Yedi Zirveler Dağları; 8848 metre yüksekliğiyle Asya kıtası ve dünyanın en yüksek dağı olan Everest, Antarktika kıtasında bulunan yaklaşık 4897 metrelik Vinson dağı, Kuzey Amerika’da bulunan 6194 metrelik McKinley dağı, Güney Amerika’da bulunan 6959 metrelik Aconcagua dağı, Afrika’nın 5895 metrelik Kilimanjaro dağı, Avrupa’nın 5642 metrelik Elbruz dağı, Avustralya’nın 2320 metrelik Kosciusko dağı ve Avustralya kıtasının en yüksek dağı olan ve Papua Yeni Gine’ de bulunan 4884 metrelik Carstenz Piramidi olmak üzere 7 dağdan meydana geliyor. Bu Yedi Zirvelere ilk çıkma fikri Amerikalı iki zengin olan Frank wells ve Dick bass’ dan çıkıyor. Ve ondan sonra dağcıların vazgeçilmez rotası haline geliyor. Dağcılık, birçok ülke görmeyi, kültürle tanışmayı, farklı kültürlerden, ülkelerden arkadaş edinmeyi de beraberinde getiren aynı zamanda çok masraflı olan bir spor. Örneğin Antarktika’ya gitmek için kalkan uçaklarda kişi başı çok fazla miktarlar istiyorlar. Dağcılık giysileri, materyalleri de aynı şekilde masraflı olabiliyor. Bu kitapta yazarımız yedi zirvelerin üçünü tamamlıyor. İlki Aconcagua, ikincisi Antarktika’da bulunan Vinson, üçüncü dağ ise Kuzey Amerika’daki McKinley dağı.
İlk olarak Güney Amerika’nın en yüksek dağı olan Aconcagua dağına tırmanış gerçekleşecek. Nasuh Mahruki, İstanbul’dan Mendoza’ya uçuyor. Ve orada tırmanış arkadaşı olacak Daniel ile buluşarak oteline yerleşiyor. Daniel'in ailesiyle tanışıp akşam yemeği yedikten sonra sabah Aconcagua dağı’nın başlangıç noktası sayılan Puente del İnca’ya (İnka köprüsü) varıyorlar. O gün civar bölgeyi geziyor ve aynı zamanda ana kamp alanına eşyalarını taşımaları için katır arayışına geçiyorlar. Katırları bulduktan sonra ertesi ün yola çıkmak üzere dinlenmeye geçiyorlar. Sabah olduğunda Confluencia’ya doğru yola çıkıyorlar. Oraya ulaştıklarında katırlar yiyecekleri yemekleri ve kullanacakları çadırları getirmiş olduğunu görüyorlar. Ve bu gece kamp kuracakları yere ulaşmış oluyorlar. Ardından ana malzemeleri getirecek olan katırları beklemeye başlıyorlar ancak yollar karla kaplı olduğu için bir gün beklemek zorunda kalıyorlar.
Ertesi gün katırlar geliyor ancak hava çok rüzgarlı olduğu için katırlar ana kamp için hedefledikleri yüksekliğe çıkamıyor bu yüzden hedefin biraz altında kalmak zorunda kalıyorlar. Ertesi gün rotaya bakıp, hesaplayıp tırmanışın planını oluşturuyorlar. Beş saat 45 dakika boyunca tırmanıp 5200 metre yüksekliğe varıyor ve kamp kuruyorlar. Ardından 5800 metreye eşyaların bir kısmını taşıyıp yeniden 5200’e inerek kalan eşyaları toparlayıp tırmanışa devam ediyorlar. Ve 5800 metreye varıyorlar. Ve zirve günü geldiğinde yedi zirvelerin bir hedefini daha tamamlamış şekilde aşağıya iniyorlar.
Nasuh Mahruki Acanagua tırmanışını tamamladıktan sonra Antarktika’daki Vinson dağına çıkmak için 1 hafta süresi kalıyor ve bu süreyi de Patagonya’yı ziyaret etmek amacıyla kullanıyor. 1 hafta’nın sonunda Vinson dağına çıkacağı ekiple buluşmak için konum değiştiriyor ve Antarktika macerası başlıyor. Bu dağa tırmanış çok maliyetli oluyor. 1985 yılında kurulmuş olan ANI isimli bir ekipten söz ediliyor. Bu ekip insanları Antarktika’yı gezdirmek, rotayı belirlemek, uçuşlarını kolaylaştırmak amacıyla hizmet sunan bir şirket. Onlarda bu şirketten faydalanıyorlar. Ulaşım zor çünkü hava yolları çok kapalı oluyor ve görüş zorlaşıyor. Bu yüzden oraya gitmeyi çok uzun zamandır bekleyen kişilerde mevcut. Bir iki gün bekledikten sonra yolların açıldığı haberiyle mutlu oluyor ve yola düşüyorlar. Antarktika’da çeşitli ülkelerin yürüttüğü araştırma üslerinden başka hiçbir insan yaşamıyor. Oraya ait olmayan hiçbir şeyi o bölgede bırakmıyorlar. Bu şekilde koruması sağlanmaya çalışılıyor. Tüm zorluklara rağmen ekip olarak yedi zirveler hedefinin bir dağına daha tırmanmayı başarıyorlar.
Ve son olarak McKinley dağı. Kuzey Amerika’nın en yüksek dağı. Bu dağa çıkmak için arkadaşlarında n Feridun isminde biriyle yola çıkıyor ve ulaştıklarında bir ekiple devam etmek istiyorlar ancak yalnızca Nasuh ve Feridun’a izin çıkıyor. Çünkü bu dağa çıkmak için gerekli izinler çok daha önce zamanlarda alınması gerektiği gibi bir takım prosedürler barındırıyor. Böylece İki kişi olarak yola devam ediyorlar. Ve yedi zirvelerin bir dağını daha bitirerek hedefe bir adım daha yaklaşmış oluyorlar.
Değerlendirme: Nasuh Mahruki’nin bir günlük niteliğinde olan eseri bizleri farklı farklı diyarlara götürüyor. Betimlemeler çok iyi yapılmış ve fotoğraflarla oldukça fazla bir şekilde desteklenmiş. Bu yönüyle o bölgelerin hayalini kurma iznimizi alıyor sanki ancak zaten edebi yönü kuvvetli bir eserden çok gezi güncesi niteliğinde başarılı bir eser.