Güçlü, savaşçı, yılmış, bıkmış, içmiş, dağıtmış, çekip gitmiş, yeni gelmiş, kök salamamış, saplanıp kalmış bir sürü kadının hikayesi. Hepsi birbirinden özel hepsi birbirinden gerçek 25 hikâye. Geniş geniş zamanlara yayılan değil aksine belirli zaman dilimlerinde akıp giden hikayeler. Hikayesi beni en derinden etkileyen bazı kadınlarla tanıştıracağım sizleri.
Bir dergide editörlük yapan ve deyim yerindeyse canhıraş çalışan Canan bir gün gelen bir haleti ruhiyeyle işini bırakıp yine dergide gördüğü Tayland’ın Pai bölgesine bir bilet alıp geride bırakır her şeyi. Nehir kenarına kendini atıp hayatının devamlılık çizgisini sorgularken ülkesinden çok uzakta fakat ülkesinden bir ses işitir. Sesi takip ettiğinde masada iki adam, rakı ve Ahmet Kaya çalan bir radyo bulur Tanışır 5 yıl önce gelmiştir onlar da konuşkan olanın adı Uğur diğeri Ali. Hikayelerini dinlerler gecenin sonunda da motora atlayıp usule uygun çorba içmeye karar verirler. Hepsinin yüreği buruktur. Ali eğilir sorar; “Çemberlitaş’taki Erenler Kahvesi duruyor mu hala?” rüzgârdan mıdır bilinmez bir yaş akar Canan’ın gözünden.
Kızım demişti yaşlı bir teyze “Şu rehberden Arif’i siler misin? Öldü o.” Sonra sıcacık gülümseyip karışacakken kalabalığa kahramanımız düşüverdi peşine bu kıyısından yakaladığı hayatın. Takip etti yaşlı kadının evine kadar kapıda “Metroda bana telefondan numara sildirmiştiniz, sanki söyleyecek bir şeyiniz vardı da söylemediniz, ben bir şey diyemedim aklıma takıldı düştüm peşinize.” Evine buyurmuştu teyze tüm sıcaklığıyla onu. Ev eşyalar eskiydi dışarıda akıp giden hayata meydan okurcasına. “İnsan tek başına kalınca eşyaya tutunuyor atamıyor hiçbir şeyi.” Arif’i anlatmıştı teyze, çok sevmişler aşık olmuşlar sonra Arif eğitimi için yurt dışına gitmiş. Sözleşmişler evlilik için ama Arif başkasıyla evlenmiş, yuva kurmuş kendine yurt dışında. Karşı koyamamış mektuplaşmışlar yıllarca sonra o mektuplarda kesilmiş. Arif gelmiş yurtdışından bulmuş izini ara demiş numarasını bırakmış. Teyze aramamış büyük aşkını Arif ölünce de ikinci kez yarım kalmış hikayeleri. Mektupları kahramanımıza vermiş teyze. “Eşyalar dağılıp gider ama bunları bırakacak kimsem yok, sahaf köşelerine gidip ortalığa düşmesini istemem sen saklar mısın benim için.” Almış mektupları kahramanımız iyi bir şey yapmanın huzuruyla tutmuş evinin yolunu.
Arkadaşının düğününde bekar erkeklerin sarhoş av kategorisine sokulmadan gelen mesaja dönüş yapmış soluğu arkadaşının evinde almıştı. Annesi Ankara’da bir başına, babası 6 ay önce ölmüş, sevdiği adam kocası onu başka bir kadın için terk etmişti üstüne üstlük “Nasılsın?” diye sorulmuştu Canan’a. Ebru dedi, “boş ver” aklını okurcasına. Bütün inceliği ve detaylarıyla fazlasıyla güzel trans kadındı Ebru. Hikayesini anlattı kaçmış gelmişti kendine ait olmayan o kimlikten. Aşık olmuştu burada bir adama sonrası aynı işte. Saat gelince kalktı Ebru randevusu vardı; ‘ekmek parasına gidiyorum sakın bir yere ayrılma bira kapıp geleceğim dönüşte cila olur; Canan valla öldürürüm seni bir yere gidersen” diye sıkı sıkı tembihledi. İlk birisi Canan’a “gitme, kal” diyordu. Tesadüfi hayatına giren bu kadın üflemişti yaralarına sızısı hafiflesin diye.
DEĞERLENDİRME
Yolculuklarla dolu bir kitap. Yaşamın farklı kesitlerinden zaman zaman gülümseten zaman zaman göz yaşartan öyküler. Dili sade, açık, akıcı ve süslemeden tüm çıplaklığıyla; yaşadıklarımız, yaşamakta olduklarımız, yaşayacaklarımız. Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz, yazar Melisa Kesmez’in okuduğum ilk kitabıydı, diğer kitaplarını okumayı iple çekiyorum diyebilirim.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz kitabının adıyla ilgili naçizane yorumumu belirtmeden geçemeyeceğim. Kadınların durdurulamaz seyahatleri gerek maddi gerek manevi yolculukları hepsinin sorumlusu biz kadınların içindeki vahşi atlar. Büsbütün ayrı değil bizden, büsbütün de kendimizde değiliz ancak bağlarsak kalırız, kontrol etmeye çalışırız fakat o hep şahlanmak, koşmak gitmek özünü; evini bulmak ister. Bundandır hikayelerin çeşitliliği vahşi atlar yoldadır, yol üstünde bağlanır kimi zaman evcilleşir evcilleştirilir evine geldiği inandırılır kimi zamanda koparır ipleri yolculuğa devam eder, bambaşka hikayeler yazıp evini aramaya devam ederek. Kim bilir belki aranan o ev yoktur yeryüzünde önemli olan yolda olmaktır.
Atları bağlayın geceyi burada geçirelim! Bu yazıda, Melisa Kesmez’in kaleminden edebiyat ağacına asılmış bir kapıyı inceleyerek…
Melisa Kesmez edebiyatımızın oldukça genç ve hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız bir yazarı. Kendisi sosyoloji mezunu ve şimdiye dek iki adet kitabı yayınlanmış. Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz isimli kitabı ise ilk olarak 2015 yılında basılmış ve günümüzde 10. baskısına ulaşmış bulunmakta. Diğer kitabının adı ise Bazen Bahar’dır. Kariyerinde kararlı adımlarla ilerleyen Melisa Kesmez aktif bir şekilde sosyal medya mecralarını kullanmaktadır. Aynı zamanda dergilerde yazıları yayınlanmaktadır.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz isimli kitabında tam olarak bir kurgu bulunmamakla birlikte 4-5 sayfalık durum hikâyelerden oluşmaktadır. Toplamda 138 sayfadan oluşan kitapta 25 hikâye bulunmaktadır. Kitabın kapak tasarımında kahverengi – sarı tonlar kullanılırken, kahverengi benekli bir at düşerken resmedilmiştir. Ayrıca kapakta kahve lekelerine benzer detaylar kullanılması da ilgi çekici bir hava katmıştır.
Eser dil açısından değerlendirildiğinde, her hikayenin kendine has bir dili olduğunu görüyoruz. Yazar bazı hikâyelerde kahraman bakış açısı, bazılarında gözlemci bakış açısı bazılarında ise ilahi bakış açısı tercih etmiş. Bu açıdan farklı zamanlarda yazılan hikâyeler bir araya getirilmiş gibi duruyor. Yine de bu kitapta –derlemelerde olduğu gibi- hikâyelerin altında herhangi bir tarih belirtilmediğinden kesin yargı çıkartılması mümkün değil.
İlk hikâyenin adı “Balık Kraker…” Hikâyede küçük iki çocuğun, artık annesinin kuralları geçerli olmayan evlerine –babalarını ziyaret etmek için- gittiklerinde, kendilerini misafir yerine koymaları anlatılmış. Zaten yazarın kendisi de sosyolog olduğundan mütevellit; boşanmaların çocuk üzerindeki etkisini uzmanlık alanının getirdiği olgunlukla yansıtmış.
Kitaptaki her hikâye kendi içerisinde toplumun bir sorununa değiniyor. Örneğin ikinci hikaye olan “Sakin Göllerin Kuğusuyduk” hikayesinde sürekliliğin ve sıradanlığın bir süre sonra kişinin verimini ne derece düşürdüğünü anlatırken gurbette de değiniyor ustaca.
Başlarda kitap ilk hikayedeki iki kardeşin hayat hikâyesini anlatacak, hatta Victor Hugo’nun Sefiller’i gibi ağır ve acıklı bir hikâye ile karşılaşacağız sansam da; bunun bir durum hikâyesi olduğunu kavramak uzun sürmedi. Beynime düşen bu sanrının nedeni ise: Genç yetenek Melisa Kesmez’in kaleminin oldukça usta olması ve modern bir tabirle ele alınması gerekirse, okuyucuda vintage bir hava estirmesi.
Bu tarz -yani hikâyelerden oluşan kitapların- en güzel yanı da birer başucu kitabı olmaya aday olmalarıdır. Birden bire okumak zorunda kalmaz, can sıkıntısının en koyu anında açar okuyuverirsiniz. Bir düzen de gerektirmez. İster sondan başlarsanız ister ortadan. Her gece bir masal gibi hayal edip, gecenizi süsleyebilirsiniz.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz insanın ruhuna yer vermiş bir kitap. İnsanı değil de ruhunu anlatmaya, ruhuna ayna tutmaya çalışır gibi bir havası var.
Bedensel anlatımlar yok. Duyguları betimleyen anlatımlar da yok. Tüm bunlardan ziyade bir sorgulama var. Sürekli aksettirilen bir neden sorusu var. Neden buradayım? Neden bu işi yapıyorum? Bu sorular hep sorulan ama farkına varılmayan sorular. Kaldı ki durum hikayelerinin amacı da bu değil midir?
Yazarın tuvali kâğıt, fırçası kalem ve renkleri kelimelerdir. Ve bazen bazı renkleri bir arada kullanmak çok risklidir. Çünkü bu renk kombinasyonları o kadar bilindiktir ki hemen hemen herkes bunları kullanabilir ve kullanır da. İşte bu renk kombinasyonlarından biri de siyah ile beyazdır. Zannımca Melisa Kesmez de bu renkleri tercih etmiş. Ancak onun siyahı başka siyah, beyazı başka beyaz.
Edebiyatımızda –özellikle günümüz gençlerince- pek bilinmeyen bir tür olarak kalmıştır durum hikâyeleri. Küçük bir bilgi vermek gerekir ise bu hikâyelere Çehov tarzı hikâyeler de denilir. Yazarlarımızdan Sait Faik Abasıyanık, Tarık Buğra gibi isimlerin eser verdiği buy tüt genelde gazetelerde/dergilerde yayınlanmış, nadiren kitap haline getirilmiştir. Genç yazarların bu unutulmuş çocuğu kucaklaması Türk edebiyatı için oldukça önemli ve memnun edicidir.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz Soruları ve Cevapları
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz kimin eseri?
Melisa Kesmez
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz türü nedir?
Öykü/Hikaye
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz kaç sayfa?
140
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz Yorumları
birkerede okudum çok iyi bir kitap
08-01-2018 01:47
iki farklı kişi mi yazmış özeti anlamadım
24-01-2019 21:18
ben netten pdf buldum öyle okudum konusu oldukça ilginç geldi okumaya değer bir kitap aslında satın alsanız pişman olmazsınız