Ursus ve Homo adında iki dost ile başlar hikayemiz. Ursus hem bir filozof, hem bir şifacı hem de gösteriler yapıp halkı güldürmeye çalışan biridir. Homo ise onun kurt görünümlü köpeğidir. Birlikte uzun zamandır yaşayan ikili göçebe bir hayat sürerler. Evlerinin altında tekerlekler vardır. Ve bu tekerlekler ile istedikleri yerleri hem gezer hem şifa dağıtır hem de geçimlerini sağlamaktadırlar. Bir rastlantı onların da hayatlarını etkileyecektir.
Londra'da Kompraçiko adı verilen çocuk kaçıran ve bu çocukları satan kişiler bulunur. Gwynplaine'de bu çocuklardan biridir. Ancak Londra'da ilerleyen zamanlarda Kompraçiko’ların ortada gezmesi engellenmiş ve hepsi ülkeden sürgün edilmiştir. Gwynplaine'de Kompraçiko’larla beraber gitmiştir. Gemiye binip ülkeyi terk ederler ancak Portland Limanında durarak, bir mola verirler. Bu mola sonrasında ise Gwynplaine'i gemiye almazlar ve o Portland Limanında yalnız başına kalmıştır.
Gwynplaine nereye gideceğini, ne yapacağını bilmemesine rağmen rastgele yürümeye başlar. İllaki kalacak bir yer, yiyecek bir ekmek bulmak umuduyla yürümeye başlar. Hava da gittikçe soğumaktadır. 10 yaşındaki bu çocuk hem soğuğa hem açlığa dayanmaktadır. Günler geçmekte, Gwynplaine, tehlikeli yollardan geçmektedir. Ancak ne yiyecek ekmek, ne içecek su, ne de kalacak yer bulabilmiştir. Günlerdir yürümesine rağmen ortada tek bir ev bile bulunmamaktadır. Birden bir inleme sesi duyar. Ve bu sesin peşinden gitmeye başlar. Görünen de bir şey yoktur ancak ses çok yakından gelmektedir. Gwynplaine, hemen sesi takip eder ve karın altında kalmış bir bebek ile bir kadın bulur. Kadın ölmüştür bebek ise ölmek üzeredir. Bebeği alır, sarıp sarmalar. Ve ölmekten kurtarır. Az ileride bulunan köye az kalmıştır. Oraya gidebilirlerse kurtulacaklardır. Gwynplaine bunun farkında olarak son gücüyle yürümeye devam eder.
Köye geldiğinde evlerin kapısını çalar ancak açan olmaz. Yalnızca bir ev ona cevap verir. Ursus ve Homo'nun evi. Ursus onları içeriye alır. Bebeğe süt verir. Gwynplaine'e yemek ve su verir. Onları tanımaya çalışır. Ve uyutur. Sabah uyandıklarında gün ışığı Gwynplaine'in yüzünü ortaya çıkarmıştır. Gemi de, kendisi daha çok küçükken yüzünü ameliyat etmiş ve Gwynplaine'i sürekli gülen bir ucube haline getirmişlerdir. Bunu ona kimin yaptığını kendisi de bilmemektedir.
Günler geçer, iki çocukta büyür. Ursus onların babası gibi olmuştur. Bebek, güzel bir kız çocuğudur adını Dea koymuşlardır. Dea'nin gözleri kördür. Aynı zamanda bir senarist olan Ursus, çeşitli oyunlar yazarak Gwynplaine'e oynatır ve halkı güldürerek para kazanmaya, zengin olmaya başlarlar. Ursus bu ünün artık yayılması gerektiğini düşünerek Londra'ya gitmeyi teklif eder. Dea, Homo ve Gwynplaine' de bu teklifi onaylamasıyla yola düşerler.
Londra'ya geldiklerinde herkes onları büyük bir coşku ile karşılar. Gwynplaine'in ünü gittikçe daha da çok yayılmaya başlamıştır. Kısa zaman sonra bu mutlulukları bozulur. Gwynplaine, bir gün ansızın bir polis tarafından alınıp hapishaneye götürülür. Aniden deniz de ortaya çıkan bir mektupta Gwynplaine'in bir İngiliz soylusu olduğu ve kral tarafından yüzünün o hale getirildiği yazıyordu.
Gwynplaine aniden saraya götürüldü. Lord olarak ilan edildi ve Ursus'a öldüğü bilgisi verildi. Ursus, Dea ve Homo Londra'yı terk etmeye karar verdi. Dea, Gwynplaine'in yokluğunda hasta olup yatağa düştü. Gwynplaine, Dea olmadan yaşayamıyordu. Bir gece saraydan kaçtı ve onları kaçtıkları gemi de yakaladı. Ancak geç kalmıştı. Dea, ölmek üzereydi. Son sözlerini söyledi ve öldü. Onun ölümüne dayanamayan Gwynplaine, denize atlayarak intihar etti.
Değerlendirme:
Kitap çok etkileyici bir şekilde başladı ve öyle devam etti. Yazarımızın araya aldığı tarihi bilgiler kitaptan ve olaydan kopulmasını sağladığını düşünsem de kitap bittikten sonra etkisinden kurtulması kolay olmadı. Victor Hugo ile ilk tanışmam oldu. Mükemmel bir eserdi.
Yazan: Senanur KARAKUZULU
Gülen Adam Soruları ve Cevapları
Gülen Adam kimin eseri?
Victor Hugo
Gülen Adam türü nedir?
Yabancı Romanlar
Gülen Adam kaç sayfa?
616
Gülen Adam Yorumları
kitabı yeni bitirdim elimden bırakamadım uzun kitap ama kendisini okutuyor mükemmel yazılmış