Avusturya-Macaristan Veliahdının bir Sırp milliyetçisi tarafından vurulması ile I.Dünya Savaşı başlar. Rusya da Sırbistan’ın yanında savaşa girer. Osmanlı Devleti savaşın başında tarafsız kalır. İngilizlerden kaçan Goben ve Breslau adındaki Alman zırhlıları Çanakkale Boğazı’na dayandığında Enver Paşa bu durumun bir fırsat olduğunu düşünür. İsimleri sonradan Yavuz ve Midilli olarak değişecek bu zırhlılar Enver Paşa’nın emriyle İstanbul’a demirlenir. Bu zırhlılardan biri Karadeniz’e açılıp Rusya’nın Sivastopol Limanı’na bomba yağdırır ve böylece Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri’nin yanında savaşa girmiş olur.
Osmanlı Padişahı Sultan Mehmet Reşad savaşa girer girmez ülke çapında seferberlik ilan eder. Daha sonra diğer Müslüman ülkelerin de kendi yanlarında savaşa girmelerini sağlamak için cihat ilan eder. Ancak İngiltere’nin casus propagandaları sebebiyle bu cihat beklendiği kadar etkili olmamıştır.
Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya, Bulgaristan ve Osmanlı aynı saftadır. Karşılarında ise İngiltere, Rusya, Fransa, İtalya, Sırbistan, Japonya, Romanya, Portekiz, ABD, Brezilya ve Yunanistan vardır.
I.Dünya Savaşı süresince Osmanlı Devleti yaklaşık on ayrı cephede savaşmıştır. Çanakkale, Kafkasya, Hicaz-Yemen, Irak, Suriye-Filistin, Galiçya-Romanya-Makedonya bunların içinde en önemli olayların yaşandığı cephelerdir.
Kafkas Cephesi’nde Sarıkamış’taki olumsuz hava koşullarına hazır olunmaması sebebiyle başarısız olunmuş ve çok sayıda şehit verilmiştir. Binlerce askerimizin bir kurşun bile atamadan donarak öldüğü söylentileri gerçeği yansıtmamaktadır. Askerlerimiz son nefesine kadar mücadeleye devam etmiş, kıran kırana bir mücadelenin sonunda şehit olmuşlardır. Bu cephenin komutanı Enver Paşa’dır. Rusya’da yaşanan Bolşevik Devrimi, cephenin kapanmasını sağlamıştır.
Kanal Cephesi ise Almanya’nın da teşvikiyle Süveyş Kanalı’na hakim olma mücadelesi için açılmıştır. Ancak bu taarruz plansız ve alelacele gerçekleştirildiğinden başarıya ulaşamamıştır.
Hicaz ve Yemen Cephesi’nde kutsal topraklar için savaşılmış ancak çölün olumsuz şartlarına karşı zafer kazanılamamıştır. Bu cephenin en önemli ismi Ömer Fahreddin Paşa, Medine savunmasında büyük rol oynamıştır.
Irak Cephesi, İngilizlerin kuzeyde Ruslarla birleşmek ve petrolleri ele geçirmek amacıyla açtığı cephedir. Osmanlı ilk olarak başarı sağlasa da bunu devam ettirememiş ve bu cephede de yenik düşmüştür.
Suriye ve Filistin Cephesi’ni ise General Liman Von Sanders komuta etmiştir. Ancak daha sonra görevden alınıp yerine Mustafa Kemal atanmıştır.
Galiçya-Romanya-Makedonya cephelerinde Rusya, Romanya ve Fransa’ya karşı mücadele edilmiştir.
Savaşın en acımasız yüzü ise Çanakkale Cephesi'ndeydi. İtilaf devletleri Şubat 1915 günü saldırıya geçtiler. Amaçları bir an önce Çanakkale'yi geçmek, Rusya'ya yardım götürmek ve hem boğazları hem de İstanbul'u alıp Osmanlı'yı savaş dışı bırakmaktı. Türk ordusunun topları da mermileri de yetersizdi. Ancak bunu düşmana belli etmemek için her yolu deniyorlardı. Hem denizden hem karadan savaşlar yapıldı. Binlerce şehit verildi. Sonunda düşman geri çekilmeye karar verse de Osmanlı ordusunun taarruza geçmesini önlemek için bunu saklamaya çalıştılar. Belki de ordumuz bunun farkına vardı ancak taarruz için çok yorgundu. Sonuç olarak Çanakkale geçilemedi.
Bu savaşın tarihinde önemli rolü olan isimler: Enver Paşa, Talat Paşa, Mustafa Kemal, Kazım Bey, Otto Liman Von Sanders, Esad Paşa, Cevat Bey. 18 Mart Deniz Zaferi'nin kazanılmasında büyük katkıları olan Cevat Bey'e "18 Mart Kahramanı" unvanı verilmiştir.
18 Mart Zaferi'ne bizi götüren Nusrat Mayın Gemisi'dir. Nusrat Mayın Gemisi 3 Eylül 1914'de Çanakkale'ye gelmiştir. Çok nitelikli bir gemi olmasına rağmen Osmanlı Devleti'nin ekonomik durumu gerekli imkanları sağlayamıyordu. Elde kalan son 26 adet mayını Cevat Bey belki işe yarar umuduyla dökmeye karar verdi. 7 Mart'ı 8 Mart'ta bağlayan gece gemi demir adlı ve Çanakkale'den uzaklaştı. Mayınların her biri besmele ile denize döküldü. Bu zorlu görev tamamlandı ve Nusrat sağ salim limanına geri döndü. Nusrat'ın döktüğü mayınlar birbiri ardına patladı ve düşman donanmasını parçalamaya başladı. Bazen Almanların döktüğü modern mayınlar patlamıyordu ancak bizim Çanakkaleli ustaların kara baruttan yaptığı her bir mayın hiç fire vermeden patlamıştı.
Çanakkale Savaşı’na yurdun her kesiminden insan katıldı. Daha gencecik lise öğrencileri bile okulu bırakıp gönüllü olarak vatan uğruna savaşıp şehit düştüler. Çanakkale geçilemedi, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, bu vatanın her ferdinin desteğiyle bu topraklar kurtarıldı.
Değerlendirme:
Yavuz Bahadıroğlu tarih alanında çok güzel eserler veren bir yazar. Dili çok akıcı ve içeriği de oldukça öğretici. Kurgu eserlerini de çok beğenerek okumuştum. Bu kitabında genel olarak hakim olduğumuz bilgiler verilmiş olsa da Çanakkale Savaşı'na dair yeni bilgiler de öğrendim. Özellikle I.Dünya Savaşı konularına çalışırken okunursa bilgiler çok daha kalıcı olacaktır. Çanakkale Savaşı'ndaki kahramanlarımızı da yakından tanıtan bir eser.