Cahit Zarifoğlu’nun yazdığı Katıraslan, aslanla tilkinin birlikte çıktıkları seyahati konu alan bir fabl. İlk kez 1983 yılında Akabe Yayınları’nın yayımladığı eser, 1989 yılında Beyan Yayınları tarafından tekrar basılır. Arkadaş seçimi ve güzel ahlak gibi konularda önemli mesajlar taşıyan hikâye gün geçtikte daha da vahşi bir hâl alan kapitalist sisteme karşı bir eleştiri niteliği taşır. “Can çıkar, huy çıkmaz.”, “Üzüm üzüme baka baka kararır.” ve “Son pişmanlık fayda etmez.” gibi atasözlerinin doğruluğunu kanıtlayan kitap, yediden yetmişe geniş bir okur kitlesine hitap eder. Kitabın bazı sayfalarında Ender Dandul’un çizdiği siyah beyaz resimler yer alır. Aslan, tilki, katır, köylü ve avcı figürleri hikâyeyi özellikle küçük yaştaki okurlar için daha ilgi çekici hâle getirir. 96 sayfadan oluşan kitapta 3 ana bölüm bulunur. Ana bölümlerin her biri kendi içinde birkaç bölüme ayrılır. Kitaptaki bölüm başlıkları şu şekilde:
1. Birinci Bölüm
● Yolculuk
● Bir Bardak Süt
● Kuşkular
2. İkinci Bölüm
● Katıraslan
● Olay Yerine Hücum
● İz Üzerinde
● Tezek Tarlaları
● Yeni İzler
● Uzman Kristof Molompi’nin Dahiyane Buluşu
3. Üçüncü Bölüm
● Çöl
Katıraslan Özeti
Hikâye, aslan ile tilkinin yakınlardaki ülkeleri gezip görmek için birlikte seyahate çıkmaya karar vermeleriyle başlıyor. Hem aslan hem tilki yola çıkmadan önce kendince hazırlıklarını yapıyor. Bir katırın üstünde yola çıkan aslan, yanına küçük bir heybe almakla yetiniyor. Binek olarak eşeği tercih eden tilki ise konserve yiyeceklerden kap kacağa, yazlık ve kışlık giysilerden portatif çadıra kadar pek çok şeyle iki koca heybeyi dolduruyor.
Fiziksel özelliklerinden yolculuk hazırlıklarına kadar pek çok konuda birbirinden çok farklı olan iki hayvan birbirlerini oldukları gibi kabul ederek yola çıkıyorlar. Bir süre ilerleyip epey yol katettikten sonra mola veriyorlar. Yemeği hazırlama işini tilki üstleniyor ve yanında getirdiği sebze konserveleriyle sofra hazırlıyor. Ama aslan sebze konservesinden hiç hoşlanmıyor ve tilkinin yakınlardaki çiftlikten birkaç tavuk ve tavşan alıp gelmesini istiyor. Tilki bunun doğru bir davranış olmayacağını düşünüyor ve düşüncesini dile getiriyor. Ama sonunda mecburen ikna oluyor ve birkaç kez çiftliğe gidip gelerek dört tavuk, üç tavşan ve iki horozu aslana sunuyor.
Tilkinin çiftlikten hayvan aşırması insanları harekete geçiriyor. Böylece birkaç avcı tilkiyle aslanın konakladığı yere geliyor. Tilki büyük bir korkuyla insanlardan kaçmaya çalışırken aslan katırın üstünden inmeden bir kayanın arkasına saklanıyor. Avcılarla köpekler yanlarına ulaştığında ise karşılarına çıkarak onları korkutuyor. Köpekler gerisin geri kaçıyor. Katırın üstündeki aslanın normal bir hayvan değil de katıraslan olduğunu sanan avcılar ise şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ancak içlerinden biri silahını katıraslana doğrultuyor ve ateş edemeden aslan tarafından vurulup yere düşüyor. Bunu gören diğer avcılar silahlarını atarak kaçıp saklanıyorlar. Aslan ile tilki ise avcıların silahlarını toplayıp yeniden yola koyuluyorlar.
İki yolcu bir süre ilerledikten sonra insanlardan yeterince uzaklaştıklarını düşünüp mola veriyorlar. Bu sırada aslan tilkiden bir tas süt rica ediyor. Tilki ise yanlarında süt olmadığını söylüyor. Ancak aslan bu bahaneyi kabul etmiyor ve bu yüzden tilki yakınlardaki bir çiftlik evinden bir kova süt çalıyor. Bir iki derken tilki pek çok kez aslanın isteklerine boyun eğmek zorunda kalıyor. Böylece hem yorgunluktan hem insanlara karşı duyduğu korkudan seyahatin tadını çıkaramıyor. Aslan ise bir yandan korkusuzca vakit geçirip keyif çatıyor bir yandan da tilkinin hâline bakıp eğleniyor.
Tilki ile aslan yollarına devam ederken insanlar da katıraslanın peşine düşüyor. Böylece katıraslanın görüldüğü bölge turistik bir yere dönüşüyor ve farklı ülkelerden pek çok insan katıraslanı bulmak için seferber oluyor. Bir yandan inşaatlar sürerken bir yandan da katıraslanı bulmak için iz sürme çalışmaları yapılıyor. Ama katıraslan bir türlü bulunamıyor. Tilki ile aslan ise insanların yaptıklarından habersiz bir şekilde yollarına devam ediyorlar.
Aslan ve tilki sonunda çöle ulaşıyor. Bir süre çölde yol aldıktan sonra aslan açlık ve susuzluk hissediyor. Bu yüzden önce eşeği, sonra da katırı yiyor. İyi bir yol arkadaşı olduğu için eşek ve katırdan artakalanlarla tilkiyi de doyuruyor. Çölün neredeyse tamamını katır ve eşek sayesinde tok bir şekilde geçiriyorlar. Ancak yolun sonuna doğru aslan yeniden açlık ve susuzluk hissediyor. Yol boyu korkuyla yaşayan tilki çölün bitmesine çok az kalmışken bu durumu kabullenemiyor. Sıranın kendisine geldiğinden emin olunca da canını kurtarmak için kaçmaya çalışıyor. Aslan ise bir süre tilkinin kaçışını seyrettikten sonra içgüdülerine engel olamıyor ve harekete geçiyor. Hikâye de böylece sona eriyor.