel’e aşık oldu. Emel etli butlu, cilveli, esmer bir kızdı ve İlyas’ın ona ilgisine karşı aralarındaki bağın arkadaş ilişkisinden ibaret olduğunu, bir gün ikisinin de farklı sevgililerinin olacağını söylüyordu. Emelle ilişkisi tek taraflı bir hal alınca İlyas yemek yapmaya başladı. İlk yemeğini yaptığı gün Emel evine misafir oldu ve yemeği tattı, çok beğendi ama aralarındaki ilişkinin sadece arkadaşlık olduğunu söylediği için İlyas ona sinirlenip evden kovarken bir daha gelmemesini söyledi. Bir hafta sonra kirayı istemek için ev sahibi geldi, kirayı normalde hiç geciktirmeyen İlyas bu ay içinde bulunduğu kafa yoğunluğundan dolayı kirayı unutmuştu ve ödemeyi yaşlı kadına yaptı.
İlyas’ın arkadaşı Murat iri yarı, yakışıklı ve esmer biridir. Sevgilisinden ayrılmasının üzerine parti düzenlemek istedi ve partiye Emelde geldi. İlyas partide sarışın bir kadınla dans etmeye ve kulağına türküler söylemeye başladı. Kadından sevdiği yemekleri öğrendi. Parti süresince mesafesini koruduğu Emel ise çok alkollü olduğu için onu evine götürdü ama İlyas Emel’i eve davet etmedi.
İlyas’ın fakülteden arkadaşı Selami önceki zamanlar bu güzel yemekleri İlyas’ın yapmasına ihtimal vermeyip ona inanmasa da yemeklerini çok beğeniyordu ve yalnız kalmaması için İlyas’a eve kedi almasını tavsiye etti. İlyas’ta bu duruma karşı istekli davranınca Selami Erzincan’a gittiği için kedisini bırakmak zorunda olan fakülte arkadaşları Necdet’in kedisi Aliye’yi kediyi dövmemek şartıyla İlyas’a getirdi. Aliye apak bir kediydi ve ismini Necdet’in sevgilisinden almıştı. Bu süreçte İlyas amcasından uzun zamandır ondan mektup alamadıklarını ve onu merak ettiklerini ifade eden bir mektup aldı ve derslerinin yoğun olmasından dolayı fırsat bulamadığına dair bir yalan söyledi, harçlığını arttırmalarını istedi. İlyas artık kira bile ödemeye parası kalmayacak şekilde harçlığını yemek kitaplarına yatırmaya başlamıştı ve çoğu zaman bu da yeterli olmadı. Yemek yapmanın tutkusuna kapıldı, onu için yitip gitmeyen tek şey yemek yapmaktı. İlyas ev sahibine kira ödemesi yapamayacağını anladığında ev sahibine yemek yaparak ödeme yapmak istedi ama yaşlı kadının Galatasaray Lisesinde okuyan oğlu için nakit paraya ihtiyacı vardı ve bunu kabul etmedi. İlyas bu duruma sinirlendi ve bir sonraki ay kirayı vermedi, parasının olmadığını söyledi. Onun yerine kirayı arkadaşı Murat ödedi.
Bir gün İlyas’ı görmeye orta yaşlı bir akrabası geldi ve yapılan yemekleri çok beğenerek kimin yaptığını öğrenmek istedi. İlyas yemekleri kendi yaptığını söyleyemeyerek nişanlısının yaptığını söyledi. Akrabası bu durumu şaşkınlıkla karşıladı ve kızın kendi ailelerine uygun bir soydan gelip gelmediği sorguladı. İlyas ailelerine uygun soylu ailenin kızı olduğunu ve Aliye’nin de onun kedisi olduğu yalanını söyledi. Murat bu durumu öğrenmesinin üzerine Emelle konuşmak ve İlyas ile evlenmeye ikna etmek için Emel’in evine gitti. Emel iki gün sonra İlyas’ın evine gidip evlenme teklifi etse de İlyas yoksulluk içinde olduğunu, evlendiklerinde Emel’in mutfaktan çıkmayıp İlyas’ın yemek yapma tutkusunun önüne geçeceğinden korktuğunu ifade etti. Emel, İlyas’ı ikna edemedi ve bunu Murat’a anlatarak zaten İlyas’la arkadaşlığının sebebinin de Murat’ın neden İlyas’a bu kadar değer verdiğinin anlamak olduğunu söyledi.
Bir gün Selami ve Orhan Bey İlyas’ı ziyarete geldi. İlyas’ın ne kadar başarılı ve çalışkan olduğunu bilen Orhan Bey, İlyas’ın bu gidişatını hiç beğenmedi. İlyas ise yemek yapmaya tutku ile bağlıydı ve yemek yaparken kendini bulduğunu ifade ediyordu. Selami’nin desteğiyle İlyas Adana’ya restoranda çalışmaya gitmeye karar verdi. Yalnız kalmaktan korkarken can yoldaşı Aliye’yi de yanında götürdü. Aliye bir gün evden kaçtı, İlyas ne kadar arasa bile onu bulamadı ve çok üzüldü, hastalandı. Bu süreçte yeni ev sahibi ona yardım etti. İlyas Murat’ın yanına gelmesini istemesi üzerine Murat geldi ve İlyas’a Emelle evlenecekleri haberini verdi. İlyas’ta Selami’nin kardeşiyle evlenme fikrini Muratla paylaştı ama Selami’yi sevmediği için Murat buna tepki gösterdi.
Mustafa, İlyas’ın çocukluk akrabası, İlyas’ı restoranda çalışırken gördü. Bu durumunun ailesine yakışmadığını, kendisinin utanması gerektiğini söyleyerek onu memlekete götürmek istedi ama İlyas bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Mustafa beş el kurşunla İlyas’ı öldürdü.
Kitabın temel kahramanı İlyas, hiç insan kanı akıtmayan, kötülük yapmaktan kaçınan, yoksulların kışlık yiyeceklerini ve vergilerini karşılayan Divitoğlu ailesinin üyesidir. Malların bölünmesiyle beraber yoksullaşsalar bile eski varlıklı hallerine döneceklerine dair umutları vardır.
On yaşında babasını kaybeden ve Yargıtay da önce üye sonrasında başkan olayı amaçlayan İlyas son derece başarılı, dil bilen bir hukuk öğrencisiydi. Okulu için İstanbul’a gittiğinde Emelle tanıştı ve Emel’e aşık oldu. Emel etli butlu, cilveli, esmer bir kızdı ve İlyas’ın ona ilgisine karşı aralarındaki bağın arkadaş ilişkisinden ibaret olduğunu, bir gün ikisinin de farklı sevgililerinin olacağını söylüyordu. Emelle ilişkisi tek taraflı bir hal alınca İlyas yemek yapmaya başladı. İlk yemeğini yaptığı gün Emel evine misafir oldu ve yemeği tattı, çok beğendi ama aralarındaki ilişkinin sadece arkadaşlık olduğunu söylediği için İlyas ona sinirlenip evden kovarken bir daha gelmemesini söyledi. Bir hafta sonra kirayı istemek için ev sahibi geldi, kirayı normalde hiç geciktirmeyen İlyas bu ay içinde bulunduğu kafa yoğunluğundan dolayı kirayı unutmuştu ve ödemeyi yaşlı kadına yaptı.
İlyas’ın arkadaşı Murat iri yarı, yakışıklı ve esmer biridir. Sevgilisinden ayrılmasının üzerine parti düzenlemek istedi ve partiye Emelde geldi. İlyas partide sarışın bir kadınla dans etmeye ve kulağına türküler söylemeye başladı. Kadından sevdiği yemekleri öğrendi. Parti süresince mesafesini koruduğu Emel ise çok alkollü olduğu için onu evine götürdü ama İlyas Emel’i eve davet etmedi.
İlyas’ın fakülteden arkadaşı Selami önceki zamanlar bu güzel yemekleri İlyas’ın yapmasına ihtimal vermeyip ona inanmasa da yemeklerini çok beğeniyordu ve yalnız kalmaması için İlyas’a eve kedi almasını tavsiye etti. İlyas’ta bu duruma karşı istekli davranınca Selami Erzincan’a gittiği için kedisini bırakmak zorunda olan fakülte arkadaşları Necdet’in kedisi Aliye’yi kediyi dövmemek şartıyla İlyas’a getirdi. Aliye apak bir kediydi ve ismini Necdet’in sevgilisinden almıştı. Bu süreçte İlyas amcasından uzun zamandır ondan mektup alamadıklarını ve onu merak ettiklerini ifade eden bir mektup aldı ve derslerinin yoğun olmasından dolayı fırsat bulamadığına dair bir yalan söyledi, harçlığını arttırmalarını istedi. İlyas artık kira bile ödemeye parası kalmayacak şekilde harçlığını yemek kitaplarına yatırmaya başlamıştı ve çoğu zaman bu da yeterli olmadı. Yemek yapmanın tutkusuna kapıldı, onu için yitip gitmeyen tek şey yemek yapmaktı. İlyas ev sahibine kira ödemesi yapamayacağını anladığında ev sahibine yemek yaparak ödeme yapmak istedi ama yaşlı kadının Galatasaray Lisesinde okuyan oğlu için nakit paraya ihtiyacı vardı ve bunu kabul etmedi. İlyas bu duruma sinirlendi ve bir sonraki ay kirayı vermedi, parasının olmadığını söyledi. Onun yerine kirayı arkadaşı Murat ödedi.
Bir gün İlyas’ı görmeye orta yaşlı bir akrabası geldi ve yapılan yemekleri çok beğenerek kimin yaptığını öğrenmek istedi. İlyas yemekleri kendi yaptığını söyleyemeyerek nişanlısının yaptığını söyledi. Akrabası bu durumu şaşkınlıkla karşıladı ve kızın kendi ailelerine uygun bir soydan gelip gelmediği sorguladı. İlyas ailelerine uygun soylu ailenin kızı olduğunu ve Aliye’nin de onun kedisi olduğu yalanını söyledi. Murat bu durumu öğrenmesinin üzerine Emelle konuşmak ve İlyas ile evlenmeye ikna etmek için Emel’in evine gitti. Emel iki gün sonra İlyas’ın evine gidip evlenme teklifi etse de İlyas yoksulluk içinde olduğunu, evlendiklerinde Emel’in mutfaktan çıkmayıp İlyas’ın yemek yapma tutkusunun önüne geçeceğinden korktuğunu ifade etti. Emel, İlyas’ı ikna edemedi ve bunu Murat’a anlatarak zaten İlyas’la arkadaşlığının sebebinin de Murat’ın neden İlyas’a bu kadar değer verdiğinin anlamak olduğunu söyledi.
Bir gün Selami ve Orhan Bey İlyas’ı ziyarete geldi. İlyas’ın ne kadar başarılı ve çalışkan olduğunu bilen Orhan Bey, İlyas’ın bu gidişatını hiç beğenmedi. İlyas ise yemek yapmaya tutku ile bağlıydı ve yemek yaparken kendini bulduğunu ifade ediyordu. Selami’nin desteğiyle İlyas Adana’ya restoranda çalışmaya gitmeye karar verdi. Yalnız kalmaktan korkarken can yoldaşı Aliye’yi de yanında götürdü. Aliye bir gün evden kaçtı, İlyas ne kadar arasa bile onu bulamadı ve çok üzüldü, hastalandı. Bu süreçte yeni ev sahibi ona yardım etti. İlyas Murat’ın yanına gelmesini istemesi üzerine Murat geldi ve İlyas’a Emelle evlenecekleri haberini verdi. İlyas’ta Selami’nin kardeşiyle evlenme fikrini Muratla paylaştı ama Selami’yi sevmediği için Murat buna tepki gösterdi.
Mustafa, İlyas’ın çocukluk akrabası, İlyas’ı restoranda çalışırken gördü. Bu durumunun ailesine yakışmadığını, kendisinin utanması gerektiğini söyleyerek onu memlekete götürmek istedi ama İlyas bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Mustafa beş el kurşunla İlyas’ı öldürdü.
Divitoğlu’nun ‘Beni sadece ölüm paklar’ ifadesi sosyal çevresi içinde kabul görmediğini ve kabullenilmiş çaresizlik yaşadığını göstermektedir. İç grup dinamiğine bağlı olarak bir davranışın tüm akrabalara mal edildiği bu yüzden aile üyelerinin sapma olarak görülen durumlara izin vermediği geleneksel kır ailesi özellikleri görülmektedir. Eser kapsamında yoksulluk ve toplumsal cinsiyet rollerinin birey yaşamı üzerindeki etkilerinin başarılı şekilde ele alındığını düşünüyorum.
Yazan: Çisem Bayram
Mutfak Çıkmazı Soruları ve Cevapları
Mutfak Çıkmazı kimin eseri?
Tahsin Yücel
Mutfak Çıkmazı türü nedir?
Yerli Romanlar
Mutfak Çıkmazı kaç sayfa?
160
Mutfak Çıkmazı Yorumları
sizin yazdığınız özet değil bu kadar uzun özet olmaz