Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:Making FacesÇeviren:Arzu Altınanıt
Puan Tablosu
Tersyüz Özet
Güzel ya da çirkin olmamızı belirleyen unsurlar neydi? Neden çilli, şişman, sivilceli ya da kısa boylu olan kızlar çirkin oluyor? Doğanın kanunu mu bu? Ya da biz neden bu tür algıların oluşmasına izin veriyoruz. Herkes etrafta maneviyat diye çığlık atıp aynı zamanda bu dünyanın yalanlarının peşinden koşuyor?
Fern için hayat çok basitti aslında. Arkadaşları ile vakit geçirmek ki sadece iki arkadaşı vardı (biri kuzeni diğeri de yakın kız arkadaşı) ödevlerini yap, bolca romantik aşk romanları oku ve Ambrose Young’u izle ve hayallerinde canlandır.
Ambrose Young ‘a tıpkı tüm kasabanın olduğu gibi Fern de aşıktı. Onun yakın arkadaşı olan Rita’da Ambrose ’den hoşlanıyordu.
Ambrose kasabanın gururuydu. Birden fazla güreşte eyalet şampiyonu olmuştu ve çok yakışıklıydı. Fern ise yüzünde ki çillerle ergenliğe her ne kadar adım atmış olsa da çocuk gibiydi. Rita ise melekler gibi bir güzelliği vardı.
Her şeyin başladığı nokta ise Rita’nın Ambrose ’ye aşkını itiraf etmesiydi. İkili kendi aralarında mektuplaşıyorlardı. Ambrose’nin içinden tamamen bir Shakespeare çıkı vermişti. Ama Ambrose’ye karşı mektup yazan Rita’nın yerine Fern idi. Çünkü Rita öyle süslü kelimeler bilmez ve bu yakışıklı çocukla arayı yapabilmek için Fern’e ihtiyacı vardı.
Ambrose ise mektuplaştığı kişi ile çıktığı Rita’nın aynı kişi olmadığını anlamış ve asıl mektupları yazanın Fern olduğunu öğrenmişti. Ve oldukça bu duruma kızgındı. Fern ise fazla utanmıştı.
Tüm bu olayların yanı sıra kurgunun ilerlemesini sağlayan asıl olay ise 11 Eylül olayıydı. Bu kriz karakterlerin yaşadığı dönemde gerçekleşmişti. Ve bu olayla paralel giden Ambrose’nin kendisini hissedememesi olayı vardı.
Ambrose derin bir boşluktaydı. Bu kadar zafer ve kasabasının fazla yüreklilikle onu desteklemesi çok ağır bir yüktü ve bunu taşıyamamakta korkuyordu. Artık kendi hayatından vazgeçmiş kasabanın gururu olarak yaşıyordu. Ama aynı zamanda kendisi bir vatanseverdi ve liseden mezun olur olmaz güreş şampiyonalarına katılmak yerine ülkesinin bu zor zamanlarında yanında olmayı seçmiş ve Irak’a asker olarak arkadaş grubu ile gitmişti.
Tabi bu gidişi büyük bir yankı uyandırmış ve herkesi şaşkına uğratmıştı. Fern’de buna dâhildi.
Ambrose göreve gitmeden önceki gece de Fern ile yakınlaşmış ve herkesten de bunu saklamıştı. Bir nevi çevresinin bu çirkin kızla beraber olursa ki iğrenç yorumlarını duymak istemiyordu. Ama Ambrose görevden geldiğinde ise artık bambaşka bir hayatla gelmişti.
Görevden erken ayrılmasının sebebi bir kazaydı ve o kaza sonucunda peşinde sürüklediği tüm arkadaşları ölmüş sadece kendisi hayatta kalmıştı. Kendisi de hiç ucuz atlatamayıp yüzünün yarısını ve bir kulağını kaybederek hayatını kurtulmuştu. Yaşadığı travma sonucunda kasabaya döndüğünde aylarca dışarı çıkmamış ve kendi yeni görüntüsünü alışmaya çalışarak geçirmişti.
Tabi ki çok şey değişmişti. O kısa süre içerisinde Rita aşağılık bir herifle evlenip çocuk sahibi olmuş, tüm gençliğini mahvetmiş, kuzeni Bailey’nin hastalığı iyice ilerlemiş ve Fern mükemmel güzellikte ki bir kıza dönüşmüştü.
Ve elbet bir gün yolları Ambrose ile karşılaşmıştı. Ve bu yeni Ambrose’i hiç yadırgamamıştı.
Ambrose babasının dükkânında gece yarısından sonra sabaha kadar çalışıyordu, amacı insanlara görünmeden bir işe yaramaktı. Ki Fern’nin de aynı dükkânın içinde ki mağazada çalıştığını söylersek, ikisinin yakınlaştığını anlamış olursunuz. Fern her gece Ambrose’nin yazı tahtasına not bırakıyor ve karşılık bekliyordu.
Ambrose ile konuşan tek kişiydi ve zamanla kuzeni Bailey’de aralarına katılmıştı. Ambrose ise daha önce yakından tanımaya tenezzül etmediği insanların önce ki hayatında olmadığının pişmanlığını çekiyordu.
Ve her şeyin de bittiği fakat aynı zamanda başladığı nokta burası oluyor. Fern ve Ambrose fiziksel görünüşleri yüzünden birbirleri ile beraber olmamışlardı, Rita ilk başta çok güzel bir kız olduğu için mükemmel bir hayat sürdürmemişti, ya da Bailey ölmesi gerektiği için ölmemişti.
Her sonucun başka bir nedeni vardı ve hayatınızda başınıza gelebilecek en kötü olayın sonunda bile belki hayatınızda sahip olabileceğiniz en mükemmel şeyle karşılaşacaksınız. Boşuna hayat sürprizlerle doludur denmiyor. Tersyüz kitabı fazlasıyla duygusal ama bir o kadarda tatlı bir hikaye sunuyor. Sonunun mutlu son ile bitmesi de sanırım her zaman umut etmemizi vurguluyor.
Yazan: Selin Gürcüoğlu
Tersyüz Soruları ve Cevapları
Tersyüz kimin eseri?
Amy Harmon
Tersyüz türü nedir?
Yabancı Romanlar
Tersyüz kaç sayfa?
376
Tersyüz Yorumları
sıradan bir roman okumazsanız pek birşey kaybetmezsiniz
12-02-2018 10:40
bu kitabı okuyalı çok fazla olmadı ve gerçekten hoş bir kitaptı. bir genç yetişkin kitabından pek bir ders çıkarmanız mümkün olmaz ama ben bu kitaptan gerçekten güzel dersler çıkardım. yazar kitapta güzellik ve çirkinlik algısına değinmiş bunu o kadar akılda kalıcı bir şekilde yapmış ki bu konuda bir şeye rastlasam aklıma direk bu kitap geliyor ve iyi ki okumuşum diyorum. ancak ambrose karakterini sevemedim çünkü o malum olaydan önce kendini beğenmişti ve yazar orada ambrose'u kötü göstermemek için savaşa gitmeden önce fern'i öptüğü bir sahne yazmıştı burda ambrose'u iyi göstermeye çalıştığı açıkça belliydi. neyse ki ambrose sonradan pişman oldu ve dersini aldı. en çok bailey'i (yan karakter) sevdim ve bana ilham verdi kendisi. fiziksel engellerine rağmen hayallerinin peşindeydi ve hiç karamsar değildi. zaten tekerlekli sandalyeye muhtacım hiç bir şey yapamam diye hiç bir zaman demedi düşünmedi dahi. her zaman iddialıydı. aslında kitabı çok çok sevdim (ambrose hariç) ve gözüm kapalı tercih ederim. kesinlikle okuyup bir kenara koyacağınız değil her zaman hatırlayacağınız bir kitap kendileri...