Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu - Eleanor Coerr

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (7.4)	Editör (7.5)
Kitapevi (8)	Sosyal Medya

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Özet

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu, 1943 ile 1955 yılları arasında yaşayan Sadako Sasaki’nin yaşam öyküsünü konu alıyor. Ana hatlarıyla Japon kültürünü ve Budizm inancını yansıtıyor. Sadako’nun günlüğü ile hastanede kalırken arkadaşlarına yazdığı mektuplardan derlenen “Kokeşi” adlı kitaba dayanıyor.

Hikaye, biçimsel olarak dokuz bölümden oluşsa da zamansal olarak üç bölümden oluşuyor. İlk bölümde Sadako’nun henüz hiçbir hastalık belirtisi yokkenki yaşamı ele alınıyor. Bu bölümde Sadako’nun kişilik özellikleri, ailesi ve günlük yaşantısı göze çarpıyor. İkinci bölümde ise Sadako koşu yarışmasına seçiliyor ve bu dönemde hastalık belirtileri ortaya çıkıyor. Üçüncü bölüm ise Sadako’nun olağan yaşamına veda edip hastaneye yatmasıyla başlıyor ve hayata gözlerini yummasıyla sona eriyor.

Kitabın sonunda hikayenin dışında üç bölüm daha bulunuyor. Bu bölümlerde yazar hakkında ve Sadako’nun hikayesinin nasıl yazıldığı ile ilgili bilgiler yer alıyor. Son olarak ise origami tekniği ile turna kuşunun nasıl yapıldığı, resimli ve ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.

Sadako, Barış Günü’nde erkenden uyanıp hazırlanıyor. Çünkü bir an önce anma törenine katılmak istiyor. Ailesiyle tören alanına giderken, yolda en yakın arkadaşı Şizuko’yla bir araya geliyor. Böylece iki arkadaş kol kola tören alanına gidiyorlar. O gün Sadako için, tıpkı diğer yıllardaki gibi çok güzel geçiyor.

Bir gün Sadako, Spor Bayramı’nda gerçekleşecek olan koşu yarışmasına seçiliyor. Koşmayı çok sevdiği için sevinçle yarışma için hazırlanıyor. Nihayet yarışma günü geliyor ve Sadako’nun takımı birinci oluyor. Ama Sadako, hastalığının ilk belirtisi olan baş dönmesini ilk kez o gün yarışma sırasında hissediyor. Ve bunu en yakın arkadaşı Şizuko da dahil herkesten saklıyor. Ama günler sonra Sadako, okulda koşarken yaşadığı baş dönmesinin ardından bayılıyor. Böylece Sadako hastaneye kaldırılıyor ve sırrıyla birlikte hastalığı da ortaya çıkıyor. Kendisi henüz bebekken Hiroşima’ya atılan atom bombasının etkisiyle lösemi olan Sadako o günden sonra hastanede kalmaya başlıyor. Bu durum, yıllarca sapasağlam yaşayan Sadako’yu da ailesini de derinden etkiliyor.

Ertesi gün Sadako’nun ilk ziyaretçisi, en yakın arkadaşı olan Şizuko oluyor. Şizuko, Sadako’ya moral vermek için yanında çeşitli kağıtlar da getiriyor. Getirdiği kağıtlardan altın renkli olanını alıp Sadako’ya göstererek bir turna kuşu yapıyor. Daha sonra da Sadako’ya bin tane turna kuşu yaparsa iyileşebileceğini söylüyor. Arkadaşının kendisini düşünmesine çok sevinen Sadako, o gün ilk on turna kuşunu yapıyor. Akşam üzeri ziyaretine gelen abisi Masahiro da turna kuşlarını hastane odasının tavanına asıyor. Ayrıca Sadako’nun yapacağı tüm turna kuşlarını tavana asacağına da söz veriyor. Sadako, hastanedeki günlerini ödev yaparak, arkadaşlarıyla mektuplaşarak ve en çok da turna kuşu yaparak geçiriyor.

Bir gün Sadako, kendisi gibi hastanede kalan dokuz yaşlarındaki Kenji ile tanışıyor. Hiroşima’ya atom bombası atıldığında henüz hayatta olmayan Kenji’nin de tıpkı kendisi gibi hasta olması Sadako’yu çok şaşırtıyor. Ayrıca anne ve babasını kaybeden Kenji’nin hem hasta hem de yalnız olması Sadako’nun üzüntüsünü arttırıyor. Sadako karamsar ve umutsuz bir çocuk olan Kenji’ye güzel bir turna kuşu yapıp gönderiyor. Bir süre sonra ise Kenji’nin ölüm haberini alıyor. Bu haber Sadako’ya ölümü düşündürüyor.

Sadako, tüm olumsuzluklara rağmen kendini toparlamaya çalışıyor ve turna kuşu yapmaya devam ediyor. Ailesinin ve arkadaşlarının desteğiyle hayata tutunsa da hastalığı gün geçtikçe ilerliyor. Zamanla da konuşamaz ve en sevdiği yemekleri bile yiyemez bir hale geliyor. Altı yüz kırk beşinci turna kuşunu yapamadan da hayata gözlerini yumuyor.

Editör: Firdevs AÇAR

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Kitap Özeti

Sadako Hiroşima’da ailesi yaşayan küçük bir kızdı. 6 Ağustos zafer günü yaklaşmaktaydı. Bu yüzden bütün aile yemek masasında bir araya gelerek bu konuyu konuştular. 6 Ağustos bütün insanlar gibi ailesinin de kutladığı ve çok önem verdiği bir gündü. Her sene binlerce insan, Hiroşima’da yaşanan atom bombasın felaketinden sonra, hayatını kaybeden insanları yad ediyorlar ardından şehirde düzenlenen eğlenceye katılıyorlardı.

Ertesi gün nihayet Zafer günü gelip çattı. Ailesi ile birlikte aile büyükleri için dua eden Sadako, hemen evden çıkarak yakın arkadaşı Şizuko’nun yanına gitti. Zafer günü küçük kız için çok eğlenceli geçiyordu. Arkadaşı ile birlikte eğlence alanına gidiyorlar. Orada akşama kadar diğer çocuklarla eğleniyorlar, oynuyorlar ve dondurma yiyorlardı. Diğer yandan felaketten dolayı yaralanan insanları görmek de onları çok geriyor ve korkutuyordu. Günün en sonunda ise, felakette hayatlarını kaybeden akrabaları için kağıttan fenerler yakıp gökyüzüne gönderiyorlardı.

Ailesi ve arkadaşları ile geçirdiği bu güzel günün ardından, okula gitmek için hazırlandı. Oraya varır varmaz okulda bayrak yarışı düzenleneceğini öğrendi. Koşmayı çok seven Sadako, hemen yarışmaya dâhil oldu. Elemeleri geçen küçük kız yarışı kazandı. Yarışma sırasında kendinde bir tuhaflık hissetmişti. Ama kimseye birşey söylemedi. Bir sonraki gün mutlu bir şekilde okula gitti. Arkadaşları ile oynarken birden başı döndü ve bayılıverdi. Öğretmeni hemen onu hastaneye götürdü. Babasına haber verilmesinden kısa süre sonra Lösemi olduğunu öğrenen küçük kız, buna inanmak istemedi. Atom bombasından sonra birçok kişi de bu tür hastalıklar görüldüğünü bilmesine rağmen bunu kabullenemiyordu. Tüm bu yaşananların ardından, Sadako için uzun bir süreç başlamıştı.

Bütün zamanını hastanede geçiren küçük kızın giderek umutları tükenmeye başlarken, arkadaşı Şizuko elinde bir kağıt parçası ile geldi ve ona bin turna kuşunun hikayesinden bahsetti. Rivayete göre turna kuşlarının bin yıl yaşadıkları söyleniyordu. Kim bin turna kuşu yaparsa tanrıların o kişinin dileğini yerine getireceğine ve onu sağlığına tekrar kavuşturacağına inanılıyordu. Bu hikâyeden etkilenen küçük kız, turna kuşu yapmaya başladı. Bu şekilde umudunu geri kazanan Sadako ne kadar iyileşeceğine inansa da durumu giderek kötüye gitmeye başlamıştı. 25 Ekim 1955 yılında ise bin turna kuşunu bitiremeden küçük kız hayata gözlerini yumdu. Bu haber hayatındaki herkesi derinden etkiledi. Bin adet turna ile gömülebilmesi için, kalan 356 turnayı sınıf arkadaşları onun için tamamladılar.

Sadakonun hikâyesini herkese duyurmak isteyen arkadaşları, cenazenin ardından mektuplarını ve günlüğünü derleyerek bunu kitap olarak bastırmışlardır. Kitabın ismi ise küçük kız hastanedeyken bir arkadaşı tarafından ona hediye edilen bebeğin ismi, Kokeşidir. Basılmasından kısa bir süre sonra kitap bir çok kişi tarafından okundu. Bunun ile yetinmeyen arkadaşları onun anısına bir heykel dikmeye karar verdiler. Ülkenin birçok yerinden Sadakoyu tanıyan insanlardan gelen para ile Hiroşima’da bulunan barış parkına heykel inşa edildi. Ayrıca Sadakonun çabasına ve umuduna ithafen heykelin elinde bir turna kuşu bulunmakta. Bunlara dahil olarak Sadako’nun anısına, katlanmış turna kuşu kulübü kurulmuş durumda. Grup üyeleri her yıl 6 Ağustos barış gününde Sadako’nun heykeline turna kuşu bırakıyorlar ve diğer insanlarla birlikte küçük kızın heykelinin altında da yazan şu sözleri tekrar ediyorlar:

Bu bizim haykırışımız,
Bu bizim duamız;
Hakim olsun dünyaya barış!

DEĞERLENDİRME:

Sadakonun hikâyesini önceden bir çok kez duymuştum. Eminim sizin de aşikâr olduğunuz bir hikâyedir. Okuduktan sonra Sadakonun umudu size umut ya da azminin size yeni bir motivasyon kaynağı olacağını düşünüyorum. Bir diğer yandan da savaşların ne kadar yıkıcı olduğunun farkına bir kez daha varacaksınız. Sadakonun yaşamı bize ders olmalı ve herkes bu kitabı okuyup ders çıkarmalı diye düşünüyorum. Kitabın sonlarına doğru yazarın Sadakoyu nasıl tanıdığı ve bir turna kuşu nasıl yapılır? Adlı bir bölüm var. Benim için bu bölümler de oldukça ilgi çekiciydi. Kitaba puanım 10/7

Yazan: Suheda Andıç

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Soruları ve Cevapları

Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Yorumları