Altı yıl önce medyaya düşen bir haber üzerine yola çıkan yazar “ solitin “ maddesini araştırmaya başlar. Medyaya düşen haberin üzerini kapatmak için yapılan bu hamle yazarı araştırdıkça çok başka yollara iter. İncelediği her belge önüne çok daha korkunç olan gerçekleri çıkartır.
Tanıtım kapağında kendisinin de yazdığı gibi olaylar zinciri bir korku filminden farksız. Sayfaları çevirdikçe her gün yaşadığımız olayları, vücudumuza aldıklarımızın içindeki zararları maddeleri acı gerçeklerle okuyoruz.
Bu bir roman değil. Belgelere dayalı gerçekleri içeren bir araştırma kitabı. O nedenle kitabın en sarsıcı bölümlerinden başlıklara değinmek istiyorum.
Anamur’ dan aynı mevsim içinde gelip satılan muzlar neden daha küçük? Hatta Amerika’ nın bazı bölgelerinden gelen büyük ve çekici boydaki çikita muz diye tabir edilen muzlar yerli muzumuza oranla neden daha ucuz? Yazarında belirttiği gibi başımızdaki en büyük dert olan “gıda terörü” silahsız bir şekilde ülkemizde. Kurbanlarını ise ekonomik gücü yetersiz ve ucuz yemeğe ihtiyacı olanlardan seçerek yok etmeye başladılar.
Şeker hastalığında son yıllarda bu kadar artış olmasının nedeni nedir? Çok genç yaşta bile görülmeye başlayan bu hastalık tamamen yediklerimize karşılık vücudumuzun verdiği tepkidir. Genetiği değiştirilmiş, işlenmiş, lifi alınmış, şeker miktarı arttırılmış gıdalar sindirim sistemimizi parçalamakta. Gen yapımız ise bunlarla baş etmek için henüz evrilmemiş. Vücudumuz yediğimiz bu işlenmiş enerji kaynakları ile baş etmekte yetersiz kalıyor, bu durumda da hastalıklara yenik düşüyor.
İnsanlığın tarıma ilk başladığı yer olan Mezopotamya, emek emek bunu geliştiren Anadolu. 11 bin bitki türü, pek çok buğday çeşidi, birbirinden farklı bitki örtüsü. Günümüzde artık adlarını unuttuğumuz tahıllar. Fakat şimdi bunların hiçbir önemi yok çünkü ürünler artık günümüzde yok. Bu durumun arkasındaki tarım canavarı ise ABD’ li “ Monsanto “ 1997’ de tarım ilaçları ile ülkemize giriş yapmış, 2006 yılında küçük bir grup çiftçi meclis bahçesine ellerindeki tohumları atarak şunu söylemiştir; bu gördükleriniz son yerli tohum olabilir! Çok geçmeden aynı ay içerisinde “ tohumculuk kanunu” çıkarıldı. Bunun sonucunda çiftçi artık tohum takası yapamaz, kendi tohumunu kullanamazdı. Her sene ekim yapmak için tohumları alması gereken yer elbette belliydi… İşte böylece binlerce çeşitliliğe sahip olan Anadolu bereketliliği kurutularak, yabancıların en gözde yeri haline geldi.
Hindistan’ da ki kuraklığın nedenini biliyor muydunuz? Coca Cola’ nın en verimli araziler üzerine inşa ettiği fabrikası yüzünden. 1 litre kola üretmesi için 2.5 litre tatlı su kullanması gerekiyor. Günde 1.5 milyon litre su ! bu şirketin dünyanın her yerinde fabrikaları olduğu gerçeğini bir defa daha hatırlamak gerekiyor.
Bu arada her gün tükettiğimiz ne kadar kaliteli olduğunu düşündüğümüz meyve sularının aslında sadece “ boyalı su “ olduğu da burada açıkça yer alıyor.
Dünyayı her açıdan etkisi altına almaya başlayan “ nişasta bazlı şeker “ sayfalarda bolca yer bulmakta. Bu arada Avrupa ülkeleri kesinlikle bu duruma karşı. Yaptıkları araştırmalar sonucu kanserin en büyük tetikleyicisi olarak görülüyor.
Bütün bunların arkasında ABD gerçeği yer almakta. Peki onun arkasında kim var? Esas sorunun cevabı da kitapta mevcut. Kendisine “ ölüm imparatorluğu “ kuran ROCKEFELLER ailesi. 1590 ların başlarına kadar uzanan kilise kayıtlarında kendisini gösteren aile sadece ABD’ yi değil tüm dünyayı ele geçirmiş durumda. Varlığını bildiğimiz, büyük markaların ve hatta üniversitelerin çoğu bu büyük aileye ait. Başkanları, yardımcılarını ülke başına getiren ve istediği zaman oradan alan yine o aile. Yalnız da değil. Yakın arkadaşları var tıpkı kendisi gibi. Monsanto, Henry Ford, Bill Gates, CargilL, Bayer…
Saklı Seçilmişler, kesinlikle okunması gereken bir kitap. Her araştırma her olay belgeli bir şekilde yer alıyor. Tabii bunda yazarın gazeteci olmasının önemi de çok büyük.
Zamanın, siyasetin, paranın işin içine girmesi ile insanlığın yok olması eşdeğer.
En ağır okuduğum kitaplardan biriydi diyebilirim. Gerçekler yazılı olarak önüme gelince sayfaları çevirmeye elim gitmedi açıkçası. Farkında olup dillendirmediklerimiz hatta iç yüzü karanlık olan pek çok durum burada yer alıyor.
Ekmeğe kadar uzanan eller varken hala “onların” dokunamadığı neler yiyebilirim diye düşünüyorum.
Siyaset, güç, yönetim, para, egemenlik… Hepsinin yer aldığı bir gerilim kitabı.
Yazan: Betül PALACI
Saklı Seçilmişler Konusu
Günümüzün araştırmacı gazeteciliğin en önde ismi olan Sonar Yalçın, Saklı Seçilmişler kitabı ile yine mükemmel bir araştırmacı gazeteciliğe imza atıyor.
Hem yazdığı kitaplar ile hem de yazdığı köşe yazıları her zaman ses getirmeyi başaran Soner Yalçın Saklı Seçilmişler kitabı ile yine çok ses getiren gerçekleri okurlarına belgeleri ile sunuyor.
Saklı Seçilmişler Soruları ve Cevapları
Saklı Seçilmişler kimin eseri?
Soner Yalçın
Saklı Seçilmişler türü nedir?
Politika
Saklı Seçilmişler kaç sayfa?
504
Saklı Seçilmişler Yorumları
okuyunca oha dedim soner yalçın güzel bir kitaba imza atmış da bunlar neden araştırılmıyor merak ediyorum yazdığı ile kalacak sanırım
12-02-2018 20:50
yediklerimizle bizi nasıl zehirliyorlar bu kadar hastalık nereden geliyor neredeyse her ailede neden kanser var hepsi yazıyor ama hiç kimse bir şey yapmıyor
28-02-2018 01:49
mutlaka okunması gereken bir kitap inanılmaz güzel bilgiler var politikacıların kendi çıkarları için alttan alta bizleri nasıl kazıkladıklarını çok iyi anlatmış helal olsun
31-01-2019 20:18
konusu oldukça ilginç okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum özellikle politika merakınız varsa
21-02-2020 19:37
olabildiğince iyi ama herkesin okuyabileceği bir kitap değil
01-11-2020 21:55
bunların hepsi gerçek mi bilimsel olarak kanıtlandı mı ağzım açık okudum hayattan soğudum yemek yiyesim bile gelmiyor o noktadayım
19-11-2022 21:44
işler o kadar karışmışki artık sorgulayamıyorum bile