28 Haziran 1990’da adamın biri Wisconsin’in kuzeyindeki bir yol kenarında hazırlamakta olduğu bombanın infilak etmesi sonucu hayatını kaybeder. Polis parçalanarak ölen adamın kimliğini tespit etmekte oldukça zorlanır. Ellerindeki tek delil adamın cüzdanından çıkan Yazar Peter Aaron’un telefon numarasının yazdığı bir kağıttır. FBI Aaron’a ulaşmaya çalışırken o, gazetede okuduğu bu olayın failinin 15 yıllık dostu, meslektaşı Benjamin Sachs olduğunu anlamıştır. Bu bilgiyi polis teşkilatıyla paylaşmadan önce yapmak istediği bir şey vardır: ABD’ye savaş açan bu arkadaşının aslında kim olduğunu, bu raddeye nasıl geldiğini anlatmak. Aaron, Sachs’la bir okuma toplantısı için bulundukları bir barda tanışmalarından başlayan dostluklarının iniş ve çıkışlarını, hayatlarına giren ve çıkan diğer kişilerin üzerlerinde yarattığı etkiyi yaklaşık 15 yıl öncesinden başlayıp olayın gerçekleşmesinden on ay öncesine kadarki zamanı kapsayacak şekilde anlatır. Bunları anlattığı kitabın adını da Sachs’ın bir zamanlar çalışmakta olduğu ancak yarım bıraktığı eserinin adı olan, Kitab-ı Mukaddes’te kötülüğün simgesi Leviathan koyar. Sachs, Aaron, dolayısıyla Auster bu ismi seçerken aynı zamanda mutlak güç ve yetkilerle donanmış devleti Leviathan-Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Gücü adlı kitabında anlatan Thomas Hobbes’i ve devletlerin mutlaka yozlaştığını söyleyen Ralph Waldo Emerson’u düşüncelerinin merkezine konumlandırmıştır.
“Süper güç” mitiyle ayakta kalan “fırsatlar ülkesi” ABD’nin aslında hayal edildiği gibi olmadığını kademe kademe fark eden Sachs’ın soruna dikkat çekmek için seçtiği yöntem Unabomber lakabıyla tanınan Theodore John Kaczynski’yle büyük benzerlik taşımaktadır: Bomba. Seçtiği yöntem sadece öldürdüğü Reed Dimaggio’nun çantasında bulduklarının onda yarattığı esinlenme değildir. Sachs aynı zamanda ABD’nin, Hiroşima kentine Little Boy adlı atom bombasını attığı o uğursuz gün olan 6 Ağustos 1945’te doğmuştur. Bu sebeple de kendini hep “bombanın ilk çocuğu”, “nükleer çağın havasını soluyan ilk beyaz” gibi cümlelerle tanımlamıştır. Doğduğu gün ölüm şeklini belirlemiştir adeta. Yıkıcı gücün yaratıcısına karşı koyma yıkma arzusu benliğinin derinliğinde aslında hep vardır. Vietnam Savaşı için askere çağrıldığında bunu reddetmesi sonucu on yedi ay boyunca hapishanede yatmayı umursamaz. Kaçmayı değil otoritenin karşısına dikilip doğru bildiğini söylemeyi seçer. Ancak bu yeterli değildir. Bir şeylerin yanlış gittiği gerçeği her daim önünde olmasına karşın ne yapacağını kestirememesi Dimaggio’nun radikal anarşist Alexander Berkman hakkında yazdığı tezle son bulur. Dimaggio’nun ani ölümü sonucu asla gerçekleştiremeyeceği şeyi o üstlenecektir. Özgürlük Hayaleti olarak farklı şehirlerdeki Özgürlük Anıtı kopyalarını havaya uçurmak.
ABD tarihinin özellikle yaklaşık 50 yıllık siyasi sürecini iz sürme taktiğiyle okuyucunun karşısına çıkaran Auster’in Leviathan’ında diğer eserlerinde olduğu gibi otobiyografik unsurlara bol bol rastlanır. Auster, kitabın ilgi çeken, üzerinde durulması gereken bir diğer kahramanı Maria Turner için Fransız sanatçı Sophie Calle'den esinlenmiş ardından Calle de romanda bahsi geçen Maria’nın projelerini gerçekleştirdiği İkili Oyunlar adlı bir eser ortaya koymuştur.