Çikolata Tadında Hikayeler adlı kitapta Akif BAYRAK'ın derlediği hikayeler ve Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Şeyh Edebali'den öğütler bulunuyor. Her hikayeden önce söz konusu hikayeyle ilgili bir söz yer alıyor.
Geleceğini Biliyordum
Savaşın sıcak çatışma anlarında bir asker en iyi arkadaşının kendisinden biraz uzakta vurulup düştüğünü görür. Yanındaki arkadaşının uyarılarına rağmen arkadaşının yanına gider. Az sonra arkadaşı son nefesini verince yerine döner. Onu uyaran arkadaşı, hayatını boşu boşuna tehlikeye atmasına değmediğini söyler. Vefalı asker ise onun yanıldığını, arkadaşının son anına yetiştiğini ve son sözlerini duyduğunu söyler. Ardından arkadaşının son sözlerini tekrarlar: "Geleceğini biliyordum!"
Mutluluğun Peşinden Koşmak
Beş yüz kişilik bir seminerde konuşmacı bir grup çalışması yapmaya karar verir. Herkese bir balon vererek balonlara isimlerini yazdırır. Daha sonra bütün balonlar bir odaya toplanır. Herkesin beş dakika içinde kendi isminin yazılı olduğu balonu bulmasını ister. İnsanlar birbirlerini iterek, birbirleriyle çarpışarak balonlarını arar. Süre bittiğinde kimse isminin yazılı olduğu balonu bulamaz. Daha sonra konuşmacı herkesin bir balon almasını ve balonu üstünde ismi yazan kişiye vermesini söyler. Süre bitmeden herkes isminin yazılı olduğu balona kavuşur. Konuşmacı mutluluğun da böyle olduğunu, herkesin kendi mutluluğu için çabaladığını ama başarısız olduğunu anlatır. Başkalarını mutlu ettiklerinde mutluluklarının da kendilerine geleceğini söyler.
Kahve
Aşçının birinin, her şeyden şikayet eden bir kızı vardır. Aşçı bu yüzden kızına bir ders vermek ister. Kızıyla mutfağa gider, su dolu üç cezveyi ateşin üzerine koyar. Birine patates, birine yumurta, birine de kahve çekirdekleri atar. Hiç konuşmadan bekler, kızı sabırsızlanmaya başlar. Süre dolunca patates ve yumurtayı tabaklara koyar, kahveyi de bir fincana boşaltır. Kızına dönerek ne gördüğünü sorar. Kızı alaylı bir şekilde "Patates, yumurta ve kahve!" der. Adam kızından, daha yakından bakmasını, patatese ve yumurtaya dokunmasını ister. Kız babasının isteğini yerine getirir ve patatesin yumuşadığını, yumurtanın katılaştığını söyler. Daha sonra babası kahvenin tadına bakmasını ister. Kahvenin lezzeti, kızın gülümsemesine neden olur. Ama bir şey anlamayarak babasına bunların ne anlama geldiğini sorar. Babası hepsinin kaynar suya atılarak aynı sıkıntıya katlandıklarını, fakat farklı farklı tepki verdiklerini anlatır. Daha sonra ise kızına, sıkıntılar karşısında nasıl tepki vereceğini sorar.
Teminat
Şık giyimli bir bey bankaya gelir. Müşteri temsilcisine acilen, üç haftalığına beş bin dolara ihtiyacı olduğunu söyler. Müşteri temsilcisi gerekli prosedürleri anlatır. Beyefendi bunları temin edebileceğini fakat çok acelesi olduğunu söyler ve teminat olarak iki yüz bin dolarlık arabasını bırakmayı teklif eder. Müşteri temsilcisi bu durumu çok garipsese de kabul eder. Beyefendinin arabası bankanın garajına park edilir. Üç hafta sonra beyefendi tekrar geldiğinde aldığı parayı ve faizini öder. Müşteri temsilcisi çok merak ettiği için beyefendiye, kredi kartıyla çekebileceği miktarda para için arabasını rehin bırakmayı niçin tercih ettiğini sorar. Bunun üzerine beyefendi müşteri temsilcisine, arabasının başına bir şey gelmeden durabileceği ve üç haftalık park ücretinin bu kadar düşük olduğu başka bir yer bilip bilmediğini sorar.
Standford
Kıyafetlerinden yoksullukları belli olan yaşlı çift Harvard üniversitesi rektörünün bürosuna gelir. Sekreter taşralı çifti küçümseyerek rektörün çok meşgul olduğunu söyler. Taşralı çift ise bekleyebileceklerini söyler. Çiftin saatlerce beklediğini gören sekreter artık gitmelerini sağlamak için rektörü onlarla birkaç dakika görüşmeye ikna eder. Çift, rektöre oğullarının Harvard'da okurken çok mutlu olduğunu ve geçen sene bir kazada hayatını kaybettiğini bunun için oğullarının hatırasına bir bina yaptırmak istediklerini söyler. Rektör sadece bir bölüm binasının maliyetini söylerek taşralı çifti azarlar. Çift maliyetin bu kadar düşük olduğunu öğrenince şaşırıp kendi üniversitelerini kurmaya karar verir. Böylece Standford Üniversitesi kurulur.
Değerinizi Bilin
Kalabalık bir seminerde konuşmacı elli dolarlık banknot çıkarıp dinleyicilere kimlerin bu banknotu istediğini sorar. Herkes el kaldırır. Parayı buruşturur ve sorusunu tekrarlar. Parayı hâlâ herkes istemektedir. Daha sonra parayı yere atıp üstüne basar, pisletir. Sorusunu yine tekrarlar fakat eller hâlâ havadadır. Böylece konuşmacı amacına ulaşır. Dinleyicilere paranın buruşsa da pislense de değerini kaybetmediğini söyler. İnsanların da böyle olduğunu yaşadıkları acıların, sıkıntıların değerlerini kaybetmelerine neden olmadığını anlatır.
hikayelerin bazıları güzel çoğunluğunu okumadan da geçebilirsiniz
01-11-2018 17:36
kitap yazmak bu kadar kolay olmamalı sosyal medyada bir kaç paylaşımı alıp kitap haline getiriyorlar gösterişli bir ad koyuyorlar satıyorlar edebiyat yerlerde sizde kokareç tadında hikayeleri bekliyorum
18-11-2018 16:17
bir yorum bu kadar mı güzel olur kokerec tadında hikayeler çok iyiydi
18-11-2018 16:48
yazın tatilde okumuştum kaldığımız pansiyonda varda boş zamanlarda okumak için güzel bir kitaptı kısa kısa öyküler var yormuyor insanı
23-01-2020 20:30
pdf bulabilirsem okuyacağım
28-05-2022 23:12
içinde çikolata ile ilgili hikayeler var mı yoksa sadece adımı öyle