Kitap Victor Hugo’nun din, toplum ve doğa üçlemesinin bir eseridir. Yazar Gilliatt karakteri üzerinden hem karşılıksız aşkı, hem doğayla mücadeleyi hem de toplumun inançlarını anlatıyor. Aslında kitap yoğun bir betimleme içeriyor. Bazıları için daha ilk sayfalarından sıkılıp kapatılacak cinsten fakat direnip okuyanlar sonunda güzel bir başyapıtla bitireceklerdir. Dönemden izler taşıyan eserde, yazarın usta kalemiyle o günlerde yaşamış kadar bilgi sahibi oluyoruz. Karakterlerin her birinin gözünden hikayeye bakabiliyor, olayları bir bütün içinde inceleyebiliyoruz. Gilliatt’ın denize hakimliği, onun Guernsey’de tuhaf ve büyücü olarak görülmesi, karşılıksız aşkı ve fedakarlığı beni okurken çok etkiledi. Kesinlikle okunmaya değer bir yazar ve eseri.
ÖZET
Gilliatt annesiyle birlikte Guernsey’e yerleşir. Annesi onu bilgili ve yetenekli bir çocuk olarak büyütür ve ölür. O günden sonra Gilliatt o evde tek başına yaşamaya başlar. Yaptığı işler, konuşmaları bölge halkı tarafından tuhaf karşılanır ve büyücü olduğu kulaktan kulağa konuşulur. Gilliatt bir gün Üstat Lethierry’nin yeğeni Deruchette’nin kendi adını karın üstüne yazdığını görür. Artık karşılıksız bir aşkın pençesindedir. Kendinde Deruchette’ye açılacak cesaret yoktur. Üstat Lethierry buharlı bir gemi sahibidir. Durande adını verdiği gemisi şehirde çok ünlüdür. Onlarca sefere çıkan Durande bir gün kaptanı Clubin’in ihanetiyle karaya oturur. Clubin İspanyol kaçakçılarıyla anlaşmış Üstat Lethierry’nin paralarıyla kaçmayı planlamıştı. Herkese geminin kendiliğinden karaya oturduğu süsünü verecekken gerçekten sis yüzünden önünü göremez ve Douvres kayalıklarında gemi karaya oturur. Yolcuların hepsini sandalla gönderdikten sonra asil bir kaptan numarası yaparak geride kalacağını söyler. Oradan kurtulma ihtimalinin olmadığını fark edince bütün planları bozulmuştur. Ne yapacağını düşünürken bacağından bir şey tarafından denize çekilmesiyle suyun dibini boylar.
Bu sırada Durande’nin karaya oturduğu haberi şehirde büyük bir yankı uyandırır. Üstat Lethierry ve Deruchette kahrolmuştur. Yas içinde ağlarken Üstat, yeniden bir gemi yapabilmek için Durande’nin motoruna ihtiyacı olduğunu söyler. Onu oradan getirecek olan adam Deruchette ile evlenecektir. Gilliatt bunu duyar duymaz hiç tereddüt etmeden yola çıkar. Aylarca orada Durande’nin motorunu zarar görmeden çıkarmaya uğraşır. Bu süreçte çok fazla zorluk yaşar. Açlık, susuzluk, yorgunluk ve denizin öfkeli dalgaları onu asla rahat bırakmaz.
Yemek bulmak için daldığı denizin derinliklerinde bir şey tarafından bütün vücudu sarılır. Bir ahtapot onu sıkıca tutuyor bütün vatozları ile emiyordur. Gilliatt onun elinden ölmek üzereyken bıçağı sayesinde kurtulur. Ahtapot ölürken Gilliatt Clubin’in cesedini görür. Onun olduğunu kemerinden tanır. Üzerinde kaptanın adı yazılıdır. Bir kutu içinde de Lethierry’nin paraları vardır. Gilliatt hem motoru hem de paraları sahibine götürür. Üstat gemisinin motorunun sağlam olması sevincini yaşarken Gilliatt Deruchette’nin yeni genç rahiple birbirlerini sevdiklerine şahit olur. Deruchette rahibin evlenme teklifini kabul etmiştir. Hiçbir şeyden haberi olmayan üstat kızını Gilliatt ile evlendireceğini ve yeni geminin kaptanı yapacağını tüm şehre duyurur. Gilliatt Deruchette’nin bu karara ne kadar üzüldüğünü görür. Rahip şehri terk edecektir ve iki sevgili vedalaşıyordur. Gilliatt ortaya çıkarak ayrılmalarına gerek olmadığını onları evlendireceğini söyler. Rahibe giderek Üstadın aslında Gilliatt’a yazdığı içinde Deruchette ile birlikte bir an önce evlenmesi gerektiği yazan mektubu verir. Rahip bunu izin sayarak Deruchette ve genç rahibi evlendirir. Onlar gemiyle uzaklaşırken Gilliatt o çok sevdiği denizle buluşur. Karşılıksız aşkı gözden kaybolurken o da denizin içinde kaybolur.