Kanau, melez bir Kızılderili’ydi. Babası beyaz annesi ise Kızılderili’ydi. Ancak o kendisini beyaz saymak istediği için sürekli şehirlerde geziniyor, köye çok nadir geliyordu. Zengin olmak istiyordu. Ancak Kızılderililer de zengin olmazdı. Bunu kendisi de gayet iyi biliyordu. Kendisini bir türlü bir yere ait hissedememişti. Beyazlar kabul etmiyordu. Kızılderililer kabul ediyordu ancak o da öyle hissetmiyordu. Nereye ait olduğunu aramanın sancılarını yaşıyordu. O sıralar köye geldi. Köy de arkadaşı olan Camura, bir polisti. Bir köy de elmas kaçakçılığı olduğunu ve bunun sonucunda sağlam para kazanacağını Kanau'nun çok güçlü olduğu için kendisine yararı dokunacağını bildiğini ve ona yardım etmesini istediğini bu işten düşen parayı ortak bölüşecekleri fikrini anlattı. Kanau'nun paraya ihtiyacı vardı. Ve bunu kabul etti.
Camura ile elmas hırsızlarının nerelerden geçip nerede kaç gün sonra olacağını hesapladıktan sonra kızılderili şenliğinin bahane ederek o köye gittiler. Gittikleri köy aynı zamanda Kanau'nun annesinin köyüydü. Çocukluğu zaten orada geçmişti. Orada tanıdığı kişiler, abisi, annesinin eski evi gibi bir çok anısı ve eşyaları bulunuyordu. En yakın arkadaşı İroa da oradaydı. İlk günler her şey normal ilerledi. Ancak sonraları Elmas hırsızlarına katılarak tüm hırsızları öldürüp elmasa tek başına sahip olarak zengin olacağını düşündü. Ancak bunun için Camura 'yı yok etmeleri gerekiyordu. Yoksa polis onları yakalayabilirdi. Kanau iki şişe içki aldı. İroa ile birlikte şişelerin birine zehir kattılar. Şenlik gecesi elmas hırsızları tahmin edildiği üzere köye ulaşmıştı. Ancak Camura o kadar sarhoş olmuştu ki dünya umurunda değildi. Hırsızları da hatırlayacak bir durumda değildi. Kanau hırsızlar ile konuşarak anlaşma sağladı. Onlarla birlikte gidecek karşılığında elmasa ortak olacaktı. Hem yolları çok iyi biliyordu ve bir Kızılderili olduğu için çoğu yerden rahatlıkla geçer ve yardım toplama konusunda zorluk yaşamazlardı.
Hırsız ekibi, asıl hırsız olan Teğmen, teğmenin hamile sevgilisi Sa Lua, Yoldaşları Daniel ve Sa Lua'nın yardımcısı Tilde'den oluşuyordu. O köye geldiklerinde Sa Lua doğum yapmış, ancak ırmakta hazırlıksız bir şekilde doğurduğu için hasta bir haldeydi. Köy de Kızılderililer bakımından ilaç verildi, yemek verildi ve en son Kanau ile tanıştılar. Ya elmasa ortak edeceklerdi ya da yakalanmayı kabul edeceklerdi. Teğmen elmasa ortak etmeyi seçerek Kanau' ya haber verdi. Kanau zehirli içkiyi Camura 'ya içirdi ve ortadan kaldırdı. Üstelik herkes onun aşırı içmekten öldüğünü düşünüyordu. Hiç kimse kuşkulanmamıştı. Bu kadar ustaca adam öldürmesi Teğmen ve ekibini ürküttü. Yola çıktıklarında Teğmen, Kanau'yu nasıl öldüreceğini düşünüyorlardı. Yolda bir hayalet gördüler. Kızılderili inanışına göre bu hayaleti görenin sonu ölümden başka bir şey değildi. Kanau bunu söylediğinde ona kimse inanmadı.
Yalnızca geceleri hareket ediyorlardı ki kimse şüphelenmesin. Bir sabah dinlenmek için durduklarında Daniel, elması alarak ormana kaçtı. Teğmen ile Kanau peşinden gittiyse de Kızılderililer tarafından öldürüldüğünü gördüler. Ardından elması bulup geri döndüler. Yola çıktıktan sonra polisleri fark edip kayığı otların içine aldılar. Ancak bebek ağlaması onları ele veriyordu. Teğmen bebeğin ağzını kapattı ancak bebek buna dayanamayarak oracıkta can verdi. Tehlike geçtikten sonra bebeği gömerek uyumak istediler. Uyandıklarında Sa Lua kendisini denize atmıştı. Teğmen aklını kaybediyordu. Ondan sonra kendine gelemedi. Kanau ve Tilde'yi tehdit ediyordu. Kanau yemek bulmak için yanlarından ayrıldığında Teğmen intihar etmişti. Artık iki kişi kalmışlardı. Tilde ve Kanau. İkisi de birbirini öldürüp elmasa tek başına sahip olmak için fırsat kolluyordu. Kanau lanetin etkisinin ikisini de bulacağından emindi. Oradan çıkıp yola devam ettiler. Kısa bir süre sonra yolları sona ermişti. Bundan sonra yaya ilerleyeceklerdi. İlerlerken Kanau yorulduğunu hissettiği bir gece durdu ve uyumak istedi bunu fırsat bilen Tilde, Kanau'nun kafasına vurarak onu bağladı ve kaçtı. Kızılderililer Tilde'yi öldürdü ve elması çaldı. Kanau'yu ise arkadaşı İroa onu ormandan kurtarma da yaşatmaya gücü yetmedi. Ve Kanau da köyünde vefat etti.
Değerlendirme:
Pişmanlığı ve son pişmanlığın zamanı döndürmeye yaramadığını çok iyi anlatıyor kitap. Para hayatta mutluluğu yakalamak için önemli olan ilk şey değildir. Sevgi, sevdiğimiz insanlar, özgürlük. Bunlardır insanı insan yapan, mutlu eden asıl şeyler. Elmas ellerinde olmasına rağmen 5 kişinin hiçbiri mutlu olamadı hiçbir zaman. Öldükleri zaman huzuru bulmuşlar mıdır? Onu da biz bilemiyoruz maalesef. Okunması gerekenler arasında yerini aldı.
Yazan: Senanur KARAKUZULU
Kırmızı Papağan Soruları ve Cevapları
Kırmızı Papağan kimin eseri?
Jose Mauro De Vasconcelos
Kırmızı Papağan türü nedir?
Yabancı Romanlar
Kırmızı Papağan kaç sayfa?
236
Kırmızı Papağan Yorumları
kendini kabullenmeyi güzel işlemiş derin anlamları olan bir kitap yazarı tarzı da bu zaten