Marmara’nın doğu kıyısında yoksul bir sütçü yaşamaktadır. Çok sevdiği ve otuz yıl süren evliliği vardır. Annesi ilk kızlarını vişne zamanında doğurur. Eşiyle ismini İlkçiçek koyarlar. Uzun sürmeden ikinci kızları dünyaya gelir. İkinci kızlarına da Narçiçek adını verirler. İlk iki kızı gelinlik yaşına gelirler. Anne ve babası onlardan ayrılacağını bilir. Üçüncü çocukları dünyaya gelir. Ona da Sonçiçek adını verirler. Sonçiçek’in annesi ve babası konuksever bir ebeveyndir. Ahır damının aralığına yuva yapan serçe kuşlarını kendi öz ve öz kızlarından ayırmazlar, onların güven içerisinde yaşamaları için ellerinden geleni yaparlar. Sonçiçek anne ve babasından kaptığı bu hoşgörüyü çevresindeki hayvanlara da yansıtır. Köpeği Sürmeli ve kedisi Kınalı bu küçük kızın yakın arkadaşıdır. Bu arkadaşların arasına serçe kuşları da eklenmiştir. Sonçiçek, Sürmeli ve Kınalı’yı serçe kuşlara zarar vermemesi için uyarır. Sürmeli ve Kınalı sahibine zarar vermeyeceklerini söyler. Sürmeli içten içe Kınalı’ya güvenmemektedir. Kınalı’nın serçe kuşa zarar verip suçu üzerine atacağını düşünür. Bu yüzden gözünü dört açmaktadır. Bir gün yabancı kediler, serçelere pusu kurar. Köpek onları kaçırmak için ıslık çalar. Kediler kaçar. Köpek, Kınalı’nın yanına gelir ve uyuduğu için ona kızar. Kınalı uyumadığını pusuya yattığını ve küçük bir ıslıkla planını berbat ettiğini söyler. Sonçiçek, güleç yüzlü, yaşamayı seven, neşeden yerinde duramayan bir çocuktur. Bu görünüşü ile serçelerin güvenini kazanmıştır. Karadut, Bolugüzeli ve Kuzeyli adında üç inekleri vardır. Bu ineklerin üzerinde serçeler çoğu zaman konaklar ve cıvıldaşırlar. Atmaca gibi yırtıcı kuşlardan da ağaçlar sayesinde serçeler korunmaktadır. Sütçü ve ailesi neşe içinde yaşarken beklenmedik bir sorun ile karşı karşıya gelirler. Komşuları evlerini satmıştır. Devamında ise bu evlerin yıkılacağı konuşulmaktadır. Sütçü bu duruma çok üzülür. Onları benimseyen onlarca hayvan vardır ve onlara ne olacağını düşünmektedirler. Kızı Sonçiçek babasını suçlu hissetmemesi için onu teselli eder. Sonçiçek otlaklarına yerleşecek olan leylekleri düşünerek kendinde güç bulur. Diğer yandan anne ve baba leylekler göç için hazırlanacaklardır. Fakat anne leylek hastadır. Baba leylek de eşini bırakıp göç etmek istemez. Oğlunu karşına alır ve ona bu yıl bu görevin kendisinin yerine getireceğini söyler. Oğul leyleği yıkılan yeni yapılara yuva yapmaması için sıkı sıkı tembihler. Sonçiçeklerin hoşgörülüğü leyleklerin dilindedir. Baba leylek Sütçü ve ailesine sığınmasını ister. Leylekler göç ederek Sütçü’nün bahçesine gelirler. Hemen bir ağaca konup iki günde yuvalarını yaparlar. Diğer taraftan anne ve baba olmaya çalışan serçe çiftini heyecan sarmıştır. Baba serçe yavrularına her gün yiyecek aramaktadır. Fakat bir gün eve dönemez. O gün son serçe de kabuğunu kırıp dünyaya gözlerini açmıştır. Babaları dönmeyince anne serçe her gün yiyecek aramaya çıkar. Minik Serçe’yi ablası ve abisi sevmez. Onu hep dışlarlar. Annesinin getirdiği yiyecekleri hep ablası ve abisi yer. Annesi bu durumu fark eder ve Minik Serçe’nin beslenmesine daha da önem gösterir. Abla ve abi serçe kuşlar, Minik Serçe’yi yuvadan itip düşürmek isterler. Tüm bu planları duyan Minik Serçe kendini yuvadan aşağıya atar. Kendisini istemeyen ve sevmeyen bir yerde yaşamaktansa nasibini aramaya koyulur. Yumuşak bir yere düşer. Kınalı hemen sesine irkilir. Yanına gider ve Minik Serçe’yi izler. Ardındandan leylek gelir ve Kınalı ile tartışırlar. Sonçiçek, Minik Serçe’ye güzel bir yatak yapar. Onu elleriyle besler. Bazen arkadaşı Yeşim de onunla ilgilenir. Bir gün bahçelerinin önüne bir araba gelir. Sonçiçek’e babasını sorarlar. Sonçiçek babasının birazdan eve döneceğini söyler. Tam üzerine babası gelir. Uzakta bu adamlar ile babası konuşur. Konuşmaları bittikten sonra babası bahçelerini satmaya karar verdiğini başka çaresi olmadığını söyler. Bahçeleri belediye imar edip yerleşim yerine açılacaktır. Babası tüm bunları eşi ve kızına güzelce anlatır. Yeni ev ve bahçelerinin olacaklarını tüm hayvan dostlarını da götüreceklerini söyler. Sonçiçek kabullenemese de de ikna olur. Bu esnada Minik Serçe’de büyümüştür. Hatta aşık bile olmuştur. Bir serçe ile tanışmış ve tekrar buluşmak için söz vermişlerdir. Tüm bunları Sonçiçek’e anlatır. Son çiçek duygulanır ve vedalaşırlar. Sonçiçek ve ailesi yeni evlerine gitmek için yola koyulurlar. Sonçiçek’in macerası başka yerlerde devam edecektir.
DEĞERLENDİRME
Necati Cumalı “Uç Minik Serçem” adlı eserini 1989 da kaleme almıştır. 1990 yılında yayınlanmıştır. 6 ve 9 yaş aralığına uygun bir kitaptır. Eser güzel bir üslupla yazılmıştır. Çocukların ilgisini çekebileceği kahramanlar ile donatılmıştır. Eserde Sonçiçek adlı çocuğun hayvan sevgisi anlatılmaktadır. Dili sade, akıcıdır. Kitapta argo kelime kullanılmamıştır. Bu kitabın çocuklarımızın hayvan sevgisinin pekişmesine katkıda bulunacağını düşünüyorum.
Yazan: B. Öğretmen
Uç Minik Serçem Soruları ve Cevapları
Uç Minik Serçem kimin eseri?
Necati Cumalı
Uç Minik Serçem türü nedir?
Çocuk Kitapları
Uç Minik Serçem kaç sayfa?
126
Uç Minik Serçem Yorumları
nasıl güzel yorumlamışsınız emeğinize sağlık 💕
01-04-2022 15:25
necati cumalı'nın uç minik serçem adlı bu kitabın başkahramanı sonçiçek adlı kız çocuğudur. ahır damına yuva yapmış serçe kuşları vardır. sonçiçeğ'in bir de sürmeli adında bir köpeği ve kınalı adında bir köpeği vardır. serçeler kınalı ve sürmeliye emanettir. ancak sürmeli kedi olduğu kınalıya güvenmemektedir ve serçeleri yiyebileceğini düşünür. fabl tarzında yazılmış güzel bir hikaye diyebilirim.