1941 doğumlu Ahmet Günbay Yıldız’ın roman dalındaki ilk eserleri arasında yer alan Çiçekler Susayınca, oldukça gerçekçi ve yürek burkan bir roman. İnsanın doğasının en zayıf noktasına dayalı olarak işlediği günahlardan duyulan pişmanlığı ve her şeye rağmen Allah’a sığınışı anlatıyor. Farklı hayat hikâyelerinin bir noktada nasıl kesişebileceğine değiniyor.
Babası tam bir işkolik, annesi tam bir kumar bağımlısı olan Elif başıboş büyümüş bir genç kızdır. Buna rağmen ailesi bekâret gibi değerlere önem vermektedir. Elif arkadaşına yaptığı bir ziyaretten geri dönerken bir sokak kavgasına şahit olur. O bölgenin kabadayısı olarak bilinen Birli, kır saçlı devasa görünümlü bir adamdır ve kavgadan muzaffer çıkarak Elif’in ilgisini çekmiştir. Tecrübesiz olan Elif başına gelecek felaketi kestiremeden, Birli’ye hitaben hayretini dile getirir. Ağzı iyi laf yapan Birli ise olayı başka bir yöne çekmiş ve Elif’i eve bırakmak istediğini söylemiştir. Elif başta kabul etmese bile sonradan razı olarak Birli’nin arabasına biner. Buradan sonrası Elif için tam bir felakettir. Birli Elif’in içkisine ilaç katarak namusunu kirletir.
Her gaflet uykusuna yatışın feryatla uyanışı olurdu. Elif, bunlardan habersiz uyudu.(Ahmet Günbay Yıldız/Çiçekler Susayınca)
Kendisine ne olduğunu anlayan Elif feryat figan içinde Birli’nin silahıyla Birli’yi vurmuş olsa da, iş işten geçmiştir. Ancak kızlarıyla ilgilenmeyen aile, Elif’in durumunu bilmeden Hayrullah diye bir gençle evlendirmeye kalkar. Elif ise utancından bir şey söyleyemez. Gerdek gecesi geldiğinde ise Elif, çiçeği burnunda kocasına can havli ile her şeyi anlatır ve af diler. Ancak şoka uğrayan Hayrullah, Elif’i evden kovar. Hal böyle olunca bir çare kız ailesinin yanına gider ve durumu ailesine aksettirir. Ancak babası Cemalettin beyde kızını evden kovarak sokaklara atar. Elif artık intihar etmeyi düşünür bir vaziyete gelmiştir. O sırada hayatını kurtaracak olan Keriman teyze ile karşılaşır. Keriman teyze Elif’ kalacak bir yer, bir iş ve yeni bir hayat verir. Kendi hayatını Elif’e açar.
Burada bir süreliğine Elif ve Keriman teyzenin hikâyesi kesilerek, Yadigâr ve Dursun’un hikâyesi başlar. Yadigâr’ın babası onları küçükken terk etmiştir. Annesini ise öldü bilmektedir. On üç- on dört yaşlarında da ona bakan Hasan dedesini de kaybedenince, yollara düşmüş şehre kadar gelmiştir. Gelirken de yanında dağlardan getirdiği yoldaşı, bir ayı olan Kocaoğlan vardır. Birde Galip Hocanın eline tutuşturduğu bir mektup… Bu mektup onu şehirde ki Mevlût hocaya ulaştıracaktır. Yadigâr şehre varır varmaz biraz para kazanmak için defini çalar, Kocaoğlan’da oynar. Tam çevreden birkaç kuruş toplamıştır ki bir silah sesi duyar. Sarhoşun birisi sırf zevkine Kocaoğlan’ı vurmuştur. Buna kinlenen Yadigâr ne yaptığını bilmeden elindeki çakıyla adamı öldürür.
Oradan kaçarak Mevlût hocayı bulur ve ona her şeyi anlatır. Mevlût hocada Yadigâr’ı karakola teslim eder. Bunun üzerine Yadigâr mahkemeye çıkartılır ve 13 yıl hapis cezasına çarptırılır. Girdiği hapishanede yolları üniversite mezunu, yüksek kimya mühendisi olan Dursun ile kesişir. Dursun, büyük bir hata sonucu hapishaneye girmiş, pişmanlığı ile kavrulmuş ve dersini almış bir gençtir. Ömürlerini hapishanede geçirdikleri o günlerde birbirlerine destek olurlar ve beraber tahliye olurlar.
Dursun’un babasından kalan bir gecekondusu vardır. Bu gecekondu aynı bahçenin içerisinde ikiye ayrılır. Asıl eve ilişik olan bir odayı Dursun kiraya vermiş ve hapishanedeyken böyle gelir elde etmiştir. Yadigâr ve Dursun bu eve yürürlerken bir hadiseye denk gelirler. Kır saçlı bir adam, genç bir kızı zorla arabaya bindirmeye çalışıyordur. Bunlar Birli ve Elif’ten başkası değildir.
Hemen olaya müdahale ederek Birli’yi oradan uzaklaştırırlar. Elif’e de eve kadar eşlik ederler. Bu şekilde Dursun’un aslında Elif ve Keriman teyzenin ev sahibi olduğu ortaya çıkar. Dursun Keriman teyzeyi annesi, Elif’i de bacısı beller ve onu Birli’nin tüm girişimlerine karşı korur. Yadigâr ise Elif’e daha farklı bir açıdan önem vermeye başlar.
Yine de is arayışı içinde duygularından tam emin olamaz. Ve önceliğini iş bulmaya verir. Ancak eski mahkûm olduklarını duyan herkes, onlara iş vermekten çekinir. En sonunda bir fabrikada iş bulurlar ve çalışmaya başlarlar. Bu sırada Yadigâr gönül meselesini Dursun’a açmış, Dursun’da Keriman teyzeyle konuşmuştur. Elif ise durumunu Yadigâr ile konuşmadan bir cevap vermemiştir. Yadigâr Elif’in durumunu anlayışla karşılayınca evlilik işlemleri başlatılmıştır.
Ancak ne var ki Birli Elif’in peşini bırakmıyordur. Yadigâr bu durumu konuşmak için Birli’nin yanına gider. Orada kavgaya tutuşurlar ve Yadigâr ona ailesinden kalan tek varlığı da orada düşürür. Kolyeyi bulan Birli, Yadigâr’ın yıllar önce terk ettiği oğlu olduğunu anlar. Bu durumda İslam dinine göre Elif, Yadigâr’a haram oluyordur. Birden bire babalık duyguları kabaran Birli, bu evliliği engellemek için Elif’i kaçırtır. Babasının Birli olduğunu bilmeyen Yadigâr ise o sinirle Birli’yi vurarak baba katili olur.
Zamanında oğluna yaptığı haksızlıkların pençesinden kurtulamayan Birli ise ölmeden önce oğluna bir iyilik yapmak ister ve bir kâğıda “Beni Elif öldürdü” yazar. Bu yüzden mahkemede Elif yargılanır. Ancak tam hüküm verilecek iken Yadigâr tüm suçunu itiraf eder. Artık Birli’nin babası olduğunu öğrenmiş olan Yadigâr’ın hapishaneye götürülür iken söylediği son söz “Sen artık benim bacımsın Elif” olur.
Elif’in ailesi ve Hayrullah ise yaptıklarından pişman olmuş, bunca zamandır Elif’i arıyorlardır. Elif kendi ailesinin yanına döner ve Hayrullah ile nikâhlanır. Birli ise tam manasıyla ölmemiş, komadan çıkarak hayata tutunmuştur. Mahkemeye başvurur ve oğlunu hapisten çıkartır. Ancak bu seferde eski arkadaşları tarafından vurularak, kesin olarak can verir.
Dokuz canlı Birli, zavallı Yadigâr, başa dönen Elif… Kaderin insanları nasıl bir araya getirip sonradan nasıl ayırdığını gözlerinizle görebileceğiniz bir kitap. Kimsesizliğin ve bilgisizliğin insanı sürükleyebileceği en uç noktaları sunmuş yazar bizlere. Allah hemen öldürmek istemedi, günahlarından dolayı Yadigâr’ın ayaklarına kapandırtırdı. Bütün gerçekliği ve bütün körlüğümüzü yüzümüze vuran bu eseri cesur kişiler okumalı ancak. Çünkü toplumun gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor. Acı dolu yaşam öykülerini bizlere ulaştırıyor. Okurken duygulandığım, göz pınarlarımın dolduğu ve yaşantımı sorguladığım eserlerden.
Yazan: Senagül YILDIZ
Çiçekler Susayınca Soruları ve Cevapları
Çiçekler Susayınca kimin eseri?
Ahmed Günbay Yıldız
Çiçekler Susayınca türü nedir?
Yerli Romanlar
Çiçekler Susayınca kaç sayfa?
382
Çiçekler Susayınca Yorumları
çok iyi bir kitap tavsiye ederim
13-01-2017 03:49
çok güzel bir roman konusu çok güzel ben de tavsiye ederim
06-02-2017 18:05
insanı alıp bambaşka yerlere götürüyor.defalarca okudum. herkese tavsiye ederim
20-02-2017 18:36
bundan iyi kitap dusunemiyorum
21-02-2017 21:48
akıcı sürükleyici bir roman bende tavsiye ederim
08-03-2017 22:58
çok etkileyici bir kitap okurken çok huzunlendim
01-05-2017 20:57
çok güzel bir kitap herkese tavsiye ederim
05-05-2017 22:20
kitap süper okuyun bence
16-03-2018 21:34
film tadında kitab
bende var filmi çıkarsa cooook güzel olur
15-04-2018 22:54
bn lise döneminde okumuştum şimdi hatırladım çok entrikaliyms bgn olsa okumam 😀
06-06-2018 04:29
ben askerde okumuştum çok güzel bi kitap
05-09-2018 13:55
anlatılmaz okunur. şiddetle tavsiye ederim❗❗
28-10-2018 22:45
guzel bir kitap cicekler susayinca ahmet gunbayin okudugum ikinci eseri ikisi de guzeldi
21-01-2020 23:55
yıllar once okuduğum bir kitapti. ama bence hic uygun bir konusu yokmus. kitap ne tur bi olayla basliyor. kurgu simdiki dizilere taş çıkarır (!)
27-10-2021 22:53
pdf de paylaşsanız harika bir site olacak
25-07-2022 15:46
çok güzel bir kitaptı ahmet yıldızın başka hangi eserini tavsiye edersiniz ona göre alıp okuyacağım